27 Eylül 2019 Cuma

“ANKARA’DA HAKİMLER VAR” DEDİRTENLER... | Bedri Baykam | 26.09.2019


Gerek Başkanlık Sistemi’nin, gerek Yasama ve Yürütme’nin aldığı moral bozucu kararların dökümünü yapmaya kitaplar yetmez! Hazırlanan yargı paketinin yetersizliği de hergün muhalefet tarafından haklı olarak ifade ediliyor. Öte yandan ender de olsa, yargının değişik kademelerinde alınan kimi kararlar da tam tersine şaşırtıcı bir şekilde yüreğimize su serpiyor ve ünlü deyimle “Ankara’da hakimler var” dedirtiyor! Bazılarını burada hatırlatmak istiyorum, çünkü adalete güvenimizi kaybetmememiz lazım; doğruya, dürüstlüğe ve hukuka yönelik taleplerimizin dayanışma içinde inatla sürmesi lazım!
- Bunların en önemlisi, Yargıtay’ın tutuklu yargılanan sevgili Cumhuriyet ekibi hakkında aldığı “Beraat isteme kararı” ve özellikle açıklanan detaylı gerekçeler. En çarpıcı olanlar: “Basın özgürlüğü, bilgi edinme, yayma, eleştirme haklarını içerir. Basın, hükümetin kararlarını halk adına denetler” ve “Mahkumiyetin kesin bir ispata dayanması ve ispatın kuşkuya olanak vermemesi gerekir.” Sonuçta bu kararla gelen beraatlar gazetemiz açısından büyük bir nefes, tartışılmaz bir hukuki aklanma ve arkadaşlarımız adına mutluluk kaynağıdır.
- Bir başka güzel haber, Ağustos ayında, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından açılan davayla müzayede ile satışa çıkarılacak Atatürk Orman Çiftliği arazisi için yürütmeyi durdurma kararı vermesi olmuştu. Kararın gerekçesinde “AOÇ arazilerinde ticaret ve konuta izin verilemez, Atatürk’ün şartlı bağışına aykırı işlem yapılamaz” denilmişti.
- Yine Ağustos ayında ombudsmanlık görevini sürdüren TC Kamu Denetçiliği Kurumu, FETÖ-PYD mensubu iddiaları yüzünden kamu görevinden ihraç edilen E.A. yaptığı itiraz sonucu kamu görevine iade edildi ve uzaklaştırma işlemine ait kayıtların hizmet cetveli, sicil hareketleri ve hizmet takip programlarından silinmesini istedi. Başvuruyu inceleyen KDK, E.A.’nın talebini haklı buldu.
- Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ODTÜ Rektörlüğü arasında imzalanan protokolün ardından 2017‘de ODTÜ arazisindeki ağaçların bir gecede kesilmesiyle açılan yolla ilgili bir gelişme Temmuz ayında yaşanmıştı. Yine TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi’nin açtığı davada Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi planların yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.
Şehir Plancıları Odası “Hiçbir nesnel ve bilimsel gerekçe olmaksızın, gerekli analiz ve ön çalışma yapılmadan sadece noktasal olarak problemleri çözme amaçlı yol ve katlı kavşak projeleri sonucu ODTÜ ormanı zarara uğratılmış ancak hukuksuzluğu açık olan bir projeye mahkeme dur demiştir” ifadesini kullandı.
- AYM, Hendek operasyonları sırasında "Barış Bildirisi" yayınlayan ve devletin katliam yaptığını söyleyen; bu nedenle görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenlerin haklarının ihlal edildiğini açıkladı. "Başvurucuların altına imza attıkları açıklama gerçekten de toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle mücadele eden devleti, halka 'katliam', 'kıyım' ve 'işkence' yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir" gibi dikkat çeken ifadeler kullandı. AYM ayrıca “İfadelerin doğru ya da rahatsız edici olması belirleyici olamaz/Operasyonlar hakkında yorum yapılması normal karşılanmalıdır/Ağır eleştirilere daha fazla tahammül edilmesi gerekir/Cevap olarak ceza verilmemesi gerekir” şeklinde yorumlara da yer verdi.
- Üç yıl öne Beyaz Show’daki konuşmasında, “terör propagandası yaptığı” gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan tutuklu öğretmen Ayşe Çelik hakkında AYM’nin hak ihlali vermesi de yine demokrasiyi koruyan kararlardan biri. AYM, öğretmen Ayşe Çelik hakkında ifade özgürlüğü ihlali ile 5.500 TL tazminat ödenmesine karar vermiş ve tahliye etmişti.
- Asgari ücretin yanı sıra performans ücretinde de eksik ödeme yapılması üzerine işverenin kapısını çalan bir işçi, eli boş dönünce 3. İş Mahkemesi’ne gidip kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesini talep etti. Mahkeme, davacı işçiyi haksız buldu. Ama Yargıtay 22. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı: 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki, “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz” hükmüne detaylı olarak dikkat çekildi. Kararda şu gibi ifadelere yer verildi: “İşçinin açıkça onay vermediği esaslı değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşverenin herhangi bir sebeple tek taraflı olarak işçinin ücretinde ya da ücret nevinden bir alacağında indirime gitmesi mümkün değildir.”
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 17-25 Aralık operasyonlarının yaşandığı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’i “rüşvet havuzu” olarak nitelendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na üç ayrı davada verilen toplamda 27 bin 500 TL tazminat cezasını bozdu. Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği iddiaların “kamusal çıkarlarla ilgili olduğuna” dikkat çeken Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, gerekçesinde açıklamaların “ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığını” bu nedenle davaların Kılıçdaroğlu lehine reddedilmesi gerektiğini vurguladı. Yargıtay, ayrıca TÜRGEV’in açtığı ancak Kılıçdaroğlu’nun kazandığı iki davadaki kararları da onadı.
- Bir başka konu, Sayıştay’ın denetim raporlarını kaleme alan müfettişlerin cesur ve gerçekçi bir üslupla Saray başta olmak üzere, ülkede yapılan usulsüz ve abartılı harcamaları dile getirbilmeleri (Örnek: Gazetemizin dünkü manşeti, Saray’ın günde 4,5 milyon TL’yi bulan harcamaları). Bunlar demokrasi ve Cumhuriyet’in temel direnç noktaları!

Sonuçta biliyoruz ki bunlar bizleri mutlu eden ve demokrasinin yaşadığını gösteren ender kararlardan bazıları! Ama bunların varlığı, Hak-Hukuk-Adalet yürüyüşlerindeki kararlı duruşun yansıması ve umut saçarak devam etmesi açısından son derece önemli!
Bu nedenle artık başta Eren Erdem, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarında ve demokratik çözüm bekleyen onca başka davada, bu hukuk devleti yansımalarını ve sonuçlarını artık görebilmek için ciddi bir Yargı reformu vakti geldi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.