—
Dünyanın
en iyi sanatçısının veya en zengin adamının şayet zekiyse,
ancak mütevazı bir varlık olduğunun farkına varabileceğini
unutmayın.
—
Koleksiyonerliğin
“borsa” ile bir ilgisi olmadığını anlayın.
— Sanatsal
değeri anlayarak zamanla koleksiyonunun içeriğiyle o sanatçılarla
birlikte benzer saygıdeğer statüye ulaşacak olan SİZSİNİZ.
— Etrafınızda
pervane olup “Şunun fiyatları yükselecek, bunun fiyatları
alçalacak diyen herkesi içinizden acıyarak izleyin. “Siz Menkul
Kıymetler Borsası’nda harika bir portföy yöneticisi olursunuz”
diye iltifat edin ve uzaklaşın.
— Eserleri
ister tutkuyla beğendiğiniz için, ister evinizi dekore etmek için
alın, yeter ki eserleri ya çok iyi anlayın, ya çok sevin ya da
içgüdüsel bir mıknatısla onları iç derinliklerinizde
hissettiğiniz çekim alanını yaşayın.
— Kendinizi
sürekli geliştirin, hayatınızı sanatla doldurun. Sergi gezip
kitap okuyun, yapıtların fotoğraflarını çekin; kendinize bir
defter edinin. Kitaplarda ilginizi çeken bölümlerin altını en
pahalı sayfalara zerre acımadan çizin, yanına not alın. Hiçbir
kitabın dokunulmazlığı, sizin kendinizle kurduğunuz sanat
serüveninin gelişiminden ve bırakacağı izlerden daha değerli
değildir. Zaten, kendi düşüncelerinizle gelişecek olan ilgi
alanınızda kendinize güvenerek ilerleyemiyorsanız, gerçekten bu
işi ciddi olarak yapmayın!
— Kendisine
“sanat danışmanı” sıfatını layık görüp, sözde
koleksiyoner çıkarlarını korumak için müzayedecilerin
türkülerini söyleyenlerden uzak durun. Sanat eserinin daha az para
ödenecek olanını değil, en kalitelisini, en “sanat tarihsel
kilit-açarını”, zevkinize, kültürel birikiminize en çok hitap
edenini arayın.
— Müzayedelerde
satılan çoğu eserin pazarlanma yöntemlerinin, sanatçılar
tarafından lanetlenmiş, koleksiyonerin bir sebeple elinden çıkarmak
istediği için çaresizce giriştiği, sürümden kazanmak için
piyasaya ucuza sunulan, sanatçının ve koleksiyonerlerinin ticari
ve manevi itibarını zedeleyen, sanatsal haklarını hiçe sayan
yöntemler olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Çevrenizde
müzayedelerde satılan ve ardından eser sahibine parası ödenmeyen
kaç isimle ilgili kaç dava olduğunu araştırın!
— Orijinallik
sertifikası ve Epiveron’u (Eser Piyasaya Veriliş Onayı) olmayan
işlerden uzak durun.
— Dedikodulardan
ve başkalarının değer yargılardan etkilenmeyin. Zevkiniz,
ruhunuz ve zekanız başkalarına bağlı olamaz.
— Bir
sanatçı çok ünlü diye ondan yapıt almayın, anlarsanız ve
severseniz alın.
— Tam
tersine bir genç sanatçı ünlü değil diye ondan yapıt almazlık
etmeyin. “Onu ilk ben anladım” diye kendinize haklı bir kredi
açın.
— Makul
ölçülerde pazarlık yapın. Sanatçı ile para konuşmaktan, hatta
vade ya da takas teklif etmekten bile çekinmeyin. Sanatçılar size
çeşitli eserler
sunabiliyorlarsa,
daha önce başka koleksiyonerlerle para konuşup, satış yapıp, o
para ile yeni resimler ürettikleri için bunu
gerçekleştirebiliyorlar. Ama pazarlık yaparken “para sahibi”
olarak şımarıklık yapmayın, sanatçıyı ezmeye kalkışmayın.
Saygı çok kolay kaybolur, ama asla kolayca yerine geri konamaz.
— Mühim
olan alışverişiniz bittikten sonra sanatçıların size içlerinde
gerçek saygıyı duymalarıdır. Buna önem verecekseniz
koleksiyoner olun.
— Paraya
ihtiyacı olduğunu gördüğünüz veya hissettiğiniz bir
sanatçının bu durumunu suiistimal etmeye kalkışmayın!
— Yıllar
sonra topladığınız sanat eserlerine baktığınızda hepsinin bir
hikayesi olsun. İlk gördüğünüz andaki hisleriniz, neden çok
hoşunuza gittiği, nasıl aldığınız, sanatçısı ile olan
diyalogunuz, eserin size çağrıştırdıkları... Ünlü sanatçı
veya piyasanın size dayattığı sanatçılardan, sırf o da
bulunsun diye, arada “değer kazanmış mı” diye bakmak için
eser almayın.
— Resim
size hemen yarın para kazandırmak için bir yatırım değildir;
sizin onurunuzdur, zevkinizdir, kimliğinizdir, prestijinizdir! Salt
yatırım gözüyle bakarsak olsa olsa çocuğunuz veya torununuz
için “muhteşem” olabilecek bir yatırımdır.
Zengin
olmak için koleksiyon yapmayın, kültürel zenginliğiniz için
yapın.
— Koleksiyonerliği
başkalarına hava atmak için değil, kendiniz için yapın. Bu
sizin içsel gururunuz olsun. Sosyal medyada “like” biriktirmeye
meraklı yuppie’lerin triplerine girmeyin.
— “Yalnız
yabancı sanatçılardan resim al” diye size baskı yapmaya
kalkışan bahtsızlara, “Ben geceleri içki sofrasında Atatürk’e
hesap veriyorum, ‘Kültür emperyalizmine, sömürgeciliğe dur
demek için ne yaptın bugün?’ diye soruyor” deyin. Kendi
ülkenizin sanatçısını ve sanatını yok sayıp satın aldığınız
yabancı eserlerle övünürken, gerçek eğitimli “yabancı”
koleksiyonerler sorarlar, “Sizin ülkenizde hiç mi sanat
yapılmıyor, hiç mi destek vermiyorsunuz gelişmesi için” diye,
yanıt bulamayabilirsiniz!
— Bir
galerici veya sanatçı ile bir resim üzerine el sıkışıp
anlaştıysanız, hiçbir gerekçeyle sözünüzden dönmeyin. Şunu
unutmayın ki, el sıkıştıktan sonra artık o resim sanatçının
değildir, bahsedilen para da sizin değildir. Burada sözünden
dönmek ve anlaşmaları iptal etmek her iki taraf için de
affedilmez bir bayağılıktır.
— Şunu
hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın: Hayat tesadüfleri farklı
akabilirdi ve siz koleksiyoner, sanatçı veya galerici olacağınıza,
ayakkabı boyacısı olabilirdiniz. Bunun farkına varıp her
meslekten her insana da saygılı davranmayacaksanız sanat işine
zaten girmeyin. Sanatın gerçek içeriğini hiç anlamamışsınız
demektir.
— Ne kadar
paranız olursa olsun, bir sanatçının, bir şairin, bir yazarın,
bir sinemacının kalıcılığına ulaşmanız mümkün değil. 19.
Yüzyılın zengin şirket ve banka sahipleri, şimdi çoktan toprak
oldular. Ama Delacroix, Rimbaud, Pissarro, Osman Hamdi, Toulouse
Lautrec ve Nazım Hikmet hala güncel ve gözdeler!
— Bir
eser alırken sanat tarihinin bir sayfasının tapusunu aldığınızı
unutmayın.
— Bir
eser alırken, sanatçının o ödemeyle günlük hayatını
sürdürdüğünü aklınızdan çıkarmayarak, hiçbir eserin satış
kararını uzun süre muallakta bırakmayın, satışının önünü
kapatmayın ve kararınızı nazik bir şekilde bir an önce verin.
—
Çocuklarınıza,
koleksiyonunuzdaki eserler hakkında anlatacak hikayeleriniz olsun.
Sanatçısıyla, eserle, o günün koşulları ya da sizin nelere
rağmen o eseri elde ettiğinizle ilgili. Kimin kolunu nasıl büküp,
hangi işi nasıl bedavaya getirdiğinizi anlatacağınız alan sanat
olmamalı. Bence zaten hiç olmamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.