ABD Açık da aynen Wimbledon gibi
büyük sürprizler eşliğinde başladı! İlk 11 seri başından
5’i ilk turda turnuaya veda etti! Bunlar İtalyan Fabbiano’ya
yenilen Avusturyalı Thiem, Rus Rublev’e yenilen Yunan Tsitsipass,
Kanadalı Pospisil’e yenilen Rus Khachanov, Kazak Kukushkin’e
yenilen İspanyol Bautista Agut ve Amerikalı Opelka’ya yenilen
İtalyan Fognini’ydi. Arjantinli Pella ve Kanadalı Auger-Aliassime
gibi diğer ilk tur seri başı kayıpları dışında Amerikalı Sam
Querrey, Çek Berdych ve Hırvat Karlovic gibi 2 metre civarında
gezinen büyük servis yıldızları ilk turun benim adıma gereksiz
erken düşenleriydi! Amerika Açık’ta artık hızlı sahaya
rağmen rallilerin artmış olması, eskiye oranla büyük
servis-volecilerin artık büyük kapkaçlara imza atamadıkları bir
çağa girdiğimizi bize tekrar hatırlatmış oluyor. Seri başı
tenisçiler, ikinci turda da şaşırtıcı bir hızda düşmeye
devam ettiler: 27 numara Sırp Lajovic’i Amerikalı Kudla, 25
Numaralı Fransız Pouille’u İngiliz Evans, Sırp Coric’i Bulgar
Dimitrov, Fransız Paire’i Slovak Bedene’i, İspanyol Verdasco’yu
Koreli Chung yendi. 3. turda kaybeden “yıldız isimler” arasında
tenis dünyasının haşarı kötü çocuğu Avustralyalı Kyrgios
vardı. Rublev onu yendi ama bu yılın parlayan yeni yıldızı
İtalyan Berrettini’ye kolay bir maçtan sonra yenildi. 2. turda
Amerikalı Tiafoe’yu müthiş bir maçtan sonra 5 sette yenen Rus
asıllı Alman Zverev, 3. turda da Bedene’yi 4 sette yendi. Ama
slam turnualarının başarısız ismi Zverev de çeyrek finale
çıkamayan isimler kervanına katıldı. 70’li yılların
“bastıbacak” tenisçisi Harold Salomon’un kopyası gibi
oynayan ve kısalıkta onunla yarışan Arjantinli Schwartzmann, onun
4 sette saf dışı bırakarak çeyrek final de Nadal’ın rakibi
oldu ama yarı finali göremedi. Çeyrek finalin en sürpriz bir ismi
bir numaralı seri başı Djokovic’i eleyen Wawrinka’ydı (2 set
geriye düştükten sonra dünya 1 numarasının sakatım diye maçı
bırakması New York’ta büyük protestolara neden oldu). Ama
Wavrinka da buldozer gibi olan Rus Medvedev’e karşı ancak tek set
kazanabildi.
Çeyrek finalin en unutulmaz maçında
Federer ve Dimitrov, unutulmaz bir dört saat yaşattılar dünya
tenisseverlerine... Bir zamanlar dünya 3 numarasına çıkmış
Dimitrov, Federer’i 5 sette yenerek eledi. 3/6, 6/4, 3/6, 6/4,
6/2 biten bu maçta Federer sevgime rağmen “komşu çocuğu”
Dimitrov’u tuttum. Oyunu Federer’den esinlenmiş olan Dimitrov,
kraldan 10 yaş daha küçük. Son 2,5 yılda slam yarı finalleri
yaşamış Dimitrov benim gibi hayranlarını hayal kırıklığına
uğrattı. Bu yıla ilk 20 içinde başlamasına rağmen hızla
irtifa kaybetmesi ve hepsinin ötesinde geçtiğimiz temmuz ayında
Atlanta’da Dünya 405 numarası Kevin King’e yenilmiş olması
akıl alır gibi değil! Ama işte o 74 numaranın çıkıp
hayatında ilk defa dünyanın en büyük yıldızını yenmesi de
bir o kadar şaşırtıcı... gelebiliyor!
Aslında işler kralın istediği gibi
giderken idolü ile oynamanın keyifli zevkine kendini kaptıran
Dimitrov, giderek maça ısındı. Maç benzer stil ve taktiklerle
muhteşem tenis oynayan iki büyük sporcunun harika bir kapışması
olarak geçti. Uzun süren puanların çoğunu beklenilenin aksine
Dimitrov kazandı. 4. sette 4/2’de Federer’in açılı backhand
voleye Dimitrov’un yetişip vurduğu akla hayale sığmaz “tarihi”
backhand passing shot unutulmaz anlar koleksiyonumuza girdi! Bulgar
tenisçi, 4. seti kazandıktan hemen sonra, Federer doktor desteği
talep etti ve herhalde kendi ekibi dahil kimsenin ne olduğunu
anlamadığı birkaç dakika doktorla içeri giderek muayene oldu.
Dimitrov son seti 6/2, maçı setlerde 3/2 kazanırken eminim
temkinli de olsa ciddi umutlara dalmıştı önündeki yarı-final
için. Federer’den sonra Dünya 13. sü Fransız Monfils de aynı
şekilde 10 yaş küçük bir tenisçi olan Berrettini’ye muhteşem
bir maçtan sonra yenilerek elendi: 3/6, 6/3, 6/2, 3/6, 7/6.
Fransız oyuncu ile İtalyan rakibinin
New York’taki karşılaşmasının en ilginç yanı tribünleri
neredeyse eşit şekilde dolduran New York’ta yaşayan İtalyanlar
ve Fransızların da resmen milli maç oynanır gibi her puandan
sonra büyük tezahüratlarla ortalığı rekabet içinde inletmeleri
kaçınılmaz oldu!
SÜREKLİ GİDİP GELEN ÇILGIN MAÇ
Maç Monfils’in kontrolünde
başladıktan sonra (6/3, 2/0) birden Berrettini kimliğini ve
hedeflerini hatırlıyor ve her puana asılmaya başlıyor. Maç
birden Monfils’in kontrolünden çıkıp genç İtalyan’ın eline
kayıyor. 6/3, 6/2’lik skorlarla iki seti birden aktifine
geçiriyor. Sonra İlginç bir şekilde senaryo tekrar tersine
dönüyor: Bu sefer Monfils mağlubiyeti kabullenmeden bir büyük
efor koyarak müthiş koşular, forehandler ve servislerle atletik
kabiliyetini ve yaşına rağmen tazeliğini kullanarak 4. seti yine
6/3 kapıyor. Önce teslim bayrağını çekercesine 5/2 geriye düşen
Monfils, 5/3’de rakibinin maç topu atışını izliyor. O anda
kendimi genç İtalyan’ın yerine koyuyorum ve bir SLAM
turnuvasında yarı finale çıkma şansının yarattığı
gerginlikten dolayı çift hata yapabileceğini söylüyorum
arkadaşlarıma. Nitekim yapıyor da! Ondan sonra işler daha da
karışmaya başlıyor! Rakibinin servisini o oyunda kırmayı
başaran Monfils ardından kendi servisine tutunuyor ve hatta 5/5 de
rakibinin servisinde fileye çarpıp ölmek üzere yere düşen bir
“kısaoğlukısa” topa inanılmaz bir Sprint yaparak yetişiyor
ve o puanı büyük alkışlarla kazanıp 0/30’a getiriyor durumu.
Ama genç Matteo, son bir gayretle o kritik oyuna asıldı ve gordion
düğümünün çözümü için iş son set tie-break’ine kaldı.
Berrettini 5-2 ileri fırladıktan sonra mağlûbiyeti bir türlü
kabullenemeyen Monfils skorun5-4’e taşıyor ama bir vole ve
servisle Berrettini işi nihayet noktalıyor.
YARI FİNAL MAÇLARI
İlk maçta Dimitrov, Rus Medvedev ile
karşılaştı. Sürekli olarak yaptığı basit forehand hatalarına
rağmen teknik ve arzulu oyunuyla stratejisini iyi inşa eden
Dimitrov 6/5 de servis rakipteyken set topuna ulaştı. Medvedev
geriden müthiş bir forehand patlatıp fileye çıktı ve bu kritik
puanı kazandı. Tie break’de Dimitrov 2-0 öne geçmesine rağmen
etkili olamadı ve zor puanların inatçı oyuncusu Medvedev ilk seti
7/6 kapadı. Turnuva boyunca New York seyircisi de bir ciddi itiş
kakış yaşayan Medvedev maçı 7/6, 6/4, 6/3 kazanıp finale
çıkarak kendisi adına büyük bir iş başardı ve mükemmel
sonuçlar aldığı bu sezonda bir de slam finali görmüş oldu!
NADAL-BERRETTİNİ
İkinci yarı finalde Nadal Berrettini
ile karşılaştı. Oyunun başından itibaren genç İtalyan’ın
servisini kırmak için bir çok fırsat yakalayan Nadal rakibinin
vurduğu çok sert forehandler ve servislerle bunları
değerlendiremedi. Herhalde kim ne derse desin büyük şampiyon bu
kadar ciddi bir direnç beklemiyordu. Sonuçta her iki yarı finalist
kendi servislerini sürekli kazandılar ve ilk set geldi tie break’e
dayandı. O da ne! Seyircinin de büyük desteğini arkasına alan
genç İtalyan birden 4-0 ileri geçerek herkese “Nadal en azından
bu ilk seti artık kaybetti” dedirtti. Ama “Rafa” her zamanki
tutkulu ve agresif oyunuyla son sözlerini söylememişti. Berettini
5/4 ilerideyken nefis bir kısa topun ardından bir de güzel vole
vurarak 6-4’te iki set topu elde etti. Ancak bunları
değerlendiremedikten sonra Nadal işi kolayca 3 sete bağladı.
KUPAYI NADAL, GÖNÜLLERİ MEDVEDEV
GÖTÜRDÜ!
Maçtan önce hiç kimse Medvedev’in
bu kadar muhteşem bir dirençle sahada Rafa’yı –özür dilerim-
kustururcasına zorlayacağını pek düşünemezdi
Sonra maç başladı... Abartmayayım
ilk iki oyunu seyrettikten sonra, Medvedev’in bugün Nadal’a hiç
de kolay lokma olmayacağını hemen gördüm.
İLK İKİ SET: RAFA
İMPARATORLUĞUNDAN SAHNELER
İlk iki oyun 1-1 kapandıktan sonra,
maçı beklenenden çok daha iyi giren Medvedev Nadal’ın basit
hatalarının da yardımıyla servisini kırdı, 2-1 öne geçti.
Ancak hemen ardından Medvedev de son puanda basit bir backhand
hatası ikramıyla bu “jeste” karşılık verdi ve o da servisini
kaybetti. Maça tekrar 2/2’de denge geldi. 4/3’e kadar her iki
oyuncu da servislerini kazanmaya devam ettiler. Medvedev servis
kaybını birkaç kere önledikten sonra, 6/5’de Rafa 30/40’da
eline geçen fırsatı kaçırmadı ve çok başarılı bir lobla ilk
seti hanesine yazdı: 7/5.
Nadal yine 2. sete de servisiyle
başlama şansını yaşadı. Bu sette Nadal 2/1 ilerideyken,
Medvedev yine fena sıkıştı. Önce 15/40’da iki harika winner’la
dengeyi sağladı, ardından rakibinin dört servis kırma şansını
harcamasından sonra 2/2’yi bulmayı başardı. Ardından Nadal 3/2
ileri geçtikten sonra yine rakibinin servisinde 15/40’ta 26 vuruş
süren uzun bir ralliden sonra oyunu kapamayı başardı, rakibinin
servisini bu sette de nihayet kırdı! Maçın bu safhasında,
Nadal’ın egemenliğine karşın, sahada oynanan oyunun kalitesi
gözle görülür şekilde artmaya başladı. Mesela set topunda yine
harika bir ralli yaşandı ama Medvedev forehandini auta atınca,
Rafa 2. seti de 6/3’le cebine attı. Herkes artık maçın sadece
formalite icabı devam ettiği gibi bir hisse kapılmıştı.
Bu iki setin ortak noktası, -ki
aslında bütün maç içinde bahsedilebilir- oyunun insiyatifini
elinde tutan kişinin Medvedev olmasıydı.
3. ve 4. SETLER: MEDVEDEV’İN DEV
GERİ DÖNÜŞÜ!
3. sette 2/2, 30-30’da, Nadal’ın
sayı getiren harika bir forehand’inin hemen ardından Medvedev’in
bir basit forehand hatası, Nadal’a servis kırma puanı
kazandırdı. O da harika bir backhand paralel ile bu fırsatı
kaçırmadı. 3/2.
Ondan maç artık şekillenmiş
görünüyordu ikisi önde olan Rafa, bu sette de servis kırmıştı.
New York’lular o anda en geç 15 dakikaya çıkınca nerede yemek
yiyeceklerinin tartışmasını araşarında yapmaya başlamışlardı.
Ama sonra Medvedev büyük bir dönüşe imza attı. Süratini
arttırıp nefis backhandlerle üst üste güzel düz vuruşlar, kısa
toplar, öldürücü smaçlar ve şaşırtıcı volelerle ile öne
geçti. Hakem hatalarının bana göre çok arttığı ve her birinde
oyuncuların Şahin Gözü’ne müracaat etmedikleri için
düzeltilmesi de mümkün olmadığı bir ortamda, bu coşmuş
Medvedev üst üste attığı ace’lerle, akıllı volelerle ve geri
oyununun çılgın ritmine getirdiği şaşırtıcı dengelerle 6/5
öne geçti. 2.set topu şansını harcamadı ve nefis bir backhand
paralel ile alkışlar arasında bu seti hanesine yazdırmayı
başardı! Evdeki hesap çarşıya uymamıştı ve maç artık başka
bir düzlemde devam edecekti...
4. sette Medvedev Nadal’ın aşırı
heyecanlı ve tepkisel hallerine karşı, Medvedev inanılmaz
derecede özgüvenli ve “cool” duruyordu. Sonuçta 2/2’de
Nadal’ın eline bir servis kırma şansı geçti ancak Medvedev
sürpriz şekilde servis vole yaparak bu durumu kurtardı ve
rakibinin bir basit hatasıyla 3/2 öne geçti. 5/4’e kadar iki
oyuncu de servislerini nispeten kolay kazanmaya devam ettiler. Ama
burada dikkat çeken noktalar şöyle her ikisi de yoruldukça oyunun
kalitesi düşmedi, sanki ısındıkları için tam tersine arttı!
Ayrıca Medvedev, o umursamaz derecede sakin görünen oyunun içine
öyle güçlü ve enerji dolu vuruşlar sığdırıyordu ki buna
Nadal dahil kimsenin şaşırmaması düşünülemezdi! 5/4 Medvedev
İleride iken Nadal kendi servisinde 40-15’i gördü ama sizi temin
ediyorum ki o noktada rakibinin olağandışı güzel vuruşlarla
durumu kurtardı ve sonunda yine muhteşem ötesi bir backhand
passing shot röturla Medvedev çizgiyi buldu ve 4. seti de mucizevi
bir şekilde 6/4 kapadı!
KAPANIŞ PERDESİ
Bu beşinci set tenis tarihinin
göbeğine yerleşmeye bile yaklaştı! Modern çağ gladyatörleri
2/2’ye kadar servisleriyle geldiler. Sonraki oyunda Medvedev 40-0
öne geçti. Ama o noktadan itibaren de Nadal’ın pes etmeyen yedi
canlı canavar ruhlu kimliği ortaya çıktı. O servisi kırdığı
gibi sonra hem kendi servisini aldı hem de inanılmaz bir şekilde
rakibinin servisini bir daha kırdı: 4/2’de Medvedev önce bu
maçta sık sık yaptığı gibi gereksiz bir drop shot denemesi
kaçırdı, ardından bir de smaçı boşa harcayarak servisini yine
kaybetti: 5/2.
Ama durun, sıkı durun hem de!
Medvedev yine son sözünü söylememişti! Önce Nadal’ın
servisini rakibinin bir çift hatası ve konsantrasyon kaybı ile
kırdı. Ardından 5/3’de kendi servisinde iki maç topu kurtardı:
İlkini nefis bir backhand paralel ile, ikincisini ise servis vole
oyununa karşı Nadal’ın topu fileye takması ile... 4/5, 30-40’ta
Nadal fileye çıktı ve Medvedev’in vurduğu lop auta gitti...
İşte İspanyol Şampiyon zar zor böyle kazandı 3. maç topunda
19. Şampiyonluğunu! Bence son set tie-break’e uzamalıydı!
MAÇ HAKKINDA KISA EK ANALİZ
Medvedev, bu maçta gösterdiği
performans ve oynadığı oyunla 50 yıldır hayatı tenis etrafında
şekillenen benim gibi bir adamın tenis yazılarında yeni bir
kavram geliştirmesine neden oldu: O da “Risk faktörü”nü,
aynen basit hatalar gibi diğer mesela servis çifte hataları veya
aceleri gibi rakamsal bir karşılığa taşıma gereğini ilk defa
iliklerime kadar hissettim. Çünkü basit hatta kavramına hiç
uymayan başka bir durum var: Medvedev gibi tenisçiler büyük risk
alarak bir topu sayıya çevirmek için çok agresif denemeler
yaparak risk alıyorlar.
Bu maçtan sonra Rafael Nadal’ı
tebrik ettiğimiz kadar, tenis dünyasının da artık en büyükler
seviyesinde yeni bir isim kazandığını tespit etmenin keyfini
yaşıyoruz. Umuyorum Medvedev, büyük turnuvalarda eski gözde
gencimiz Alman pasaportlu Rus asıllı Zverev gibi hayal kırıklıkları
yaratmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.