21 Eylül 2019 Cumartesi

ABD AÇIK: NADAL KRAL TAHTINA GÖZ DİKTİ! | Bedri Baykam


ABD Açık da aynen Wimbledon gibi büyük sürprizler eşliğinde başladı! İlk 11 seri başından 5’i ilk turda turnuaya veda etti! Bunlar İtalyan Fabbiano’ya yenilen Avusturyalı Thiem, Rus Rublev’e yenilen Yunan Tsitsipass, Kanadalı Pospisil’e yenilen Rus Khachanov, Kazak Kukushkin’e yenilen İspanyol Bautista Agut ve Amerikalı Opelka’ya yenilen İtalyan Fognini’ydi. Arjantinli Pella ve Kanadalı Auger-Aliassime gibi diğer ilk tur seri başı kayıpları dışında Amerikalı Sam Querrey, Çek Berdych ve Hırvat Karlovic gibi 2 metre civarında gezinen büyük servis yıldızları ilk turun benim adıma gereksiz erken düşenleriydi! Amerika Açık’ta artık hızlı sahaya rağmen rallilerin artmış olması, eskiye oranla büyük servis-volecilerin artık büyük kapkaçlara imza atamadıkları bir çağa girdiğimizi bize tekrar hatırlatmış oluyor. Seri başı tenisçiler, ikinci turda da şaşırtıcı bir hızda düşmeye devam ettiler: 27 numara Sırp Lajovic’i Amerikalı Kudla, 25 Numaralı Fransız Pouille’u İngiliz Evans, Sırp Coric’i Bulgar Dimitrov, Fransız Paire’i Slovak Bedene’i, İspanyol Verdasco’yu Koreli Chung yendi. 3. turda kaybeden “yıldız isimler” arasında tenis dünyasının haşarı kötü çocuğu Avustralyalı Kyrgios vardı. Rublev onu yendi ama bu yılın parlayan yeni yıldızı İtalyan Berrettini’ye kolay bir maçtan sonra yenildi. 2. turda Amerikalı Tiafoe’yu müthiş bir maçtan sonra 5 sette yenen Rus asıllı Alman Zverev, 3. turda da Bedene’yi 4 sette yendi. Ama slam turnualarının başarısız ismi Zverev de çeyrek finale çıkamayan isimler kervanına katıldı. 70’li yılların “bastıbacak” tenisçisi Harold Salomon’un kopyası gibi oynayan ve kısalıkta onunla yarışan Arjantinli Schwartzmann, onun 4 sette saf dışı bırakarak çeyrek final de Nadal’ın rakibi oldu ama yarı finali göremedi. Çeyrek finalin en sürpriz bir ismi bir numaralı seri başı Djokovic’i eleyen Wawrinka’ydı (2 set geriye düştükten sonra dünya 1 numarasının sakatım diye maçı bırakması New York’ta büyük protestolara neden oldu). Ama Wavrinka da buldozer gibi olan Rus Medvedev’e karşı ancak tek set kazanabildi.
Çeyrek finalin en unutulmaz maçında Federer ve Dimitrov, unutulmaz bir dört saat yaşattılar dünya tenisseverlerine... Bir zamanlar dünya 3 numarasına çıkmış Dimitrov, Federer’i 5 sette yenerek eledi. 3/6, 6/4, 3/6, 6/4, 6/2 biten bu maçta Federer sevgime rağmen “komşu çocuğu” Dimitrov’u tuttum. Oyunu Federer’den esinlenmiş olan Dimitrov, kraldan 10 yaş daha küçük. Son 2,5 yılda slam yarı finalleri yaşamış Dimitrov benim gibi hayranlarını hayal kırıklığına uğrattı. Bu yıla ilk 20 içinde başlamasına rağmen hızla irtifa kaybetmesi ve hepsinin ötesinde geçtiğimiz temmuz ayında Atlanta’da Dünya 405 numarası Kevin King’e yenilmiş olması akıl alır gibi değil! Ama işte o 74 numaranın çıkıp hayatında ilk defa dünyanın en büyük yıldızını yenmesi de bir o kadar şaşırtıcı... gelebiliyor!
Aslında işler kralın istediği gibi giderken idolü ile oynamanın keyifli zevkine kendini kaptıran Dimitrov, giderek maça ısındı. Maç benzer stil ve taktiklerle muhteşem tenis oynayan iki büyük sporcunun harika bir kapışması olarak geçti. Uzun süren puanların çoğunu beklenilenin aksine Dimitrov kazandı. 4. sette 4/2’de Federer’in açılı backhand voleye Dimitrov’un yetişip vurduğu akla hayale sığmaz “tarihi” backhand passing shot unutulmaz anlar koleksiyonumuza girdi! Bulgar tenisçi, 4. seti kazandıktan hemen sonra, Federer doktor desteği talep etti ve herhalde kendi ekibi dahil kimsenin ne olduğunu anlamadığı birkaç dakika doktorla içeri giderek muayene oldu. Dimitrov son seti 6/2, maçı setlerde 3/2 kazanırken eminim temkinli de olsa ciddi umutlara dalmıştı önündeki yarı-final için. Federer’den sonra Dünya 13. sü Fransız Monfils de aynı şekilde 10 yaş küçük bir tenisçi olan Berrettini’ye muhteşem bir maçtan sonra yenilerek elendi: 3/6, 6/3, 6/2, 3/6, 7/6.
Fransız oyuncu ile İtalyan rakibinin New York’taki karşılaşmasının en ilginç yanı tribünleri neredeyse eşit şekilde dolduran New York’ta yaşayan İtalyanlar ve Fransızların da resmen milli maç oynanır gibi her puandan sonra büyük tezahüratlarla ortalığı rekabet içinde inletmeleri kaçınılmaz oldu!

SÜREKLİ GİDİP GELEN ÇILGIN MAÇ
Maç Monfils’in kontrolünde başladıktan sonra (6/3, 2/0) birden Berrettini kimliğini ve hedeflerini hatırlıyor ve her puana asılmaya başlıyor. Maç birden Monfils’in kontrolünden çıkıp genç İtalyan’ın eline kayıyor. 6/3, 6/2’lik skorlarla iki seti birden aktifine geçiriyor. Sonra İlginç bir şekilde senaryo tekrar tersine dönüyor: Bu sefer Monfils mağlubiyeti kabullenmeden bir büyük efor koyarak müthiş koşular, forehandler ve servislerle atletik kabiliyetini ve yaşına rağmen tazeliğini kullanarak 4. seti yine 6/3 kapıyor. Önce teslim bayrağını çekercesine 5/2 geriye düşen Monfils, 5/3’de rakibinin maç topu atışını izliyor. O anda kendimi genç İtalyan’ın yerine koyuyorum ve bir SLAM turnuvasında yarı finale çıkma şansının yarattığı gerginlikten dolayı çift hata yapabileceğini söylüyorum arkadaşlarıma. Nitekim yapıyor da! Ondan sonra işler daha da karışmaya başlıyor! Rakibinin servisini o oyunda kırmayı başaran Monfils ardından kendi servisine tutunuyor ve hatta 5/5 de rakibinin servisinde fileye çarpıp ölmek üzere yere düşen bir “kısaoğlukısa” topa inanılmaz bir Sprint yaparak yetişiyor ve o puanı büyük alkışlarla kazanıp 0/30’a getiriyor durumu. Ama genç Matteo, son bir gayretle o kritik oyuna asıldı ve gordion düğümünün çözümü için iş son set tie-break’ine kaldı. Berrettini 5-2 ileri fırladıktan sonra mağlûbiyeti bir türlü kabullenemeyen Monfils skorun5-4’e taşıyor ama bir vole ve servisle Berrettini işi nihayet noktalıyor.

YARI FİNAL MAÇLARI
İlk maçta Dimitrov, Rus Medvedev ile karşılaştı. Sürekli olarak yaptığı basit forehand hatalarına rağmen teknik ve arzulu oyunuyla stratejisini iyi inşa eden Dimitrov 6/5 de servis rakipteyken set topuna ulaştı. Medvedev geriden müthiş bir forehand patlatıp fileye çıktı ve bu kritik puanı kazandı. Tie break’de Dimitrov 2-0 öne geçmesine rağmen etkili olamadı ve zor puanların inatçı oyuncusu Medvedev ilk seti 7/6 kapadı. Turnuva boyunca New York seyircisi de bir ciddi itiş kakış yaşayan Medvedev maçı 7/6, 6/4, 6/3 kazanıp finale çıkarak kendisi adına büyük bir iş başardı ve mükemmel sonuçlar aldığı bu sezonda bir de slam finali görmüş oldu!

NADAL-BERRETTİNİ
İkinci yarı finalde Nadal Berrettini ile karşılaştı. Oyunun başından itibaren genç İtalyan’ın servisini kırmak için bir çok fırsat yakalayan Nadal rakibinin vurduğu çok sert forehandler ve servislerle bunları değerlendiremedi. Herhalde kim ne derse desin büyük şampiyon bu kadar ciddi bir direnç beklemiyordu. Sonuçta her iki yarı finalist kendi servislerini sürekli kazandılar ve ilk set geldi tie break’e dayandı. O da ne! Seyircinin de büyük desteğini arkasına alan genç İtalyan birden 4-0 ileri geçerek herkese “Nadal en azından bu ilk seti artık kaybetti” dedirtti. Ama “Rafa” her zamanki tutkulu ve agresif oyunuyla son sözlerini söylememişti. Berettini 5/4 ilerideyken nefis bir kısa topun ardından bir de güzel vole vurarak 6-4’te iki set topu elde etti. Ancak bunları değerlendiremedikten sonra Nadal işi kolayca 3 sete bağladı.

KUPAYI NADAL, GÖNÜLLERİ MEDVEDEV GÖTÜRDÜ!
Maçtan önce hiç kimse Medvedev’in bu kadar muhteşem bir dirençle sahada Rafa’yı –özür dilerim- kustururcasına zorlayacağını pek düşünemezdi
Sonra maç başladı... Abartmayayım ilk iki oyunu seyrettikten sonra, Medvedev’in bugün Nadal’a hiç de kolay lokma olmayacağını hemen gördüm.

İLK İKİ SET: RAFA İMPARATORLUĞUNDAN SAHNELER
İlk iki oyun 1-1 kapandıktan sonra, maçı beklenenden çok daha iyi giren Medvedev Nadal’ın basit hatalarının da yardımıyla servisini kırdı, 2-1 öne geçti. Ancak hemen ardından Medvedev de son puanda basit bir backhand hatası ikramıyla bu “jeste” karşılık verdi ve o da servisini kaybetti. Maça tekrar 2/2’de denge geldi. 4/3’e kadar her iki oyuncu da servislerini kazanmaya devam ettiler. Medvedev servis kaybını birkaç kere önledikten sonra, 6/5’de Rafa 30/40’da eline geçen fırsatı kaçırmadı ve çok başarılı bir lobla ilk seti hanesine yazdı: 7/5.
Nadal yine 2. sete de servisiyle başlama şansını yaşadı. Bu sette Nadal 2/1 ilerideyken, Medvedev yine fena sıkıştı. Önce 15/40’da iki harika winner’la dengeyi sağladı, ardından rakibinin dört servis kırma şansını harcamasından sonra 2/2’yi bulmayı başardı. Ardından Nadal 3/2 ileri geçtikten sonra yine rakibinin servisinde 15/40’ta 26 vuruş süren uzun bir ralliden sonra oyunu kapamayı başardı, rakibinin servisini bu sette de nihayet kırdı! Maçın bu safhasında, Nadal’ın egemenliğine karşın, sahada oynanan oyunun kalitesi gözle görülür şekilde artmaya başladı. Mesela set topunda yine harika bir ralli yaşandı ama Medvedev forehandini auta atınca, Rafa 2. seti de 6/3’le cebine attı. Herkes artık maçın sadece formalite icabı devam ettiği gibi bir hisse kapılmıştı.
Bu iki setin ortak noktası, -ki aslında bütün maç içinde bahsedilebilir- oyunun insiyatifini elinde tutan kişinin Medvedev olmasıydı.

3. ve 4. SETLER: MEDVEDEV’İN DEV GERİ DÖNÜŞÜ!
3. sette 2/2, 30-30’da, Nadal’ın sayı getiren harika bir forehand’inin hemen ardından Medvedev’in bir basit forehand hatası, Nadal’a servis kırma puanı kazandırdı. O da harika bir backhand paralel ile bu fırsatı kaçırmadı. 3/2.
Ondan maç artık şekillenmiş görünüyordu ikisi önde olan Rafa, bu sette de servis kırmıştı. New York’lular o anda en geç 15 dakikaya çıkınca nerede yemek yiyeceklerinin tartışmasını araşarında yapmaya başlamışlardı. Ama sonra Medvedev büyük bir dönüşe imza attı. Süratini arttırıp nefis backhandlerle üst üste güzel düz vuruşlar, kısa toplar, öldürücü smaçlar ve şaşırtıcı volelerle ile öne geçti. Hakem hatalarının bana göre çok arttığı ve her birinde oyuncuların Şahin Gözü’ne müracaat etmedikleri için düzeltilmesi de mümkün olmadığı bir ortamda, bu coşmuş Medvedev üst üste attığı ace’lerle, akıllı volelerle ve geri oyununun çılgın ritmine getirdiği şaşırtıcı dengelerle 6/5 öne geçti. 2.set topu şansını harcamadı ve nefis bir backhand paralel ile alkışlar arasında bu seti hanesine yazdırmayı başardı! Evdeki hesap çarşıya uymamıştı ve maç artık başka bir düzlemde devam edecekti...
4. sette Medvedev Nadal’ın aşırı heyecanlı ve tepkisel hallerine karşı, Medvedev inanılmaz derecede özgüvenli ve “cool” duruyordu. Sonuçta 2/2’de Nadal’ın eline bir servis kırma şansı geçti ancak Medvedev sürpriz şekilde servis vole yaparak bu durumu kurtardı ve rakibinin bir basit hatasıyla 3/2 öne geçti. 5/4’e kadar iki oyuncu de servislerini nispeten kolay kazanmaya devam ettiler. Ama burada dikkat çeken noktalar şöyle her ikisi de yoruldukça oyunun kalitesi düşmedi, sanki ısındıkları için tam tersine arttı! Ayrıca Medvedev, o umursamaz derecede sakin görünen oyunun içine öyle güçlü ve enerji dolu vuruşlar sığdırıyordu ki buna Nadal dahil kimsenin şaşırmaması düşünülemezdi! 5/4 Medvedev İleride iken Nadal kendi servisinde 40-15’i gördü ama sizi temin ediyorum ki o noktada rakibinin olağandışı güzel vuruşlarla durumu kurtardı ve sonunda yine muhteşem ötesi bir backhand passing shot röturla Medvedev çizgiyi buldu ve 4. seti de mucizevi bir şekilde 6/4 kapadı!

KAPANIŞ PERDESİ
Bu beşinci set tenis tarihinin göbeğine yerleşmeye bile yaklaştı! Modern çağ gladyatörleri 2/2’ye kadar servisleriyle geldiler. Sonraki oyunda Medvedev 40-0 öne geçti. Ama o noktadan itibaren de Nadal’ın pes etmeyen yedi canlı canavar ruhlu kimliği ortaya çıktı. O servisi kırdığı gibi sonra hem kendi servisini aldı hem de inanılmaz bir şekilde rakibinin servisini bir daha kırdı: 4/2’de Medvedev önce bu maçta sık sık yaptığı gibi gereksiz bir drop shot denemesi kaçırdı, ardından bir de smaçı boşa harcayarak servisini yine kaybetti: 5/2.
Ama durun, sıkı durun hem de! Medvedev yine son sözünü söylememişti! Önce Nadal’ın servisini rakibinin bir çift hatası ve konsantrasyon kaybı ile kırdı. Ardından 5/3’de kendi servisinde iki maç topu kurtardı: İlkini nefis bir backhand paralel ile, ikincisini ise servis vole oyununa karşı Nadal’ın topu fileye takması ile... 4/5, 30-40’ta Nadal fileye çıktı ve Medvedev’in vurduğu lop auta gitti... İşte İspanyol Şampiyon zar zor böyle kazandı 3. maç topunda 19. Şampiyonluğunu! Bence son set tie-break’e uzamalıydı!

MAÇ HAKKINDA KISA EK ANALİZ
Medvedev, bu maçta gösterdiği performans ve oynadığı oyunla 50 yıldır hayatı tenis etrafında şekillenen benim gibi bir adamın tenis yazılarında yeni bir kavram geliştirmesine neden oldu: O da “Risk faktörü”nü, aynen basit hatalar gibi diğer mesela servis çifte hataları veya aceleri gibi rakamsal bir karşılığa taşıma gereğini ilk defa iliklerime kadar hissettim. Çünkü basit hatta kavramına hiç uymayan başka bir durum var: Medvedev gibi tenisçiler büyük risk alarak bir topu sayıya çevirmek için çok agresif denemeler yaparak risk alıyorlar.
Bu maçtan sonra Rafael Nadal’ı tebrik ettiğimiz kadar, tenis dünyasının da artık en büyükler seviyesinde yeni bir isim kazandığını tespit etmenin keyfini yaşıyoruz. Umuyorum Medvedev, büyük turnuvalarda eski gözde gencimiz Alman pasaportlu Rus asıllı Zverev gibi hayal kırıklıkları yaratmaz...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.