Gerek
Başkanlık Sistemi’nin, gerek Yasama ve Yürütme’nin aldığı
moral bozucu kararların dökümünü yapmaya kitaplar yetmez!
Hazırlanan yargı paketinin yetersizliği de hergün muhalefet
tarafından haklı olarak ifade ediliyor. Öte yandan ender de olsa,
yargının değişik kademelerinde alınan kimi kararlar da tam
tersine şaşırtıcı bir şekilde yüreğimize su serpiyor ve ünlü
deyimle “Ankara’da
hakimler var”
dedirtiyor! Bazılarını burada hatırlatmak istiyorum, çünkü
adalete güvenimizi kaybetmememiz lazım; doğruya, dürüstlüğe ve
hukuka yönelik taleplerimizin dayanışma içinde inatla sürmesi
lazım!
-
Bunların en önemlisi, Yargıtay’ın tutuklu yargılanan sevgili
Cumhuriyet ekibi hakkında aldığı “Beraat isteme kararı” ve
özellikle açıklanan detaylı gerekçeler. En çarpıcı olanlar:
“Basın özgürlüğü,
bilgi edinme,
yayma, eleştirme haklarını içerir. Basın, hükümetin
kararlarını halk adına denetler” ve
“Mahkumiyetin
kesin bir ispata dayanması ve ispatın kuşkuya olanak vermemesi
gerekir.”
Sonuçta bu kararla gelen beraatlar gazetemiz açısından büyük
bir nefes, tartışılmaz bir hukuki aklanma ve arkadaşlarımız
adına mutluluk kaynağıdır.
-
Bir başka güzel haber, Ağustos ayında, Ankara 4. İdare
Mahkemesi’nin TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından açılan
davayla müzayede ile satışa çıkarılacak Atatürk Orman Çiftliği
arazisi için yürütmeyi durdurma kararı vermesi olmuştu. Kararın
gerekçesinde “AOÇ
arazilerinde ticaret ve konuta izin verilemez, Atatürk’ün şartlı
bağışına aykırı işlem yapılamaz” denilmişti.
-
Yine Ağustos ayında ombudsmanlık görevini sürdüren TC Kamu
Denetçiliği Kurumu, FETÖ-PYD mensubu iddiaları yüzünden kamu
görevinden ihraç edilen E.A. yaptığı itiraz sonucu kamu görevine
iade edildi ve uzaklaştırma işlemine ait kayıtların hizmet
cetveli, sicil hareketleri ve hizmet takip programlarından
silinmesini istedi. Başvuruyu inceleyen KDK, E.A.’nın talebini
haklı buldu.
-
Ankara
Büyükşehir Belediyesi ile ODTÜ Rektörlüğü arasında imzalanan
protokolün ardından 2017‘de ODTÜ arazisindeki ağaçların bir
gecede kesilmesiyle açılan yolla ilgili bir gelişme Temmuz ayında
yaşanmıştı. Yine TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara
Şubesi’nin açtığı davada Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi
planların yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.
Şehir
Plancıları Odası “Hiçbir
nesnel ve bilimsel gerekçe olmaksızın, gerekli analiz ve ön
çalışma yapılmadan sadece noktasal olarak problemleri çözme
amaçlı yol ve katlı kavşak projeleri sonucu ODTÜ ormanı zarara
uğratılmış ancak hukuksuzluğu açık olan bir projeye mahkeme
dur demiştir”
ifadesini kullandı.
-
AYM,
Hendek operasyonları sırasında "Barış Bildirisi"
yayınlayan ve devletin katliam yaptığını söyleyen; bu nedenle
görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenlerin haklarının ihlal
edildiğini açıkladı.
"Başvurucuların
altına imza attıkları açıklama gerçekten de toplumun büyük
çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle
mücadele eden devleti, halka 'katliam', 'kıyım' ve 'işkence'
yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün
değildir.
Bununla
birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir şekilde içeriğine
katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında
kalabilir" gibi
dikkat çeken ifadeler kullandı. AYM ayrıca “İfadelerin
doğru ya da rahatsız edici olması belirleyici olamaz/Operasyonlar
hakkında yorum yapılması normal karşılanmalıdır/Ağır
eleştirilere daha fazla tahammül edilmesi gerekir/Cevap olarak ceza
verilmemesi gerekir”
şeklinde yorumlara da yer verdi.
-
Üç yıl öne Beyaz Show’daki konuşmasında,
“terör propagandası yaptığı” gerekçesiyle
1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan tutuklu öğretmen Ayşe
Çelik hakkında AYM’nin hak ihlali vermesi de yine demokrasiyi
koruyan kararlardan biri. AYM, öğretmen Ayşe Çelik hakkında
ifade özgürlüğü ihlali ile 5.500 TL tazminat ödenmesine karar
vermiş ve tahliye etmişti.
-
Asgari ücretin yanı sıra performans ücretinde de eksik ödeme
yapılması üzerine işverenin kapısını çalan bir işçi, eli
boş dönünce 3. İş Mahkemesi’ne gidip kıdem tazminatı ve
fazla mesai ücretlerinin ödenmesini talep etti. Mahkeme, davacı
işçiyi haksız buldu. Ama Yargıtay 22. Hukuk Dairesi emsal bir
karara imza attı: 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki, “Her
türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak
daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni
bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu kanun
hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak
işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme
yapılamaz”
hükmüne detaylı olarak dikkat çekildi. Kararda şu gibi ifadelere
yer verildi: “İşçinin
açıkça onay vermediği esaslı değişiklikler işçiyi bağlamaz.
İşverenin herhangi bir sebeple tek taraflı olarak işçinin
ücretinde ya da ücret nevinden bir alacağında indirime gitmesi
mümkün değildir.”
-
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 17-25 Aralık operasyonlarının
yaşandığı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal
Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’i “rüşvet
havuzu” olarak
nitelendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na üç
ayrı davada verilen toplamda 27 bin 500 TL tazminat cezasını
bozdu. Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği iddiaların “kamusal
çıkarlarla ilgili olduğuna”
dikkat çeken Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, gerekçesinde açıklamaların
“ifade
özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığını”
bu nedenle davaların Kılıçdaroğlu lehine reddedilmesi
gerektiğini vurguladı. Yargıtay, ayrıca TÜRGEV’in açtığı
ancak Kılıçdaroğlu’nun kazandığı iki davadaki kararları da
onadı.
-
Bir başka konu, Sayıştay’ın denetim raporlarını kaleme alan
müfettişlerin cesur ve gerçekçi bir üslupla Saray başta olmak
üzere, ülkede yapılan usulsüz ve abartılı harcamaları dile
getirbilmeleri (Örnek: Gazetemizin dünkü manşeti, Saray’ın
günde 4,5 milyon TL’yi bulan harcamaları). Bunlar demokrasi ve
Cumhuriyet’in temel direnç noktaları!
Sonuçta
biliyoruz ki bunlar bizleri mutlu eden ve demokrasinin yaşadığını
gösteren ender kararlardan bazıları! Ama bunların varlığı,
Hak-Hukuk-Adalet yürüyüşlerindeki kararlı duruşun yansıması
ve umut saçarak devam etmesi açısından son derece önemli!
Bu
nedenle artık başta Eren Erdem, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş
davalarında ve demokratik çözüm bekleyen onca başka davada, bu
hukuk devleti yansımalarını ve sonuçlarını artık görebilmek
için ciddi bir Yargı reformu vakti geldi...