Ben
bu satırları yazarken, 2. turda Çağla'yı yenen Amerikalı
tenisçi Shelby Rogers karşısında, Fransızların büyük umudu
Mladenovic son sette durumu 2-5’ten 5-5’e getiriyordu.
Roland
Garros'ta son hafta, büyük testilerin çarpışmasıdır. Halbuki
birinci hafta her dış sahada, en cazip maçların kıran kırana
oynandığı cenk alanlarının dönemidir. Ne seyirciler, ne de
gazeteciler her sahada oluşan kritik sonuç durumlarına
yetişemezler. Şu anda nefes nefeseyim ve Suzanne Lenglen kortuna
koşar adımlarla gidip maçın son anlarına yetiştim. Mladenovic
seyirci yardımıyla 5-6 mağlup ve maçta kalmaya çalışıyor.
Nefis bir forehand kruaze ile kalmayı başarıyor da... Son set tie
break yok, gittiği yere kadar... Fransız seyircisi, kendi ülkesinin
tenisçilerini futbol maçında olduğu gibi "teşvik"
ediyor... Rakip hata yaptığında deli gibi bağırmalar ve
alkışlamalar işin doğal akışı oluyor burada. Şimdi Mladenovic
7/6 öne geçerken stad yıkılıyor ve Mladenovic neredeyse onlara
biraz da amigoluk yapıyor! Aklıma İstanbul’da Tenis Eskrim
Dağcılık kulübü -Dalan'ın hışmına uğrayıp yıkılmadan-
İstanbul "Beynelmilel" (Uluslararası) turnuasındaki klas
seyirci geliyor. Devir başka bir devir. Herkes şık spor giyimliydi
ve kimse hatalarda bağırıp çağırmazdı. Tüm seyirciler
tarafsızlık ve asalet kanıtlama peşindeydi. Tenisçiler
istisnasız, kuğu gibi bembeyaz giyinirlerdi. Zaten o da bir
mecburiyetti. 1973-74 civarı geldi renkli giysilere kısmi izin. O
günleri özlememek imkansız.
Çift
kadınlarda İpek Soylu da rakibi Kalathlikova ile 1. turda 3 sette
yenildikten sonra takip edecek Türk tenisçi kalmadı.
Şimdi
tekrar santrkorta geldim. Sabah buradaki maçta turnuayı 10. kere
almaya çalışan Nadal, Gürcü tenisçi Basilashvili karşısında
neredeyse tek puan kaybetmemeye yeminliymiş gibi oynadı maçı.
Zavallı Basilashvili Kral'ın hışmından sıyrılıp bari tek oyun
alsın diye seyirci bile akla karayı seçti. 6/0, 6/1, 6/0’la
biten maç, bir saati çok az geçti. Nadal her şey normal giderse,
çeyrek finalde Raonic-Dimitrov galibiyle oynayacak -ki o maçta
büyük bir kapışma olabilir.
Ama
ben bunu diyorsam da, yine de siz pek inanmayın çünkü girişte de
size hatırlattığım gibi, burada her an herkes seri başı
tenisçileri yenebilir.
Dün
1 numaralı seri başı Murray, Slovak Martin Klizan'a ilk seti 7/6
verse de, seyircilerin büyük desteğini de arkasına alan genç
rakibini daha sonraki 3 sette 6/2, 6/2, 7/6 geçerek 3. tura çıktı.
Yani o maç başının verdiği “heyecanlı dakikalar” sözü
gerçekleşemedi. Şu anda da yine santrkortta, 2 numaralı seri başı
Djokovic'i izliyorum. Arjantinli rakibi Diego Schwartzman'ın ilk
seti 5. set topunda 7/5 kapamayı başardı. Büyük turnualarda,
seyirci daima "underdog"dan yana olur. Yani favori olmayan,
arkadan gelen, sürprizden yanadır herkes. 2. sette durum 3/3 ve ben
dün Murray'in diğer setleri hızla bitirip kazanmasından sonra
aynı senaryoyu görmek istemiyorum. 5. sette durum 6/6 olsun da
biraz nefesler tutulsun, büyük favori en azından pabucun çok
pahalı olduğunu görsün!
Şu
ana kadar turnuada tek erkeklerde 9 seri başı elenip gitti. Bunlar,
Verdasco'ya elenen 9 nolu seri başı , son 1-2 yılın taşıdığı
büyük yeni yıldız umudu Alman pasaportlu Alexander Zverev; Rus
Khachanov'a yenilen 13 numaralı seri başı Çek Berdych; Çek
Vezsely'ye 3 sette yenilen 14 nolu seri başı ABD'li Jack Sock;
Güney Afrikalı Kevin Anderson'a 4 sette yenilen 18 nolu seri başı,
Avustralyalı Nick Kyrgios, Arjantinli Zeballos'a 3 sette yenilen
ace-servis makinası 23 nolu seri başı Hırvat Ivo Karlovic; Koreli
Chung'a 4 sette yenilen 27 nolu seri başı ABD'li Sam Querrey; demin
Nadal'ın sahada yok ettiği Gürcü Basilashvili'ye yenilen 31 nolu
seri başı Fansız Gilles Simon; İtalyan Napolitano'nun 4 sette
turnua dışı bıraktığı Alexander'in ağabeysi Micha Zverev;
Bir
isim daha var, o da ilk turda Arjantinli Olivo'ya kaybeden
Fransızların ağır topu Tsonga. Santrkortta herkesi şaşırtan,
yıkıcı bir buldozer ritmiyle maçın ilk iki setini 7/5, 6/4 alan
Olivo, daha sonra bir tie break kaybetmiş, ardından maç 4. sette
5/4 kendisi ilerideyken hava kararması nedeniyle maç tehir
edilmişti. Ertesi gün o seti ve maçı alma ihtimali büyük
görülen Tsonga, sahaya çıkar çıkmaz servisini verip sahadan
mağlup ayrıldı. Ama bu dev sürpriz olarak görülen galibiyet,
Olivo'ya pek şans getirmedi. 2. turda Büyük Britanyalı Edmund'a 3
kolay sette elenerek gitti.
Biz
bu hatırlamaları yaparken, Djokovic aynen Murray'in yaptığı gibi
2. seti 6/3 aldı ve 3. sette Schwartzman şimdilik 3/2 ileride. Dua
ediyorum ki bari bu maç uzasın.
Gelelim
turnuanın tek kadınlar maçlarına.. Burada durum daha da acımasız.
Önce
bir numaralı seri başı Alman Angelique Kerber'den başlayalım:
İlk turda Rus Ekaterina Makarova'ya 6/2, 6/2 yenilip elendi Kerber.
Ama bu galibiyet, aynen Tsonga örneğinde olduğu gibi, uğur
getirmedi Makarova'ya. Hemen ertesi maçta Ukraynalı Tsurenko'ya
aynı skorla 6/2, 6/2 yenildi. Kerber dışında tam 13 kadın seri
başı da ilk iki turda saf dışı kaldı!
Tunuslu
Jabeur'e 2 küçük sette yenilen 6 nolu seri başı Slovak
Cibulkova; Taipei'li Hsieh'e 3 sette yenilen Büyük Britanyalı 7
numaralı seri başı Konta, Hırvat Martic'e yenilen 12 numaralı
seri başı ABD'li Madison Keys, Amerikalı Mattek-Sands'a 7/6, 7/5
yenilen 15 numaralı seri başı Çek Kvitova; Paraguaylı
Cepede-Royg'a 3 sette yenilen 16 nolu seri başı Rus
Pavylyuchenkova; ABD'li Bellis'e 2 sette yenilen 18 nolu seri başı
Hollandalı Bertens; Slovak Rybarikova'ya 2 sette yenilen 19 nolu
seri başı ABD'li Vandeweghe; Fransız Cornet'e 2 sette yenilen 20
nolu seri başı Çek Strycova; Çağla Büyükakçay'a 6/3, 6/3
yenilen 22 nolu seri başı Hırvat Lucic-Baroni, Belçikalı
Mertens'e 3 sette yenilen 24 nolu seri başı Avustralyalı
Gavrilova, Alman Witthoeft'e 3 sette yenilen 25 nolu seri başı
Davis, ve Polonyalı Linette'ye 2 sette yenilen 29 nolu seri başı
Hırvat Konjuh! Yani erkekler ve kadınlarda toplam 64 seri başından,
toplam 23'ü elenmiş, ki bu da çok ciddi bir yüzde. 1/3’ten daha
çok.
Bu
arada Djokovic maçı ben size turnuanın nabzını verirken bayağ
heyecanlı iniş çıkışlarla devam ediyor: Schwartzman, maçın 3.
setini 4/3’te rakibinin servisini alıp 6/3 kaptı. 4. seti ise
Djokovic son oyunda yağmur devreye girip şemsiyeleri çıkartırken
6/1 süpürdü aldı. Şimdi yağmur bu son seti oynatacak mı,
oynatmayacak mı, onu göreceğiz!
Şimdi
maç başladı ve üstelik Djokovic, girer girmez Arjantinli'nin
servisini kırdı. Maçı sonuçta benzer bir oyun oynayan iki
tenisçi oynuyorlar. Novak'ın 1,88’ine karşın, 1,70 boyunda olan
Diego'nun kısalığı dışında, çok benzer taraflar var. İkisi
de sağ el, çift el backhand, ikisi de fazla fileye gelmeden
toprakta geriden yaradana sığınarak vuruyorlar toplara, hatta
vururken benzer ıkınıp sıkılma ve rahatlama sesleri
çıkarıyorlar. İkisi de drop shot'ı sanki eşit oranda
deniyorlar. Djokovic tabii daha agresif olan, Diego daha savunma
oynamak durumunda kalan... Maçın acaipliklerinden biri, normalde
seyirci yukarıda da belirttiğim gibi güçsüzden yana olsa da,
bugün Novak taraftarları, onu turnuanın bu erken döneminde
kaybetmeye katlanamıyorlar ve ortada Diego'dan çok, Novak taraftarı
var... 2/1 Novak son sette ilerideyken nihayet "Diego'cular da
devreye girip onlar da tezahürata başlıyorlar. Ama ortamın
çiseleyen yağmura rağmen şenlenmesi için, Diego Schwartzman'ın
maça tam olarak dönmesi lazım. Çünkü 3. seti hanesine
yazdıktan, bir konsantrasyon kaybı yaşadığı kesin. Sanki
kendini bazen tenisçilerin yaptığı gibi dinlenmeye almıştı.
Ama hata sayısı arttığı için Djokovic, son iki sette işi
kopartmaya başladı. Şimdi de Diego'nun üst üste fileye taktığı
kolay backhandlerle, skor bir anda 4/1’e geliverdi son sette. Artık
Diego ne vursa tutmuyor! Şans bir dönmeye görsün! Filede kalan
kısa toplar, backhandler, auta çıkan forehandler... Ama son sette
6/1 Paris'in 2 numaralı favorinin lehine kapanırken, maçı 3 saat
19 dakikada 5/7, 6/3, 3/6, 6/1, 6/1 kazanan Djokovic, maçtan sonra
bu sene hep yaptığı gibi halkı top toplayıcı çocuklarla
beraber selamlıyor! Seyircilerin her iki tenisçiye ayakta büyük
tezahürat yaptıkları maç, hiç olmazsa Paris'te günü
kurtarıyor... Bana da tüm maçların sonunu beklemeden size bu
yazıyı geçmek kalıyor! Zaman meselesi! Sonra gün biter!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.