Bazen teniste bir peri masalı
gerçekleşir. Bazen 32 seri başından biri olmayan, mesela
Letonya’nın dünya sıralamasındaki 47 numarası, ömründe ilk
defa katıldığı Roland-Garros turnuasında sırayla karşısına
çıkan herkesi yener. Tsurenko, Stosur, Wozniacki, Bacsinszky ve
finalde 3 numaralı seri başı Halep’i yenerek şampiyon oluverir!
Ve düşünün ki bu 20 yıl önce Brezilyalı Gustavo Kuerten’den
beri seri başı olmayan bir tenisçinin ilk zaferidir. Letonya’nın
Paris’te ilk şampiyonluğudur. Bu peri masalı, şöyle bir
tesadüfe de tanıklık eder: 1997’de Kuerten’in kazandığı gün
doğmuştur Jelena Ostapenko, 8 Haziran 1997!
Gördüğünüz gibi bazen şampiyonluk
hikayelerinin alt yazısını, tarih önceden yazmıştır. Size de
okumak düşer...
Simona Halep ise, kendi ekibi ve Romen
taraftarların sürekli desteğine rağmen, 2014’de Sharapova’ya
karşı da limitte kaybettiği şampiyonluk fırsatını yine kapının
ucunda teperek, eve mağlup dönmek, umuda biletlerini ertelemek
zorunda kaldı!
Şayet bu finali kazansa, Alman
Kerber’in yerine dünya 1 numara olacak olan, yıllardır adını
duyduğumuz, büyük maçlarını izlediğimiz Simona Halep’in bu
şampiyonluğa genç rakibinden çok daha fazla ihtiyacı vardı.
Çünkü bir daha Serena Williams ve Sharapova’nın aynı anda
oynamayacakları bir Roland-Garros’a denk gelmek, zorlu rakipleri
teker teker yenmek çok zor olacaktır.
Maçın ilk seti, büyük bir çekişme
ile başladı: Şöyle ki, iki tenisçi üst üste durmadan
birbirlerinin servisini alarak oyunu sürdürdüler. İlk setten
gördüğümüz tablo ve akış, zaten neredeyse tüm maçın rengini
belli edecektir: Aynen dün Murray karşısında izlediğimiz
Wawrinka gibi, Ostapenko da, sert vuruşlarıyla, sürekli doğrudan
“winner” puan arayışlarıyla maçın ritmini elinde tutacaktır.
İlk seti bu servis git-gelinden sonra Halep alabildiyse, rakibinin
23 basit hatasına karşı kendisinin yalnız 2 basit hata yapmış
olmasındandır. Ama sonuç buna rağmen bu kadar başabaş bir set
skoruysa, bunun nedeni de Ostepeko’nun yaptığı hata kadar aldığı
direkt puanlardır.
Bu kadar kararlı ve agresif bir oyuna
rağmen ilk seti kaybeden Ostapenko, ikinci sete de iyi başlayamadı.
İlk oyunda 0-40’ı yakalamasına rağmen rakibinin servisini
kıramadıktan sonra, uzun süren ikinci oyunda Halep’in onun
servisini elde ettiği üçüncü şansta kırmasına mani olamadı.
3. oyunda Halep 40-0 ilerdeyken jest yaparak rakibine bir puanı
centilmence verdi. Bunun bedeli az daha çok pahalı olacaktı. Ama
Romanyalı tenisçi puanlar eşitlendikten sonra harika bir forehand
ve rakibinin fileye taktığı bir backhandle 3/0’ı yakaladı.
İşte ondan sonra maçın tartışılmaz kırılma noktası olacak
oyun oynandı. Ostapenko, 3 kere daha bu oyunda da servisini yeniden
kaybetme riskini yaşadı. Halep bunlardan birini değerlendirse
4/0’ı yakalayacaktı. Ancak 3/1’i bulan Ostapenko oldu.
Ostapenko bunun hemen ardından
Halep’in bir forehandi dışarı atmasıyla rakibinin servisini
kırdı ve hemen ardından tekrar 15-40 geriye düşmesine rağmen
kendi servisini kazanıp skora denge getirdi: 3/3
Bunun ardından Halep 15-40’tan
eşitliği yakalamasına rağmen, yine servisini kaybetti. Bunun
hemen ardından, bu sefer servisini kaybeden Ostapenko olunca skora
yine denge geldi. Bu setin son iki oyununda rüzgar gibi esen
Ostapenko, önce Halep’in servisini yine kırdı ardından kendi
servisinde mükemmel bir düz vuruşla ikinci seti 6/4 almayı
başardı. Maçın son seti artık telafisi olmayan dakikaların
habercisiydi. Halep, 2/1 öne geçerken üst üste vurduğu mükemmel
forehandlerle maça ağırlığını koymaya çalıştı. Bunun
ardından Ostapenko’nun hatalarını değerlendirip rakibinin de
servisini kırınca, son sette Halep 3/1 öne geçti. Tam Romen
tenisçi tecrübesiyle maçı kazanıyor derken Ostapenko iki zorlu
oyunu kazanıp skora denge getirdi. Bunun ardından filenin ve şansın
da yardımıyla Halep’in servisini bir defa daha kıran Ostapenko,
daha sonra maçın son puanına kadar inisiyatifi elden bırakmadı
ve 54 doğrudan sayıyla ve bir o kadar basit hatayla oynadığı
maçı inanılmaz şekilde galip bitirerek Paris’i ve tenis
dünyasını kendisine hayran bıraktı. Maç boyunca her iki
tenisçinin neredeyse sürekli olarak servis kaybetmelerinin nedeni,
hem zıpkın gibi birer servise sahip olmamaları, hem de her
ikisinin de güçlü geri vuruşlarla, rakibinin servisini
avantajlarına çevirmeyi başarmalarıyla mümkün olabildi.
Mahallede saklambaç oyunundan sütlü
muhallebi kazanmış afacan bir çocuğa benzeyen Ostapenko, 2 milyon
Euro’yu kazanç hanesine yazarken, “1 milyon Eurocuk” ile
yetinen Halep’e karşı kupa töreninde (aynen rakibi gibi) son
derece centilmen sözler söylemeyi ihmal etmedi. 50 yıl öncesinin
şampiyonu Francoise Durr’ün, Fransız Tenis Federasyonu başkanı
Giudicelli ile beraber verdiği şampiyonluk kupasının töreninden
sonra heyecan Pazar günü oynanacak tek erkekler finaline döndü!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.