27 Nisan 2014 Pazar

ŞAMPİYONLUĞUN GÖZ YAŞLARI.... | BEDRİ BAYKAM

Maçtan önce stada ulaşmaya çalışırken Fenerbahçe otobüsü önümüzden trafiği polis eskortuyla yarıp zar zor stada girdi. Eşimle gözlerimiz doldu gülümsemeye çalışsak da... Maçı Dalyan kulübünde televizyondan izleyebildiysek bana bir jest yapan trafik polislerine borçluyum bunu da. Çünkü herhalde siz bu satırları okurken hala ulaşamamıştık stada! Aziz Yıldırım maçtan önce futbolcularla bir araya geldi saha kenarında... O da ağlıyordu. Kimbilir kapalı kapılar ardında daha ne duygusal anlar vardı; yalnız Saraçoğlu'nda değil, yurdun dört bir yanında! O kadar uzun ve ağır bir yoldan geliyordu ki sarı lacivertliler! 
Gözlerim daldı 2000lerin farklı anlarına... Son anda yaşanan Denizli ve Trabzon faciaları... Ardından 3 Temmuz kabusunu mucizeye dönüştürme fırsatının geri tepildiği o Galatasaray maçı, Başkan'ın Silivri yılı ve inadına dik duruşu, kendisini ziyaret ettiğimde gösterdiği müthiş metanet ve kararlılık... Alex krizi. Dünyada ender görülecek ağırlıkta geçirilen o deprem. Ardından Avrupa başarıları ve Lizbonda direkten dönen UEFA finali... Her biri birbirine geçmiş o dramatik sahnelerin yükü vardı milyonlarca Fenerbahçeli'nin gözyaşlarında. 
Açık konuşalım, dünyada Fenerbahçe'den başka hiç bir camia o tsunaminin altından kolay kolay kalkamazdı. O felakete rağmen dağılmayan, tam tersine kenetlenen camia; ve ard ardına her dalda yaşanan başarılar, futbolda son anda kaçırılan büyük zaferler... İşte Fenerbahçe'nin dün nihayet resmileşen erken şampiyonluğu, tüm bu dev "epik" film karelerine, sıkıntılara sünger çeken büyük finaldi. 
Aslında dünkü maç centilmence ve hareketli geçti. Fenerbahçeliler her şeyden önce temkinli bir oyuna şartlanmışlardı. Arada Meireles'in ısrarlı şutları gelse de onlar da etkisiz oldu. bunun dışında akılda kalan anlar Volkan'ın yine şık kurtarışları ve Alper'in son 20 dakikaya sığdırdığı hareketlilikti. Stadı dolduran 53.000 kadınımızın bir gol sevinciyle bu Şampiyonluk kutlamasını yapmalarını çok güzel olacaktı. O gol gelmedi ama hakem maçı bitiren düdüğü çaldığında stad karnaval yerine dönüşürken kimsenin umurunda değildi artık skor. Şampiyonluk, o nazlı sevgili çıkıp gelmişti Fenerbahçe'nin kollarına yeniden. Hem de futbolun yalnız futbol olmadığını üstüne basarak tarihe geçiren Simon Kuper'in tarihi cümlesi belki varlığını hiç bu yıl kadar hak etmemişti. Sarı lacivertlilerin bu fazlasıyla hak edilmiş Şampiyonluğu, ülkede muhalefeti de, demokrat Cumhuriyetçi tüm vatandaşları da birleştiren bir dayanışma yaratmıştı. 
Fenerbahçe böylece aslında Türkiye çapında 28. Şampiyonluğunu kutlarken, kendi tarihinin içinde yeniden doğuşun ve direnişin evrensel destanını yazmış oluyordu... Kutlu olsun Kanarya... Bıraktığın bu izler, kuşaklar boyu hatırlanacak hoş sedalar olarak o büyük tarihe eklendi artık! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.