22 Nisan 2014 Salı
İŞTE ÇANKAYA STRATEJİM VE ADAYLARIM / Bedri Baykam / 22 Nisan 2014 tarihli Cumhuriyet makalesi..
Herhalde farkındasınız. Bütün iktidar kanadı, yerel seçim bittiğinden beri Cumhurbaşkanlığı ile yatıyor, Cumhurbaşkanlığı ile kalkıyor. Siyasetin rotasını yine onlar çiziyor, bizlere de bu gidişatı izlemek ve yorumlamak düşüyor. Topu onlar atıyor, bizler kovalıyoruz sanki...
Şayet gereken hamleleri yapamazsak, pek yakında neler yaşanacağını size aktarayım: CHP, MHP, İP, ÖDP, DP, DSP, TKP gibi partiler belki sırayla Cumhurbaşkanı adaylarını açıklayacaklar. Ondan sonra da gelsin röportajlar, gitsin canlı yayın programları! Oh! "Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?", "Neden aday oldunuz?" vs, vs... Ne kadar havalı olacak değil mi? Mesela Levent Kırca bu sefer de bu sıfata kendisini uygun görebilir veya TKP Aydemir Güler’i değil, daha da az tanınmış bir genci öne sürebilir. DSP’de ise belki Masum Türker kendisini doğal aday ilan edebilir. Ne güzel, bir "çoksesli yarış" değil mi? "Bizimkiler" bu harika yöntemlerle kendi kendilerini tatmin ederken, RTE ve arkadaşları zirvenin gerçek paylaşımını yapmakla meşgul olacaklar!
Lütfen artık komedilere son verelim. Türkiye kadar bıçak sırtında ağır siyasi konuların yaşandığı bir ülkede, siyasi sıfatlarla dalga geçercesine saçma sapan gösteriş budalalığından başka bir şey olmayan adaylıkların ortalıkta uçuşması son derece üzücü. Şayet siyasi partilerimiz ve liderleri, bu Çankaya yarışı sayesinde partilerinin adlarını duyurup reklam yapacaklar diye mutlu oluyorlarsa, bu ciddi bir şizofrenik vakadır. Çünkü ülkenin artık çocuk parkında kovboyculuk oynar gibi siyasetçilik oynayacak hali kalmadı!
Kendisini "muhalefet" olarak tanımlayan herkesin ve her partinin aklını başına toparlayarak bir araya gelmesi ve show yapmak için değil, RTE'nin süper başkanlık hayallerinin önünü kesmek için ortak akıllarını devreye sokmaları lazım. Aksi takdirde, tüm bu parti ve gruplar, sahte muhalefet yaparak AKP'ye ve RTE'ye Cumhurbaşkanlığı sıfatını altın tepside sunan sorumsuz hayalperestler olarak tarihe geçecekler. Bu uğurda herkes durduğu sert noktalardan ödün vermeye, uzlaşmaya, belki ilk bakışta kimseyi tam olarak tatmin etmeyen ama en azından gerçekçi olan adaylarda buluşmaya mecburdur.
Yine herkes kendi üyelerini en tatmin edecek, çok değerli ama diğer partilerden destek alamayacak isimlerde ısrar ederse, bakın ne olur: Bu oy dağılması ve propaganda kirliliği karşısında meydanı dişine göre boş bulacak olan RTE, belki 2. tura bile gerek kalmadan ilk turda %50’yi geçebilir! Merak ediyorum, o zaman kendi güçlerinin gerçek limitlerini göremeyenler, çok mu mutlu olacaklar? "Oh, ne güzel, bunu da başardık, her kafadan bir ses çıkardık, Tayyip Bey'i padişahlığa taşıdık" diye zil takıp oynayacaklar mı?
Gelelim önerdiğim stratejiye: CHP ve MHP, en başından itibaren tek adayda birleşmeye mecburlar. Diğer muhalefet partileri de, istedikleri kadar homurdansınlar, iç gürültü çıkarsınlar, bu öneriye şu açıdan sıcak bakmaya zorunlular: Bu adayı mı Çankaya'da görmek istersiniz, yoksa RTE'yi Çankaya zafer konuşmasında balkonda Reza Zarrab'la birlikte izlemek için can mı atıyorsunuz? Tercihinizi yapın, ona göre davranın. Rüya görme devri sona erdi. Deniz bitti!
Peki bu aday kim olabilir? Evet CHP'nin çok değerli kendi potansiyeli var: Güldal Mumcu, Emine Ülker Tarhan, Metin Feyzioğlu veya bir önceki kuşaktan Onur Öymen, Hikmet Çetin gibi isimler. Herbiri için ben şahsen kefil olurum. Peki MHP, bu adaylara ikna edilebilir mi? Edilemezse, bu isimler fazla "CHP'li" bulunursa o zaman B planı devreye sokulmalıdır. Unutmayalım, sağlam bir B planı hayatta daima A planından bile daha önemlidir! O da şu isimlerden oluşan öneri listemdir: Başta, Mansur Yavaş. Hem seçim mağduru hem de YSK önünde sağ ve sol grupların dayanışmasını sağlamış en taze isim. Ya da sağ partilerle öne çıkmış ama CHP'ye uzak olmayan isimler. Mesela CHP milletvekilliği de yapmış bir İlhan Kesici, veya ANAP döneminin eski bakanlarından Bülent Akarcalı gibi uygar ve güvenilir şahsiyetler öne çıkabilir.
CHP ve MHP'nin bir an önce başlatmaları gereken diyalog, Cumhuriyetimizin geleceği açısından yaşamsal ve tarihi bir adımdır. Geçmiş hataları tekrarlamadan RTE'nin plan ve taktiklerini ofsayta düşürecek tek girişim budur. Gerisi, zaman kaybı ve sorumsuz, belleksiz siyasetçi tavrı olacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.