CHP Tüzük Kurultay’ı, normal bir ülkenin gündemi içinde yapılmıyor. Konuya günlük krizlerden birini işleyerek girelim. AKP iktidarının en son “yaşam tarzı” saldırılarından biri, İstanbul’un Asya yakasındaki yeşil alanları “ibadet alanı”na dönüştürme operasyonu… Ne de olsa parklar tehlikeli. Genç kızlar ve erkekler beraber eğlenebilir, el ele tutuşabilir, hatta duymamış olun, bir kuytu köşe bulup öpüşebilir! 2005 yılında aynı parka “cami” kondurulması ısrarla gündeme getirilmiş, her birimizin yoğun çabalarıyla o günlerin laik hukuku bir araya gelerek bu dayatmayı savuşturabilmişti. Şimdi eli güçlenen AKP, sırayla önce Özgürlük Parkı, ardından Göztepe Parkı’nın “Dindar Gençlik” yetiştirme sevdasına malzeme edilmesi harekatına girişti. CHP şimdi bu konuyu ülke gündemine taşıyıp yeri göğü inletecek mi? Yoksa kağıt üstünde birkaç belediye meclis üyesinin itirazına mı terkedilecek? Bence yine ikincisi olacak, “aman dindarları ürkütmeyelim” söylemi adına Parti’ye yerleşen o hastalıklı gizli anti-laik anlayış egemenliğini sürdürecek.
İşte bu ve buna benzer “hal ve gidişat”lardan şikayetçi milyonlarca CHP’linin mesela bu yönetime olan tepkileri hangi demokratik yollardan verebileceklerini tüzük belirler. Bundan iki yıl önce ortada hiçbir tüzük gündemi yokken sonuçlandırdığımız “demokratik devrim” çalışması, ideal bir sosyal-demokrat parti modeli ortaya koyarak o zamanki Baykal yönetimine sundu ve tabii (!) ilgi görmedi. Ardından büyük demokratik vaatlerle gelen Kılıçdaroğlu yönetimi de şaşırtıcı bir şekilde adil bir demokratik tüzük çabasından vebadan uzaklaşır gibi kaçtı.
Ne ilginçtir ki, “Tüzük Kurultayı”nı hep öteleyen Kılıçdaroğlu yönetimini bu konuda dize getirmek, geçmişte CHP tüzüğünü en faşist uçlara çeken ve kamuoyuna yüzü kızarmadan “AKP tüzüğü”nü işaret eden kesimlere kaldı. Hem de hiçbir özeleştiri yapmadan ve 2003 Kurultayı’nda yapılan yüz kızartıcı hamlelerden özür dilemeden! Yani, karşı karşıya geleceği bilinen iki gruptan hiçbiri, ideal bir parti modeli oluşturmak için bu Kongre’yi toplamıyor. Konu Parti içi bir hesaplaşma.
CHP yönetiminin bu olağanüstü Kurultay’a mecbur kaldıktan sonra, onun önüne kendi zoraki tüzük kurultayını çekmeye çalışması, ne yazık ki çok iptidai bir siyasi manevra olarak sırıtıyor. Zaten 2. Kurultay’ın “artık gerek kalmadı, oldu da bitti maşallah” sloganıyla iptal edilmeye çalışılacağının sinyali Sayın Toprak tarafından verildi bile. Daha da vahimi, yapılsa bile, bu ikinci Kurultay’a “yalnız delegelerin girebileceği”, basın ve konuk alınmayacağı iddiaları ağızlarda şimdiden dolaşıyor. Şayet böyle süper-faşist fikirler gerçekten gündemdeyse, Kılıçdaroğlu ekibinin yol yakınken bu tarihi suça bulaşmadan geri adım atması tavsiye olunur. Daha da kötüsü, Kılıçdaroğlu ekibinin nihai tüzük madde önerileri henüz “gri”. Şu ana kadar aldığımız duyumlara göre konuşursak, ne yazık ki tablo iç açıcı değil: En kritik konudan başlarsak, mevcut yönetim, yerel seçimlerde “ön seçim” şartını getirmekten kaçınıyor, Parti Meclisi’ndeki üye sayısını 60 veya 40’a düşürmeye çalışıyor, Milletvekili seçimlerinde ancak “PM aksine karar vermediği takdirde” (!) ön seçim uygulamasına gidiyor (herhalde kötü niyete açık bırakmanın bundan daha net bir itirafı zor bulunur), Genel Başkan’ın ancak “führer”lerde görülebilecek MYK’yı atama ve görevden alma yetkileri sürüyor. Ama daha da traji-komiği var: Genel Merkez’in 23. maddeye getirmeyi istediği değişiklik geçerse, Merkez dahil, seçilmek isteyen herkesin, önce Genel Merkez tarafından belirlenen eğitimin alınması gerekecek. Ve bu “müthiş” öneri sayesinde dün bir sağ partiden transfer edilen veya bugün 12. maddeyle o organa aday gösterilen, hiçbir CHP geçmişi olmayanlar bu “eğitim”den muaf tutulurken, Parti’de daha önce Genel Başkanlık, Genel Sekreterlik ve Parti Meclisi üyeliği yapanlar buna mecbur edilecek! Var mı daha saçması? Ayrıca 12. maddeden üye yapılanların “oy kullanamayacağı” Kılıçdaroğlu ekibince altı çizilmemiş tehlikeli bir tuzak.
CHP yönetiminin Parti’yi bu “2 günlük uzatmalı zoraki kurultay”a taşımış olması bakalım hangi sürtüşmeleri bu hafta sonu Parti’ye yaşatacak? İlk kurultayda çoğunluk sağlanabilecek mi? Kesin olan tek şey var: Bu yaratılan ikilem, CHP’nin özüne bağlı üyelerini ve seçmenlerini taşıyamaz. Bu Perşembe, tüzük konusunu CHP gündemine ilk yerleştiren CHP Demokratik Devrim hareketi ve Sosyal Demokrat CHP platformu, Taksim’de Piramid Sanat Merkezi’nde saat 11.00 de bir basın toplantısı düzenleyecek. (www.piramidsanat.com) Toplantı Parti örgütüne de açık.
İşte bu ve buna benzer “hal ve gidişat”lardan şikayetçi milyonlarca CHP’linin mesela bu yönetime olan tepkileri hangi demokratik yollardan verebileceklerini tüzük belirler. Bundan iki yıl önce ortada hiçbir tüzük gündemi yokken sonuçlandırdığımız “demokratik devrim” çalışması, ideal bir sosyal-demokrat parti modeli ortaya koyarak o zamanki Baykal yönetimine sundu ve tabii (!) ilgi görmedi. Ardından büyük demokratik vaatlerle gelen Kılıçdaroğlu yönetimi de şaşırtıcı bir şekilde adil bir demokratik tüzük çabasından vebadan uzaklaşır gibi kaçtı.
Ne ilginçtir ki, “Tüzük Kurultayı”nı hep öteleyen Kılıçdaroğlu yönetimini bu konuda dize getirmek, geçmişte CHP tüzüğünü en faşist uçlara çeken ve kamuoyuna yüzü kızarmadan “AKP tüzüğü”nü işaret eden kesimlere kaldı. Hem de hiçbir özeleştiri yapmadan ve 2003 Kurultayı’nda yapılan yüz kızartıcı hamlelerden özür dilemeden! Yani, karşı karşıya geleceği bilinen iki gruptan hiçbiri, ideal bir parti modeli oluşturmak için bu Kongre’yi toplamıyor. Konu Parti içi bir hesaplaşma.
CHP yönetiminin bu olağanüstü Kurultay’a mecbur kaldıktan sonra, onun önüne kendi zoraki tüzük kurultayını çekmeye çalışması, ne yazık ki çok iptidai bir siyasi manevra olarak sırıtıyor. Zaten 2. Kurultay’ın “artık gerek kalmadı, oldu da bitti maşallah” sloganıyla iptal edilmeye çalışılacağının sinyali Sayın Toprak tarafından verildi bile. Daha da vahimi, yapılsa bile, bu ikinci Kurultay’a “yalnız delegelerin girebileceği”, basın ve konuk alınmayacağı iddiaları ağızlarda şimdiden dolaşıyor. Şayet böyle süper-faşist fikirler gerçekten gündemdeyse, Kılıçdaroğlu ekibinin yol yakınken bu tarihi suça bulaşmadan geri adım atması tavsiye olunur. Daha da kötüsü, Kılıçdaroğlu ekibinin nihai tüzük madde önerileri henüz “gri”. Şu ana kadar aldığımız duyumlara göre konuşursak, ne yazık ki tablo iç açıcı değil: En kritik konudan başlarsak, mevcut yönetim, yerel seçimlerde “ön seçim” şartını getirmekten kaçınıyor, Parti Meclisi’ndeki üye sayısını 60 veya 40’a düşürmeye çalışıyor, Milletvekili seçimlerinde ancak “PM aksine karar vermediği takdirde” (!) ön seçim uygulamasına gidiyor (herhalde kötü niyete açık bırakmanın bundan daha net bir itirafı zor bulunur), Genel Başkan’ın ancak “führer”lerde görülebilecek MYK’yı atama ve görevden alma yetkileri sürüyor. Ama daha da traji-komiği var: Genel Merkez’in 23. maddeye getirmeyi istediği değişiklik geçerse, Merkez dahil, seçilmek isteyen herkesin, önce Genel Merkez tarafından belirlenen eğitimin alınması gerekecek. Ve bu “müthiş” öneri sayesinde dün bir sağ partiden transfer edilen veya bugün 12. maddeyle o organa aday gösterilen, hiçbir CHP geçmişi olmayanlar bu “eğitim”den muaf tutulurken, Parti’de daha önce Genel Başkanlık, Genel Sekreterlik ve Parti Meclisi üyeliği yapanlar buna mecbur edilecek! Var mı daha saçması? Ayrıca 12. maddeden üye yapılanların “oy kullanamayacağı” Kılıçdaroğlu ekibince altı çizilmemiş tehlikeli bir tuzak.
CHP yönetiminin Parti’yi bu “2 günlük uzatmalı zoraki kurultay”a taşımış olması bakalım hangi sürtüşmeleri bu hafta sonu Parti’ye yaşatacak? İlk kurultayda çoğunluk sağlanabilecek mi? Kesin olan tek şey var: Bu yaratılan ikilem, CHP’nin özüne bağlı üyelerini ve seçmenlerini taşıyamaz. Bu Perşembe, tüzük konusunu CHP gündemine ilk yerleştiren CHP Demokratik Devrim hareketi ve Sosyal Demokrat CHP platformu, Taksim’de Piramid Sanat Merkezi’nde saat 11.00 de bir basın toplantısı düzenleyecek. (www.piramidsanat.com) Toplantı Parti örgütüne de açık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.