23 Şubat 2012 Perşembe

CHP TÜZÜK KURULTAYI ÖNCESİ ISTANBUL’DA “3.YOL” KONUŞTU..








ACİL-BASIN BÜLTENİ
CHP TÜZÜK KURULTAYI ÖNCESİ ISTANBUL’DA “3.YOL” KONUŞTU
CHP’DE DEMOKRATİK DEVRİM PLATFORMU:
CHP’NİN UFKU, BUGÜNKÜ VE DÜNKÜ YÖNETİMLER ARASINA SIKIŞTIRILAMAYACAK KADAR BÜYÜKTÜR”
23.02.2012 tarihinde Piramid Sanat Merkezinde bir araya gelen CHP Eski PM Üyesi Bedri Baykam, CHP Eski Milletvekili Necla Arat, CHP Eski PM Üyesi Örsan Kunter Öymen, ve Gençlik kollarından Mustafa Yürükçü, CHP Demokratik Devrim Tüzük Taslağı üzerine medyanın parti üyelerinin ve seçmenlerinin yoğun ilgi gösterdiği bir basın toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Bedri Baykam genel olarak CHP’nin sürüklendiği yanlışlardan, partinin aciliyetle kavuşması gerektiği demokratik tüzük gerekliliğinden ve parti politikasında ki eksen kaymasından bahsetti.

Necla Arat parti gündeminin ülke gündemiyle kesişmediğini, laiklik ve Atatürkçülük olgularının parti de zayıflaştırıldığını belirtti. Örsan Kunter Öymen ise CHP nin kavuşması gerektiği ilerici sosyal demokrat yapının mevcut yönetim anlayışıyla ve var olan tartışma süreçleriyle olamayacağını partinin acilen demokrat bir tüzüğe kavuşturulması gerektiğini söyledi. Mustafa Yürükçü ise gençlik ve kadın örgütlerinin temsil oranın yükseltilmesi Anadolu’da ki örgütlerin istek ve arzularına kulak verilmesi gerekliliğini özetledi.
Bedri Baykam’ın Demokratik Devrim Platformu adına sunduğu bildiri aşağıdadır.
--2009 yılı boyunca bizler yeni bir CHP tüzük taslağı üzerinde çalıştık. Bedri Baykam’ın öncülüğünde başlayan ve CHP gençlik kollarından başta Arif Tuna Eryılmaz ve Mustafa Yürükçü olmak üzere Anadolu gençlik örgütlerinin katkılarıyla birlikte Yekta Güngör Özden, İhsan Yalçın, Alisbah Tuskan bu tüzük taslağına katkılarını sundu. 2010 Ocak ayında vücut bulan tüzük taslağının esas kaynağı, Bedri Baykam’ın 2003 yılında sunduğu Genel Başkan adaylık tanıtım yayınının temel ilkeleriydi.
--Bizler Kemal Kılıçdaroğlu’nun demokratik söylemlerine ve “parti içi demokrasi” açıklamalarına inandık. Sandık ki nihayet CHP’nin demokratik bir tüzüğe kavuşma hayali çözümlenecek ve sonuca bağlanacak. Ama tam tersi beklenilmedik bir uygulamayla, örgütün yıllardır demokratik tüzük talepleri hep ötelendi. Seçimler birbirini kovalarken, yerel ve genel iki seçimin yanı sıra, iki kurultay da arkada bırakıldı. Ama ne yazık ki ortada tüm bu süreç sonunda beklenen bu tüzük konusunda elde kocaman bir sıfırdan başka bir şey yoktu.
--Şimdi yeni kongre ve kurultay süreçleri kapıya dayandı. Ve Y-CHP bu tüzük çalışmasını Kurultay sürecinin sonrasına atmaya çalıştı. Ancak muhalif delegelerin, Önderi Sav’ın örgütlemesiyle 362 imzaya ulaşınca mecburen ve kerhen bu tüzük kurultayı partinin gündemine girmiş oldu!
--Ortaya konan gönülsüzlük eşliğinde, ne yazık ki bugün yaşananlar, CHP’ ye ideal bir tüzük dikme-biçme çalışması değil, parti içi Kılıçdaroğlu-Sav çatışması/ hesaplaşmasına döndü. Bunun nedeni tüzük kurultayının sürekli ertelenmesi ve zoraki yaşama geçişinde de, yönetimin yaptığı “Zoraki ikiz Kurultay” dayatmasıdır.
- Biz Parti “demokratikleştirilmiş gibi” yapılarak, bu çok kritik kurultayın geçiştirilmesini kabul etmiyoruz. CHP tüzüğünü hazırlama platformu, bu fırsatı kişisel hizipsel hesaplaşmaların içine çekme yapaylığı ve sorumsuzluğuna dalma yeri değildir.
- Ne var ki maalesef Sn. Kılıçdaroğlu, göreve geldiği günden bu yana, yani 2 yıla yakın süredir tüzükle ve karanlıkla mücadeleyle uğraşacağına, CHP’nin geniş üye ve seçmen tabanını şaşırtacak bir şekil ve üslupla, Parti’nin temel kuruluş felsefesi, ideolojisi ve düşünsel algısıyla uğraşmıştır ve CHP’nin aksını kırarak tarihi misyon ve yörüngesinden çıkarmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi kuruluş felsefesi itibari ile devrimlerin ve değişimlerin partisidir. Türkiye Cumhuriyetini kuran kadroları kendi içinden çıkarmış, Cumhuriyet devrimlerinin ve kazanımlarının itici gücünü oluşturmuştur ve Cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü ana yasası olan 1961 Anayasasının temeli de, Cumhuriyet Halk Partisinin varlığından ve ” İlk Hedefler Beyannamesi” nden gelir.

Bu sebeplerdendir ki, CHP tüzüğü, ideal bir özgürlükçü sosyal demokrat yapıya sahip olmak durumundadır. Ne yazık ki 12 Eylül 1980 darbesinin ardından yapılan dev hatalarla, Türk siyasi hayatı ve demokrasi varlığı onarılması zor yaralar almıştır.1992 Eylülü’nde yeniden kurulan CHP, o günden bu güne bir türlü demokrat ve devrimci bir tüzüğe sahip olamamıştır. CHP’yi 1992 den 2010’a kadar yöneten kadro, maalesef CHP’ yi iktidara taşıyacak bir tüzük modeli ortaya koyamamıştır.2003 de AKP tüzüğü örnek gösterilerek abartılı bir geri vites yöntemiyle CHP tüzüğü daha da antidemokratik bir hal almıştır. Mesela Genel Başkan adaylığı imza kotası son dakikada % 5 den % 20 ye yükseltilmiş, parti içi demokrasinin olmazsa olmazı demokratik seçme ve seçilme hakları resmen kamuoyunun ibretle izlediği bir süreç sonunda gasp edilmişti. Bu akıl almaz siyasal kıyamın hedefi olan Bedri Baykam’ın ana “suçu” Parti’nin tüm kapılarını gençlere, kadınlara ve sivil toplum örgütlerine açmak istemesiydi.
2008 de Deniz Baykal Genel Başkanlığında yeniden geri vites mekanizması çalıştırarak yeni antidemokratik uygulamalara imza atıldı. Genel Başkan ve Genel Sekreter yardımcıları konusu, “führer” mantığı ile değiştirilerek, direkt olarak Genel Başkanın keyfi atamasına kaderi terkedilen 17 genel başkan yardımcısı formuna sokuldu. 2008 tüzük değişiklikleri uygulanmaya konulmayarak Sn. Deniz Baykal’ın elinde Sn. Önder Sav’a karşı koz olarak bekletildi. Yani CHP tüzüğü iç hesaplaşmalara ve kısır çekişmelere bir kez daha kurban olmuş oldu.


2009 yılı boyunca bizler yeni bir CHP tüzük taslağı üzerinde çalıştık. Bedri Baykam’ın öncülüğünde başlayan ve CHP gençlik kollarından başta Arif Tuna Eryılmaz ve Mustafa Yürükçü olmak üzere Anadolu gençlik örgütlerinin katkılarıyla birlikte Yekta Güngör Özden, İhsan Yalçın, Alisbah Tuskan bu tüzük taslağına katkılarını sundu. 2010 Ocak ayında vücut bulan tüzük taslağının esas kaynağı, Bedri Baykam’ın 2003 yılında sunduğu Genel Başkan adaylık tanıtım yayınının temel ilkeleriydi. Ayrıca taslağın bazı bölümlerinde 2008 yılında Sn. Haluk Koç, Sn. Ali Topuz, Sn. Hasan Ören ve Sn. Sabri Ergül ün hazırladığı “CHP için demokratik tüzük” önerisinden de yararlanıldı.


CHP’de bu çalışma hakkında, 2009 yazında başlayarak, Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ve Partinin birçok kademesini birebir olarak bilgilendirdik. Daha sonra ülke malum kaset krizini yaşadı ve yönetim değişti. Bizler Kemal Kılıçdaroğlu’nun demokratik söylemlerine ve “parti içi demokrasi” açıklamalarına inandık. Sandık ki nihayet CHP’nin demokratik bir tüzüğe kavuşma hayali çözümlenecek ve sonuca bağlanacak. Ama tam tersi beklenilmedik bir uygulamayla, örgütün yıllardır demokratik tüzük talepleri hep ötelendi. Seçimler birbirini kovalarken, yerel ve genel iki seçimin yanı sıra, iki kurultay da arkada bırakıldı. Ama ne yazık ki ortada tüm bu süreç sonunda beklenen bu tüzük konusunda elde kocaman bir sıfırdan başka bir şey yoktu. Demokratik tüzük çalışması yapan bizlerle veya Sn. Haluk Koç ve Ali Topuz’ un başını çektiği CHP “demokratik tüzük önerileri” ile hiçbir temas ve iletişim kurulmadı. Şimdi yeni kongre ve kurultay süreçleri kapıya dayandı. Ve Y-CHP bu tüzük çalışmasını Kurultay sürecinin sonrasına atmaya çalıştı. Ancak muhalif delegelerin, Önderi Sav’ın örgütlemesiyle 362 imzaya ulaşınca mecburen ve kerhen bu tüzük kurultayı partinin gündemine girmiş oldu. Ancak Y-CHP bunu da içine sindiremeyerek bu sefer “Kurultay Şöleni” iddiasıyla, 362 delegeye saygı duyarak onların imzasıyla toplanması gereken kurultayın öncesine kendi tüzük kurultayını koydu. Bu etik anlamda büyük bir hataydı. Bir yönetim, kendi parti içi arkadaşlarının hukuk gücüyle aldıkları haklı bir kararı, bu şekilde by-pass etmeye çalışamaz, çalışmamalıdır. Ne yazık ki Sn. Kılıçdaroğlu ve yönetimi, partiyi kendi arzu ve kararlarıyla demokratikleştireceklerine, ancak daha önce neredeyse Parti tüzüğünü orta çağa taşıma adımları atmış eski ekibin örgütlemesiyle bu noktaya gelebildiler.


Bu tabi ki acı bir olay; Parti örgütlerinin, parti tabanının ve bizlerin de beklentileri ve düşünceleri bu yönde değildi. En basitinden yaşadığımız 2011 genel seçimlerinde milletvekili adayları nasıl belirlenmiştir? Örgüte bakılarak mı, aydınlara bakılarak mı yoksa parti liyakati ve sadakatine bakılarak mı? Neye güvenerek, neye “dayanarak yapılmıştır bu vekil seçimleri? Kaç adet “sağ” kökenli isim parlamentoya sokulmuş, buna karşın kaç “sağlam” Atatürkçü ve sol kökenli siyasetçi dışlanmıştır? Bu kararların yarattığı güvensizlik ve belirsizlik, Haziran 2011 seçimlerinin sonucuna yansımakla kalmadı, aynı zamanda Parti içi güveni ve dayanışmayı da çok kötü yönde etkiledi.


Yakın zamanda olan Ankara yeni mahalle ilçesinde yaşanan kadın üyelerin demokratik taleplerine karşı tartaklanmaları ve İstanbul Kadıköy de yaşanan yakışıksız sandık oyunları, bu tutarsız politikaların sonucu ve ürünüdür.


Biz Demokratik Devrim hareketi olarak bu tüzük çalışmasını 2 yıl önce somut olarak ortaya koyduk. Çok ilerici ve demokratik bir tüzük taslağı olarak bu ve bir önce ki yönetime sunduğumuz bu özverili çalışma, tabii ki ortak beyin fırtınaları ile gelişmeye ve katkılara açık haldeydi. Ama ne var ki bunlar yaşanamadı. Ortaya konan gönülsüzlük eşliğinde, ne yazık ki bugün yaşananlar, CHP’ ye ideal bir tüzük dikme-biçme çalışması değil, parti içi Kılıçdaroğlu-Sav çatışması/ hesaplaşmasına döndü. Bunun nedeni tüzük kurultayının sürekli ertelenmesi ve zoraki yaşama geçişinde de, yönetimin yaptığı “Zoraki ikiz Kurultay” dayatmasıdır. CHP tarihinde bu olay çok gereksiz bir leke olarak kalacaktır. Biz yıllardır bu Parti’ninİdeal bir yapıya kavuşması için bir model oluşturduk. Özet olarak ;
- partinin her kademesinde seçilebilir sıralarda % 25 gençlik, %25 kadın kotası
- parti içi demokrasiyi ve işlerliğini hızlandıracak “akıllı kart” sistemi
- tüm seçimler de blok yerine çarşaf liste
- aday saptama süreçlerin de % 5 genel merkez kotası dışında tüm üyelerin katılımıyla ön seçim
- gölge bakanlıklar ve gölge kabine oluşturulması
- 12. Madde den kongre ve kurultay seçimlerine yığma yapma keyfiyetine son
- genel başkanlık aday olma şartı için imza oranının %20 den % 5 e düşürülmesi
- keyfi görevden almaların ve tutarsız atamaların engellenmesi
- CHP grubunca siyasi partiler kanunun ( anayasa 51. Ve 52. Madde ) değiştirilmesi için yasa teklifi verilmesi ve parti Genel Başkanının tüm parti üyelerince seçilmesi


Ne yazık ki bugün bu çok önemli buluşmadan önce, Genel merkezden sunulan ve önceden üzerinde tartışılabilecek somut bir taslak yok. Her şey sanki o gün hızla oldu bittiye getirilecek. Partinin İnternet sitesinde geçici askıya çıkartılan taslağın içerisinde
bizim önerdiğimiz ideal tüzükten istediğimiz ana devrim olan gençler ve kadınlara kota olayı alınmış, ama nasıl? Seçilecek yerlere ve noktalara yerleştirip, TBMM’ ye taşıyarak temsil oranını bu noktadan ele almıyorsak, bu bir kandırmacadan başka ne olabilir? Maalesef şu an TBMM çatısı altında 30 yaş sınırında tek milletvekilimiz vardır. Antidemokratik uygulamalarla itham ettiğimiz akp yönetimi bile 30 a yakın genç milletvekilini TBMM ye sokmuştur. Bu da devrimlerin ve değişimlerin partisi CHP için maalesef üzücü bir gerçektir. Bunun yanı sıra internet sitesinde askıya çıkartılan tüzük taslağı içerisinde ki diğer aksaklıklar kısaca şunlardır:
-Parti Meclisi üyesi adedinin ciddi oranda düşürülmesi ve 8 üyenin direkt olarak genel Başkan’ın önereceği 14 isimden seçilmesi
- Genel Başkanın MYK yı keyfi atama ile keyfi olarak görevden alma yetkisi
- 12. Maddenin antidemokratik üye yazımı ve kongre süreçlerine etkisinin varlığı
- 23. Madde ile ortaya atılan ucu açık bir kavram karmaşası yaratan parti içi eğitim ve adaylık sürecinin yaratacağı kaos
- 61. Madde de yerel yönetim seçimlerinde ön seçim zorunluluğunun bulunmayışı
- 80. Madde de il örgütlerine yollanacak yardımların genel başkan tarafından belirlenmesi gibi.


Biz Parti “demokratikleştirilmiş gibi” yapılarak, bu çok kritik kurultayın geçiştirilmesini kabul etmiyoruz. CHP tüzüğünü hazırlama platformu, bu fırsatı kişisel hizipsel hesaplaşmaların içine çekme yapaylığı ve sorumsuzluğuna dalma yeri değildir.


Peki, bizler niye tüzükle yıllardır uğraşıyoruz? Neden bu kurultaya önem veriyoruz? Niye bu basın toplantısını yapıyoruz? Burası bir üniversite veya hukuk fakültesi değil. Bizlerde hukuk profesörleri veya akademisyenler değiliz. Bizler tüzüğün en kritik siyasi sürecinde tek demokratik kurtuluş çaresine olan CHP’yi iktidar yapmak için, geniş halk kitleleriyle buluşturmak için çaba gösteren, ülkesini ve demokrasiyi gerekirse canı pahasına korumaya kararlı yurt severleriz. Bu yeni tüzük, CHP nin kapılarının halka, gençlere ve kadınlara, örgüt emekçilerine ve ülkemizin işçi sınıfına aydınlarına açıp, CHP’yi iktidar yapacak altyapının üzerine oturacağı hukuki ve düşünsel temeldir.


Ne yazık ki CHP yönetiminin ancak kerhen katıldığı bu Tüzük çalışmaları, partinin esas hedefi ve samimi işi olmalıydı.


Ne var ki maalesef Sn. Kılıçdaroğlu, göreve geldiği günden bu yana, yani 2 yıla yakın süredir tüzükle ve karanlıkla mücadeleyle uğraşacağına, CHP’nin geniş üye ve seçmen tabanını şaşırtacak bir şekil ve üslupla, Parti’nin temel kuruluş felsefesi, ideolojisi ve düşünsel algısıyla uğraşmıştır ve CHP’nin aksını kırarak tarihi misyon ve yörüngesinden çıkarmıştır. Bunları örnekleyecek olursak :
- parti yönetiminin dersim yorumu
- menemen konusunda ki saçma iddialara tepkisizlik
- kuran kursu konusundaki yaş indirimine tepkisizlik
- gençliğe hitabe ve andımız tartışmalarında ki var olan üslubun gereksizliği
- MİT yasasında TBMM grubunda sergilenen samimiyetsizlik ( Yalnız 38 hayır oyu )
- “27 Mayıs’ı yapanlar utanıyor’’ söylemi
- yeni ortaya atılan 4,+4,+4 eğitim modeliyle imam hatiplerin erken yaşa indirilmesi
- 19 Mayıs kutlamalarının kaldırılmasına duyarsızlık
- örgütlerin sesine kulak tıkayarak örgütleri madden ve manen yalnızlaştırmak.
- Yıkılan heykellere, baskı altına alınan gazetecilere olan tepkisizlik ve duyarsızlık
- AKP’nin yaşam tarzlarına ve alkole yönelik saldırılarına karşı duyarsızlık.

Bu veriler ışığında bu kurultaya şu mesajı veriyoruz:

- tüzük kurultayı, kesinlikle bir Parti içi hesaplaşma arenası değildir.
- Parti demokratikleşecekMİŞ gibi yapma yeri değildir.
- şahsi çıkar ve rant kavgası yeri değildir.
- CHP kapılarını halka açmaya, en ideal tüzüğe geçmeye, başarılı olmaya en önemlisi iktidar olmaya mecburdur.
- tüzük kurultayı kötü gidişatı değiştirecek yegane olgudur.
Çünkü :
- ülkenin içinde bulunduğu durum, CHP iktidarına kaçınılmaz şekilde ihtiyaç olduğunu, bir kez daha hatırlatmaktadır:
-Şahsa özel, son anda çıkartılan MİT yasası
- Ergenekon, Balyoz, Andıç davaları
- Meclis’te iç tüzük baskısı
- Meclis TV’nin susturulması
- köşe yazarlarının, gazetelerin, tvlerin dolayısıyla basının üzerindeki baskılar
- Türk futboluna, Fenerbahçe’ye ve birçok aydına uygulanan yargısız infazlar
-laik eğitimin adım adım yıpratılması
-Türkiye’de her noktada adam kayırma ve kadrolaşmaların artık ayyuka çıkmış dinsel işaretler üzerine kurulması
-medyaya uygulanan sansür ve baskı, yandaş medyaya uygulanan ayrıcalıklı fırsatlar dizisi

Tüm bunlara karşılık tek yol, demokrasi mücadelesi ile CHP’nin iktidara taşınmasıdır. CHP tabanı ve örgütleri, sorumluluklarının bilincindedir. Partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün saptadığı uygar, aydın, barışla döşenmiş yolların değerini bilerek Parti’yi yüceltmek, her yurttaşın hayranlığını kazanacak bir ideal yapıya kavuşturmak, en sade üyesinden genel Başkanına kadar her CHP’linin boyun borcudur.
CHP’de Demokratik Devrim Hareketi adına:
Bedri Baykam
(CHP eski PM Üyesi)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.