YILIN
VAHŞETİ
Bunun
üzerine laf da söylenmez; bunu aşan rezalet ve vahşet de
bulunamaz! Washington Post yazarı Kaşıkçı’nın, dünyanın
gelmiş geçmiş en
geri zekalı
cinayet timi ve bu kararı alan, onlardan bile daha
aptal caniler
tarafından Başkonsolosluk içinde, modern zamanların gördüğü
en kanlı operasyonla “iz bırakmadan” (!) yok edilmesi, tarihin
karanlık sayfalarına kaydoldu. Suudi Arabistan, yeryüzünün en
seviyesiz ve en zalim
devleti
olma konusunda ayrı ayrı Oskarlara aday gösterildi, her birini de
kazandı. Onlara acıyan bazı başka faşist devletler, “İz
bırakmadan aydın gazeteci nasıl yok edilir?”
konusunda ders vermeyi önerdiler! Pişkin emperyalist batı
devletleri ise “Organ
parçalayıcısı katil ile gözü kapalı ticaret”
konusunda doktora tezi yazmakla meşguller!
YILIN
BASIN OLAYI
Cumhuriyet
Gazetesi’nin 7 Eylül 2018 günü yapılan Vakıf Yönetimi
toplantısıyla tekrar esas yörüngesindeki yönetim kadrosunun
kontrolüne geçmesi, Atatürkçü kadro ve yazarların gazeteye geri
dönmeleri... Ayrılan kadronun yurt dışında yürütmeye çalıştığı
akıl almaz dezenformasyon kampanyasını yüzlerine gözlerine
bulaştırmaları da, işin en acıklı yönlerinden biriydi. Bazı
haksızlıkların
yok edilebildiğini toplumun yaşaması güzeldi!
YILIN
RÖTARLI EN DOĞRU KARARI
Fenerbahçe’de
ülkeyi ve neredeyse siyasi gündemi sarsarak, “demek bazı
kireçlenmiş yapılar değişebiliyormuş” dedirten Ali Koç
Devrimi’nin, daha önce Aziz Yıldırım döneminde
Terraneo-Pereirra’da yaşanan hatayı adeta kopyalaması ve ancak 6
ay rötarla en doğru kararı Ersun Yanal-Volkan Ballı ikilisi ile
bulması.
YILIN
SİYASİ PATLAMASI
Fransa’da
“Sarı Ceketliler”in benzin fiyatlarında yaşanan artıştan
yola çıkıp Paris’ten başlayarak ülkeyi baştan aşağı
sarsmaları, 68 Kuşağı’nın 50. yılında ağır bir nostalji
yaşatması, Hollanda, Macaristan ve Belçika’ya sıçrayan olaylar
karşısında Macron’un çaresizlik içinde kıvranması. Acaba
Fransa, 68’in 100. yılına kadar rahat eder mi, ne dersiniz?
YILIN
DİPLOMATİK FIKRASI
Türkiye’nin,
Fransa’da Sarı Ceketliler’e karşı polisin kullandığı
“orantısız güç” konusunda
onları uyarması ve uluslararası diplomasi dünyasına şikayet
etmesi; aynı Türkiye’nin 5 sene sonra Gezi olaylarını raflardan
indirerek, şiddet kullanan polis yerine, onca taze suçlu üretmeye
kalkışması!
YILIN
HAYAL KIRIKLIĞI
Türkiye’de
sol partilerin ve muhalefetin, yaşanan onca mağlubiyete karşın,
bir türlü demokrasiyi içine sindirememesi... Her sıfatın, hala
liderin iki dudağı arasında olması, görevden alma, atama ve TBMM
veya yerel seçim adaylarını saptama konusunda, kendilerini insan
üstü uzman gören lider ve politbürosunun tüm yetkileri ele
almaları ve örgütün bu durumu ne yazık ki hazmedebilmesi, bu
bozuk düzenden kendilerine düşecek koltuğun peşinde olmaları!
YILIN
GİZEMİ
Muharrem
İnce’nin, önce Türkiye siyasetinde ciddi bir umut haline gelerek
heyecan yaratması, ardından seçim gecesi nereye kaybolduğunu -çok
denemesine rağmen- izah edememesi. Hayatta en önemli planların B
ve hatta C olduğunu bilmediğinden devre dışı kalması.
YILIN
DOĞA ACISI
California
ormanlarında yaşanan büyük afetin acısını dünyanın bütün
ağaçlarının eşzamanlı hissetmesi...
YILIN
İCADI: VAR SİSTEMİ! (İLK UYGULAYAN BENDİM!)
Futbolda
nihayet hataların %85’inden kurtulmak için bir sistem geldi ve
kem gözlerin itirazlarına rağmen yerleşti! Artık “futbol
hatalarıyla güzeldir” türünden zırvalarla hakemleri linç etme
operasyonları sona erdi! Zavallı hakemlerin yarım saniye tek
açıdan gördükleri ve refleksle aldıkları kararları, geceler
boyunca 12 kameradan defalarca izleyerek ukalalık yapan ve hala da
farklı şeyler düşünen ve hakemleri hedef tahtası yapan çok
bilmişlerin ayarları bozuldu!
KEMİK
romanımı okuyanlardan değilseniz şaşırabilirsiniz, gerçekleri
bilin istedim. VAR ilk defa bu yıl değil, 2000’de, benim
bestseller romanımda uygulandı! Bu ütopik kitabımda Fenerbahçe,
130 bin kişilik Nazım Hikmet Stadyumu’nda Galatasaray’a karşı
penaltı kullanıyor, atışı yapan Bekir, direkten dönen topu
uçarak vurduğu kafa ile ağlarla buluşturuyordu. Gsaraylılar gole
“top direkten döndüğü için aynı oyuncu vuramaz” diye itiraz
ediyorlar ve hakem pozisyonu monitörden tekrar izleyerek,
Taffarel’in topa elinin ucuyla değdiğini görünce, gol geçerli
sayılıyordu! Hatırlarsınız, KEMİK’te aynı zamanda 11 Eylül
2001 günü New York’ta yaşananlar da 10 ay öncesinde
yayınlanmıştı. Sabah 09.00 civarında, Manhattan’da, Met-Life
binasına bir uçak intihar dalışı yapıyordu. Ama uçak Boeing
797 idi! Çünkü teknoloji kitapta 20-25 yıl daha ilerideydi ve
bugün kullandığımız cep telefonları da “görsel” adıyla
herkeste vardı. Bugün bilim ve teknolojinin öpüşme noktası olan
insan hücreleri ve bilgisayar çipi flörtü de yoğun olarak
araştırma ve hatta casusluk konusuydu. Kitabın henüz
gerçekleştirilemeyen icadı: Rüya kaydetme makinası! (Yolda,
sabredin!)
YILIN
LOTO YATIRAN SÜRPRİZİ
Geçen
sezonun lig 2.si Fenerbahçe’nin ilk yarı sonunda sondan 2. olarak
yoluna devam etmesi, buna rağmen geçen sezondan 5 misli fazla
seyirci kalabalığına oynamayı başarması!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.