1993’ün ortalarında fakir bir Rus
vatandaşı olan Yuri Sharapov, Moskova’daki Amerikan
Büyükelçiliği’ne gitti. Berlin Duvarı çöktüğü için Soğuk
Savaş’ın ağır günleri güya bitmişti. Ama sonuçta Amerika
Amerika’ydı, Rusya da Rusya! Yuri’nin yanında küçük kızı
vardı. Mucizevi bir vize talebiyle gelmişti. Kendisine şaşkın
gözlerle bakan görevliye anlattıkları şuydu: “Bu benim
kızım, 6 yaşında. Tenis hocamız Yudkin, kızımın, Mozart gibi
bir harika çocuk olduğunu söylüyor. Amerika’ya gitmesini
Navratilova istedi, onun kadar iyi bir tenisçi olacak. Lütfen bir
şans verin. Florida’daki Rus milli takımı ile antrenman
yapacak”. Adam şu yanıtı verdi: “Benim kızım 8
yaşında, o da çok iyi oynuyor, nereden biliyorsun kızının
harika oynadığını?”, “Ben sizin kızınızı seyretmedim ama
kendi kızımı seyrettim, bana inanın”, “peki emin
misin?”, “eminim”. Vize memuru babanın
kararlılığından etkileniyor ve 3 yıllık bir vize veriyor. O
karar, 4 ayrı Slam Turnuvası’nı da kazanmayı başaran, tenis
tarihinin 10 kadın tenisçisi arasına sokacaktı Maria
Sharapova’yı. Bir efsanenin önü böyle açıldı. Babası ekmek
parası için koşturan bir adamdı, annesi ise okumuş, edebiyatı
seven kısa boylu mavi gözlü bir sarışın. Çernobil patlaması
olunca kuzeye kaçmışlar. Efsaneyi başlatan başka detaylar da
var. Mesela amcası, doğum gününde ona bir raket hediye etmese,
Yuri kasabasının tenis kulübüne 4 yaşındaki Maria’yı
götürmeyecek, o da sıkıldığı bir gün eline bir raket geçirip
duvara karşı bam güm oynamaya başlamayacaktı. Önce babasının
hocası Yuri Yudkin, sonra da ünlü Rus tenisçisi Yevgeny
Kafelnikov’un babasının dikkatini çekmiş. Küçük kız
vurdukça vuruyor, topa büyük bir konsantrasyonla! Baba Kafelnikov,
kıza Yevgeny’nin bir raketini hediye etmiş. Tabii o koca raket
hemen kesilip kısaltılmış, kızımıza uyması için. Yudkin, o
zamanki aile içi adıyla Masha’nın babasına kızının çok iyi
olduğunu söyleyerek Moskova’daki tenis kliniğine gitmesini
önermiş. Orada Masha’yı fark eden ise ünlü efsane Navratilova…
Koca raketli ve küçük gövdeli, uzun kollu komik kızın babasını
kenara çekmiş: “Bu kızı Florida’ya götürmen lazım!”
AMERİKA’DA İNANILMAZ FİLM
KARELERİ
Yuri, bir öğleden sonra, kızı
yanında, cebinde yalnız 700 Dolar’la Florida’ya uçuyor. Dram:
Planlandığı gibi Rus genç milli takım hocası gelip onları
havalimanından almıyor! Uçakta yanlarında oturan Rus çift,
onları kendi otellerine davet ediyor ve Yuri kızıyla kıvrılıp
yerde uyuyor. Sabah, Masha’yı ve raketlerini alıp caddelere
salıyor kendini. “Babamla bu macerayı yaşamaktan mutluydum,
biz dünyaya karşı kenetlenmiştik” diyor küçük tenisçi...
Baba önce sanıyor ki, Rusya’daki gibi her şey herkese ait. Şarlo
filmi gibi, kortları ve havuzu olan bir otelden içeri dalıyorlar,
Yuri sorumluya kızının geleceğin ünlü tenisçisi olduğunu
ballandırarak anlatıyor! Amerika fırsatlar ülkesi, “Oynasın
da görelim” diyorlar. Masha öyle bir oynamaya başlıyor ki,
insanlar güneşlenmeyi bırakıp o korta yığılıyorlar. Orada
tanıştıkları Polonyalı bir çift, hikayeye bayılıyor. Otelden
valizler alınıp gerçek bir tenis akademisine doğru yola
çıkılıyor. Önce Rick Macci, sonra Nick Bollettieri... Serüvenin
her zerresi tam bir film: Hem dram, hem komedi, hem gerilim…
Nick Bollettieri aralarında Agassi,
Jim Courier, Monica Seles gibi dünya yıldızlarını yetiştiren
efsane akademinin kurucusu. Önüne atılan bu küçük kızı
seyrederken “akıl almaz bir şey” olduğunu o anda
görüyor. Hemen ona burs veriyorlar ve babası ile beraber orada
yemek yiyebileceğini bildiriyorlar. Tokluk pahasına yıldız
üretimi… Başından itibaren, Masha’yı en seksi ve meşhur
ergen Rus tenisçisi Anna Kournikova’yla kıyaslıyorlar. Anna da o
akademide, aralarında 6 yaş var. Masha, Anna’nın eski
kıyafetlerini giyiyor. Aralarında dostluk dışında bir rekabetin
tohumları atılıyor. Ama bu bence esas gelecekteki bir imaj
rekabeti.
KÖTÜ İNSANLAR HER YERDE VAR,
DEĞİL Mİ?
Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Hani
eski Türk filmlerinde kötü kalpli, zengin, şımarık çocuklar ve
aileleri vardır. Siz de “Ne kadar saçma senaryo, böyle tipler
gerçekten var mı?” diye söylenirsiniz… İngilizce bile
bilmeyen bir Rus kızının, kendisinden 4-5 yaş büyük kendi
kızlarını ezip turnualardan yolcu etmesini hazmedememişler.
Rakipleriyle arkadaş olmamayı seçen, onların gözünün içine
içine bakan, kaybetmekten nefret eden bir özel kişilik. Okula bile
gidip gitmediği belirsiz bu kızın kendi çocuklarının
“geleceğini kapattığını”, morallerini
bozduğunu görüp Bollettieri’ye bu babayı ve münasebetsiz
kızını akademiden atması için baskı yapmışlar. Ve Nick
-herhalde ömür boyu utanmıştır bu kararından- Yuri’yi çağırıp
ayrılmaları gerektiğini söylemiş. Varlıkları, kıskançların
zehirlerini akıttıkları ortamda bir skandal konusu haline dönüşmüş
durumda. Yuri, bu dertli durumu yansıtmıyor Masha’ya; Rusya’ya
dönmeyi aklına getirmiyor! Meşhur “B planı” devreye giriyor.
Bir Afrikalı’nın akademisine gitmeye başlıyorlar. Ama adamın
baba ile arası kötü ve küçük kıza ömür üstünden bir
kontrat imzalatmaya çalışıyor. Bir avukat görüp mani oluyor.
Bu arada her rakibinden bir kafa kısa olan kızımız,
herkesi yenmeye devam ediyor. Babasıyla tanışmış olan zengin bir
Amerikalı Bob Kane yardım elini uzatıyor. Bir yıl onlara evini
açıyor. “Bu kadar çok odayı ne yapıyorlar?” diye
düşünüyor küçük Masha… Sonra, onu kovan Bollettieri, kızı
takımına yeniden alıyor, yurtta yer açıyor. Peki orada ne
oluyor, biliyor musunuz? Kötüler tekrar devreye girip küçük
Masha’yı gece uyandırıp onunla alay edip kıskançlıklarını
kusuyorlar!
MUTLU SON: Ardından ünlü hoca
ve menajerlerle tanışma… 2001’den itibaren profesyonel
tenisçiliğe geçiş… Meşhur çığlığı o sıralarda devreye
giriyor. Birden “neredeyse bir gecede” boyu mucizevi şekilde
büyüyor! 2004 yılında çıktığı ilk Wimbledon finalinde idol
olarak gördüğü Serena Williams’ı 6/1, 6/4’lük hızlı skoru
ile yenip, 17 yaşında ilk Slam finalinde şampiyonluğa ve dünyanın
zirvesine uzanıyor.
Sharapova tenisi bu yıl bıraktı. İki
yıl önce basın toplantıları dışındaki ilk karşılıklı
sohbetimizden önce “Durdurulamaz” (Unstoppable)
başlıklı bu kitabı okumuş olmak isterdim. Türkçesinin
Martı Yayınları’ndan çıkmış olduğunu dün öğrendim ve çok
sevindim. Kesinlikle tavsiye ederim!
Şimdi soruyorum size: Bu kitaptan
çıkarılacak dersler herkes ve her meslek için sonsuz değil mi?
Lütfen bunları gözden geçirin ve çocuğunuz için bu riskleri
alır mıydınız, bir düşünün…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.