Sonunda
yazmam gerekenleri lütfen en başından itibaren söyleyeyim: Dünkü
Federer-Nadal maçı, ikilinin neredeyse 2017 Avustralya Açık’taki
muhteşem finallerini bile gölgede bırakabilecek olağandışı bir
tenis karşılaşmasıydı. 3 saat boyunca topa kilitlendikten sonra
“İyi ki yaşıyorum, iyi ki tenis seviyorum ve iyi ki bu maçı
izleyen insanlar arasındayım” diye haykırdım içimden! Bu maçla
beraber, inanın tenis sporu kendi içinde boyut atladı. Tenis
tarihi kendi kendisiyle konuşarak “Galiba bana bir şeyler oluyor
bugün buralarda, meğer hala büyümeye müsaitmiş bünyem” diye
söylenmiştir dün. İki tenisçinin izleyicilere bir görsel şölen
sunduklarını çok görmüşüzdür. Ama burada ziyafetin ötesinde
yeni bir uzay tenisi vardı. Her iki oyuncunun özellikle 21-26’lık
vuruş adediyle oynadıkları ralliler, teniste yeni bir sayfa açtı
sanki. Toplara bu kadar sert vurulan, topun bu kadar önde ve
yüksekte alındığı, dömi-volelerin bu mükemmellikte üst üste
vurulabildiği ve oyunun Çinli masa tenisçileri kıvamında aktığı
bir düello tadını, ben bile sanki hatırlamıyorum. Geçmişime
ihanet etmeyeyim. Ömrüm tenis tarihinin son 45 yılının neredeyse
bütün Slam turnualarını seyretmekle geçti. Sayısız nefes kesen
tarihi maç izledim. 5 set süren dramatik ötesi maç altüst
oluşları gördüm. Ama burada ben oynanan tenisin ritmi, tekniği,
topun çok farklı “hal ve gidişatı”ndan söz ediyorum!
BÜYÜK
KAPIŞMANIN AKIŞI:
Dün,
Türk sporseverler bile, Federer-Nadal maçı için
Fenerbahçe-Galatasaray kupa finali seyredecekmiş kadar heyecanla
hazırlandılar. Her ne kadar aralarındaki Slam maçlarında,
Nadal’ın 10-3 üstünlüğü olsa da iddiada favori Nadal olarak
görülse de Federer’in bu maça nasıl konsantre olup, “Kral
henüz son sözünü söylemedi” modunda bir zafer kovaladığından
emindim. Çaylar, biralar, meyvalar, kuruyemişler hazırlandı,
dünya nefesini tuttu...
İLK
SET: Her iki raket, kendi servislerine tutunarak yürüdüler: Sanki
karşımızda çok büyük kapışma beklenen bir Kırkpınar
finalinin giriş bölümünde birbirine el ense çeken güreşçiler
vardı. Herkes servisine kazanıyor olmaktan mutluydu! Oyunun
başlarında ralliler oldukça kısa sürüyor, her iki oyuncu da
“kazanan vuruş” peşinde sayıyı alıyor ya da veriyordu... İlk
7 oyun sonunda Federer 4/3 öndeyken, 30/40’da Federer için
rakibinin servisini kırma topunda İsviçreli şampiyon, bu 21
vuruşluk nefes kesen rallide backhandini fileye taktı. Ardından
Nadal sert bir forehand ile oyunu kurtardı. Sonra Federer 6/5
öndeyken, Nadal’ın servisinde 40/40’ı gördü! Ama o servis de
kırılmadı ve iş Tie-break’e kaldı. 2-1 geriye düşen Federer,
inanılmaz İsviçreli disiplinine terlemeden giydirdiği acı
kuvvetle duruma hakim oldu ve o kritik oyunu 7-3’le kapayarak ilk
seti hanesine yazdı. Bu, 38 yaşını pek yakında bitirecek olan
“Kral” için dev bir adımdı.
İKİNCİ
SET: Bu setin yalnız başı hakkında söylenecek bazı şeyler var.
Nadal 2-1 ilerideyken, Federer iki servis kırma puanı kaçırdı.
Bir önceki oyunda da Nadal aynı şanssızlığı yaşamıştı.
Ardından Federer ona karşı servisini kaybetti. Maçın ilk servis
kırılmasıydı bu. Kalan oyunlarda, konsantrasyonunu kaybeden
Federer, adeta dinlenircesine seti 6/1’le gidişatına bıraktı ve
maça denge geldi.
ÜÇÜNCÜ
SET: Kabus setin ardından, Federer kendi servisiyle başladı ve 2-1
öndeyken Nadal’ı kırma şansını elde etti ve çok iyi
hazırladığı bir puanı şık bir vole ile bitirdi ve 3-1 öne
geçti.
Bunun
ardından “kral” lakaplı Federer, bu kez kendi servisinde
yaptığı bir çift hata ile 15/40 geri düştü. Federer bir smaç
ile servis kırma puanlarının ilkini kurtardı. Sonra 23’e çıkan
bir rallinin ardından Nadal önce backhand’i ardından 25 vuruşa
tırmanan bir başka göz yaşartıcı rallide forehandi auta atınca,
Federer son puanı nefis bir çapraz backhandle bitirerek durumu
kurtardı ve skoru 4-1’e taşıdı. 4-2’de setin en kritik meşhur
7. oyununda, 40-30’da Federer şaşırtıcı bir kolaylıkla
vurduğu bir backhand smaçla skoru 5/2’ye taşıdı. Nadal
servisini koruduktan sonra, İsviçreli usta, önce iki mükemmel
servis ardından bir passing shot’la durumu 40-0’a taşıdı.
Nadal son puanda forehand’ini fileye takarak seti Federer’e
kendisi teslim etti.
DÖRDÜNCÜ
SET: Setin ilk puanında Nadal çift hata ile başladı. Oyun 30-30’a
gelse bile servisini korumayı başardı. Federer servisini aldıktan
sonra Nadal servisinde 0-30 geri düştü. Federer o kendine has ters
çapraz forehand’le 15-40’a taşıdı skoru. 30-40’da rakibinin
ayağının dibine oturan bir uzun top yollamayı da başarınca,
Kral rakibinin servisini kırdı ve 2-1 öne geçti. Ardından her
iki oyuncu servislerini kolay kazandılar be skor 3-2’ye geldi.
Federer kendi servisinde 15-15’de 26 vuruş süren maçın en güzel
rallisinde topu fileye taktı ama her iki tenisçi büyük alkış
aldılar. Ardından Federer harika bir forehand ve servislerle
servisine sahip çıktı: 4-2. Nadal servisinde 4-3 yaparken biraz
zorlandı ama işi uzatmadı.
BÜYÜK
MAÇIN NEFES KESEN SON ANLARI:
Maçın
sonu yaklaştıkça, Federer servis oyununa kutsal kitabına
taparcasına yapıştı. Nefis bir servisin ardından, inanılmaz bir
sezişle Nadal’ın burnunun dibinden vurduğu passing shot’u
backhand vole ile o yarım metrelik mesafede hangi refleks ve göz
koordinasyonu ile başardı, anlamak mümkün değil! Ardından maç
boyu tıkır tıkır işleyen servisiyle skoru 5-3’e taşıdı.
Sonra servis sırası Nadal’a geldi. Fileye gönderdiği bir
forehand, skoru 15-40’a getirdi. Ama İspanyol boğası, harika bir
servis, ardından bir vole ve ace servisle onurunu korudu ve skor
5-4’e taşındı. Çimde hayatının en iyi turnualarından birini
oynayan, harika servisler ve forehandlerle üst üste pes dedirten
bir tenis oynayan büyük oyuncu, terinin ve hatta kanının son
damlasına kadar kendini savunmaya kararlıydı. 30-30’da kritik
bir hata yaptı Federer. Filenin önünde sinek gibi ezebileceği bir
yüksek forehand’i öldüremedi ve üstelik Nadal’ın geri
yolladığı lopu da o şaşkınlıkla belki beş metre dışarı
vurdu! Servis kırma puanı elde eden Nadal, bunu değerlendirse,
maçın gidişatı nerelere varacaktı söylemeye dilim varmıyor.
Uzunca bir rallide Nadal’ın topu backhand’iyle fileye takması
sayesinde, kritik puanı kurtaran Kral, ardından nefis bir drop
voleyle 3. maç topunu elde etti. Yine uzun bir nefes kesici rallinin
sonunda Nadal harika bir forehand’le bu topu da kurtardı. Daha
doğrusu, Amerikan filmlerinde bir türlü ölmeyen canavarlar gibi,
Nadal yedi canlı bir cengaver olarak o gladyatör kapışmalarında
hep kurtardı kendini. Hele 4. maç topunda vurduğu backhand passing
shot, tam onun seviyesinin bir şaheseriydi. Ama beşinci maç
topunda artık Federer’in bu şansı kaçırmayacağına emindim.
Kısa bir ralliden sonra İspanyol efsanesi backhand’iyle topu auta
atınca Federer beklenen duygu patlamasını yaşadı. Bu maçı
fazlasıyla hak etmişti.
MAÇIN
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:
Maç
boyunca toplarını en uzun ve üstelik fileye teğet geçecek bir
makine intizamında oynamayı başaran Federer, hızlı sahalardaki
oyununu çok geliştiren Nadal’a karşı, herkese parmak ısırttı.
Onu seyrederken aklıma yaşı 30’a yaklaşan her futbolcuyu emekli
etmeye kalkışan Türk futbol kulüpleri geldi. Performansın,
futbolcunun doğum yılında değil, onun fizik ve beyinsel
kapasitelerinde saklı olduğunu bir türlü keşfedemeyen
yöneticiler geldi aklıma. İş onlara kalsaydı, tenis bireysel bir
spor olmasaydı, Federer’e defalarca tenisi zorla bıraktırırlardı!
Her
dört yarı finalistin de Avrupalı olduğu ve Açık Tenis tarihi
döneminde toplam 134,5 yaşla bir dünya rekorunun kırıldığı bu
Wimbledon yarı finallerinde, böylece Federer, diğer nispeten kolay
geçen yarı finalde İspanyol Batista Agut’u 3/1 yenen Djokovic’in
rakibi oldu. Federer ayrıca son altı maçlarında Nadal’ı 5.
kere yenmeyi başarmış oldu. Ayrıca Slamlerde kırdığı yarı
finale ve finale kalma tipinden diğer rekorlara hiç girmeyelim, çok
yer kaplar!
Bugüne
kadar oynadıkları 4 Slam finalinde Djokovic Federer’e karşı 3-1
önde ve üstelik rakibinden 4 yaş daha genç. Buna rağmen ben
Federer’in bu formuyla Djokovic’e karşı şansının biraz daha
yüksek olduğunu düşünüyorum. Bugün tek kadınlar finalini
yarın tek erkekler finalini sakın kaçırmayın derim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.