20 Haziran 2018 Çarşamba

“KAYBETTİNİZ-KAYBOLUN” PALAVRASINA İNANMAYIN +1TAMAM’A DESTEK OLUN! | Bedri Baykam | 19.06.2018



Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı yarışında en azından konunun medyatik kısmında rakiplerini sürklase etti. Hepimizin bildiği şeyleri tekrarlayıp ego cilalaması yapmayalım birbirimize. İnce’nin kürsü performansı, esprileri, halk edebiyatı ve dili kullanması, cesareti, sevecenliği, güler yüzü, herkesi aynı anda kucaklaması, söylemlerinin içinin dolu oluşu ve benzeri onca nokta üzerinden her birimiz onunla gurur duyduk. Belki CHP’liler birazcık daha gurur duydu ama onu da şimdi abartmanın sırası değil. Sonuçta muhalif seçmenlerde umut, inanç ve heyecan yarattı İnce. Hatta o kulvarda çok başarılı şekilde yarışan Meral Akşener’i de ikinci planda bıraktı. Ama o konuya şimdi girmeyelim çünkü Akşener de medya tarafından büyük sabotaja uğradı. Sonuçta İnce, kitlelerin gözünü yaşartan umut oldu. Onun kampanyasının cephesinde işler iyi gittikçe herkes çalıştı, hepimiz fikir üreticisi haline geldik, gençler her gün sistematik olarak yeni grafikler, sloganlar ve konular ürettiler ve üretmeye de devam ediyorlar..

TAYYİPGİL” İÇİN HERŞEY TERS GİTTİ
Tayyip Erdoğan’ın geniş ailesi olan MHP ile kurduğu ittifak, sözde Bahçeli’nin baskısı ile ortasına fırlatıldığı seçim yolunda, büyük umuduydu. Rakibi ana muhalefet partisinin ancak HDP ile bir ortaklığa girebileceğini ve bunun da zaten AKP lehine bir gelişme olabileceğini düşünüyordu. Ama işler düşündüğü gibi olmadı ve CHP merkez sağ ve hatta Saadet’i yanına almayı başararak beklenilmedik şekilde seçim restini vidolu olarak gördü. Üstelik HDP bu ittifaka girmedi ama Millet İttifakı ile “terso” bir duruma da düşmedi. Halbuki HDP bu ittifaka girse, bundan herkes zararlı çıkabilirdi. Şimdi barajı geçtiği anda, HDP, muhalefetin doğal partneri konumuna gelecek, en azından AKP karşıtı olmak konusunda. Seçilen muhalefet stratejisi, hele HDP buna bir de AKP ve MHP’nin şaşırtıcı polemikleri eklendi. Karşılıklı suçlamalar, tehditler belirli dozlarda gündeme sirayet etti. RTE’nin üst üste yaptığı gaflar, bilerek verdiği yanlış bilgiler (“Adnan Menderes Havaalanını biz yaptık” gibisinden) onun ve Saray çevresinin yaşadığı, hiç alışık olmadığımız ve suratına yansıyan açık tedirginlik, muhalefet kesimlerinin olumlu heyecanını ve kararlılığını teyit etti. RTE, kendi ekibiyle yaptığı kapalı toplantıda iki-üç somut bilgiyi açıklıyor: Birincisi, HDP’nin baraj altında kalmaya mahkum edilmesi gereği. Erdoğan o konuda, HDP’nin barajı aşamaması konusunda şunları söylüyor: “Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Bunu dışarıda konuşmam. Burada sizlerle konuşuyorum. Niye sizlerle konuşuyorum? Çünkü onların baraj altı kalması demek, bizim durumumuzun çok daha iyi bir noktaya gelmesi demektir. Dolayısıyla da, her ilçede arkadaşlarım, özellikle onlar üzerinde çok farklı çalışması lazım. 
(...)Markaja almak diyoruz ya, markaja alacaksınız”. RTE’nin kapalı oturuma taşıdığı diğer konu sandık hakimiyeti. Sandıklara hakim olmanın, o sabah oraya erken gelmenin önemini ısrarla anlatıyor AKP örgütüne Erdoğan. Orada da kullandığı kelimeler aynen şöyle “Bizim arkadaşlarımızdan önce onlar gelmemeli. (…) Sandık kurulundaki hakimiyeti biz elde etmiş oluruz. Yani burada çok hassas olmamız lazım. Bu işi hiç hafife almamamız gerekir. Yani bunları geçmişte çok yaşadık. Eğer bunu sağlama alırsak, İstanbul’da başlamadan işi bitirmiş oluruz.”
Uzun lafın kısası, Saray fena gerilmiş vaziyette. Ve ihanet içeriden öyle başlamış ki, onun bu sözlerin tüm ülke duydu ve birbirine yolladı, sosyal medyaya koydu.

ERKEN REHAVET SENDROMU
Bir açıdan işler iki ay içerisinde beklenilmedik şekilde iyi gitmeye başlamışken, her zamankinin tersine, muhalefet seçmenlerinin arasında, ilk defa büyük oranda olumlu ve seçimler açısından bundan da öte bir iyimser hava esmeye başladı. Özellikle birçok internet anketinde ve ağızdan kulağa yayılan başka kamuoyu araştırmalarında, durumun RTE açısından sanıldığı gibi parlak gitmemesi, AKP’nin onun durumundan da daha aşağıda sinyaller vermesi, muhalefet kanadının ilk defa ciddi zafer ışıklarını tünelin ucunda görmesine olanak verdi. Şimdi daha açık konuşmak gerekirse, bana sorarsanız, bugün gerek Parlamento seçimlerinde, gerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bizler açısından en büyük olası sorun, bazılarımızın şimdiden zafer rehavetine düşercesine kutlama hazırlıklarını umutla planlıyor olabilmesi! “İnşallah bu sefer başaracağız” duaları arasında süren heyecanlı bir 24 Haziran bekleyişi yaşıyoruz. Demokrasinin en zorlu sınavı gelirken bu kadar yerleşik ve yerini kaybetmemeye yeminli bir iktidar görev başındayken, belki bu en ideal tavır değil, ne dersiniz?

SEÇİM ÖNCESİ BİZ MUHALİFLERE DÜŞEN...
Bize bugün düşen, kutlama rüyalarına kapılmak, o uzun gecenin sabahında Taksim veya Kızılay’da halay veya Rock’n Roll seanslarını nerelerde örgütleyeceğimizi konuşmak değil. Bize düşen, her koldan sandık denetiminin tüm ülkede istisnasız her sandıkta iyi gideceğinden emin olmak. Ayrıca muhalif hiçbir parti, diğerine güvenmeden, tek sorumlu kendisiymiş gibi davranmalı. Sandıkları hem seçim günü, hem sandıklar açılıp oylar sayılırken, hem her sandığın imzalı sonuçları kayıtlara geçip fotoğrafı çekilirken, orada bulunan ister kitle örgütü mensuplarının, ister parti temsilcilerinin tam bir güç birliği ve dayanışma içinde olmaları lazım. Onları dışlarcasına veya sindirmek istercesine tehdit eder gözlerle bakanlar olacaksa, bunlara pabuç bırakmayacak kadar birbirine ve kendilerine güvenen kararlı ve demokrasi bekçisi gençlerden oluşması lazımdır. Ama şunu unutmayın, hak savunmak demek, kavga-gürültü-tartışma demek değil. Gerekirse kavga da edilir, ama ilk aşamada bize yakışır şekilde tatlı dilli ve işi oluruna getirmeye odaklı hareket etmemiz gerekir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde tarif ettiği gençlerden oluşması lazım gün boyu ve tüm gece sandıklara sahip çıkıp, ardından “sandık peşine düşecek” bu gençlerin. Ayrıca resmi müşahitlerin ıslak imzalı tutanak almaları şart. Diğer bekçi ve görevliler de teyit için fotoğraf çekmelidir ama unutmayın ki, fotoğraf hukuken geçerli değil, resmi olarak yetmez. Bütün ıslak imzalı tutanaklar elimizde olduğunda, bu sonuçlara kimsenin kötü bir şey yapma şansı yok. Deneme şansı var, gerçekleştirme şansı yok. O gün ve o gece boyunca sürecek maratona katılacak her muhalif insan, diğer parti temsilcileriyle ve resmi makamlarla iyi geçinmeye mecbur. Tabii ki oylarla ilgili herhangi bir şüpheli tavır ve olumsuz davranış gördükleri ana kadar. O noktada her biri, birbirleriyle güç birliği yaparak en cesur ve kararlı adımlarıyla hukuksuzluğa geçit vermeyeceklerini dosta düşmana haykırmaya mecburlar. Her ne pahasına olursa olsun. Zarfların ve oy pusulaların mühürlü olduğunun denetlenmesi, seçmenlere üzerine mühür basılmamış Burada CHP, Sandık Gücü, Oy ve Ötesi, İYİ Parti, HDP, Saadet, hatta İttifak’ın dışında olan Vatan Partisi... Her birine büyük görevler düşüyor. Herkesin, YSK’nın sitesinde olan genelgeleri okuması lazım. Siz ne kadar bilgili olursanız, onlara o kadar söz hakkınız geçer. Partilerin hatta halkın sandık görevlilerine, bekçilerine sandviç, ayran, su, gofret getirmesi son derece önemli. Aman dikkat edin! Sizi sabote etmek için uğraşanlar olabilir. Yani güvenmediğiniz, tanımadığınız kimseden de birşey alıp yemeyin. O gün kimse, İnce’nin de vurguladığı gibi, hastalanmamalı, sandıkları bırakmamalı, tualete giderken bile yerine 10 dakikalığına insan bırakmalı. Orada her okulda, her koridorda, her odacıkta korunan Mustafa Kemal’in mirası, en büyük hediyesi olan bilimsel laik demokratik Cumhuriyet ve onun özgür yarınlara açılan dünyası.

24 HAZİRAN’DA EN BÜYÜK TEHLİKE:
19.00’DA MEDYADA “ERDOĞAN VE AKP KAZANDI” NAKARATI
Bunun böyle yaşanacağını çok iyi biliyoruz. Bundan hiçbirinizin bir gram şüphesi olmasın. 24 Haziran akşamüstü, biliyoruz ki önce saat mesela 20.00’ye kadar yayın yasağı var denecek. Ardından belki 19.00 veya 19.30’dan itibaren TRT, ATV başta olmak üzere, birden devlet kanalları ve yandaş kanallar, AKP ve Erdoğan’ın nasıl net bir farkla seçimlerde ileri gittiklerini ve kazanmış sayılabileceklerini söylemeye başlayacaklar. Onların hedefi, daha önceki yıllardaki gibi, sandık görevlileri ve hatta müşahitlerin moral bozukluğuyla “cephe”lerini terk etmeleri, meydanı boş bırakmaları. Bu senaryonun bu şekilde yürüyeceği konusunda tereddüdümüz sıfır. Yani, saat 19.00’dan itibaren “Bu iş bitti, Erdoğan yine kazandı” haberleri ısrarla yayılırken, sizler bunları olumlu “iyi haber” olarak alacaksınız. Üzülmeyeceksiniz, kahkahalarla gülüp geçeceksiniz! “İşte yine aynı tiyatro başladı” diyeceksiniz. Bizi ilgilendiren tek sonuç, CHP, İYİ Parti, SÖZCÜ, CUMHURİYET, SAADET PARTİSİ, DEMOKRAT PARTİ, Halk Tv, FoxTv gibi merkezlerden gelecek haberler. Onları almaya başlayana kadar, etrafa yandaş borazanlardan yayılacak bilgiler, yalnız mizahi seçim parodileri olarak görülebilir. İşte bu yazının da en can alıcı ikinci noktası burada yatmaktadır. Sandıkları koruyacak yüzbinlerce vatan evladının yanı sıra, “organize kötü haberler”e inanmayacak kadar bilinçli milyonlarca başka vatan evladı, gerçek haberleri sabaha kadar dikkatle izlemeye dikkat edecekler ve ülkenin Demokratik Devrim gecesinin şahidi olarak bu tarihi geceyi dikkatle izlemeye devam edecekler. DAHA NASIL VE KAÇ KERE TEKRARLAYALIM BUNU: ERDOĞAN AÇIK ARA KAZANIYOR HABERLERİNE GÜLEREK BAKMAYACAKSANIZ, O GÜN HABER İZLEMEYİN. KENDİ MORALİNİZİ VE ÇEVRENİZİNKİNİ BOZMAYIN. ŞAYET BU HABERLERE SORGULAMADAN BAKIP SÜNGÜNÜZ DÜŞECEKSE, OY VERDİKTEN SONRA UYKU HAPI ALIP YATIN!

ENTEL OYVERMEZLER PARTİSİ”NE EL ATIN, ONLARI +1TAMAM GRUBUNA ÇEKİN!
Sinan Bozdemir, çok faklı bir şekilde, sandığa gitmeyen “Entel Oyvermezler Partisi” nin bu seçimlerin akıbetini belirleyecek. Genelde laik bir yaşam tarzı sürdüren, aydın veya merkez gazeteler okuyan bu grup, siyasi görüş olarak en çok CHP’ye yakınlık duyuyor. Eğitimli, ortalama vatandaştan daha çok para kazanan beyaz yakalılar olduklarını açıklıyor Bozdemir bu büyük ve önemli hatta tarihi araştırmasında. Seçimlerde oy vermeye gitmemek için buldukları bahaneler arasında, seyahatte olmak, hasta olmak, seçmen kütüğünün veya kağıdının nerede olduğunu bilmemek, seçimlerde partisine veya onun zaferine güvenememek, tek bir oyun bir şey değiştireceğine inanmamak gibi özetleyebileceğimiz gerekçeler var.

BAKIN SİZE DÜŞEN İŞLERE!
Gelelim size düşene... Son 5 güne girdiğimiz bu seçimlerde -ki 2. tur da olursa buna bir hafta daha eklemeniz lazım- son düzlükte tam saha pres uygulamaya mecbursunuz! Unutmayın ki mesela at yarışlarında veya 5000 metre koşularında, herşey son düzlükte belli olur!
Hem müdafaada, hem hücumda. Hem sokakta, hem sosyal medyada, internette, telefonda, aile veya sokak esnaf ziyaretlerinizde. OTURDUĞUNUZ BİNA, MAHALLENİZİN ESNAFI, TAKSİSİ, SOKAK, KOMŞULAR, AKRABALAR... Daha saydırmayın bana. Her biri bu “tam saha pres” döneminde sizin doğal oy isteme hedefiniz. Tabii ki ilk hedefiniz onların sandığa gitmesini sağlamak. İşte bunun için  ENTEL OYVERMEZLER PARTİSİ’nin sağda solda yakalayacağınız her üyesine, veya bu partiye “mensup” (!) olabileceğini düşündüğünüz her insanı gündeminize alarak onu #+1TAMAM grubunun bir üyesi haline getirmeye çalışın.
Yani onu oyunun ne kadar önemli olduğuna, Türkiye’nin ona ne kadar gereksinimi olduğuna inandırın. Onu heyecanlarınıza ortak edin. Onun rüya görmesinde mahsur yok. Özgürlük kazanırsa, şöyle kutlarız, böyle kutlarız muhabbetini bu ilginç kesimle yapmanızda hiçbir mahsur yok! Siz bu gruptan kaç kişi bulup ikna ederseniz, seçimlerde demokratik devrimin kazanma ihtimali o kadar fazla!

KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞTA SOMUT BİLGİLER:
Arzu ederseniz, sandık görevlisi, müşahidi olabilirsiniz.
Sandıklar için, ortalıkta dönen internet başvuru odakları arasındakileri bulabilirsiniz. Benden size katkı: bilgi@sandikgucu.com
Twitter’da: Bu konuyla ilgilenen sevgili Parti Meclisi Üyemiz “Teğmen” Mehmet Ali Çelebi’nin Twitter’ı:
@tgmcelebi
Yine Twitter’da: @sandikgucu
Telefon: 05365201923.
Görev almak isteyenler lütfen bildirsin. Zor yerler seçme hakkınız var.
Ayrıca bana (baykambedri@yahoo.com) WhatsApp numaralarını yollayanlara hangi illerde, hangi sandıklarda açığımız var, onun listesini yollayacağım.
Lütfen ayın 24’ü ve 8’i için sürekli çalışın. Aslında bu çalışmanız, bu toprakların 10.000’lerce yıl yaşayabileceği özgürlüğün teminatı olacak, lütfen adımlarınızı ona göre atın. HİÇBİR bahaneyi kabul etmeyin: “4 ay önceden Londra’ya bilet almıştım” ya da “oğlum-kızım dil öğrenmeye gidiyor”, “Şakire Teyzenin kızı Amsterdam’da evleniyor, ben n’apimm?”. Bu ve buna benzer her bahane, bugün artık maalesef bir ihanettir! Lütfen öncelikle İnce’nin başta 23 Haziran Büyük Maltepe Mitingi olmak üzere tüm mitinglerine, ardından da 24 Haziran seçimlerine kaç +1TAMAM ekleyebildiğinize bakın ve ülkeyi heyecanlandırın. Bu memleket hepimizin ve özgür bir ülkede yaşamanın keyfi hiç bir şeyle kıyaslanamaz!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.