24 Haziran 2014 Salı
ADAYINIZDAKİ ISRAR NEDEN SAYIN KILIÇDAROĞLU? | Bedri Baykam | 24 Haziran 2014 tarihli Cumhuriyet makalesi..
Sayın Kılıçdaroğlu, "Balyoz" davasında haksız yere yatan değerli komutanlarımızın da Ergenekon tutuklularının ardından cezaevinden çıkmalarıyla 6-7 senedir ilk defa gönül rahatlığıyla uyuyabiliyoruz bu ülkede. Halkımızın direnci ise, Gezi olaylarının ardından tavan yapmış bir özgüven ve kararlılık kazanmışken bu yükseliş "momentum”unu hiçe sayarcasına neden bu kadar tepki çekecek bir "çatı adayı" önerdiniz? Evet Türkiye'de muhalif iki büyük partinin tek ortak aday çıkarmalarının kaçınılmazlığını ilk vurgulayan bir kaç kişiden biriyim ve sizi bu konuda Sn Bahçeli ile uzlaşabildiğiniz için tebrik ediyorum. Ama kamuoyunda her iki partinin ve muhaliflerin itiraz etmeyeceği onca aday varken bu hamleye ne gerek vardı Sn Kılıçdaroğlu?
Uzun bir süre, Cumhurbaşkanı adayı ve profili konusunda onca görüşme yaptınız parti yetkilileriyle, örgütle, sendikalarla, aydınlarla, bizlerle. Buna karşın bulduğunuz adayı kendi seçmen tabanımız ve örgütümüzde bile kimse tanımıyor. O gün herkes arama motorlarına yüklenip bu soğuk şakayı algılamaya çalıştı. Hiç kimseyi dinlemeyecek idi iseniz, neden tüm bu görüşmeler yapıldı diye merak ediyor insan! Şimdi o kişi ve kurumlar kendilerini kandırılmış hissediyorlar.
Geçen gün yaptığınız bir televizyon programında "CHP demokratik bir partidir. Herkes istediğini düşünür ama 2. bir adaya kesinlikle izin vermem" (!) dediniz. Bu da şaka gibiydi! Yani orada açıkça tüm Parti ve kamuoyu baskılarını hiçe sayacağınızı söylüyorsunuz. Şimdi bu sözlerinizi "Parti içi bir ihtar" olarak kabul eden bir çok milletvekili, daha kendilerini ait hissedecekleri bir adayı, belki disiplin veya seçim listeleri korkularından öneremeyecekler. Size de "peki" diyerek doku uyuşmazlığı ayyuka çıkmış adayınızda kendi kendilerini ikna edecek gerekçe arıyorlar.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun Sn Kılıçdaroğlu: Bu yöntemler ve dayatmalar sosyal demokrat bir partiye yakışıyor mu? Sizinle Grup Başkan Vekilliği döneminizden bu yana Parti’nin demokratikleşmesi yolunda onca ortak çaba harcamadık mı?
Yine Uğur Dündar’ın programında, "Gönlümden Yaşar Kemal veya Orhan Pamuk geçiyordu" dediniz. MHP ile ortaklık için yola çıkmışken, bu onların seçmenlerine yönelik nasıl bir provokasyondur, inanın ben anlamadım! Bırakın MHP'yi, siz Sn. İhsanoğlu'nu öne sürerek, AKP'den oy alma niyetiyle yola çıkmışken, tersine kendi çatı-baca oylarınızı kaybedeceksiniz! Allah aşkına, siz CHP örgütünde, İhsanoğlu için heyecanla sokağa fırlayacak bir kitle görüyor musunuz? Evet emir demiri keser. Ama kendini "bindirme kıta" gibi hissedecek insanlar, adaylarını RTE'nin kitlesi gibi destekleyebilecek mi? Bu halk "kerhen" ve "ehvenişer"e oy vermekten bıktı usandı Sn Kılıçdaroğlu! Sokakta CHP'yi gerçekten temsil edecek aday için saçını süpürge etmek isteyen milyonlar var. Ama siz onları küstürüyorsunuz. Aylardır toplumun "ideal aday profili" tanımlamalarına tamamen zıt bir ismi kendi kesiminize dayatarak yarattığınız deprem, maalesef çok hayırlı artçı şoklar yaratmadı. Kitle örgütleri ayakta ve Atatürkçü Türkiye'nin bünyesi bunu hazmedemiyor! Yani siz aday seçiminizle "sinerji" yaratacağınıza, tam tersine inşa etmeye çalıştığınız çatıyı temelsiz bırakmış oluyorsunuz!
Lütfen yanlış anlaşılmasın: Konumuz burada Sn İhsanoğlu'nun kişiliği kesinlikle değil. Eminim kendisi son derece saygın ve iyi donanımlı bir şahsiyet. Ama konu bunlar değil. Konumuz İhsanoğlu'nun genel sosyo-politik bağları, eğitimi, kurduğu dostluklar, arkadaşlıkların çıkış noktaları. Onları biraz eşelediğimizde, ne oğlunun düğününe neredeyse yalnız AKP sosyetesinin gitmiş olmasına, ne hiç birimizin onu tanımamasına artık şaşırmıyoruz. Sanki Sn. İhsanoğlu, CHP'nin değil de, "Bu profil bazı laiklerden bile oy alabilir" diye bir hamle yapan AKP'nin adayı! Yanlış anlayıp kızmayın Sn. Kılıçdaroğlu; bunu derken konumuz kişiliği değil, genel profili, aidiyet ortamı ile ilgili.
Herhalde arkadaşımız Soner Yalçın'ın da ikazlarını okudunuz. İslam Konferansı Örgütü gibi dini temel alan bir siyasi örgütlenmenin "laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti"ni şart olarak ortaya koymuş Anayasamızla ortak bir paydası olabilir mi? Ya da ekleyeyim, o Genel Sekreter pozisyonunda bile İhsanoğlu hiç Türkiye'de yaşanan yobazlıklara karşı hiç sesini duyurdu mu?
Hiç kimse inatla dev fırtınalara karşı zorla açık denize sürerek gemisini bu kadar sorumsuzca felakete sürükleyemez. Lütfen tarihi bir hatadan dönerek seçmenimizin geleceğine küsmesine neden olmayın Sn. Kılıçdaroğlu. Ya da en azından bırakın 20 milletvekili toplumun önemli bir kesiminin talebini özgürce yerine getirsin...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.