Çok zor bir Pazar günü geçirdi Fenerbahçe. Zeki Rıza Sporel ile beraber tarihinin iki büyük efsanesinden birini toprağa vermek, o yoğun ve duygulandırıcı saatleri paylaşmak, kolay değildi. Törenin tümüne her noktada katıldım. En son kabristanda sevgili Büyük kaptan, son yolculuğuna Fenerbahçe bayrağına sarılı bir tabutla çıktı. Onun üzerini toprakla kaplarken yanımda Ali koç, takım arkadaşı Puşkaş Ergun ve torunu Özlem vardı… Mikro Mustafa ve Ogün törene katılan diğer takım arkadaşlarıydılar…
Manisa maçında önce sahaya 11 Lefter formalı cengaver olarak çıktılar. Bu da şık ve güzel bir andı.
Ama sonra maç başlarken herkes kendi formasını giydi ve kuru gerçeğe döndük. Fenerbahçe, kendi tarihinin bir diğer unutulmaz yıldızı Alexsiz çıktığı maçta yine “Maestrosuz” oynamanın zorluklarıyla boğuştu.
Maçın ilk yarısının kesin hakimi sarı lacivertlilerdi. Bol pas, bol şut, atılan 17 şut, 6 isabet..ama sıfır sonuç. Emre Alex yerine pasörlüğe soyundu. Ama oyunu geride kabul eden bir Emre vardı. Caner ve Topuz sık sık sahne aldılar ama can alıcı anlarda başarı kıvılcımlarıyla buluşamadılar. Stoch ilginç şekilde, Alex varken daha kolay aldığı sorumluluklardan kaçınmayı tercih etti, nispeten daha az şut attı. 19. Dakikada egoist arayışlara yenilmese Bienvenu’yu topla kaleye sokabilirdi ama şutu tercih edip kaçırdı. Bal yapmayan arı, devreyi 0-0 kapadı.
Fenerbahçe 2. Yarıda Stoch-Caner verkaçından nefis bir gol bulduktan 3 dakika sonra Bienvenu ile gol kaçırdığına yakınırken bundan bir dakika sonra baskıyla topu altıpasta kapan Topuz, kaleciyi geçtikten sonra şutunu atmakta gecikince İlker inanılmaz bir yerden el refleksiyle bunu cezalandırdı. Ve “atamayana attılar” tabii ki! Serdar’ın bir anlık gafletini değerlendiren Simpson daracık açıyı kullandı. Futbol yine kendi “doğa kanunlarını işletiverdi!
Son yarım saatte Fenerbahçe’nin ikna edici olmayan dağınık baskısı vardı. 77. Dakikada Bienvenu yerini Recep Niyaz’ a bırakırken takımın santrforsuzluğunu tescil ediyordu. Caner’in driplinglerinde son hareketi hep boşa çıkarması dikkat çekiciydi. Topuz’un yerine Özer’in girmesi ise maçı tam kilitlemişken 95. Dakikada Baroni’nin kafasından Yiğit’e çarpan top günün, çubuklunun Lefter’e hediyesiydi. Sonuçta sarı lacivertliler çok iyi oynamadıkları bir maçı, inat, Lefter aşkı, hırs derken hanelerine yazarken soru işaretlerinden kurtulamadılar
Manisa maçında önce sahaya 11 Lefter formalı cengaver olarak çıktılar. Bu da şık ve güzel bir andı.
Ama sonra maç başlarken herkes kendi formasını giydi ve kuru gerçeğe döndük. Fenerbahçe, kendi tarihinin bir diğer unutulmaz yıldızı Alexsiz çıktığı maçta yine “Maestrosuz” oynamanın zorluklarıyla boğuştu.
Maçın ilk yarısının kesin hakimi sarı lacivertlilerdi. Bol pas, bol şut, atılan 17 şut, 6 isabet..ama sıfır sonuç. Emre Alex yerine pasörlüğe soyundu. Ama oyunu geride kabul eden bir Emre vardı. Caner ve Topuz sık sık sahne aldılar ama can alıcı anlarda başarı kıvılcımlarıyla buluşamadılar. Stoch ilginç şekilde, Alex varken daha kolay aldığı sorumluluklardan kaçınmayı tercih etti, nispeten daha az şut attı. 19. Dakikada egoist arayışlara yenilmese Bienvenu’yu topla kaleye sokabilirdi ama şutu tercih edip kaçırdı. Bal yapmayan arı, devreyi 0-0 kapadı.
Fenerbahçe 2. Yarıda Stoch-Caner verkaçından nefis bir gol bulduktan 3 dakika sonra Bienvenu ile gol kaçırdığına yakınırken bundan bir dakika sonra baskıyla topu altıpasta kapan Topuz, kaleciyi geçtikten sonra şutunu atmakta gecikince İlker inanılmaz bir yerden el refleksiyle bunu cezalandırdı. Ve “atamayana attılar” tabii ki! Serdar’ın bir anlık gafletini değerlendiren Simpson daracık açıyı kullandı. Futbol yine kendi “doğa kanunlarını işletiverdi!
Son yarım saatte Fenerbahçe’nin ikna edici olmayan dağınık baskısı vardı. 77. Dakikada Bienvenu yerini Recep Niyaz’ a bırakırken takımın santrforsuzluğunu tescil ediyordu. Caner’in driplinglerinde son hareketi hep boşa çıkarması dikkat çekiciydi. Topuz’un yerine Özer’in girmesi ise maçı tam kilitlemişken 95. Dakikada Baroni’nin kafasından Yiğit’e çarpan top günün, çubuklunun Lefter’e hediyesiydi. Sonuçta sarı lacivertliler çok iyi oynamadıkları bir maçı, inat, Lefter aşkı, hırs derken hanelerine yazarken soru işaretlerinden kurtulamadılar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.