28 Haziran 2011 Salı

CHP’NİN YAPMASI VE “HİÇ YAPMAMASI” (!) GEREKENLER… / Bedri Baykam / 28 HAZİRAN 2011 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİ MAKALESİ..



            Haber şöyle diyor: “CHP’de lider Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine muhalifler hakkında disiplin incelemesi başlatıldı. CHP Genel Merkezi’nden 15 kişilik bir komisyon, muhaliflerin medyaya yansıyan açıklamalarını inceliyor”.  Hemen komisyonu bilgilendireyim: Bu yazımdan önce, CHP’yi eleştirdiğim diğer iki yazımı gazete arşivinden alabilirler!
            Normalde gündem, Haberal, Balbay, Alan ve Dicle’nin durumları ve atılması gereken ivedi ama kararlı adımlardı… İster Parlamentoya hiç gitmeme, ister yemin etmeme, CHP “zor, oyunu bozar” taktiğiyle tüm dışlanan Vekilleri Parlamentoya taşımayı tabii ki ana görevi bilmelidir. Ama ne var ki bunlara paralel sürrealist krizler yaratılıyor: Gürsel Tekin’in ardından, Kılıçdaroğlu da “Parti’yi eleştiren muhaliflerin sözlerinin araştırılıp disiplinin çalıştırılacağı” yönünde demeç verebildi. Bunu okuyunca, Partinin kaderine üzülüyorum. Şu aşamada CHP yönetimine söylenebilecek tek söz var: Ne siz bu lafları söylemiş olun, ne de biz duymuş olalımÇünkü ciddiye alacak olsak, hepinizin toptan istifa etmesi lazım. Bunu da ülkenin konjonktürü kaldıramaz! Parti,“Yanlış anlaşıldı, biz o komisyonu da, Haberal ve Balbay’ın durumlarına destek olarak seçtik” deyip yola devam etsin…
              Mayıs 2004’te ortaya konan “30’lar Bildirisi”nde Kılıçdaroğlu’nun da imzası vardı. O günlerde kendileri“Seçimli Olağanüstü Kurultay” isteyenlerin, bugün bu şekilde davranmaları düşünülemez! İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun böyle bir geçmiş belgede imzası veya “CHP’de biat kültürü yoktur” şeklinde ( haklı) demeçleri olmayabilirdi.  Konu, Parti kültürüdür. CHP de 1950’lerden günümüze,  kendi demokratik yapısı içinde her türlü sert muhalefeti rahatlıkla taşımıştır. Dolayısıyla ortada salt bir siyasi eleştiri olduğu sürece, bu komisyona düşen”tek görev” kendini lağvetmektir. Bunun tersi, CHP’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Sürekli olarak yıllarca en sert sözlerle eleştirilen Baykal, bu şekilde davransaydı, Partide üye kalmazdı!
            CHP’de Kılıçdaroğlu yönetimi, Baykal döneminin mirasından söz ederek ortaya bahane koyamaz. Çünkü o zaman adama “kendinize güvenmiyor idiyseniz, yönetime geçmeseydiniz” derler. CHP seçimin hemen ardından yaşanılanları sorgulamayacaksa, bunu ne zaman yapacaktır? Ortada “fiili” bir durum vardır: Kılıçdaroğlu her yerde “Yeni CHP”den söz edebilmektedir. Bu büyük kararı Kurultay mı, yoksa Parti Meclisi mi aldı? Yoksa bu kadar şaşırtıcı sözler,  “öylesine” birileri tarafından mı ortaya atıldı?  Kamuoyunda ciddiye alınıyorsa, bu sözlerin sahibi gidip daha önce denendiği gibi yeni bir Parti kurabilirdi.  CHP, ortaya bir cümle atılarak tarihinden soyutlanabilecek bir Parti değildi…  Arınç ve Ilıcak gibi isimlerin “Yeni CHP’den söz edip, ardından yine Atatürk dönemi ve eski CHP’nin değerlerinden dem vuruyorlar, yoksa çok daha başarılı olurlar” deyip, sanki CHP iktidarı için formül öneriyor gibi (!)  konuşmalarına, MYK kanabiliyorsa, bu vahim bir gaflettir. CHP AKP’lileşirse, Atatürk Cumhuriyeti biter. İzlenilen politikalarda, laiklik, Atatürk, sanata ve sanatçılara karşı yürütülen şiddet gibi konuları görmezden gelen CHP, olayı basit bir ekonomik tartışma boyutuna indirmiş, Cumhuriyetin temel değerlerini gündeme almamayı çok yaratıcı bir taktik olarak görmüştür! Bu görmezden gelinemez. CHP bu süreçte Fethullah övgüleri yapan, “Atatürk devrimlerinin bekçisi değilim” diyen insanları kadrosuna katabiliyorsa, ortada yanlış anlama da yoktur. Bunlar, daha önce Baykal döneminde yaşanan gerginliklerden çok daha ağır travmalardır. Bu ciddi rota kaybı, Partinin Atatürkçü seçmenleri ve Atatürk ilkeleriyle olan ilişkisini ve hatta Cumhuriyet’i ateşe atacak bir tehlikedir.
            Sonuçta ister 650, ister 450 imza toplansın, CHP bu yaşananları sansürsüz olarak tartışmaya mecburdur. Tüm altyapısıyla birlikte Partiye geçen sene sunduğumuz “Demokratik Tüzük” çalışması, artık yeni bahaneler üretilmeden derhal devreye sokulmalı, Parti kapalı kapılar ardında vekilleri iki kişinin tespit ettiği ilkel görünümünden çıkmalıdır. Ortaya üzücü bir şekilde çıkan “Alevi-Sünni delege” ayrımı ise, CHP’ye hiç yakışmayan bir ortamdır.  Nasıl aklıselimle bu seçimde CHP’ye koşulsuz destek istediysek, şimdi sıra, aynı CHP’nin kendini en cesur şekilde sorgulamasını talep etmeye gelmiştir… Konunun “Baykalcı” veya Savcı” olmakla ilişkisi “sıfır”dır.

3 yorum:

  1. Gürsel Tekin ve Kemal kılıçdaroğlu'nun disipline sevk edeceğiz dediği isimler CHP'ye yapıcı eleştiri getiren partili dostlar değil, seçim sürecinde de seçimden sonra da yandaş medya kanallarında ve gazetelerinde CHP'ye hakaret ve iftiralarla saldıran sözde CHPlilerdir. Bunlar için tabiki de disiplin sürecinin işletilmesi gerekmektedir. Siz Tayyip Erdoğan ile ağız birliği yapıp CHP'yi uluslararası çetelerle işbirliğ ile suçlarsanız artık sizin CHPliliğiniz bitmiş demektir.

    Türkiye'de işsizlik, yoksulluk, uzun çalışma süreleri, çalışanların haklarındaki gerilik, söz ve ifade hürriyetindeki eksiklikler, kontrgerilla yapıları, insan hakları ihlalleri v.s.'nin önemi laikliğin tehlike altında olduğu sanusundan çok daha fazladır Bedri Bey. Zaten sırf laiklik ve Atatürkün manevi hatırası üzerinden yapılan muhalefetin bir işe yaramadığı tecrübeyle sabittir. Bu konuda CHP'yi eleştirmeniz yersizdir.

    Bu arada siz de sayın Sena Kaleli'nin "Atatürk ilkelerinin bekçisi değilim' dediği yalanına kanmışsınız. Bakınız Sena Kalenin böyle bir söz ettiği iddiası külliyen yalandır. Sözün doğrusu şöyledir: “Ben Atatürk ilkelerinin bekçisi olmak istemiyorum. Atatürk ilkelerinin iktidarda olmasını istiyorum. Bekçi olmaktan bıktık artık…”
    Gökçek aiilesinin Beyaz Tv'sinden duyduğunuz yalanlarla CHP'ye saldırmanız, CHPliler nezdinde saygınlığınızı yitirmenize sebep olmaktadır.

    YanıtlaSil
  2. Mehmet Bey, Bedri Baykam dünkü CHP’li değil 50 kusur yaşında, aileden CHP’li bir insan. Dolayısıyla Baykam'ın, SENA KALELİ hakkında söylediklerini sadece Beyaz TV'nin yayınına dayandırabileceğine NASIL İHTİMAL VERİP,
    “Gökçek aiilesinin Beyaz Tv'sinden DUYDUĞUNUZ YALANLARLA CHP'ye saldırmanız, CHPliler nezdinde saygınlığınızı yitirmenize sebep olmaktadır” gibi bir iddiada bulunabiliyorsunuz, mümkün değil!.
    Başkasına çamur atmak yerine NİÇİN ÖNCE KENDİNİZ google'da ARAŞTIRMIYORSUNUZ!!
    Şu adresteki yazıyı okur musunuz lütfen; http://www.bursahaber.com.tr/---SENA-KALELİ-ve-%E2%80%9CBEKCİLİK%E2%80%9D---baydi-artik-yeter--makale,1389.html
    Bursa’lı gazeteci Huriye Gül KOLAYLI’nın yazısından bir bölüm;
    ***
    31 Aralık 2010, 12:49
    Sena Kaleli ve “BEKÇİLİK” AÇIKLAMASI… Baydı artık! Yeter!
    Konu Sena Kaleli ve bekçilik söylemleri…
    Ey CHP cemaati…
    Boşuna kimseyi suçlayıp, hakaret etmeyin… Bu konuyu Bursa basınında ilk BEN YAZDIM. Yazdıklarımın da sonuna kadar arkasındayım… Benim yüzümden konuyla alakası olmayan kişi ve gazetecilere telefonla ya da elektronik posta ile hakaret etmeyi bırakın. Bu kadar da açıkça ve mertçe ilan ediyorum…
    Ben buradayım, hodri meydan…
    Bir, iki, üç değil, 200 kişi de şahidimle birlikte…
    DANIŞMA KURULU’NDA 200 KİŞİ VARDI.
    O 200 kişi de duymadık, etmedik diyorsa, onların şereflerine, namuslarına kalmış bir şey…
    Toplantıya katılanlar arasında eski PM üyeleri, yeni/eski milletvekilleri, yeni/eski il başkanları, Bursa'nın 17 ilçe örgütleri de vardı.
    Konuşmaya tüm bu partililer şahittir.
    Günlerden 23 Ekim Cumartesi’ydi… DEVAMINI verdiğim adresten okuyabilirsiniz. Yazı şöyle bitiyor;
    “24 Ekim 2010 tarihli yazının HATIRLATMASIDIR…
    SENA KALELİ; “Atatürk ilkelerinin ve Cumhuriyet’in BEKÇİSİ DEĞİLİM, OLMAK DA İSTEMİYORUM” diye kestirdi attı… Örnek olarak da ESKİDEN BEKÇİLERİN ELİNDE DÜDÜKLE DOLAŞTIKLARINI ama şimdi onun yerini MOBESENİN aldığını söyledi…
    Sena Kaleli “Aslında Atatürkçü söylemleri tüketmek istemem, ama ondan cesaretle bazı hususlara değinmek istiyorum. Atatürk Nutuk’ta, “Asrımızın sürat mefhumuna göre düşünmeli. Her şey hızla değişiyor. BEN KENDİMİ O DEĞERLERİN BEKÇİSİ OLARAK GÖRMEK İSTEMİYORUM. Eskiden bekçiler vardı, ellerinde düdük mahalleleri dolaşırlardı. Şimdi mobese var… BEKÇİLİKTEN, KORUMAKTAN ÖTE GELİŞTİRMELİYİZ. Toplumda KUTUPLAŞMA VAR, HİÇ ESNEKLİK YOK. Gerilim yaratan değil, aşan, kaygılı ve saygılı olmalıyız. TOPLUMU ANLAMALI ve yanında olmalıyız. PARTİMİZ TOPLUMUN BEKLENTİLERİNE KARŞILIK VERMİYOR. Hep karşı çıkan, BİR ŞEYLERE GÜVENEN DURUMDAYIZ. Referandumdan sonra yargı mı, ordu mu kaldı.. Sadece kendimiz kaldık. Kendimize güvenmeliyiz… KORUYARAK BİR YERE VARAMAZSINIZ. REAKTİF POLİTİKADA diretilmesi halinde bir şey kazanılmayacak. TABANIMIZ DA KARŞI TARAFI ANLAMAK ZORUNDA.. Adımlar atılmaya çalışılıyor.. Hepimiz ilkelerimizden, kültürümüzden taviz vermeden algıyı ileriye taşımalıyım. Ortak iletişim dilimiz yok. Hepimiz birbirimizi anlamak zorundayız. Siyasi beklentilerimizi ülkenin geleceğinin önüne geçirmemeliyiz. Herkesin rahat rahat konuştuğu, herkesi konuşturan bir parti olmalı. Önseçim şart… Değişime, gelişime sosyal demokrat ilkelere uygun bir şekilde açık, algıyı insanlarda değiştirecek hale gelmemiz gerekir… Durduğumuz yerde gelişemeyiz…”

    Yanıt, Danışma Kurulu toplantısının sonunda Gürhan Akdoğan’dan geldi.

    Akdoğan: “CHP’nin DEĞERLERİYLE İLGİLİ BİR TARTIŞMA BAŞLADI. LAİKLİK, DEMOKRATİKLİK, HALKÇILIK, CUMHURİYETÇİLİK GİBİ… Şunu diyorum. Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin ve Atatürk ilke ve devrimlerini BEKÇİSİYİZ. BU STATÜKONUN DEVAMI OLARAK ALGILANIP DEĞİŞTİRİLECEK BİR ŞEY DEĞİLDİR.. Bunları DEĞİŞTİRMEK, Mustafa Kemal’in devri, MODASI GEÇTİ, DEMEKTİR. Cumhuriyet 87 yıldır yaşıyorsa, bu Mustafa Kemal’in sürekli devrim düşüncesi sayesindedir. MUSTAFA KEMAL’İN KOYDUĞU İLKELER SAYESİNDEDİR. Partide de bu yönde bir yaklaşım var. Bunlara da GEÇİT VERMEYECEĞİZ. Dediğim gibi BEN ATATÜRK İLKELERİNİN BEKÇİSİYİM…” dedi…
    ***
    Şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın NİÇİN GÖREVİNDEN ALINDIĞI?

    YanıtlaSil
  3. I have no religion, and at times I wish all religions at the bottom of the sea. He is a weak ruler who needs religion to uphold his government; it is as if he would catch his people in a trap. My people are going to learn the principles of democracy, the dictates of truth and the teachings of science. Superstition must go. Let them worship as they will; every man can follow his own conscience, provided it does not interfere with sane reason or bid him against the liberty of his fellow-men.
    -- Kemal Ataturk

    Turbana yalakalik, Irticaya karsi olan Kemalist ordu mensuplarinin haksiz yere, kanitsiz, oc alircasina zindanlara atilmasina suskun kalmak, sanatci ve laik kesime yapilan satasmalara seyirci kalmak, daha saymaya gerek var mi? Her kim CHP'nin basinda olursa olsun yukaridakileri yaparsa CHP'nin ilkelerine ihanet etmis demektir, bu kadar basit. Bedri ustanin yazilarini ve dusuncelerini gayet severek takip ediyoruz. DC'den sevgi ve saygi ve selamlar, buraya geldiginizde mutlaka beklerim. JP.
    Yazi ve dusuncelerim icin:
    turkish-politics.blogspot.com

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.