14 Eylül 2010 Salı

REFERANDUM VE DEV ÇELİŞKİLERİ!... / 14 EYLÜL 2010 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİ MAKALESİ...

REFERANDUM VE DEV ÇELİŞKİLERİ! Bedri Baykam

Aman Tanrım! Türkiye uçurumdan döndü! Ne kadar şanslıyız! Son derece kritik bir referandum yaşadık ve bütün çabalarımıza rağmen, biz “statükocular”, “darbeciler”, yani kötü adamlar bu referandumdan “Hayır” çıkaramadık. Ne mutlu ülkeme, ve onu içine almak için sabırsızlanan AB'ye ki sonuçta “demokratlar”, yani “Evet”çiler kazandı!
Yani ne mi olacak? Artık her ağzını açtığı iki cümleden birinde “demokrasi” diyen Sn. Başbakan, ülkeye bu referandum sayesinde boyut atlatarak bizi “AB Standartlarında Demokrasi” dünyasına çekecek! Artık “fişleme utancına son” verilecek, herkes “kişisel verilerinin korunmasını isteme(!) hakkına” sahip olabilecek, gençlerimiz, yaşlılarımız, özgürlüklerimiz imtiyazlar içinde yüzecek, davalar hızlı yürüyecek, yargı demokratlaşacak(!)… Üstelik bu işler artık hiç tıkanmayacak, çünkü Padişah yetkilerine ulaşan Sn. Başbakan artık ferman sunar gibi, önünde hiçbir engel tanımadan, “astığı astık, kestiği kestik” bir yaşam sürecek. Kim itiraz eder ki? Fıstık gibi, her şey çok güzel olacak, “oldu da bitti maşallah” anlayışında bir döneme hızla girilecek, dünyamız değişecek, artık “atanmışların vesayeti bitecek, halkın dediği olacak!”
İşte bu mükemmel senaryoyu ciro eden Halil Ergün, Zeynep Tanbay, Sinan Çetin, Teoman, Sanar Yurdatapan (Gencebay yalanladı) gibi az sayıda sanatçımız da artık AKP’nin her adımından sorumlular, çünkü bu partinin yeni kocaaa çek defterinin arkasını ciro ettiler! Yanlış anlamayın! Bu demokrasi sözlerini bangır bangır tüm dünyaya duyuran parti, yarın kalkıp adam fişlemek, telefon dinlemek, sansüre girişmek, aydınların evini basmak, internet yasakları getirmek eğlence yerlerini taciz etmek, sendikal hakları iptal etmek gibi iptidailiklerle uğraşacak değil ya! Bu faşistliklere artık 48 saattir "Eski 12 Eylülcü Türkiye kalıntıları" deniyor." Şimdi kapı gibi demokrasi açılımcısı AKP, ve çevresinde nöbet tutan sanatçılarımız, yazarlarımız var!
Şimdiden Twitter’da, “noldu nasıl kaybettiniz” diye sanal hatları titretenler var. Hatırlatalım: Biz “Hayır”cılar, bir iddia kaybetmedik, biz Türkiye ve demokrasi adına neyin doğru olduğunu savunduk hala da aynı yerdeyiz. Dolayısıyla bu polemiklere girmek gülünç. Ayrıca hemen bir rakamsal hatırlatma yapalım! 49.6330 seçmenden yalnız 21.834554’ü, yani %44’ü bu değişikliklere evet demiş. %56’sı, ya hayır demiş, ya boykot etmiş, ya da sandığa gitmeye gerek görmemiş. Yani bu kadar radikal bir değişim, konuyu anlamamış halkımızın yalnız %44’ünün desteğini alarak yapılabildi. Neden radikal değişim? Çünkü hastamız, sözde 26 estetik dokunuşla çok daha güzelleşmiş olarak uyanmak üzere masaya yatırıldı. Ama o masadan cinsiyet değiştirmiş olarak kalktı! Nedir bu bir ülke için? Rejimin değişmesi! Dünkü ameliyatla ülke, Padişahlık rejimine geçiş yaptı!
Biz zaten RTE'nin bu filmini daha önce “1. Balkon Konuşması”nda izlemiştik: Tüm halkı kucaklayan, "Hayır"cılara da çiçek dağıtan güler yüzlü Padişah’ımızın bu tavrının kaç “gün” süreceğine dair ciddi şüphelerim var. Çünkü Erdoğan siyaset yapabilmek için, kendisini ringe çıkmış bir boksör olarak hissetmeyi seviyor. Tüm “Evet” kampanyasını da “12 Eylülcüler, statükocular ve darbeciler”i miting meydanlarında dövme üzerine kurmuştu! Halk, zaten içeriğini bilmediği bir Anayasa paketinde, özellikle genç seçmenleriyle bu “12 Eylül” kandırmacasına inandı. Seçim tarihi, kandırılacak solculara göre seçilmişti. Ramazana düşen kampanya süreci de dindar kesime göre…
Son 30 yılımızı analiz ettiğimizde, bu referandum süreci çelişkilerle dolu. Bir kere hangi aklı yerinde insan, bunlara inanır? Tüm 12 Eylül ve devamında gelen süreç değil miydi, Türkiye'de siyasetin zeminini dinsel tabanlara kaydırıp cemaatleri geliştiren? "Yeşil kuşak" projesiyle Sovyetleri kuşatmak üzere ekilen tohumlar üzerine yetişti Refah, Fazilet ve AKP kadroları. Ne çabuk unutuldu? Sonuçta, AKP "demokrasi" kelimesinin büyüsünü kullanarak, ülkede hem siyaset hem de hukuku dinselleştirecek, en büyük anti-laik adımı attı! Bundan daha sihirli bir kılıf seçimi ya da psikolojik savaş başarısı düşünebiliyor musunuz? En "gerici-muhafazakar" Türkiye'yi, adım adım "AB demokrasisi" iddiası ile inşa etmek...
Peki bu büyük satranç hamlesine karşı CHP hangi hatalara imza attı? Bunu da gündem elverirse, detaylı olarak haftaya ele alacağım.

5 yorum:

  1. Ortadoguda bunca yil kan dokulurken, Neden Suudilerin his sesleri cikmazdi diye dusunurdum.
    Emperyalistlerin kolayca istediklerini yaptiracaklari veya "esgudumle calisan"
    liderlerle calismak istedikleri asikardi.
    Tum dunyada Monarsiyi dagitanlar nedense suudilere dokunmuyorlardi.Cunku Suudilerde bunu istiyorlardi."Tahtimi veremem ama ne lazimsa OK."
    Neden hic bir "gelismis ulke", Suudi Arabistandaki Anti Demokratik uygulamalara ilgilenmez hic dusunduk mu?
    Cevap basit: Emperyalistler suudi araplarla kendi istekleri dogrultusunda ticaret yapiyorlar.Bu duzen hic bozulmuyor.Bozmakta istemezler.
    Sira Ortadogudaki ikinci Suudi Arabistan olan Turkiyeyi insaa etmeye gelmistir.
    'Tek Adam' formulu, aynen suudilerdeki gibi bizde de gerceklesmek uzere.
    Referandum bunun gostergesiydi.
    Yani bir cobanli 75 Milyonluk suru...
    Coban ne derse O olacak.
    Peki cobana kim emir verecek?

    Saygilar

    YanıtlaSil
  2. Sayın Bedri Baykam,
    Öncelikle renktaşı olduğumuz Fenerbahçe den dolayı size büyük bir sevgi saygım vardır Bunu belirtmek isterim. Ayrıca sanatcı kimliğiniz ve aktfi siyasetci yaklamşımlarınızı TW de takip etmekteyim. Ama bu yazınızda değinmek istediğim bir kaç nokta var. İzninizle bunlara değinmek isterim.

    İlk olarak bu anayasa değişikliği ne AKP nede bir başka partinin bir sonucu değildir, Bu anayasa AB nin şart koyduğu bir adımdı, gerçekleşmesi bizim AB üyeliğimizi hızlandıraccağı gibi daha eşit ve daha fazla demokrasiye yakın bir yere taşıyacaktır ülkemizi.
    Siz buarada AKP eleştirirken, RTE padişahım derken, neden 30 yıldır adı ana muhalefet partisine çıkan CHP gerçeğini görmek istemiyorsunuz. Bir parti ki bu Ulu önderin kurucusu olduğu, bu ülkenin temellerini atan insanların siyaset yaptığı CHP bu gün sadece ana muhalefet partisi.

    Arkasına aydın kesimin (Bana göre medyanın şişirmesi) rüzgarını alan bir adama emanet edildi. Üstelik te eski başkanının rezil videolarından sonra. Sonra meydanlarda sadece yıkacağız, kalpazan, dolandırıcı, gömeceğiz, alaşağı edeceğiz, diye kaba fiiller kullanarak anayasa paketi içerisinde çay, kaysı, şeker, fındık varmı diye CHP nin meydanlara yığdığı kalabalıklara sorular soran bir başkandı bu.

    Tuncelinde Genel af hediye eden, Chp ye yakışan yönetim bu mudur? Bu ülke Cumhuriyet HALK partisinin kurudğu bir ülke ise (Kurucularından bahsediyorum) böyle bir başkanla yönetilmeyi hak ediyor mu?

    Cevabım evet, aydın diye gecinen hakaret ettiği kişilerin verdiği vergilerle bu ülkede kazanc sağlayan yeri geldiğinde devletten her türlü ayıcalığı banasının malıymış gibi cumburlop cebe indiren ZÜMRE böyle bir partinin yönetimini eleştrimiyorsa, yönetenlerini yerden yere vuramıyorsa, SOSYALİZİM Che nin tişörtlerini giyip sokaklarda altta converse elde aydınlık dergisi AKP hırsız akp öyle diye atıp tutmaksa Ben sosyalist değilim.

    Bu gün izmir CHP nin kalesi ama neden biliyormusunuz, çünkü başlarını çıkarıp dıları bakamadıkları için, KORKTUKLARI için, savunacakları hiç bir hedef olmadığı için, Bildikleri bas bas empoze edilen kuru ATATÜRKCÜLÜK... Laikliği bile hala daha devlet işlerinin din işlerinden ayrılması olarak bilen bir nesil var izmirde yetişen üniversite sıralarında...

    RTE yi padişah siz yaptınız, nedeni ortada başkanlık sistemine gecilince çıkartabileceğiniz bir başkanınızın olmadığını çok iyi biliyorsunuz...

    saygılar
    Fazlı TEMİZEL
    fazli.temizel@gmail.com
    twitter:/fazlitemizel

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. "demokrasi" kelimesi kullanım rekoru!
    Dert, yasama-yürütme-yargı güçleri!..
    Bu "Sosyal Demokrasi" gibi dile dolanan ve 'anayasa' aracını kullanarak 'insan hakları gelişimi'ni düdük eden AB ilişkili demokrasi hangi "demokrasi" modeline giriyor acaba? "Koruyucu Demokrasi", "Kalkınmacı Demokrasi", "Klasik Demokrasi", "Liberal Demokrasi"???
    Dinle demagogu!
    -----
    "CHP Hataları" iyi bir gündem konusu.
    Saygılarımla,
    P.E.

    YanıtlaSil
  5. İnanamıyorum... Ne kadarda boş ve ne kadarda herşey sadece gösterişten ibaretmiş, 1923 ten beri bu imparatorluklar görmüş metropolit anadolu coğrafyası, korkak, sinik, yalancı, düzenbaz, batı hayranı, kendi halkına böcekmiş gibi bakan zihniyetmi yönetmiş, Yaa arakadaşlar anlayın artık Kemalizm bu memlekete bu insanlara dar bir gömlektir. Rekabetci bir ideoloji değildir kemalizm, olamazda zaten çünkü dayandığı temeller sadece hayalden ibarettir. Ne hayal etmiştir Kemalizm. Batılı gibi konuşan, onun gibi giyinen, onun gibi sevişen, onun gibi düşünen, onun gibi yaşayan bir toplum, bu sebeplede kalıp haneler yapmıştır. Halkı bu kalıphanelerdeki kalıplara sokup, çıkartmak maksadıyla, hayal ettiği toplumu yaratmaya çabalamıştır. kısmen becermiştir. Bedri baykamda bunlardan biridir mesela, yani Kemalizmin istediği tiptir. hayal ettiği tiptir. kusura bakmasın Kemalizm,bu coğrafyada Herkes Bedri Baykam olamaz, yani hekes Fransızca konuşup, resim yapıp, şarap içemez, Zozi Miko gibi yapamaz. Yani bu yaşam sitili bu toplum için ucubedir ve hayaldan başka bişey değildir. Kaldiki üretemeyen bir Kemalizm var karşımızda, kapalı, sınırlı, paylaşımsız. Sadece bize hayal dağıtan bir ideoloji, Kemalizmin savunucusu partilere bakın ne yapıyorlar amaçları nedir? Toplum için gelecek planları nedir? pozitif hiçbir çıkarımları yok. sadece korku, nefret, hoşgörüsüzlük ve kendi halkına KOYUN diyen, burnu havalarda topluluk beyaz Elit!,
    -Kemalizm rekabete açılması gereken bir ideolojidir. Aksi halde varlığını devam ettiremez. Liberalizmle,Kominizmle,Kapitalizmle, Hatta Teokrasiyle yarışmalıdır. o zaman anlamalıyız iyimidir. değilmidir. Aksi halde Müzelikmiş gibi korunan Kemalizm, Ancak müzede kalır, o müzeyide Bedri baykamlardan başkası ziyaret etmez.
    Burası İmparatorluk bakiyesi toplulukların yaşadığı bir coğrafyadır, Bedri baykamların tasaffur ettiği toplum haline dönüşemezler çünkü değer yargıları farklıdır. Bu çoğrafya baharatlı yemek sever, acılı olmalıdır biraz, sofrada envay çeşit yemek olmalıdır. Sadece Hambuger ve Kola ve veya Suşhi- Şarap bu topluma yavan kalır, karın doyurmaz. Toplumu kendinize uydurmaktan ziyade, siz topluma uzyarsanız daha güzel daha huzurlu yaşarsınız, aksi halde yavaş yavaş erir gidersiniz. Dediğim gibi bu coğrafyanın insanları hafife alınmaycak kadar kültürlü ve hoş görülüdür, Kemalizmin tarif ettiği insan fiğürü bu toplumun kuzusunu güdemeyecek kadar sevgisiz,bilgisiz,hoş görüsüz ve kibirlidir.Robert Koleji ve veya Galatasaray lisesinde okumayı eğitim zannedecek kadarda aptaldır. Bırakın artık yalanları, Kıral çıplaktır.
    Serdar Biricik
    www.serdarbiricik.blogspot.com

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.