Sayın Kılıçdaroğlu, CHP örgütü
ve muhalefette güçlü ses arayan yurttaşlar, en görkemli
kurultayı beklerken, siz tersine, hem de Korona döneminde,
neredeyse seçilecek liste dışında kimsenin katılamayacağı bir
kurultayı, itirazları yok sayarak toplama niyetindesiniz. Bu büyük
bir hayal kırıklığı…
Sayın Kılıçdaroğlu, demokrasi
arayan yurttaşlarımız hiç kimseye göbekten bağlı değiller.
Samimi insanlar, doğrularınızı alkışlarlar yanlışlarınızı
eleştirir. Örneğin, Gezi hiç yaşanmamış gibi,
cumhurbaşkanlığına Ekmelettin İhsanoğlu’nu önerdiğinizde,
ihraç tehditleri ile partide muhalefeti susturmaya çalıştığınızda
ya da kurultayı örgütsüz, halksız, onur üyelerini dışlayarak,
alelacele toplamaya çalıştığınızda, tabii ki
eleştiriliyorsunuz. Tüzükte yer alan bir hakkı kim, hangi
gerekçeyle iptal edebilir? Öte yandan, Ankara’dan İstanbul’a
Adalet Yürüyüşü’nü başarı ile gerçekleştirdiğinizde,
büyük şehirlerde ve birçok noktada yerel seçimleri doğru
adaylarla kazandığınızda, iktidara kanıtlı eleştirileri doğru
üslupla yaptığınızda da, sizi alkışlıyorlar. Kimseden size
biat etmelerini beklemeyin, buna alışın.
NE UMUTLARIMIZ VARDI, BİR BİLSENİZ!
Sayın Kılıçdaroğlu, kaset krizi
sonrasındaki kaosta, sayın Önder Sav kurultayda oy birliği ile
başkanlığa gelmenizi sağladı. Mutlu olduk, sizden beklediğimiz
çok şey vardı. Özellikle canlı yayınlarda, yolsuzlukla mücadele
tartışmalarında, son derece başarılı sınavlar verirken daha
yakından tanıdık. Sempatik, mütevazı kişiliğinizle öne çıkıp
güven verdiniz.
Hatırlarsınız ki, 2003’te CHP
Genel Başkanlığı’na aday olduğumda, kurultay sürerken dünyada
görülmemiş şekilde, seçime iki saat kala tüzük değiştirilmiş,
yarış engellenmişti. O günlerde, tam bir yapısal demokratik
devrim sözü vermiştim. Mantık çok sadeydi: Yozgat Belediye
Başkan adayını, Yozgatlı CHP’li üyeler seçsin; Beşiktaş
İlçe Başkanı’nı, Beşiktaş CHP üyeleri; Diyarbakır
milletvekili adaylarını bu ilin üyeleri seçsin. Böylece kimse
adaylıklar için araya insan koymaz, Genel Merkez’in önünde
adeta yalvarır gibi bekler duruma düşmez. Herkes kendi gücüyle
seçilir, şikayet kalmaz.
Bu konularda sizden çok ümitliydik.
2010 yılında bütün bu anlattıklarımı “demokratik devrim
tüzüğü” olarak yayınlayıp ilk size getirdiğimde (henüz Grup
Başkan Vekili idiniz), nedense sizin bu projeyi daha da geliştirerek
CHP’yi uçuracağınızı sanmıştık.
Beklediklerimiz pek gerçekleşmedi.
Öncelikle, Genel Başkan olduktan sonra, CHP’nin 20. yüzyıldaki
rolünü iyi bilmediğinizi gördük. Ayrıca, eşitlikçi ve
demokrat tüzük yaklaşımı, anlaşılan sizin kişiliğinize çok
uzaktı. Her ne kadar, tüzükte yer alan kadın ve gençlik
kotalarını uygulamaya kalkışmış olsanız da, kesinlikle bu
sonuçlara ulaşacak gerçek sıralara kadınları ve gençleri
yerleştirmediniz. İl veya ilçe başkanları, ne atanmaktan, ne
azledilmekten kurtulabildiler! Ayrıca Ercan Karakaş’ın, Sabri
Ergül’ün, Erol Tuncer’in, Hasan Fehmi Güneş’in de yıllardır
bu partide verdikleri “Parti İçi Demokrasi” mücadelesi sizi
pek etkilememişti. Belki o dönemleri de iyi bilmiyordunuz.
Siyasete, 2002’de 54 yaşındayken geç girmeniz hafifletici bir
neden olabilir mi bilmiyorum, ama bana öyle geliyor ki, insan CHP
liderliğine oturuyorsa, partinin tüm geçmişini ve demokratik
mücadele süreçlerini yakından tanımak için yoğun çaba harcar.
PARTİ, BU DIŞLANMAYI HAK ETMİYOR
Kurultaya döndüğümüzde, durum
tatsız bir hale geliyor Sayın Kılıçdaroğlu. Geçen hafta, CHP
Kurultayı’nın neden bu şekilde yapılmaması gerektiğini
gündeme taşımıştım. Halkın, örgütün ve onur üyelerinin
coşkuyla katılamadığı, beyin fırtınası yaşanmayan bir
kurultayda, kendi belirlediğiniz isimleri seçtirerek, belki her
kararınızın oy birliği ile kabulünü sağlayacağınız bir
Parti Meclisi elde etmiş olacaksınız. Ama ne kitlelere umut
aşılayabileceksiniz ne de örgütü, gençleri veya parti
büyüklerini dinleyebileceksiniz.
Sayın Kılıçdaroğlu, bu partinin
geleneğinde, Atatürk ve İnönü, mecliste, kongrelerde,
kurultaylarda her üyenin konuşmasını sonsuz bir dikkatle dinler
ve not tutarlardı. Fakat, aynen Sayın Baykal gibi, sizin de
katılımcı konuşmaları dinleyerek değer vermek ve sonra onları
yanıtlamak gibi bir alışkanlığınız hiç yok. Ayrıca Parti
Meclisi adaylarının delegelerden imza alamadıkları, Genel
Merkez’in imza verdirmediği konusunda duyumlar ortada dolaşıyor.
Bunlar doğru mu? Sizin hazırlayacağınız 80 veya 104 kişilik
liste dışında, çok az kişiye adaylık için imza verileceği
doğru mu? Sonuçta çarşaf listeyle kurultaya gidilse bile, genel
başkanın anahtar listesi ve bu süregelen imza baskısı, zaten
blok listeden başka ne anlama gelebilir?
Sayın
Kılıçdaroğlu, ülkede her an ifade özgürlüğü ile ilgili
sorunlar yaşanıyor. TELE 1, Halk TV ve Cumhuriyet Gazetesi konuları
malumumuz. Sosyal medya kapatılma tehlikesi yaşıyor. Evvelsi gün
Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ı hapse atmak için dava açıldı.
Yandaş medya bildiğiniz gibi. Bunların ortasında anlaşılmaz
şekilde “CNN Türk’e çıkma yasağı” getirdiğiniz
partililerinize, şimdi de “Kurultaya gelme, orada bile konuşma”
demiş oluyorsunuz! Bu arada bize hiç yer vermeyen başka kanallarla
aranız gayet iyi! İnsanlar baskılardan bıkmış şekilde CHP’de
nefes ve umut ararken, bu dışlayıcı tavırlarınız sizce alkış
alıyor mu?
Partide demokrasi mücadelesi veren bir
başka değerli arkadaşımız Umut Oran, il ve ilçelerde tek adaylı
kongrelerin teşvik edildiğini, divan başkanlarının bile Genel
Merkez’den belirlendiğini, kongrelerde hiçbir güncel konu
konuşulmadığını ve kurultayın da açılış-seçim-kapanış
mantığıyla şipşak bitirilmek istendiğini, parti tabanının
kendisini “yalnız bırakılmış, hırpalanmış,
değersizleştirilmiş hissettiğini” vurguluyor.
Covid’in adeta yeniden bir patlama
denediği şu günlerde, 11 Temmuz günü için ilan edilen Kadın
Kolları Kurultayı tehir edilmişken ve doktorlar her gün,
özellikle Ankara için yeni ikazlar yayınlarken, bu dayatmanın
gerekçesi nedir Sayın Kılıçdaroğlu, aceleniz nedir? Parti neden
yangından mal kaçırırcasına kurultayı toplamaya çalışıyor?
Ölümler yaşansa, sorumluluğu kim üstlenecek?
Bu soruların yanıtını bilmek,
demokratik beklentileri tavan yapmış halkımızın da, kuşatma
altına alınmaya çalışılan CHP örgütünün de hakkıdır!
Sayın Kılıçdaroğlu, ortada
dolaşan tüm iddialara karşılık “CHP ancak kendi
kökünden çıkacak bir adayla cumhurbaşkanlığı seçimine
girecektir” cümlesini de sizden bir türlü
duyamıyoruz! Çeşitli şaşırtıcı atamaların zaten örgütü
çok üzdüğü bir dönemde, bu kurultayı yapay zorlamalarla
gerçekleştirmeyin Sayın Kılıçdaroğlu, erteleyin ve büyük bir
alana taşıyın. Bu partiye lütfen daha fazla zarar verilmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.