AYASOFYA KONUSUNDA SAĞDUYUYU
DİNLEMEDİLER
Ayasofya, tantanalı bir Cuma namazı
ile AKP döneminde müze statüsünü terk edip cami olarak ibadete
açılıyor! Hem de Lozan’ın yıldönümünde! Her ne kadar
camilerde protokol olamayacağını bilsek de, orada her türlü
“düzen baskılı”, A, B, C, D sıralamasıyla sınıflar ve
belki gösteriş uğruna verilecek ödünlerle Ayasofya’nın
önündeki büyük parke meydanını dışarıda namaz kılarak işgal
edecek binlerce insan olacak.
Anlam veremiyorum, Erdoğan yıllardır
kendi söylediklerini yok sayıp Bahçeli’nin baskısıyla tüm
kararlarını değiştirdi. Tüm dünyada
yarattığı hayal kırıklığı ve kızgınlığı neden bu kadar
açık şekilde -sipariş edercesine- provoke ettiler,
anlayan var mı? Geçen hafta, Ataol Behramoğlu’nun “Hasmın
Kutsalına Tecavüz” yazısından çarpıcı bir bölüm
paylaşmıştım. Bugün de, 4 Temmuz’da Ertuğrul Özkök’ün
Hürriyet’te yazmış olduğu son derece sade ve değerli satırları
hatırlatıyorum: “Evet bugün veya yarın veya bir gün,
anayasamıza şöyle bir madde koysak ‘Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde bir inanca ait hiçbir mabed, bir başka inancın
mabedi haline dönüştürülemez.” Özkök, ardından
bunun bize taşıyacağı sonuçlar hakkında son derece net
çıkarımları ortaya koymuş. Son hatırlatması da şuydu: “21.
yüzyılda yaşıyoruz. Bu yüzyılın başında dünyaya büyük
umutlar vererek kurulan medeniyetler ittifakını hala yaşatmaya
çalışanların başında biz varız.”
Öyle mi acaba? Soruyorum, Cuma günü
başınız göğe mi erecek? Hani her dine eşit uzaklıktaydınız?
Başka dinlere mensup insanları üzerek, işi sanki
İstanbul dün fethedilmiş gibi bir şova
dönüştürdüğünüz için çok mu mutlu
olacaksınız? Burada ana hedefin yine Cumhuriyet
kazanımlarını ve Atatürk’ün kararlarını, mirasını yok
saymanın taşkın keyfi olduğunu göremeyen ana muhalefet partisine
gelince, gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum…
NASIL BİR KURULTAY OLACAK DERSİNİZ?
Haftalardır, “Bir CHP
Kurultayı’nın, CHP Kurultayı’na benzemesi gerektiğini”
tekrarlıyoruz. Muhaliflerin katılamadığı, Onur Üyeleri’nin
konuşma yapamadığı, halk ve örgütün kitlesel olarak
izleyemediği bir kurultay, zaten coşkulu geçemeyecekti. Sabri
Ergül de, Fikri Sağlar da, Muharrem İnce, Umut Oran, Şahin Mengü
de, ben de, birçok partili arkadaşımla beraber buna tepki verdik.
Kurultaya 3-4
gün kala, Faik
Öztrak birden parti adına
bir U dönüşüne imza attı:
“Kurultaya katılmak üzere gelecek onur üyelerimizle ilgili
‘almayacağız’ diye bir şey demiyoruz. Ama tercih hakkını
onlara bırakıyoruz. Bunun üzerinden CHP’yi eleştirmek
insafsızlıktan başka bir şey değil. Ortada bir pandemi var, bu
işin ne zaman düzeleceği de belli değil. Bugün CHP’ye bu
eleştiriyi yöneltenlerin ikinci dalganın başlaması durumunda
Mart ayında ortaya çıkıp ‘Kurultayı yapamadılar kayyum
atayın’ diye bağırmaya başlayacaklarından hiç şüphem yok.
(Gerçekten kanıtsız ve çok ayıp bir suçlama!) Onur
üyelerimiz bizim başımızın tacıdır, kurultayımıza gelmek
istemeleri halinde kendileri için de sağlık şartlarını
sağlayarak kurultayımızı izleme imkânı vereceğiz”.
İlginçtir ki, kurultayın 20 bin kişilik bir stadda yapılma
olasılığı CHP yöneticilerinin hiçbirinin aklına gelememiş!
Pes…
CHP’de muhalefet kulisleri çok
hareketli. Pandeminin tehlikelerine rağmen ısrar
edilen kurultayın iptali için başvuran üyeler
oldu. Kılıçdaroğlu’na karşı adaylar
çıkabilir. Ancak 2003’te Baykal döneminde bir oldu-bitti ile
başlatılan garabet ile artık CHP’de genel başkan seçimi
yapmanın anlamı kalmadı. Çünkü başkanı önerdiğini söyleyen
delege imzalarının adeta birer oy haline dönüşerek başka hiçbir
adaya verilememesi, CHP Genel Başkanı’nın “gizli oy açık
tasnifle seçimi” şeklinde net yazılmış tüzük maddesini kadük
hale getiriyor; illegal, mantıksız ve CHP’ye yakışmayan bir
yöntem. Muhalif gruplar, tek aday ve tek anahtar liste ile
çıkarlarsa, Genel Merkez listesini, kurultayda yaratılan her türlü
eşitsizlikle kuşatılmış ortama rağmen delebilirler. CHP’de
parti içi demokrasiye ve ödünsüz Atatürkçülüğe güç katacak
kadrolar da artık seslerini duyurmalı! Kurultayda neler yaşanacak?
Onur üyeleri, bir “çadır tiyatrosu” ortamına girmeyi kabul
edecekler mi, konuşma hakları nasıl ellerinden alınacak?
Göreceğiz…
SANATÇILAR
GİRİŞİMİ’NİN ÖZGÜVENLİ GÜR SESİ
Geçtiğimiz hafta Sanatçılar
Girişimi, sanatçıların ortak sesiyle demokrasiye, çağdaş
Türkiye’ye, ifade özgürlüğüne sahip çıkan ve halkın
dertlerini önemseyen bir duruş sergiledi. Aralarında Rutkay
Aziz’den Edip Akbayram’a, Selda Bağcan’dan Zuhal Olcay’a,
Ferhan Şensoy’dan Ekrem Kahraman’a, Ataol Behramoğlu’ndan
Orhan Aydın’a yüzlerce imza, hiçbir şeyden korkmadıklarını
ve yurdun her zerresine sahip çıktıklarını, Türkiye’nin
sahipsiz olmadığını görkemli bir çıkışla ortaya koydular,
ortaya koyduk. Siz de reddediyoruz@gmail.com
adresine e-mail atarak desteğinizi sunabilirsiniz!
ABD’DE YENİ
BAŞKAN ADAYI KANYE WEST VE OBAMA’NIN YARATTIĞI IRKÇI ÇÖKÜŞ!
Amerika’da
başkanlığa adaylığını açıklayan şarkıcı Kanye West, sanki
Floyd cinayetiyle başlayan kaostan sonra yaşanan sosyolojik
tırmanışın sonucu. Yaptığı basın toplantısına kurşun
geçirmez yelekle çıkması, sürekli ağlaması ve hepsinden
önemlisi doğacak her Amerikalı bebek için 1 milyon Dolar ödeme
vaadini (!) açıklaması, Amerikan rüyasının gerilimlerinden
sonra nasıl “delirgen” bir girdaba kapıldığının teatral
mizanseni gibiydi! Şu kadarını size kesin söyleyebilirim,
gerçekten para basma makinalarını işletip her doğan Amerikalı
için bunu öderse, adam kesin başkan seçilir!
Acaba böyle bir çılgınlık, beyaz
Amerika’nın daha yoksul kesimlerini bu akıl almaz senaryoyu
ciddiye alarak yaşama geçirmek için hareketlendirebilir mi?
Yıllardır, polis şiddetinin bedelini
en korkunç şekilde ödeyen Afro-Amerikalılar’ın yaşadıkları
dramı, ABD’nin en büyük utancı olarak hep gündeme getirdim.
Obama’nın bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmaması ve olan
biteni sorumsuz gözlerle izlemesi, döneminin en büyük
felaketiydi.
Amerika’da yok sayılan “ünsüz”
siyahlara en büyük kötülüğü Obama yaptı: Onun döneminde
üst üste gelen zenci cinayetleri ve tepkisizlik, zaten şiddet
yanlısı ve ırkçılıkla kıvranan Amerikan polis teşkilatında
şöyle bir hava yarattı: “Adamlar başkan bile olsa biz onları
canımız isterse en vahşi şekilde durup dururken katledebiliriz,
kimsenin de kılı kıpırdamaz!” Siyahi Kanye West mi? Vallahi
başkanlığı kazanması tabii ki şu anda bir komedi gibi duruyor!
Aynen Trump’ın başkanlığı gündeme ilk geldiğinde, herkesin
düşündüğü gibi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.