13 Aralık 2018 Perşembe

CUMHURİYET İMECESİ: SON 48 SAAT VE SİZ! | Bedri Baykam | 13.12.2018



Konu vatansa, gerisi teferruattır!”
Atatürk’ün bu cümlesini, son zamanlarda daha sık duyar olduk. Hem kendisinin bu çok güzel ve güçlü özet tasvirini hatırlatanlar, hem de bu cümleyi kendilerinin bir konuya olan bağlılıklarını göstermek isteyenlerin ağzından uyarlamalarla...
Ben de Türkiye’nin tüm aydınlanmacı, solcu, Atatürkçü, devrimci, sosyal demokrat, sosyalist, demokratik sol, tüm kişi ve kurumlarına seslenerek aynı şeyi söylüyorum: Konu Cumhuriyet Gazetesi ise, gerisi teferruattır!
3 ay öncesine kadar, gazetenin hangi dev senaryoları atlatıp, tekrar eski gerçek Atatürkçü, ödünsüz Kemalist çizgisine döndüğünü, onlarca yıl yazmasına rağmen gazeteden uzaklaştırılmış yazarlarını nasıl geri kazandığını hepiniz biliyorsunuz. Ne yazık ki Cumhuriyet, farklı bir Can Dündar çizgisine geçtikten sonra, güç ve tiraj kaybetti, en sadık bazı okurları bile o dönemde tepki koyarak gazeteyi almayı bıraktılar. Aynı süreçte, maalesef gazetemizin bir çok gayrimenkulü elden çıkarıldı, izah edilemez kararlarla Cumhuriyet ekonomik bir darboğaza itildi. Yeni yönetimin, bu zorluklara karşı ekonomik güç sağlamak için başlattığı İMECE’ye değerli okurlarımız çok rağbet ettiler.
Ne var ki, bu büyük dayanışmada, son iki güne girmiş bulunuyoruz. Bugün size düşen, son saniyede de olsa, henüz bu çorbaya tuzunu katma fırsatı bulamamış onca başka okur ve aydınlanmacı vatandaştan bu desteği istemek, ayrıca henüz bunu yapmamışsanız, kendi katkınızı sunmak için son 48 saatinizi en iyi şekilde kullanmak! (Tabii bu İMECE döneminin sona ermesi, sizin yarınlarda da Cumhuriyet Vakfı’na yardım etmenizi engellemiyor, o apayrı bir konu!)
Cumhuriyet’e neden su ve oksijen kadar ihtiyacımız olduğunu hatırlamak için, yalnız son iki-üç günlük anti-demokratik haberlere bakmak yeterli! Sözcü’de yazan Emin Çölaşan ve Necati Doğru gibi her aydının kefil olabileceği Atatürkçü demokrat yazarlara “FETÖCÜ” damgası (!) vurmaya çalışmak, “Yayıncılık Etik İlkeleri” adı altında, her türlü yoruma açık bir sansür mekanizmasını RTÜK üzerinden devreye sokmaya karar vermek, içine düşürüldüğümüz akıl almaz yeni gündemin parçaları. Size göre Türkiye’de kaç gazete, bu konuları “duyurmak”tan öte, yorum yaparak bu demokratik saldırılarla mücadele edecek?
Ben gerçekten anlayamıyorum, bu gazetenin bugünkü Türkiye nüfusuna bakıldığında, nasıl EN AZ 200.000 satmadığını! Lütfen objektif olarak düşünün. Bu ülkede sol muhalefetin oyları ne kadar? 12-13 milyon. Ülkede yaşananlara artık katlanamadığını bas bas bağıran kaç kişi var aralarında? Herhalde devlet memuru, öğretmen veya bürokrat olduğu için bu çoooook demokrat ülkede kendini saklamaya mecbur hissedenler, bu rakamın diyelim %35’i. Geriye kalır en az 8 milyon kişi! Bunların dörtte biri bu gazeteyi alsa 2 milyon kişi eder! Ben ne diyorum, 200.000! Yani bu rakamın da onda biri... Gerçek rakamlar nerede? 40.000 civarında! Peki dünyada durum ne? 127 milyon kişinin yaşadığı Japonya’da Yomiuri Shimbun 14 milyon gazete satıyor! Aynı ülkede Asahi Shimbun 12 milyon satıyor. Japonya’dan devam etmeyelim, moraliniz çöker! Almanya’da Bild gazetesi neredeyse 4 milyon gazete satıyor günde. USA TODAY 2.3 milyon satarken, Los Angeles Times bir milyona yakın satıyor. En ciddi gazetelerden Washington Post “az satanlar”dan (!): 700 bin! Hadi diyelim bunlar kitle gazeteleri rakamları. Zaten bu “ana akım” denilen gazetelerin durumunu da biliyoruz. Hürriyet, 1969’da nüfusu 33-35 milyon civarında olan Türkiye’de bir milyon satıyordu. Bugünkü durumu ortada.

Cumhuriyet, kuruluş harcında Mustafa Kemal kararlılığı olan, onun yön göstermesi, adını koyması ve sonra mirası ile yürüyen, 94 senedir bu ülkenin referans gazetesi olan yayın. Dünyada belki en çok kıyaslanabileceği diğer köklü gazeteler, ABD’de The New York Times, Fransa’da Le Monde ve İngiltere’de The Times.
Cumhuriyet Gazetesi, dünyanın dört bir yanındaki Türkler için bir gurur vesilesidir! Hem de siyasi düşünceleri ne olursa olsun! Cumhuriyet, basın alanında neredeyse bir asırdır süren bir yüksek standart geleneğidir.
Bunu çevremizdeki insanlara anlatmayı başarmaya mecburuz. Çünkü hiçbir toplum bu kadar ağır ve mantıksız bir tıkanmaya mahkum kalmayı hak edemez. Hiçbir ülke, ayağının altından demokrasi halısı her türlü kurnaz operasyonla çekilirken, bu konularda kendisini uyaran en önemli yayını görmezden gelerek sonsuza dek yaşayamaz!
Bu gazete birçok şehit verdi yakın tarihimizde. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı’nın her biri, günlük hayatı beraber yaşadığımız öncü, devrimci, onurlu ve cesaret timsali efsanelerdi. Artık gazetenin harcında ve mürekkebinde onların ruhu var. Bir ülkenin aydın, yurtsever insanları, üniversitelileri, işçileri, emeklileri, sanatçıları bu gazeteyi zorluklarından çekip çıkaracak olan kişilerdir. Kaybettiğimiz değerli ve yeri doldurulmaz büyük yurtsever aydınlarımız için bu kadar üzülen, kahrolan, anma törenlerine gidenler onlar olduğuna göre, o fikirleri taşıyan ve demokrasi şehitlerimizin de gazetesi olan mükemmel bir yayını içine düşürüldüğü darboğazdan çıkarmak, başta onlar olmak üzere, hepimizin görevidir. Hem kendi ailemizin, hem ülkenin tüm ilerideki kuşakların geleceğini koruyacak olan, bu kararlı direnç olacaktır!
Bir yandan partilerde, kitle örgütlerinde, derneklerde, dost meclislerinde arkadaşlarımız mangalda kül bırakmayarak, demokrasi-vatan-millet-Sakarya-özgürlük diye ortalığı inletiyorlar, bir yandan da Türkiye’de demokrasiyi tüm sorunsallarıyla beraber sırtında taşıyan bir-iki gazeteye destek vermiyorlar. An-la-ya-mı-yo-rum!
Cumhuriyet Gazetesi’ne destek olun: Bu İMECEde hiçbir para ya da katkı az veya değersiz değildir. Hiç kimsenin yapılan bir katkıyı küçümseme hakkı yoktur, bu tavır yardımlaşma ve aynı sepete katkılarla hedefe yaklaşma duygusuna verilecek en büyük zarardır. Zengin bir iş adamı yalnız 100 lira verebilir, bir başka işadamı 100 bin lira verir. Bir lise öğrencisi 200 lira verir, bir belediye işçisi 50 lira verir. Hepsi de aynı saygıdeğerlikte katkılardır.
Cumhuriyet’e destek olun, alın, aldırın, geleceğinizi koruyun. Cumhuriyet ile yalnız sizi kuşatan tehlikelere karşı koymakla kalmazsınız. Aynı zamanda sürekli olarak kendini güncelleyen uluslararası bir üniversiteye katkıda bulunmuş ve ondan yararlanmış olursunuz.
Lütfen bu önceliğinizi ertelemeyin, her gün kendinize “Bugün Cumhuriyet için ne yaptım?” sorusunu sorun! Lütfen şimdi telefona sarılın, bilgisayarınıza dalın, gereğini yapın... Bu hattı da lütfen hiç bir gün aklınızdan çıkarmayın! Okuduğunuz için sağ olun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.