“Konu vatansa, gerisi
teferruattır!”
Atatürk’ün bu cümlesini, son
zamanlarda daha sık duyar olduk. Hem kendisinin bu çok güzel ve
güçlü özet tasvirini hatırlatanlar, hem de bu cümleyi
kendilerinin bir konuya olan bağlılıklarını göstermek
isteyenlerin ağzından uyarlamalarla...
Ben de Türkiye’nin tüm
aydınlanmacı, solcu, Atatürkçü, devrimci, sosyal demokrat,
sosyalist, demokratik sol, tüm kişi ve kurumlarına seslenerek aynı
şeyi söylüyorum: Konu Cumhuriyet Gazetesi ise, gerisi
teferruattır!
3 ay öncesine kadar, gazetenin hangi
dev senaryoları atlatıp, tekrar eski gerçek Atatürkçü, ödünsüz
Kemalist çizgisine döndüğünü, onlarca yıl yazmasına rağmen
gazeteden uzaklaştırılmış yazarlarını nasıl geri kazandığını
hepiniz biliyorsunuz. Ne yazık ki Cumhuriyet, farklı bir Can Dündar
çizgisine geçtikten sonra, güç ve tiraj kaybetti, en sadık bazı
okurları bile o dönemde tepki koyarak gazeteyi almayı bıraktılar.
Aynı süreçte, maalesef gazetemizin bir çok gayrimenkulü elden
çıkarıldı, izah edilemez kararlarla Cumhuriyet ekonomik bir
darboğaza itildi. Yeni yönetimin, bu zorluklara karşı ekonomik
güç sağlamak için başlattığı İMECE’ye değerli okurlarımız
çok rağbet ettiler.
Ne var ki, bu büyük dayanışmada,
son iki güne girmiş bulunuyoruz. Bugün size düşen, son
saniyede de olsa, henüz bu çorbaya tuzunu katma fırsatı bulamamış
onca başka okur ve aydınlanmacı vatandaştan bu desteği istemek,
ayrıca henüz bunu yapmamışsanız, kendi katkınızı sunmak için
son 48 saatinizi en iyi şekilde kullanmak! (Tabii bu İMECE
döneminin sona ermesi, sizin yarınlarda da Cumhuriyet Vakfı’na
yardım etmenizi engellemiyor, o apayrı bir konu!)
Cumhuriyet’e neden su ve oksijen
kadar ihtiyacımız olduğunu hatırlamak için, yalnız son iki-üç
günlük anti-demokratik haberlere bakmak yeterli! Sözcü’de
yazan Emin Çölaşan ve Necati Doğru gibi her aydının kefil
olabileceği Atatürkçü demokrat yazarlara “FETÖCÜ” damgası
(!) vurmaya çalışmak, “Yayıncılık Etik İlkeleri” adı
altında, her türlü yoruma açık bir sansür mekanizmasını RTÜK
üzerinden devreye sokmaya karar vermek, içine düşürüldüğümüz
akıl almaz yeni gündemin parçaları. Size göre Türkiye’de kaç
gazete, bu konuları “duyurmak”tan öte, yorum yaparak bu
demokratik saldırılarla mücadele edecek?
Ben gerçekten anlayamıyorum, bu
gazetenin bugünkü Türkiye nüfusuna bakıldığında, nasıl EN AZ
200.000 satmadığını! Lütfen objektif olarak düşünün. Bu
ülkede sol muhalefetin oyları ne kadar? 12-13 milyon. Ülkede
yaşananlara artık katlanamadığını bas bas bağıran kaç kişi
var aralarında? Herhalde devlet memuru, öğretmen veya bürokrat
olduğu için bu çoooook demokrat ülkede kendini saklamaya mecbur
hissedenler, bu rakamın diyelim %35’i. Geriye kalır en az 8
milyon kişi! Bunların dörtte biri bu gazeteyi alsa 2 milyon kişi
eder! Ben ne diyorum, 200.000! Yani bu rakamın da onda biri...
Gerçek rakamlar nerede? 40.000 civarında! Peki dünyada durum
ne? 127 milyon kişinin yaşadığı Japonya’da Yomiuri Shimbun 14
milyon gazete satıyor! Aynı ülkede Asahi Shimbun 12 milyon
satıyor. Japonya’dan devam etmeyelim, moraliniz çöker!
Almanya’da Bild gazetesi neredeyse 4 milyon gazete satıyor günde.
USA TODAY 2.3 milyon satarken, Los Angeles Times bir milyona yakın
satıyor. En ciddi gazetelerden Washington Post “az satanlar”dan
(!): 700 bin! Hadi diyelim bunlar kitle gazeteleri rakamları. Zaten
bu “ana akım” denilen gazetelerin durumunu da biliyoruz.
Hürriyet, 1969’da nüfusu 33-35 milyon civarında olan Türkiye’de
bir milyon satıyordu. Bugünkü durumu ortada.
Cumhuriyet, kuruluş harcında Mustafa
Kemal kararlılığı olan, onun yön göstermesi, adını koyması
ve sonra mirası ile yürüyen, 94 senedir bu ülkenin referans
gazetesi olan yayın. Dünyada belki en çok kıyaslanabileceği
diğer köklü gazeteler, ABD’de The New York Times, Fransa’da Le
Monde ve İngiltere’de The Times.
Cumhuriyet Gazetesi, dünyanın dört
bir yanındaki Türkler için bir gurur vesilesidir! Hem de siyasi
düşünceleri ne olursa olsun! Cumhuriyet, basın alanında
neredeyse bir asırdır süren bir yüksek standart geleneğidir.
Bunu çevremizdeki insanlara
anlatmayı başarmaya mecburuz. Çünkü hiçbir toplum bu kadar ağır
ve mantıksız bir tıkanmaya mahkum kalmayı hak edemez. Hiçbir
ülke, ayağının altından demokrasi halısı her türlü kurnaz
operasyonla çekilirken, bu konularda kendisini uyaran en önemli
yayını görmezden gelerek sonsuza dek yaşayamaz!
Bu gazete birçok şehit verdi yakın
tarihimizde. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner
Kışlalı’nın her biri, günlük hayatı beraber yaşadığımız
öncü, devrimci, onurlu ve cesaret timsali efsanelerdi. Artık
gazetenin harcında ve mürekkebinde onların ruhu var. Bir ülkenin
aydın, yurtsever insanları, üniversitelileri, işçileri,
emeklileri, sanatçıları bu gazeteyi zorluklarından çekip
çıkaracak olan kişilerdir. Kaybettiğimiz değerli ve yeri
doldurulmaz büyük yurtsever aydınlarımız için bu kadar üzülen,
kahrolan, anma törenlerine gidenler onlar olduğuna göre, o
fikirleri taşıyan ve demokrasi şehitlerimizin de gazetesi olan
mükemmel bir yayını içine düşürüldüğü darboğazdan
çıkarmak, başta onlar olmak üzere, hepimizin görevidir. Hem
kendi ailemizin, hem ülkenin tüm ilerideki kuşakların geleceğini
koruyacak olan, bu kararlı direnç olacaktır!
Bir yandan partilerde, kitle
örgütlerinde, derneklerde, dost meclislerinde arkadaşlarımız
mangalda kül bırakmayarak, demokrasi-vatan-millet-Sakarya-özgürlük
diye ortalığı inletiyorlar, bir yandan da Türkiye’de
demokrasiyi tüm sorunsallarıyla beraber sırtında taşıyan
bir-iki gazeteye destek vermiyorlar. An-la-ya-mı-yo-rum!
Cumhuriyet Gazetesi’ne destek olun:
Bu İMECEde hiçbir para ya da katkı az veya değersiz değildir.
Hiç kimsenin yapılan bir katkıyı küçümseme hakkı yoktur, bu
tavır yardımlaşma ve aynı sepete katkılarla hedefe yaklaşma
duygusuna verilecek en büyük zarardır. Zengin bir iş adamı
yalnız 100 lira verebilir, bir başka işadamı 100 bin lira verir.
Bir lise öğrencisi 200 lira verir, bir belediye işçisi 50 lira
verir. Hepsi de aynı saygıdeğerlikte katkılardır.
Cumhuriyet’e
destek olun, alın, aldırın, geleceğinizi koruyun. Cumhuriyet ile
yalnız sizi kuşatan tehlikelere karşı koymakla kalmazsınız.
Aynı zamanda sürekli olarak kendini güncelleyen uluslararası bir
üniversiteye katkıda bulunmuş ve ondan yararlanmış olursunuz.
Lütfen bu önceliğinizi
ertelemeyin, her gün kendinize “Bugün Cumhuriyet için
ne yaptım?” sorusunu sorun! Lütfen şimdi telefona
sarılın, bilgisayarınıza dalın, gereğini yapın... Bu hattı
da lütfen hiç bir gün aklınızdan çıkarmayın! Okuduğunuz için
sağ olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.