15 Temmuz 2017 Cumartesi

WİMBLEDON’DA FİNALİN ADI: EKSELANSLARI CİLİC’E KARŞI


Wimbledon’da dün oynanan maçlardan sonra, Hırvat Marin Cilic ve İsviçreli Roger Federer, finale çıkmayı başardılar.

YARI FİNALDE ŞU İSİMLERİ GÖRMEK İSTEERDİM
Esasında 4. tur veya hadi bilemediniz çeyrek final seviyesinde görmemiz gereken maçlar, turnuada tüm favoriler elendiği için yarı finalde karşımıza çıktı. Seyirciler, hep yıldız kapışmaları görmek isterler. Ama ne yapalım ki bu sene Wimbledon’da yıldızlar teker teker kayıp düştüler. Bunlar arasında en arzulu olan belki Nadal’dı. Onun da İsviçreli Gilles Müller’le yaptığı maç, şu ana kadar turnuanın en güzel maçı olma iddiasını sürdürüyor. Nadal 5 sette kaybetti ama kötü oynadığından değil, rakibinin inanılmaz performansı yüzünden oldu. Ben kendi hesabıma bugünkü yarı finallerde Müller’i görmek isterdim, renk katardı...  Murray’in Sam Querrey’e yenildiği maç ise, Britanyalının her zamanki gibi şikayetleri ve “ağlamaları” ile geçti. Ben ömrümde Murray’nin sahada bu negatif tavırları göstermediği hiçbir ciddi maçını hatırlamıyorum. Bu sefer kalçasından sahiden sakat olduğu söyleniyorsa da, gözümde o “yalancı çoban” durumuna düştü artık, kendini pek kurtaramaz!
Bu son karede olmadığına üzüldüğüm diğer tenisçi, Rus kökenli Alman Alexander Zverev. Onu da Raonic 5 sette yendi. Aynen Berdych’e 5 sette yenilen yılın diğer sansasyonu Dominique Thiem gibi... Evet, Muller, Zverev Ve Thiem yoktu yarı finalde, elimizdekilerle yetinecektik, n’apalım?


DEV SERVİSLERİN MAÇINDA HIRVAT CİLİC KAZANDI

Günün ilk maçında, 7 numaralı seri başı Hırvat Cilic, ABD’li rakibi Sam Querry’yi 4 sette mağlup etti. Aslında skora bakarsanız çok çekilmeli geçen maçın seviyesi, istenilen düzeye pek ulaşmadı. Her iki tenisçi de özellikle sert servisleriyle bir çok puanı kazanırken, top neredeyse 3-4 kereden fazla gidip gelmedi. Maçın ilk setinde 6/6’ya gelene kadar kimse rakibinin servisini kıramadı. Tie-break’te Cilic 4-1 öne geçmesine rağmen, Querrey bu oyunu 8-6 aldı ve seti 7/6 kapamayı başardı. Maçın ikinci setinde her iki tenisçi de servislerini kolay kazanırken, 2-2’de Cilic, Querrey’in servisini bir kere kırdı ve bu da seti 6/4 kazanmasına yetti.
3. setin hemen başında Querrey, 15-40 ile servisini kaybetmek üzereyken oyunu kurtardı. Bunun ardından Cilic bir dahaki fırsatta Querrey’in servisini kırdı ve 2-1 öne geçti. Ancak hemen ardından bu sefer Querrey rakibinin servisini kırdı. İtiraf etmek gerekirse bu seviyedeki beklentileri karşılayamayan oyun yine 6-6’da kilitlendi ve tie-break’e gelindi. Hırvat tenisçi bu sefer fazla zorlanmadan 7-3 ile bu son oyunu kazandı ve setlerde 2-1 öne geçti.  4. sette Querrey 3-1 öne geçti ama ardından 4-3’te Cilic de onun servisini kırınca, iki tenisçi 5-5’e geldiler. Cilic 6-5 öndeyken ve maç yine tie break’e gidiyor görünürken Cilic son oyunda Querrey’nin geri oyun zaaflarından istifade ederek dördüncü seti maçı kazanmayı başardı.

Berdych’İN EN İYİ OYUNU DA FEDERER’E DAYANAMADI
Günün ikinci maçında, ekselansları Federer çek rakibi karşısında oyunu en başından itibaren çok ciddi tuttu. Bütün favorilerin kaybetmiş olması kendisinin üstüne baskı oluşturmuştu ama kral bunlara da alışıktı! Wimbledon’un yarışta kalan büyük son yıldızı, çok çekişmeli geçen ilk seti 1,96’lık Çek rakibi karşısında 7/6 almayı başardı.  2-2’de rakibinin servisini kırdıktan sonra, bu sefer Berdych Federer’in  servisini kırdı ve oyuna tekrar denge geldi. 6-6’ya kadar eşitlik sürünce tie-break’e geçildi ve Federer yine vole ve forehandlerle seti kapamayı başardı. Maçın 2. seti yine çok benzer bir senaryoyla ilerledi. Her iki tenisçi de servislerini kaybetmeden bütün seti götürdükten sonra, Federer tie-break oyununda 5-1 öne geçti ve bu avantajını koruyarak 7-4’le kazandı. Böylece ikinci set de aynı skorla 7-6 hanesine yazıldı. Üçüncü sette 3/3’e kadar oyunlar yine çok çekişmeli geçti. O son noktada rakibinin servisini tekrar kıran Federer, kendi servisini aldı ve durumu 5-3’e getirdi. Federer ardından yine kendi servisinde ikinci maç topunda kazanırken sevinci yüzünden okunuyordu. Böylece Federer, Londra’da bu en prestijli turnuada,  11. kez finale kalmayı başardı.


ARALARINDAKİ FARK NEYDİ
Maçın geneline bakarsak iki oyuncuyu ayıran ana fark, Federer’in özellikle geri oyunuyla kazandığı direkt puanların fazlalığıydı. Bu 22’lik fark (53-31) en belirgin şekilde Federer’e büyük ölçüde maçı kazandırdı. Federer ayrıca yüzdelerde net olarak hem daha iyi servis karşıladı hem de ilk servisini daha büyük bir yüzdeyle oyuna sokmayı başarıp, o puanların da %84’ünü aldı. Bir de tabii İsviçreli yıldızın, başardığı keyfine doyulmaz star vuruşları vardı. Onlar için ayrı bir yazı daha yazılabilir. Maç keyfini geri getirdi santrkorta. Özellikle 3. sette Berdych’in birçok sert ve öldürücü volesine vurduğu ve tam geri çizgiye oturan forehand paralel passing shot’u unutamıyorum. Daha önce Federer’i en son 2013’te yenen Berdych, yine çok iyi bir maç çıkarmasına rağmen, ekselanslarını durduramadı.
Maçtan sonra Paris’i bu yıl oynamamasının bu turnuaya olan etkisini sorduğum Federer, “Belki oynasam da aynı performansı gösterirdim ama sakatlık ve yorgunluklar açısından benim burada bu noktaya gelmemde etkili olmuş olabilir” dedi. Benim görüşüme göre ise, bu etki çok büyük. Roland Garros’u oynamamış olması, 36 yaşındaki Federer’in çok zeki bir satranç hamlesiydi. Şimdi herkes Federer’in sekizinci kez Wimbledon’u kazanıp, 19. Grand Slam Turnuası’nı koleksiyonuna eklemesini bekliyor!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.