Dün
oynanan Wimbledon tek erkekler finalinde Roger Federer, Hırvat Marin
Cilic’i 3 kolay sette 6/3, 6/1, 6/4 yendi ve 8. Şampiyonluğunu
kazandı. Ne kadar tebrik etsek azdır! Böylece kadınlar şampiyonu
Muguruza da, arzu ettiği dans partneriyle şampiyonlar balosunu açma
fırsatını kullanabilecek!
İŞİNİ
CİDDİYE ALAN EFSANE
Bazı
insanlar tarihe geçmek üzere doğarlar. Bunu derken
kabiliyetlerinin “doğuştan” olduğunu söylemiyorum illa. Ancak
çalışma potansiyelleri ve kendilerine olan güven ve hedeflerini
hayatta her şeyin daha önüne koyma becerileri onları inanılmaz
sonuçlara götürür. Bunlar arasından hemen Pele, Muhammed Ali,
Lebron James, Michael Phelps, Naim Süleymanoğlu gibi isimler gelir
akla. Federer zaten dünyada çoktan bu isimlerin seviyesine ulaşmış
bir isim. Ancak artık kırdığı rekorlar, defterlere sığmaz
oldu. Özellikle bunlara 36 yaşını bitirmeye yaklaştığı
günlerde ulaşması, işin daha da inanılmaz yönü... 2012’de,
Wimbledon’u kazandıktan sonra, 5 koca yıl boyunca harika
turnualar çıkarmasına rağmen büyük buluşmalarda hep yarı
final veya finalde kaybettiğinde, ben dahil sayısız insan onun
artık yeni kuşağın içinde, her gün yeni yıldızlar çıkarken
bir daha slam turnualarından birini alabileceğine ihtimal vermedi.
Ama benim hep şöyle bir umudum vardı: Büyük şampiyonun 2009’da
ikiz kızları doğdu: Şundan emindim ki, en azından onların
akılları erip, babalarını önemli turnualarda seyredebilecekleri
yaşa gelene kadar, Federer kariyerini sürdürmek isteyecekti. Çünkü
herkes çocuklarının kendi büyük günlerini o seviyede görmesini
ister. İşte bu kamçının Federer’in kariyerini uzatacağına
inandım hep. Aksi düşünülemezdi. Nitekim öyle oldu. Ayrıca
Federer, ilerleyen yaşını düşünerek ilginç yöntemler
geliştirdi: Servisi, volesi ve forehandiyle, maçları daha hızlı
bitirip nefesinden ekonomi yapmaya karar verdi ve planı tuttu!
Şampiyon, maçları herhalde %20 zaman ekonomisiyle oynamaya
başladı.
KRİTİK
İLK SET
Federer,
başarıya aç olan rakibine karşı evvelsi gün Venus Williams’ın
düştüğü duruma düşmemek için işi en başından sıkı
tutmaya mecbur olduğunu biliyordu. En büyük tehlike, “kolay maç”
adı altında tenisçiyi gevşeten maçlardır. Bu hataya düşecek
hali yoktu. Cilic’e karşı kendi servisini güçlükle koruyup
skoru 2-2 yapana kadar, kendisi de Hırvat rakibi de normalden çok
daha fazla hata yaptılar. Gerginlik ikisini de ele geçirmişti. O
noktada servis Cilic’teyken, Federer, harika bir çapraz sert
backhand’le onu kırmayı başardı ve ardından da kendi
servisinde kolayca 4-2 öne geçti. Her iki raket servislerini
aldılar ve skor 5-3 oldu. Sonra Cilic kendi servisinde Federer’in
ilk set topunu engellemesine rağmen, ikincisinde şaşırtıcı bir
çift hata yaparak seti teslim etti: 6/3.
İKİNCİ
SETTE CİLİC SAKATLIKLA BOĞUŞUYOR!
Nasıl
Muguruza evvelsi gün ilk sette zorlandıktan sonra üst üste 9 oyun
aldıysa, Federer’de ilk set 4-3’ten, ikinci seti 6/1 kapayana
kadar, 9 oyunun 8’ini hanesine yazmayı başardı. İkinci seti
servisiyle açan Federer, rakibininkini de kırınca birden 3-0 öne
geçti. O noktada Cilic doktor yardımı istedi. Fizyoterapist sahaya
girdi. Birden Hırvat oyuncunun gözlerinin yaşardığını, hatta
ağladığını gördük. Acı çektiği ve ayrıca olaydan mental
olarak da etkilendiği ortadaydı. O anda (sonradan öğrendiğimiz
şekilde) Federer dahil kimse pek bir şey bilmiyordu acı veren ayak
yarası hakkında... Bir ara sakatlığından dolayı maçı
bırakabileceği bile, ben dahil çok kişinin aklına geldi. Federer
ise, gong çaldığında diğer tarafa geçip rakibini bekleyen azgın
bir boksör gibiydi. Konuyla muhatap olup dekonsantre olmak istemedi.
Teniste ve hayatta, sanki “acırsan
acınacak duruma düşersin”
lafını çok iyi hazmetmiş bir tecrübedeydi. Sonra, Cilic nihayet
çökmüş olduğu bankta başına sardığı havluyu kaldırıp,
rakibi ve tüm stad kendisini beklerken ağır adımlarla yerine
geçti. Böylece en azından maçı oracıkta bırakmayacağı belli
oldu. Final adına tam bir yıkım olurdu bu. Cilic orada, biraz da
-seyircinin verdiği gazla- bir oyun kaptı kendi servisinde ve maça
tutunmaya çalıştı. Federer servisinde kolayca 4-1’i
yakaladıktan sonra, Cilic’in servisinde, Roger 2. servis kırma
topunda sert bir backhand daha patlattı ve Cilic’in forehand
volesi auta gitti. Şampiyon, 6/1’le seti kaparken, fizyoterapist
tekrar sahaya koştu. Tüm santrkort ve Federer, gelecek “tamam mı
devam mı?” kararını bekliyordu sanki. Yine devam dedi Cilic...
Ama belli ki artık uzatmaları oynuyordu.
SON
SET VE SAMPRAS’IN REKORU TARİHE GÖMÜLÜYOR!
Amerikalı
Pete Sampras, Wimbledon’u 1993 ve 2000 arasında 1996 hariç 7 kere
kazanırken egale edilmesi imkansız görünen bir rekora imza
atıyordu. Kaderin şu cilvesine bakın ki, Sampras’ın 8.
şampiyonluğunu engelleyen isim, 19 yaşında genç bir
İsviçreliydi! O yıl İvaniseviç şampiyon olmuştu ama Federer,
4. turda 5 çekişmeli sette, o at kuyruklu gencecik haliyle, Sampras
efsanesini dize getirmişti. Hem de Borg ve Becker’le beraber,
kendisine en büyük ilerleme motivasyonu veren idolünü yenerek!
İşte o günden 16 yıl sonra, aynı genç çocuğun 2012’de egale
ettiği rekoru kırmasına tek set kalmıştı artık Wimbledon
santrkortunda... Ve doğruyu söylemek gerekirse, seyirciler Cilic’in
maçı bırakmamasına sevinmişlerdi ama kimsenin favoriye karşı
örgütlenecek hali yoktu. Wimbledon Federer’in kendi toprakları
sayılırdı sonuçta. Herkes tarihe tanıklık etme sevdasındaydı.
3-3’e kadar, Cilic kendi sınırlarını olağanüstü zorlayıp
maça asılmaya devam etti. Ancak o noktada 15-40’ın ardından
servisini kaybedince işin rengi belli oldu artık. Her iki oyuncu da
servislerini alırken, Federer 2. maç topunda Wimbledon
şampiyonluklarını 8’e, tüm Slam şampiyonluklarını da 19’a
çıkardı.
ŞAMPİYONUN
GÖZYAŞLARI
Maç
biter bitmez, Federer tekrar 19 yaşında Sampras’ı ilk defa yenen
o heyecanlı genç gibi bir duygu seline kapıldı, gözleri yaşardı.
Rakibi de aynı durumdaydı. İki dakikada seremoni düzenine
geçildi, malum konuşmalar yapıldı. Federer doğal olarak daha
rahat, daha babacan olan, günün, ayın, asrın galibiydi. “Bugün
Marin şanssız bir anındaydı ama inanıyorum ki ileride onunla
burada daha güzel finallerimiz olacak” dedi!
“Demek ki en az 40 yaşını hedefliyor daha” dedim kendi
kendime. Bence hiçbir mahsuru yoktu ve özellikle Türkiye’de
basın ve yöneticilerin o yaşta sporculara olan tahammülsüzlüğü
bir kez daha aklıma geldi. Kendine o kadar iyi bakan sporcuların
40’ı sahada devirmelerinde hiçbir sorun görmüyorum.
Sonuçta
Federer için bu turnuadan kazandığı 2,2 milyon Sterling’in yani
10 milyon liracığın pek bir önemi yoktu ve hesabında varlığını
hissetmezdi. Ama manevi değeri her gözyaşına değerdi. Onu sahada
bu formda tutan faktörler arasında çocukları kadar, her başarıya
“ilk tazeliğiyle” bakabilmesi var... Aynen Ronaldo’nun her
golüne hala “ilk uluslararası golü” gibi sevinmesine benziyor
bu! Başarının formülü böyle bir şey!
MAÇ
HAKKINDA:
Maç,
yine nispeten rallilerin uzamadığı, puanların 3-4 topta bittiği
bir hızda geçti. Her iki oyuncu için de sayılar en çok
servislerle bitirildi. Cilic sakatlığı nedeniyle servis-voleyi çok
denemesine rağmen, filede de aldığından çok sayıyı verdi. Öte
yandan Hırvat tenisçinin basit hata sayısı ise, neredeyse
Federer’inkinin 3 misliydi. Doğrudan kazanılan puanlar, bu
seviyede bir maç için çok alt seviyelerdeydi. Maçta tekrar
seyretmek isteyeceğim puan adedi ise 6-7’yi geçmiyor. Cilic’in
son anda ortaya çıkan sürpriz sakatlığı, aslında maçın
taktik analizinin bile sağlıklı şekilde yapılmasına mani.
Oyunun geneli, biraz kurşunu havaya sıkılmış 4. tur maçı
ayarındaydı.
BİR
WIMBLEDON DAHA BÖYLECE GEÇTİ...
2017
Wimbledon, tarihe sürprizleri ve beklenilmedik sakatlıkları ile
geçti. Nefes kesici bir çok maça rağmen, yoğun maç trafiği
nedeniyle belki 10 civarında erkek sporcu, maçları bırakmak
zorunda kaldı. Cilic’in finaldeki durumu, maalesef bunun doğrudan
yansımalarından biriydi. Ayrıca yarı finalin beklenen 4 seri
başından yalnızca Federer’in o noktaya yükselebilmesi dikkat
çekti. Kadınlarda durum daha vahimdi. İlk 4 seri başının
hiçbiri yarı finale ulaşamadı! Final maçlarının tek yönlü
geçmesi ve beklenen seviyelere çıkamaması, yine tek kadın ve tek
erkeklerde ortak noktaydı.
Bir
Wimbledon daha böyle geçti. Bakalım seneye, 2017’de SET VERMEDEN
turnuayı kazanan Federer’i zorlayacak malum bugünkü tetikte
bekleyen atmacalar dışında sürpriz yeni isimler çıkacak mı?
Mesela Roger’ın Sampras’a attığı çelmeyi, önümüzdeki yıl
kendisine atmak için çırpınan 19 yaşında bir Kolombiyalı,
Avustralyalı veya Tunuslu isim var mı deli gibi çalışan?
Gö-re-ce-iz...