TEK SORUN İNDİRİLEN
O RESİM Mİ!?
- BU DUMAN, GÜNDEM DEĞİŞMESİYLE DAĞILMAZ! - ATATÜRK DÜŞMANLARI İŞ BAŞINDAYKEN, CHP “ATATÜRK SİLİCİLERLE” MÜCADELEYE
HAZIR MI? KARARLI MI?
CHP’DE ATATÜRK’ÜN
RESMİNİN İNMESİ, BUZDAĞININ GÖRÜNEN
KISMI
Geçtiğimiz
hafta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyanın ve durumu içine sindiremeyen bazı CHP milletvekillerinin
veryansınını, halkın feryatlarını nihayet dikkate aldı ve Yüksek Disiplin
Kurulu’ndan, Atatürk resminin çöpe atılması olayının araştırılmasını talep
etti. Tabii öncelikle söyleyelim, bu gecikmiş de olsa çok doğru bir karar. Cumhuriyeti kuran partinin kurucusunun
fotoğrafını, o partinin bir milletvekili elbette çöpe atamaz. Atarsa, olsa olsa
kendi istifasını kaleme almış olur. Yalnız bizim açımızdan işin ilginç tarafı,
bu konunun sanki tekil bir vakaymış gibi ele alınıyor olması... Nerede o
günler? Keşke! Parti içinde de, ülkede de, bu konuda yapılan ihanetler çoktan
küpü doldurdu-taşırdı!
YÜKSEK DİSİPLİN
KURULU BU İŞİ ÇÖZMEYE MECBUR!
İşin
insanı acı acı gülümseten noktalarından biri, Aydınlık’ta ve sanal dünyada bu
ismin Zeynep Altıok olduğu ısrarla söyleniyor, Yurt’ta “o vekil bulunacak” başlığıyla olayın farklı isimlere
yönelebileceği yazıyor, Sözcü ise Zeynep Altıok iddialarını bir söyleşiyle toptan reddediyor. Bakalım Aylin Nazlıaka’nın
aktarımlarından işe girişecek olan Yüksek Disiplin Kurulu hangi sonuca ulaşacak...
Bizler bu konuda ne dedikodu yapmak isteriz, ne de masum insanları suçlamak. Yalnız
gerçeğin ortaya çıkması amacımız. Yüksek Disiplin Kurulu, topu kesinlikle taca
atmadan, hafiyeliğini başarıyla tamamlayıp konuyu çözmek zorunda. Çünkü ateş
olmayan yerden duman çıkmaz. Aylin Nazlıaka da bu sözleri ve olayı rüyasında
görmüş olamayacağına göre, bu olayı çözmek çok da zor değil. Şayet partinin
yüksek tepelerindeki kimi insanlar, “bu
ülkede en uzun gündem bir haftadan fazla sürmez, merak etme sen” diye işin failini
sakinleştiriyorlarsa, o zaman ciddi bir sorunumuz var demektir. Çünkü bilmeliler ki, bu duman, kolay kolay
dağılacağa hiç benzemiyor ve zaten dağılmamalı da! Tabii bir de soruyu gerçek
eksenine oturtabiliriz: CHP’de Atatürk
çizgisini için için kabul edemeyen başka kaç milletvekili var, sorunun yanıtını
tam bilen var mı?
PEKİ, TEK SORUN
BU MU!
Tek
sorun bu olsaydı derdik ki, “Koskoca CHP! Nasıl olsa bu olayı çözer, o bahtsız
isim her kimse onu deşifre eder, toplum böylece rahatlar ve herkes sen sağ ben
selamet yoluna devam eder”. Ama ne yazık ki o noktada değiliz... İster salt
CHP’den, ister ülkenin genel sol penceresinden içeri bakalım, ister Türkiye
penceresinden... Karşımıza çıkan tablo hep aynı. CHP, yıllardır ülkenin sevilen,
güvenilen, tanınan, halkıyla bütünleşmiş Atatürkçülerine çok ender olarak statü
veriyor. Necla Arat -ki Baykal
kendisine Yurtsever Hareket olarak yaptığımız bir ziyaret sonrası bu teklifi iletmişti,
Tuncay Özkan, Uluç Gürkan, Emine Ülker Tarhan gibi isimler geliyor ilk
olarak insanın aklına. Maşallah zaten öyle bir ülkeyiz ki, bu isimlerin her
biri hakkında da bir ton laf etmeye hazır, sayısız “solcu” vardır. Yani CHP, yıllardır
-özellikle de Kılıçdaroğlu döneminde- hem Atatürk’le, hem Atatürkçülerle
arasına bir mesafe koymuş durumda. Kılıçdaroğlu’nun, göreve gelir gelmez 27
Mayıs’a açıkça saldırması, İnönü dönemi hakkında sarf ettiği kabul edilemez
sözler, “Yeni-CHP” şeklinde bir
kavramı öne çıkarması, CHP’nin ünlü oklarının sürekli olarak “ehemmiyeti kendinden menkul”
sivri zekalar tarafından sorgulanması, partinin kendi köklerinden vazgeçtiği
şeklinde algılanabilecek bir söyleme girişmesi, “laiklik tehlikede değildir” gibi şaka olarak bile kabul edilemeyecek
bir cümle sarf edebilmesi, geçmişi Atatürk Cumhuriyeti’ne laf giydirmekle yüklü
insanları yönetime alması, toplumda ulusalcılık kavramını alakasız bir şekilde,
hatta sahtekarca “ırkçı bir aşırı milliyetçilik” olarak göstermek isteyenlere
karşı sessiz kalarak “sükut onayı” vermesi,
her fırsatta İsmet İnönü dönemini savunmasız bırakması, 12 Mart üzerinden yine
İnönü’ye açık tavır alması ve buna eklenebilecek sayısız madde, ortaya sorunun
bir vekilin odasından indirdiği posterin çok ötesinde bir boyut katıyor. Ne yazık
ki CHP, köklerinden uzaklaşan ve her geçen gün, 1990’ların naif oluşumu, “Yeni
Demokrasi Hareketi”nin saflığını andıran, gündem dışı kalmış, kritik kararlar ve
konularda ne dediği belirsiz, %25’te patinaja mahkum olmuş bir iyi niyet
kulübünü andırıyor!
ATATÜRK SİLME
EKSPERİ, AKP!
Atatürk’e
yurt çapında her türlü haksızlığı yaparak adını her yerden, gününe göre yavaş
yavaş veya hızlı hızlı kaldırma konusunda eksper sayılabilecek parti, tabii ki
AKP. Geçen hafta medyaya yansıdığı gibi, KPSS sınavında her yıl olduğunun
aksine Atatürk ilke ve devrimleri hakkında hiçbir soru yöneltilmediği
yetmiyormuş gibi, Milli Eğitim Bakanlığı da “Eğitim Kurumları Müdür
başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı yazılı sınav başvuru kılavuzu”ndan her
sene %15 oranında sorulan Atatürk ilke ve devrimleri konusunu da sınav
sorularından çıkardı. Bu affedilmez büyük ayıba ilk tepki, Eğitim İş Sendikası’ndan
geldi. Tabii bu da, Türk sendikacılığının henüz tam ölmediğini dosta düşmana
göstermiş oldu (Halbuki Gezi’deki uyuşturulmuş hallerini gördükten sonra, ben
kendi adıma çok tereddüt taşıyordum bu konu hakkında). AKP’nin kimi örgüt ve
Gençlik Kolları’nın Hürriyet gazetesine yaptığı
saldırının ardından, o üzücü olayda başrol oynayanlardan birinin 19 Ağustos’ta
attığı bir tweet’i hatırlatmakta yarar var: “Hazır
Lice’dekine el atmışken, hızınızı alamayıp bütün Atatürk heykellerini yıksanız
ne hoş olur, pek de güzel olur”. İşte Türkiye böyle bir yer artık...
Sıfatlı sıfatsız her önüne gelen haddini-tarihini
bilmez nankörün, ister mitinglerde, ister sosyal medyada Atatürk’e
saldırarak prim kazanmaya çalıştığı ve siyaset yaptığını sandığı bir yüzü
kızarmazlar ülkesi. Savcıların, Atatürk ve İnönü’den “iki ayyaş” diye
bahsedenlerin üstüne gidemediği, ama basit bir şiiri, bilgiyi veya yorumu
retweet edenlerin mahkemelerde süründürüldüğü hilkat garibesi bir ülke... “Yüce Atatürk” tişörtleri giyen
Fethiyespor’un Futbol Federasyonu’nda Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na
verilebildiği o acaip ülke...
CHP ESAS YENİ STADLARIN,
HAVAALANININ ADINA BAKSIN!
Türkiye’de,
kendini son derece kurnaz ve kıvrak zekalı sanan bir iktidar tipolojisi,
Atatürk adını her yerden silebilmek için havaalanı ve stadların tamamını
yeniden inşa etmeyi bile göze almış durumda. Antalyaspor, Afyon, Bursaspor, Eskişehir,
Hatay, Konya ve Sakarya stadlarının adı Atatürk iken, Arena olarak
değiştirildi. Beşiktaş, Kocaeli ve Malatya stadlarının isimleri ise İnönü
yerine yine Arena olarak ilan edildi. Samsun stadının adı 19 Mayıs iken, şimdi
o da Arena hastalığından mustarip. Hiç merak etmeyin, o Arena isimleri de
geçici birer tabeladan ibaret. Oldu-bitti tamamlandıktan sonra nasıl olsa
ülkenin uyanık zihinli bireyleri, en yaratıcı biçimde bu stadlara da kendi
cenahlarından hayır dualarını alacakları “Yeni Türkiye” böyyüklerinin
isimlerini nasıl olsa koyuverirler. Bu ince ayarlar kimbilir ne çoook
uzaklardan idare ediliyor!
Atatürk Havalimanı’nın
adına gelince, işte dananın kuyruğunun kopacağı nokta orası. Bu nedenle CHP, Disiplin
Kurulu aracılığıyla bir an önce o milletvekili ihanetini kendi içinde çözüp,
cezalandırıp, esas kendisini ilgilendirmesi gereken bu ağır konulara doğrudan
dalmalıdır.
Bir kere Atatürk Havalimanı son derece şık, çağdaş, yüz akımız olan bir alandır.
Orasının atıl bırakılması veya yıkılması gibi milli serveti yerle bir edip çöpe
atacak bir hareket kabul edilemez. Ayrıca farz edin, benim veya sizin bilmediğiniz
yetersizlik veya başka nedenlerden dolayı oluşan bazı zorunluluklardan (!) o
havalimanı yıkılacak... Öyle olsa bile, yeni yapılan havalimanının adı Atatürk
Havalimanı olarak devam eder. O noktada hiçbir sivri zekalı
Atatürk’ün adını silip, yaranmak istediği bazı bahtsızların adını öne süremez. Bu ülkenin tek kurucu lideri, ebedi
kahramanı Atatürk’tür. Dolayısıyla, kimi aklı evveller, şayet farklı nedenlerle
Atatürk Havalimanı’nı yıkmaya girişeceklerini sanıyorlarsa, boş yere emek,
zaman, para harcamasınlar!
Bu
arada CHP MKYK’sında yer alan değerli arkadaşlarıma hatırlatayım ki, son
Kurultay’da tüm salondan “AKP’nin konuyu
bir oldu-bittiye getirerek yeni havalimanına kendi liderinin adını vermeye
kalkıştığı takdirde, her ne pahasına olursa olsun buna izin ve geçit
vermeyecekleri” konusunda tam bir toplu söz ve güvence aldım! Herhalde
samimiydi CHP’li arkadaşlar topluca bu operasyona “dur” diyeceklerini
haykırırken! Gö-re-ce-ğiz...
Şimdi
makalenin başına dönebiliriz: Keşke konumuz yalnızca içimizdeki o -her kimse- Truva
atı milletvekili olsa! Konumuz ne yazık ki çoook daha derinlerde!
Bağırsaklarımızda, arka odamızda, Parlamento kürsüsünde, hazırlanan aday
listelerinde, yüksek sesle itiraz edilen ve edilmeyen ana temel konularda! O Atatürk
resmini odasından indirip “artık yeni
şeyler söylemek lazım” deme densizliğini gösteren milletvekili, buzdağının görünen
yüzünün KDV’sinden daha küçük bir kısmını teşkil ediyor, bu dev ve çetrefil
sorunun içinde... Bugün basına sızan haberler, Disiplin Kurulu’nun tahkikat
raporunun failin hak ettiği cezayla işi sonuçlanacağı yönünde sinyaller veriyor.
Umarım bu dakika bilgisi doğrudur. Ne
var ki, buna rağmen birilerinin onu koruma güdüleri partinin çıkarlarını koruma
güdüsünün önüne geçirirlerse, bunun bedeli sandıklarından çok daha ağır olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.