3 Şubat 2016 Çarşamba

CHP, ATATÜRK’LE NE KADAR BARIŞIK, GÖ-RE-CE-ĞİZ! | Bedri Baykam | 02.02.2016


 TEK SORUN İNDİRİLEN O RESİM Mİ!? - BU DUMAN, GÜNDEM DEĞİŞMESİYLE DAĞILMAZ! - ATATÜRK DÜŞMANLARI İŞ BAŞINDAYKEN, CHP “ATATÜRK SİLİCİLERLE” MÜCADELEYE HAZIR MI? KARARLI MI?

CHP’DE ATATÜRK’ÜN RESMİNİN İNMESİ,  BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMI

Geçtiğimiz hafta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyanın ve durumu içine sindiremeyen bazı CHP milletvekillerinin veryansınını, halkın feryatlarını nihayet dikkate aldı ve Yüksek Disiplin Kurulu’ndan, Atatürk resminin çöpe atılması olayının araştırılmasını talep etti. Tabii öncelikle söyleyelim, bu gecikmiş de olsa çok doğru bir karar. Cumhuriyeti kuran partinin kurucusunun fotoğrafını, o partinin bir milletvekili elbette çöpe atamaz. Atarsa, olsa olsa kendi istifasını kaleme almış olur. Yalnız bizim açımızdan işin ilginç tarafı, bu konunun sanki tekil bir vakaymış gibi ele alınıyor olması... Nerede o günler? Keşke! Parti içinde de, ülkede de, bu konuda yapılan ihanetler çoktan küpü doldurdu-taşırdı!  

YÜKSEK DİSİPLİN KURULU BU İŞİ ÇÖZMEYE MECBUR!
İşin insanı acı acı gülümseten noktalarından biri, Aydınlık’ta ve sanal dünyada bu ismin Zeynep Altıok olduğu ısrarla söyleniyor, Yurt’ta “o vekil bulunacak” başlığıyla olayın farklı isimlere yönelebileceği yazıyor, Sözcü ise Zeynep Altıok iddialarını bir söyleşiyle toptan reddediyor. Bakalım Aylin Nazlıaka’nın aktarımlarından işe girişecek olan Yüksek Disiplin Kurulu hangi sonuca ulaşacak... Bizler bu konuda ne dedikodu yapmak isteriz, ne de masum insanları suçlamak. Yalnız gerçeğin ortaya çıkması amacımız. Yüksek Disiplin Kurulu, topu kesinlikle taca atmadan, hafiyeliğini başarıyla tamamlayıp konuyu çözmek zorunda. Çünkü ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Aylin Nazlıaka da bu sözleri ve olayı rüyasında görmüş olamayacağına göre, bu olayı çözmek çok da zor değil. Şayet partinin yüksek tepelerindeki kimi insanlar, “bu ülkede en uzun gündem bir haftadan fazla sürmez, merak etme sen” diye işin failini sakinleştiriyorlarsa, o zaman ciddi bir sorunumuz var demektir. Çünkü  bilmeliler ki, bu duman, kolay kolay dağılacağa hiç benzemiyor ve zaten dağılmamalı da! Tabii bir de soruyu gerçek eksenine oturtabiliriz: CHP’de Atatürk çizgisini için için kabul edemeyen başka kaç milletvekili var, sorunun yanıtını tam bilen var mı?

PEKİ, TEK SORUN BU MU!
Tek sorun bu olsaydı derdik ki, “Koskoca CHP! Nasıl olsa bu olayı çözer, o bahtsız isim her kimse onu deşifre eder, toplum böylece rahatlar ve herkes sen sağ ben selamet yoluna devam eder”. Ama ne yazık ki o noktada değiliz... İster salt CHP’den, ister ülkenin genel sol penceresinden içeri bakalım, ister Türkiye penceresinden... Karşımıza çıkan tablo hep aynı. CHP, yıllardır ülkenin sevilen, güvenilen, tanınan, halkıyla bütünleşmiş Atatürkçülerine çok ender olarak statü veriyor. Necla Arat -ki Baykal kendisine Yurtsever Hareket olarak yaptığımız bir ziyaret sonrası bu teklifi iletmişti, Tuncay Özkan, Uluç Gürkan, Emine Ülker Tarhan gibi isimler geliyor ilk olarak insanın aklına. Maşallah zaten öyle bir ülkeyiz ki, bu isimlerin her biri hakkında da bir ton laf etmeye hazır, sayısız “solcu” vardır. Yani CHP, yıllardır -özellikle de Kılıçdaroğlu döneminde- hem Atatürk’le, hem Atatürkçülerle arasına bir mesafe koymuş durumda. Kılıçdaroğlu’nun, göreve gelir gelmez 27 Mayıs’a açıkça saldırması, İnönü dönemi hakkında sarf ettiği kabul edilemez sözler, “Yeni-CHP” şeklinde bir kavramı öne çıkarması, CHP’nin ünlü oklarının sürekli olarak “ehemmiyeti kendinden menkul” sivri zekalar tarafından sorgulanması, partinin kendi köklerinden vazgeçtiği şeklinde algılanabilecek bir söyleme girişmesi, “laiklik tehlikede değildir” gibi şaka olarak bile kabul edilemeyecek bir cümle sarf edebilmesi, geçmişi Atatürk Cumhuriyeti’ne laf giydirmekle yüklü insanları yönetime alması, toplumda ulusalcılık kavramını alakasız bir şekilde, hatta sahtekarca “ırkçı bir aşırı milliyetçilik” olarak göstermek isteyenlere karşı sessiz kalarak “sükut onayı” vermesi, her fırsatta İsmet İnönü dönemini savunmasız bırakması, 12 Mart üzerinden yine İnönü’ye açık tavır alması ve buna eklenebilecek sayısız madde, ortaya sorunun bir vekilin odasından indirdiği posterin çok ötesinde bir boyut katıyor. Ne yazık ki CHP, köklerinden uzaklaşan ve her geçen gün, 1990’ların naif oluşumu, “Yeni Demokrasi Hareketi”nin saflığını andıran, gündem dışı kalmış, kritik kararlar ve konularda ne dediği belirsiz, %25’te patinaja mahkum olmuş bir iyi niyet kulübünü andırıyor!

ATATÜRK SİLME EKSPERİ, AKP!
Atatürk’e yurt çapında her türlü haksızlığı yaparak adını her yerden, gününe göre yavaş yavaş veya hızlı hızlı kaldırma konusunda eksper sayılabilecek parti, tabii ki AKP. Geçen hafta medyaya yansıdığı gibi, KPSS sınavında her yıl olduğunun aksine Atatürk ilke ve devrimleri hakkında hiçbir soru yöneltilmediği yetmiyormuş gibi, Milli Eğitim Bakanlığı da “Eğitim Kurumları Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı yazılı sınav başvuru kılavuzu”ndan her sene %15 oranında sorulan Atatürk ilke ve devrimleri konusunu da sınav sorularından çıkardı. Bu affedilmez büyük ayıba ilk tepki, Eğitim İş Sendikası’ndan geldi. Tabii bu da, Türk sendikacılığının henüz tam ölmediğini dosta düşmana göstermiş oldu (Halbuki Gezi’deki uyuşturulmuş hallerini gördükten sonra, ben kendi adıma çok tereddüt taşıyordum bu konu hakkında). AKP’nin kimi örgüt ve Gençlik Kolları’nın Hürriyet gazetesine yaptığı saldırının ardından, o üzücü olayda başrol oynayanlardan birinin 19 Ağustos’ta attığı bir tweet’i hatırlatmakta yarar var: “Hazır Lice’dekine el atmışken, hızınızı alamayıp bütün Atatürk heykellerini yıksanız ne hoş olur, pek de güzel olur”. İşte Türkiye böyle bir yer artık... Sıfatlı sıfatsız her önüne gelen haddini-tarihini bilmez nankörün, ister mitinglerde, ister sosyal medyada Atatürk’e saldırarak prim kazanmaya çalıştığı ve siyaset yaptığını sandığı bir yüzü kızarmazlar ülkesi. Savcıların, Atatürk ve İnönü’den “iki ayyaş” diye bahsedenlerin üstüne gidemediği, ama basit bir şiiri, bilgiyi veya yorumu retweet edenlerin mahkemelerde süründürüldüğü hilkat garibesi bir ülke... “Yüce Atatürk” tişörtleri giyen Fethiyespor’un Futbol Federasyonu’nda Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na verilebildiği o acaip ülke...

CHP ESAS YENİ STADLARIN, HAVAALANININ ADINA BAKSIN!
Türkiye’de, kendini son derece kurnaz ve kıvrak zekalı sanan bir iktidar tipolojisi, Atatürk adını her yerden silebilmek için havaalanı ve stadların tamamını yeniden inşa etmeyi bile göze almış durumda. Antalyaspor, Afyon, Bursaspor, Eskişehir, Hatay, Konya ve Sakarya stadlarının adı Atatürk iken, Arena olarak değiştirildi. Beşiktaş, Kocaeli ve Malatya stadlarının isimleri ise İnönü yerine yine Arena olarak ilan edildi. Samsun stadının adı 19 Mayıs iken, şimdi o da Arena hastalığından mustarip. Hiç merak etmeyin, o Arena isimleri de geçici birer tabeladan ibaret. Oldu-bitti tamamlandıktan sonra nasıl olsa ülkenin uyanık zihinli bireyleri, en yaratıcı biçimde bu stadlara da kendi cenahlarından hayır dualarını alacakları “Yeni Türkiye” böyyüklerinin isimlerini nasıl olsa koyuverirler. Bu ince ayarlar kimbilir ne çoook uzaklardan idare ediliyor!
Atatürk Havalimanı’nın adına gelince, işte dananın kuyruğunun kopacağı nokta orası. Bu nedenle CHP, Disiplin Kurulu aracılığıyla bir an önce o milletvekili ihanetini kendi içinde çözüp, cezalandırıp, esas kendisini ilgilendirmesi gereken bu ağır konulara doğrudan dalmalıdır. Bir kere Atatürk Havalimanı son derece şık, çağdaş, yüz akımız olan bir alandır. Orasının atıl bırakılması veya yıkılması gibi milli serveti yerle bir edip çöpe atacak bir hareket kabul edilemez. Ayrıca farz edin, benim veya sizin bilmediğiniz yetersizlik veya başka nedenlerden dolayı oluşan bazı zorunluluklardan (!) o havalimanı yıkılacak... Öyle olsa bile, yeni yapılan havalimanının adı Atatürk Havalimanı olarak devam eder. O noktada hiçbir sivri zekalı Atatürk’ün adını silip, yaranmak istediği bazı bahtsızların adını öne süremez. Bu ülkenin tek kurucu lideri, ebedi kahramanı Atatürk’tür. Dolayısıyla, kimi aklı evveller, şayet farklı nedenlerle Atatürk Havalimanı’nı yıkmaya girişeceklerini sanıyorlarsa, boş yere emek, zaman, para harcamasınlar!
Bu arada CHP MKYK’sında yer alan değerli arkadaşlarıma hatırlatayım ki, son Kurultay’da tüm salondan “AKP’nin konuyu bir oldu-bittiye getirerek yeni havalimanına kendi liderinin adını vermeye kalkıştığı takdirde, her ne pahasına olursa olsun buna izin ve geçit vermeyecekleri” konusunda tam bir toplu söz ve güvence aldım! Herhalde samimiydi CHP’li arkadaşlar topluca bu operasyona “dur” diyeceklerini haykırırken! Gö-re-ce-ğiz...

Şimdi makalenin başına dönebiliriz: Keşke konumuz yalnızca içimizdeki o -her kimse- Truva atı milletvekili olsa! Konumuz ne yazık ki çoook daha derinlerde! Bağırsaklarımızda, arka odamızda, Parlamento kürsüsünde, hazırlanan aday listelerinde, yüksek sesle itiraz edilen ve edilmeyen ana temel konularda! O Atatürk resmini odasından indirip “artık yeni şeyler söylemek lazım” deme densizliğini gösteren milletvekili, buzdağının görünen yüzünün KDV’sinden daha küçük bir kısmını teşkil ediyor, bu dev ve çetrefil sorunun içinde... Bugün basına sızan haberler, Disiplin Kurulu’nun tahkikat raporunun failin hak ettiği cezayla işi sonuçlanacağı yönünde sinyaller veriyor. Umarım bu dakika bilgisi doğrudur. Ne var ki, buna rağmen birilerinin onu koruma güdüleri partinin çıkarlarını koruma güdüsünün önüne geçirirlerse, bunun bedeli sandıklarından çok daha ağır olur... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.