6 Aralık 2013 Cuma

HÜKÜMET, ALEVİ EVLERİ VE PENALTI! / Bedri Baykam / 3 Aralık 2013 tarihli Cumhuriyet makalesi..



         
 Oynadığımız oyunun adı nedir? Topa ceza sahasında elle müdahale etmek penaltı mıdır yoksa biz fark etmeden oyun hentbola mı dönüşmüştür? Burası Türkiye'dir. Şaşıran aptaldır! Son 33 yılda ameliyat masasında cinsiyet değiştirtilen şanssız ülke! Önce siyasi yapısı, ardından insan profili ve yasaları neşter darbeleriyle kimyasıyla beraber bozulan ülke...
          Laik hukuk devleti kurbanlık koyun gibi doğranırken yerine "ılımlı İslam" kod adı altında türban silahı ile şeriatçı yapı yerleştirilmiştir.
"Konuşmanızda bari bir kere Allah’ın adını anın" diyenlere karşı, mitingde attığı nutuğu "Allahaısmarladık" diye bitiren İsmet İnönü gibi demokratlar gitmiş, yerine koruma ordusu ile gösteriş namazına gidenler gelmiştir!
           Dün Sol’da "beklediğim" bir haber gördüm: Şeriat yanlısı bir kurum
"bilimsel bir araştırma" yapmış ve gençlerdeki "laiklik düşüncesi"ni bir tehdit olarak yansıtmış! Gençliğin "alkol-fuhuş-anormal giyim tarzı-eşcinsellik" gibi sapmaları ve o meşhur "kızlı-erkekli" evlerdeki artışın tehlikesi masaya yatırılmış. “Helal” dedim. Zamane “Devlet-i Aliyye”siyle senkronize çalışma diye buna denir! Aklı fazlasıyla "karışık" olan dönemimizde, "Hırsızlık mı suç, polislik mi” sorusu gündeme gelmeli ki çocuklarımız nerede duracaklarını bilsinler! Geziciler, bir türlü kanıtı bulunamayan "camilerde içenler", Atatürk’ü "deccal"görenler, merdiven altında fitne bulanların fink attığı bir ortamda böyle örnekleri çoğaltmak lazım ki, toplum doğru yolu bulsun!
             MİT üstünden provası yapılan ve dershanelerde ayyuka çıkan
"Cemaat-İktidar" kavgası, son zamanlarda liderlik çekişmesi biten ligimizden daha fazla ilgi çeker oldu! İbretle izliyoruz eski kankardeşlerin düştükleri penaltı ve ofsayt kavgalarını... Mesela Zaman ve Star zıt kutuplarda, Birgün'de de Barış İnce "Okyanus ötesi"ne açık mektup yollayıp gürültüyü mizaha boğmuş. Biber gazı ve tehlikeli silah gaz maskeleri her an devreye girebilir!
           
"Bavulcu" yine açmış, 2004 MGK kararları çıkıvermiş! Durum vahim. 28 Şubat’ın avukatları Ersöz ve Aras hemen devreye girmişler: "O zaman ya 28 Şubat için atfedilen suçlar, yani 'Cunta'ya bağlanan kurum kapatmalar meğer suç değilmiş ya da bu kararda imzası bulunan Hilmi Özkök, Aytaç Yalmaz, Erdoğan ve Gül'ün de aynı davadan acil yargılanmaları lazımmış". Eyvah! Mantık işte, ne diyeceksin ki? Konu hep o melun penaltı! Bence hemen Dursun Çiçek vakasını araştırsın suçlananlar. Belki imzaları "yaş" değildir! Bunlara da başka "İslami" bilimsel kurumlar baksın!
             Şimdi sakın biri münasebetsizce "
Sen bizimle kafa mı buluyorsun, İslam'la ne ilgisi var?" demeye kalkmasın! Siz koskoca Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortaklaşa yürüttüğü o müthiş "enflasyon" araştırmasından hiç nasiplenmediniz mi? Yani "Dışarı çıkarken başınızı örter misiniz?" , "Köpek giren eve melek girer mi?", "Kendinizi hangi mezhebe ait hissediyorsunuz", "Misafirlikte kadın-erkek mi oturursunuz?" gibi kökten sorular henüz size sorulmadı mı? Böylece Gezi olayları hakkında raporlarını ortaya döken Emniyet Müdürlüğü raporundaki "Şüphelilerin %78'inin alevi kökenli olduğu tespit edilmiştir" gibi bilimsel saptamaların nasıl somut kökenlere dayanabildiğini anlamış oldunuz. Hala şüphe duyan gafiller kaldıysa, o zaman ünlü gazeteci Nagehan Alçı'ya kulak versinler: "Gezi bir alevi ayaklanmasıdır" Koca gazeteci, emin olmasa söyler miydi hiç!? Ayrıca merak etmeyin yine Nazi metodlarıyla da durum kurtarılıyor: Bakın Adıyaman Alevi evleri işaretlenmeye başlamış bile!
            Şimdi yine bazı bahtsızlar çıkıp "
İyi de hani son demokrasi paketine göre, kişilerin özel bilgilerine güvence gelmişti?" diye sorabilir. Halbuki Başbakan"Bu özel bilgiler ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak" diye buyurmuşlardı. Şimdi kalkıp hangi şapşal, Emniyet görevlilerini "ilgisiz kişi" olmakla suçlayabilir! Bir de Aleviliğin saptanması ve "suç" kavramı ile özdeşleştirilmesiyle "ırka dayalı nefret suçuna getirilen ceza" arasındaki uçurum... Veya "yaşam tarzına saygı göstermeyenlere" getirileceği söylenen 3 yıla kadar  hapis ve "kızlı erkekli ortaya karışık" yaşayan ahlaksızların durumu... Yani o yasaların dini yaşamı korumak için çıkarıldığını anlayamayanlar. İşte onlar, tam "Cemaatle korakor mücadele verilirken" cepheyi genişletmeye çalışan uğursuz sineklerdir... Pek yakında neyin penaltı olup olmadığı, en yetkin ulemalar aracılığıyla açıklanacaktır. Kafası bizden daha karışık olan eski hakem Markus Merk bunu başaramıyorsa, başka ithal hocalar devreye sokulabilir. Allaha emanet olun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.