24 Eylül 2013 Salı

CİNNET GEÇİRTİLEN ÜLKE / Bedri Baykam / 24 Eylül 2013 tarihli Cumhuriyet makalesi..


Tabii ki gündemin ilk maddesi Beşiktaş-Galatasaray maçında devreye sokulan akıl almaz senaryo ve bunun sonucunda yaşanan spor sahalarına yakışmayan sahneler... Ama bunu ele alabilmek için önce genel duruma özetle de olsa “güncel” bir göz atmamız lazım:
Başbakan, seçmeli dersler konusunda
 “din dersinin tercih edilmesi” şeklindeki gerekli (!) uyarıyı yaptı! Yani laik Türkiye Cumhuriyetimiz’in laiklik yemini etmiş Parlamenteri olarak gerçekleştirdi bunu! Ama şöyle bir avantajı vardı: Nasıl olsa tüm savcılar İstanbul’da, Beşiktaş-Galatasaray maçında görevlendirilmişlerdi, meşguldüler!
Bedüizzaman Said-i Nursi adına yapılan
 “Nübüvvet” başlıklı 10. yıl sempozyumunda, diğer hükümet üyeleri de Başbakan’ın talimatına paralel olarak bu “kişiliği”, “Demokrasinin büyük savunucusu” gibi sunarak günün ve dönemin akışına güncel katkıda bulundular.
Bunlar yaşanırken, Kadıköy’deki İskele Polis Merkezi’nde iki çapulcu kadınımız, cinsel ihtiyaçlarını dönemin ruhunda tatmin edememiş polisler tarafından çırılçıplak soyulup eğilip kalkma hareketlerine zorlandılar. Kadınları aşağılamayı dini-felsefi bir bulamaç yaparak devlet televizyonundan propagandası sürdürtülen Ömer Tuğrul İnançer, bu sefer de yeni provokasyonlara girişti ve “Ben karımla eşit değilim, eş yoktur, çalışan kadın ‘ben kocama muhtaç değilim’ diyerek yuva dağıtıyor” sözlerini ortalığa bırakıverdi!
Suriye’de ve Orta-Doğu’da AKP Hükümeti’nin desteklediği şeriatçı gruplar, yakaladıkları “karşıt”larının kafalarını Kubilay’ı katleden yobazlar gibi kör testereyle kesiyorlar. Daha evvelsi gün Nijerya, Nairobi’de
 -bir kaç yıl önce benim de gittiğim- bir AVM’de “Peygamberin annesinin adını bilmeyenler” El Kaide militanlarınca kurşuna dizildi. Bunun bizim Hükümetimiz açısından bir sorun olduğunu sanmıyorum çünkü onların bu vahşi olayları “kınamak” gibi bile bir alışkanlıkları yok. Hatırlarsanız, Türk Ordusu’nun kuvvet komutanları ile beraber Milli Güvenlik Kurulu’nda “İrtica”yı “tanımlanması mümkün değil” diyerek bir kaç yıl önce tehdit olmaktan çıkarmışlardı.
Dolmabahçe’de, Hükümet’in tüm dayatmalarına karşın, helal süt emmiş din adamları olarak yalan söylemeyi reddeden ve 
“biz içeri girenlerin içki içtiğini görmedik” diyen imam Halil Necipoğlu ve müezzin Fuat Yıldırım, tabii ki “ödül” olarak sürüldüler!
Cumhuriyet’in dünkü manşeti, son 11 yılda 1989 kişinin cezaevlerinde yaşamını yitirdiğini hatırlatıyordu. Gazetecilerini, yazarlarını ve komutanlarını hapse atmakla dünya rekorunu elinde bulunduran ülkemizdeki rakamlar bunlar...
Tabii ki bu saydıklarım, yanlız son 48 saatten bilgisayarımıza düşen notlar. Son 11 yılda biriken notların tamamını 
“Ansiklopedi” olarak hazırlayan birileri umuyorum vardır! Bildiğiniz gibi, ülkemizde bu izdüşümlerini hatırlattığımız operasyonun adı “Yeni Türkiye”! Tüm yandaş yazarcıkların ağızlarından ve kalemlerinden eksilmiyor bu deyim. Kafanız karışmasın, ne kadar eskiye doğru uzanırsanız, “Yeni Türkiye”ye ulaşmış oluyorsunuz. Nasıl olsa karışan görüşen yok, bekçi yok, hukuk yok, serbest bir alan, içinden nasıl geliyorsa öylece değiştir! Bu işlemin gerçek dengi ise, bence “Damardan verilen az dozda sakinleştirici dizi sayesinde tepkileri dizginlenerek ameliyatla rızası alınmadan hastanın cinsiyet değiştirme operasyonuna sokulması”!
İşte evvelsi gün Beşiktaş, daha önce de Fenerbahçe’ye hazırlanan heyecanlı müsamerelerin kökeninde de bunlardan başka bir şey yok! Yeni Türkiye (!) dizayn edilirken oluşan küçük aksaklıklara anında yerinde müdahele... Yıllardır futbolun göbeğinde yaşıyoruz. Üstelik Beşiktaş ilçesinde yaşıyorum. “1453 Kartalları” isimli bir oluşumu, Pazar gününe kadar duymamıştık. Bir kere bu beyefendileri, stadın kapılarını açıp, kim almış içeriye? Onların tekbir getirerek ve –herhalde- Olimpiyat Stadı’nı İstanbul surları zannedip fethetmek üzere sahaya dalışlarını, maçta bulunan onbinler arasından onca kişi tarafından medyaya aktarıldı.
Düşünüp duruyorum, “Çarşı” grubu, deneyimli
, “zeki, çevik, kuvvetli” bir oluşum. Bugünün siyasi konjonktüründe tribünleri terkedip, maçın akışını durdururlarsa, başlarına neler geleceğini bilmiyorlar mı? Kimlerin pusuya yatmış olduğu zaten ayan beyan açıklanmadı mı? Bence onların sahaya dalmış olabileceği, gerçek ötesi bir iddia gibi duruyor! Dolayısıyla Beşiktaş’ın Gezi adrenalini ile beraber yeni hocasıyla yaşadığı çıkışı durdurmak için daha iyi bir senaryo tezgahlayamazdı birileri! Yazık ettiler Kartal’a! İzleyelim yakından, kokusu çıkar ayan beyan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.