Sayı:2013/117
UPSD'DEN, KUTLUĞ ATAMAN'IN “CADI AVI” ÇAĞRISINA YANIT
“Sanatçı ve yönetmen” Kutluğ Ataman’ın 13 Ağustos 2013 Salı
günü, Star gazetesinde yayınlanan röportajında dile getirdikleri maalesef
dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilemeyecek düzeysizliktedir ve acı bir kimlik
kaybının ifadesidir.
Doğayı, demokrasiyi, ifade özgürlüğünü ve laikliği, bütün sanatçılar canı pahasına savunmaya mecbur değildir. Sanat ortamında her insanın, özveri vasıfları, ego kontrolü ve politik bilinç düzeyi aynı noktada olmayabilir. Maalesef yaşanan her türlü haksızlığa karşı sesi daha cılız çıkan veya hiç çıkmayan ürkek ve iktidar bağımlısı sanatçılar, karikatüristler, yazar ve gazeteciler her zaman görülmüştür. Ama kalkıp iktidara yaranma sarhoşluğu içinde hükümeti, Gezi’de tepki veren binlerce sanatçı yazar ve yaratıcı insana karşı tahrik eden ve bu sanatçılar aleyhine yasal işlem ve kampanya çağrısı yapma vasıfsızlığını gösteren başka bir isim, en azından bu topraklarda görülmemiştir:
“Son iki yıldır sürekli uyarıyoruz. ‘Sanat camiası içindeki Ergenekon uzantılarına artık uyanın’ diye. (...) Hükümete de kızgınım bu yüzden, çünkü yıllarca bunun araştırılmasını istedik. Sadece askerler mi? Ergenekon’un sivil uzantıları var. Sanat ve kültür dünyasında yok mu? Sol olduklarını iddia eden, sol pozisyonu gasp etmiş, sol ideallerle uzaktan yakından alakası olmayan, üstüne üstlük sanatla da uzaktan yakından alakası olmayan, bir şekilde sanatçı sayılmış, Cumhuriyet müsameresinde sanatçı rolünü oynayagelmiş karanlık” (...)“Bence Beyaz Türkler düpedüz konsantrasyon kampı kurmaya hazırlanıyor. Bu da beni ürkütüyor”şeklindeki ifadeler hiçbir şekilde ne kabul görebilir ne de affedilebilir. Ataman’ı, meslektaşlarına karşı yaptığı bu linç çağrısının zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Sanat ortamının, dünya kültür tarihine arka kapısından giren ve meslektaşlarına karşı ilkel bir “cadı avı” çağrısı yapan Ataman’ın bu acınası tavrını hiçbir aşamada, hiçbir gerekçeyle mazur görmesi mümkün değildir.
Doğayı, demokrasiyi, ifade özgürlüğünü ve laikliği, bütün sanatçılar canı pahasına savunmaya mecbur değildir. Sanat ortamında her insanın, özveri vasıfları, ego kontrolü ve politik bilinç düzeyi aynı noktada olmayabilir. Maalesef yaşanan her türlü haksızlığa karşı sesi daha cılız çıkan veya hiç çıkmayan ürkek ve iktidar bağımlısı sanatçılar, karikatüristler, yazar ve gazeteciler her zaman görülmüştür. Ama kalkıp iktidara yaranma sarhoşluğu içinde hükümeti, Gezi’de tepki veren binlerce sanatçı yazar ve yaratıcı insana karşı tahrik eden ve bu sanatçılar aleyhine yasal işlem ve kampanya çağrısı yapma vasıfsızlığını gösteren başka bir isim, en azından bu topraklarda görülmemiştir:
“Son iki yıldır sürekli uyarıyoruz. ‘Sanat camiası içindeki Ergenekon uzantılarına artık uyanın’ diye. (...) Hükümete de kızgınım bu yüzden, çünkü yıllarca bunun araştırılmasını istedik. Sadece askerler mi? Ergenekon’un sivil uzantıları var. Sanat ve kültür dünyasında yok mu? Sol olduklarını iddia eden, sol pozisyonu gasp etmiş, sol ideallerle uzaktan yakından alakası olmayan, üstüne üstlük sanatla da uzaktan yakından alakası olmayan, bir şekilde sanatçı sayılmış, Cumhuriyet müsameresinde sanatçı rolünü oynayagelmiş karanlık” (...)“Bence Beyaz Türkler düpedüz konsantrasyon kampı kurmaya hazırlanıyor. Bu da beni ürkütüyor”şeklindeki ifadeler hiçbir şekilde ne kabul görebilir ne de affedilebilir. Ataman’ı, meslektaşlarına karşı yaptığı bu linç çağrısının zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Sanat ortamının, dünya kültür tarihine arka kapısından giren ve meslektaşlarına karşı ilkel bir “cadı avı” çağrısı yapan Ataman’ın bu acınası tavrını hiçbir aşamada, hiçbir gerekçeyle mazur görmesi mümkün değildir.
UNESCO AIAP TÜRKİYE ULUSAL
KOMİTESİ
ULUSLARARASI PLASTİK SANATLAR DERNEĞİ
Bedri Baykam
Başkan
Yönetim Kurulu
Bahri Genç
Tijen Şikar
Turan Büyükkahraman
Murat Havan
Nebahat Karyağdı
Ekin Onat Von Merhart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.