22 Mayıs 2012 Salı

ANLAMSIZ YASAKLAR TERS TEPTİ, AMA… / Bedri Baykam / 22 Mayis 2012 tarihli Cumhuriyet makalesi..


İleri demokrasi” ateşi ile yanıp tutuşan AKP, ülkede sineklerin uçuş rotasını bile yeniden tasarlama faaliyetleri çerçevesinde, bu sefer bodoslama olarak yeni bir tebligatla ülkeyi sarstı: 19 Mayıs’ta Atatürk’ü (sakın) anma! Tabii evdeki hesap çarşıya uymadı. Herhalde Türkçe’nin azizliğindendir, yine haddini bilmez yüz binler, milyonlar, “inadına anacağız, çatlayın” der gibi Ata’larının peşinden yollara döküldüler. Gündüz, 19 Mayıs ruhu üzerinden sert bir konuşma yaptığım Fenerbahçe Genel Kurulu’nda olduğumdan yürüyüşlerde yoktum. Ama akşam TGB’nin Istanbul Küçük Çiftlik Parkı’nda düzenlediği harika konser gecesine katıldım. Önce Grup Çığ, ardından Makedon grubu Cherkezi Orkestra ve Mir Sanat Topluluğu, ardından Karadeniz’den Karmate ve nihayetinde Şilili efsanevi grup İnti İllimani’yi (kendi dillerinde “Güneşin Kondorları”) izledik… Bu maya tutar ve TGB Türk gençliğini evrensel barış ve kardeşlik çizgisine, Atatürkçü coşkusuya hızla çekmeye devam eder! TGB gerçekten büyük işler başarıp alkışı hak ediyor. Bu “An-ma!” mesajının ters tepmesinde ana rollerden birini üstlendiler. Medya duyurulara hiç destek vermemesine rağmen herhalde sonuçtan utandı ki, ertesi gün Hürriyet ana sayfasını buna ayırmıştı: “Caddelere taştı”.
Buraya kadarını anladık. Statlar iptal edildi, halk sokaklarda sahip çıktı; ama hala karanlık noktalar var. Anladık ki AKP Hükümeti, özellikle Genel Kurmay Başkanlığı’na tam istediği kıvamda birini seçtirdikten sonra iyice rahatlayıp
“işi hızlandırmaya” karar verdi ve bu akıl almaz “çelenk koyma” yasağını yumurtlayıverdi… Yahu koskoca CHP, kalkıp bu yasakları ciddiye alıp gidip valiliklerden izin ister mi hiç? Sonra, “izin alınamadı” durumuna düşülür mü? Git haykır: “Bunu ciddiye alanı da ben ciddiye almam, oraya bin kişi gider çelengimi bırakırım”. Nedir seni ürküten? İki kurşun yarası mı? Üç cop mu? Atatürk’le arana girmeye çalıştıklarında bu kadar korkak olamazsın, değil mi? AKP Hükümeti’nin bu yasağı, ancak “Şeker Bayramı sabahı camiye gitme yasağı” koymaya çalışacak herhangi bir başka yasakçı-saçmalayan hükümetle kıyaslanabilirdi! Tokat’ta ve başka yerlerde Atatürk heykelini kuşatan polislere kızmak bir çare mi? “Nereye kadar bu yasakları yedirebiliriz?” diye test yaptıklarını göremiyor musunuz? Yani bazı illerde protesto edip homurdanmakla yetinecekseniz, sonra sıra “Anıtkabir’e gitme yasağı” koymaya kadar gelecek, bunu göremiyor musunuz? Aşı yapa yapa, alıştıra alıştıra kurbağayı pişirmeye devam ediyorlar. Sizi bilmem, ama ben aklımı peynir ekmekle yemedim. Türkiye: Seninle Atatürk arasına duvar örülmesi, evine girilip ailene, yuvana saldırılmasıyla eş değerdir! Buna da söylenerek katlanacaksan, her şeyi bırak git derim! Son söz CHP’ye: Bir daha böyle komik izinler istemeyin! Bu “Anayasacılık” oyununa benzemez! AKP nasıl cüret ediyor bunlara, biliyor musunuz? Onlara hukuksuz darbeci Anayasa çalışmasında verdiğiniz destek sayesinde! Derhal kendinizi sorgulayın!
Anıtkabir’e çıkmayan Devlet değil, AKP Hükümetidir. Zaten bu hükümetin valilerinin nasıl partizanlık yaptıkları defalarca ayyuka çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, kurucusu Atatürk’e bu muameleyi, ihaneti reva görmesi mümkün değildir. Ancak bir gün ülke işgal edilirse veya darbeyle rejim yıkılırsa, böyle bir saygısızlık yaşanabilir. Dolayısıyla AKP’nin tavrı, olağandışı durumu ayyuka çıkararak iktidarın gerçek yüzünü göstermesi açısından faydalı olmuştur.
İşin rengi zaten “Anıtkabir’e giren günlük insan sayısının gizlenmesi” tebligatında belli olmuştu. Tabii ben çok merak ediyorum; mesela Bekir Coşkun’a savaş açan Genel Kurmay Başkanı’nın fikirlerini tüm Komutanlar aynen destekliyor mu? Merak işte… Neyse, geçiniz! Sonuçta olaylar artık gelip net olarak şuraya dayandı: Karşı-devrim hızlandı. Sanki saate karşı yarışıyorlar. Neyi yakalamaya çalışıyorlar, niye artık saatte 300 km'ye çıktılar? Vallahi orasını bilemem! Çok zeki liboş analistlerimiz var. 25 yıldır her dedikleri yanlış çıkan; ama hala el üstünde tutulan… Hani mesela onlara göre “
türbana özgürlük” masum bir demokratik talepten ibaretti? Onlara bir önerim var: Hani Meclis'te çok derin bir “Darbeleri Araştırma Komisyonu” kuruldu ya, bence hemen gidip konunun meraklıları, “Artık her planda maskesi düşmüş 2010 sivil darbesi de araştırılacak mı?” sorusunu artık bir soruversinler derim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.