Yaratılan
kaos, ne yazık ki ülkemize has bir şekilde abartılı gündem
maddesi haline dönüşüverdi. Bu yaşananlardan en büyük zararı
sanıldığı gibi şu ya da bu politikacı görmedi. Halkımız
gördü. En büyük bedeli onlar ödedi. Milyonlarca Cumhuriyetçi
insan, yine umutlarına limon sıkılan bir hafta geçirdiler.
Sürekli olarak, o ne dedi şu ne dedi şeklinde beklentiler
üzerinden saçma sapan bir konu Türkiye’yi meşgul etti.
Gelişmeleri izleyen kumpasçılar, ellerini ovuşturdular.
Bizim
arka bahçede olan tüm muhataplarda da baştan sona sükûnet
eksikti. Gerek Rahmi Turan gerek Kılıçdaroğlu ve hatta mağdur
olmasına rağmen Muharrem İnce, olaya soğukkanlı yaklaşamadılar.
Bu olayın hiç kimse için fırsat oluşturmayan, saçma sapan ve
rezil bir konu olduğunu herkes görmezden geldi.
GAZETECİLİĞİN
TEMEL KURALLARI
Bu
haber, normalde Rahmi Turan’ın önüne geldiği saniye çöpü
boylamalıydı. Turan, dünyada hiçbir gerçek gazetecinin bu haberi
başkasına paslamak istemesindeki saçmalığı göremedi. “Bu
ne biçim gazeteci, niye kendisi kullanmıyor?”
gibisinden basit bir mantığı bile yürütemedi. Ülke bu kadar
zarar gördükten sonra bunu söylemeye mecburuz: Rahmi Turan’ın
tavrı hiçbir şekilde kabul edilemez.
Gazeteciliğin
temel etik kuralları vardır: Hiçbir gerçek gazeteci, en az iki
apayrı kaynağa dayandırmadan bir iddiayı haberleştiremez.
Turan’ın özrü ise kabahatinden daha büyük: “Habercilik
arzusuyla davrandım”.
Böyle affedilemez bir hatayı “ilk
ben söyledim!”
hırsına yenilerek yapmak, ancak genç bir stajyerin elinden
çıkabilecek bir tecrübesizliktir. Bu, kelimelerin ürettiği
şehvet duygusuna teslim olmaktır. Turan’a iki soru sormak lazım:
İlki, Uğur Dündar neden bu tuzağa düşmedi? İkincisi de Talat
Atilla kendisine göre gerçekten bu kadar güvenilir bir gazeteci
midir? Böyle bir liste yapılacak olsa onu ilk 50 isim arasında
sayacak kaç kişi vardır? Talat Atilla bir Uğur Mumcu mudur? Bir
Uğur Dündar mıdır? Bir Orhan Bursalı mıdır? Bir Soner Yalçın
mıdır? Bir Ümit Zileli midir? Bir Mustafa Mutlu mudur? Bir Yılmaz
Özdil midir? Ben onlarca güvenilir, kimliğini kanıtlamış
gazeteci sayabilirim. Ama kaç kişi Atilla’yı onlarla aynı
kalibrede görebilir, merak ediyorum. Atilla bu hafta söylediği her
lafı tekzip etmiş, birbirini tutan hiçbir cümlesi olmamıştır.
Geçen yıl Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü iddia ederken,
Kemal Bey 7 yıldır kendisini görmediğini belirtmiştir. Önce
Turan’a fısıldayan kuşun kendisi olduğunu inkâr eden Atilla,
ardından bunu kabul etmiş ama kendisinin de adını
açıklayamayacağı “CHP’li bir kaynağı” olduğunu iddia
etmiştir! Oh ne güzel! Böylece artık, çamur atılmaya çalışılan
İnce’nin kendini temize çıkarmasının ardından bulunan bu
“özel formülle” tüm CHP’liler töhmet altında
bırakılmıştır! Vallahi, helal olsun Rahmi Turan’a! Çok
güvenilir olduğunu iddia ettiği bu kaynağın en büyük “güven
ispat referansı” neymiş biliyor musunuz: Erken seçim olacağını
bilmiş! Vay vay vay! Demek kaynak iktidara çok yakın güvenli
bölgelerde gezebiliyor! Yani ona güvenebilecekmişsiniz!
Atilla’nın
kendi sözde CHP’li kaynağını açıklamama inadı, bugünün
gündeminde bir başka rezalet. Bu yöntemle o belirsiz iftira üretme
yöntemi teorik olarak tüm CHP’lileri hedef alıyor! Adama
sorarlar: Hani o kaynak, “Saray’dan bir isim”di? Madem bu sefer
“üst düzey bir CHP milletvekili”nden kaynak olarak söz
ediliyor, o zaman bu hayali ismi koruyan kim? Hedef onu korumak mı,
yoksa bütün CHP’li milletvekillerini lekelemeye çalışmak mı?
Tam ben “neden CHP veya Kılıçdaroğlu böyle bir rezalete karşı
dava açmıyorlar?” diye düşünürken İnce, Turan’a beş
kuruşluk, Talat Atilla’ya 3 kuruşluk manevi tazminat davası
açacağını bildirdi. Sevindim! Ortalığı toz dumana katmanın
bir maddi bedeli olmayacaksa da, manevi bir cezası olmalı!
CHP
KAZANI NEDEN FOKURDADI?
Kabul
etmek lazım ki, Turan’dan sonra anchormanler de haberin
patlamasına katkıda bulundular, olayı uğraşarak köpürttüler.
İşaretler İnce’ye yönelmeye başladıktan sonra, kendisinin
tepki vermesi normaldi. Keşke ilk konuşulduğu gibi Kılıçdaroğlu
ve İnce çıkıp beraber basın toplantısı yapmış olsalardı!
Keşke bu konu ile ilgili sorular kendisine yöneltildiğinde
Kılıçdaroğlu çıkıp şu minvalde bir şeyler söyleseydi: “Bu
iddia deli saçması! Ama kim bilir hangi bahtsız bunu hangi niyetle
uydurmuş! Velev ki bu iddia doğru! O zaman bu da kanıtlanırsa
ortada yine sorun yok, çünkü Beştepe’den kendisine ve CHP’ye
bir hayır geleceğini düşünen insan, aklını peynir ekmekle
yemiştir ve zaten siyasi kariyeri bitmiştir!”
Kemal Bey, bunun yerine herkesin her yöne çekebildiği malum
sözleri kullandı. İddiaların havada kaldığı ortaya çıkınca,
gerilim birden arttı. “Ben
onu demek istememiştim”
formülüne geçiş yapılıverdi. Uzun lafın kısası, birden CHP
kumpas kaynağını tiye alarak atlatabileceği bir ortamdan, el
bombasını Turan’ın elinden alıp, kendi kucağına yerleştirdi.
Birden parti içi iktidar ve muhalefet, bu ortamı kendi kurultay
hesaplaşmalarının ön düellosu şeklinde gördüler. Bu akıl
almaz bir hataydı. Parti, Fenerbahçe-Trabzon maçının tribünleri
gibi ikiye bölünüverdi. Evet, CHP örgütü ve seçmeni mağdurdan
yanadır. Ama partisine zarar gelmesini de istemez! “Kumpas,
parti içindeki çete tarafından üretilmiştir”
cümlesi, kontrolsüzce sarf ediliverdi. Sonuçta bu parti içinde
yola devam edilirken, rakibin eline böyle ağır bir koz vermek,
CHP’de kimseye faydası olmayan bir yara oluşturdu. AKP, işin
başındaki “olağan şüpheli” konumundan, kendini mağdur
duruma düşürmeyi başardı! Resmen krizi fırsata çevirerek
kontratağa geçti. CHP’li arkadaşlar, yanlış zaman ve zeminde
birbirlerine girdiler...
SONUÇ
Kimse
“Bu olay kimin işine yaradı?” sorusunu sorarak etrafa cerahat
saçan bu duruma bir açıklama getiremez.
-CHP,
elinde bir kanıt olmadan “senaryo
sarayda yazıldı”
ithamlarına girişmemelidir. Çünkü aynı gerekçelerle bu bile
partiye zarar getirir. Bırakın gündem kendiliğinden değişsin!
-Her
ne kadar yaşına, geçmişine çok saygı duyulsa da, bu saatten
sonra sayın Rahmi Turan, Sözcü gibi çok sorumluluğu olan örnek
bir demokrat-Atatürkçü gazetenin “başyazarı” olmamalıdır.
“Gereğini
yaparım”
sözünün karşılığı kuru bir özür olamaz!
-Bunca
olayın ardından Turan’ın kalkıp “CHP’li
haber kaynağı Atilla’ya yanlış bilgi vermiş olabilir diye
ciddi ciddi düşünüyorum” diyebilmesi
insana artık ne dedirtir, buyurun siz karar verin!