24 Şubat 2021 Çarşamba

AVUSTRALYA ŞAMPİYONU JAPON OSAKA, DÜNYANIN GÖZDESİ! | Bedri Baykam | 20.02.2021

Bugün Avustralya Açık’ta şampiyon olan Naomi Osaka, tartışmasız sert kortlarda dünyanın en iyi kadın tenisçisi. Amerikalı rakibi Jennifer Brady’yi oldukça kolay geçen bir maçtan sonra 6/4, 6/3 yenen Japon tenisçi, böylece dördüncü Slam finalini oynarken dördüncü şampiyonluğuna ulaştı ve bu konuda ancak daha önce 90’larda Monica Seles ve 2000’lerde Roger Federer’in başarabildikleri bir rekora imza attı. Hatta şu detayı da verebiliriz: SLAM turnuvalarında oynadığı son çeyrek final, yarı final ve finallerde 12 maçın tamamını kazanan sıradışı bir terminatör var karşımızda! Naomi bu galibiyetle dünya sıralamasında ikinci sıraya çıktı ve artık önünde yalnız Avustralyalı Barty var. Ancak benim de dahil olduğum tenis yazarlarının önemli bir kısmı, Naomi’yi bir adım ilerde görüyorlar rakibinden. Öte yandan sponsorluklar dahil yıllık kazanılan para ve tenis dünyasındaki gücü ve etkisini göz önüne aldığımızda, fark daha da açılıyor. Tenis dünyasında bir numaraya yükselmek, illa en iyi tenisçi olarak görüldüğünüz anlamına gelmiyor. Bunu daha önce Caroline Wozniacki de yaşamıştı.

Henüz 24 yaşında bu başarılara ulaşabilen Japon tenisçi, 21 maçtır ve bir yıldır hiçbir maçı kaybetmeden yoluna devam ediyor. Öte yandan Osaka, büyük şampiyonaları yani Avustralya ve Amerika’yı hep sert sahalarda kazanarak sonuca ulaştı. Henüz Wimbledon çiminde veya Paris’in toprak kortlarında elle tutulur bir başarısı yok. Yani günümüzde “her sahada oynayabilen Şampiyon” sıfatı için, biraz daha çalışması, uğraşması, ekmek yemesi lazım.

Tenis, kelebek etkisinin en çok görüldüğü ve en nankör olabilen sporlardan da biridir. Bizler bugün Osaka’nın büyük başarılarını konuşuyoruz; halbuki dördüncü turda İspanyol Garbine Muguruza’ya karşı ünlü tenisçi son sette iki maç topu kurtarmak zorunda kalmıştı. Bunlardan birincisini harika bir ace servis ile savuşturduktan sonra, İkincisinde de uzun bir rallide rakibinin topu forhand’i ile auta atışında derin bir nefes alarak işin içinden sıyrılmış, maçı son sette 7/5 ile lehine yazabilmişti.


BUGÜNKÜ FİNALİN AKIŞI

Bugün finale Osaka hızlı başladı ve henüz skor 2/1 iken rakibinin servisini kırmayı bildi. Ancak hemen arkasından Brady rakibinin servisini alınca maç 4/4’e kadar dengeli gitti. Hatta o noktada Osaka kendi servisinde Amerikalı rakibi bir kısa topa yetişerek üzerinden nefis bir lop atınca, oyunu ve belki ilk seti kaybetmek üzereydi. Ancak harika bir sert forehand’le kabustan çıkmayı bildi. 5/4’de Brady kendi servisinde 5/5 eşitlik için top kullandı ancak üst üste yaptığı basit hatalarla seti kendi eliyle teslim etmiş oldu. Bu setin ve hatta maçın en ilginç noktası, kadın maçlarında çoğu zaman gördüğümüz uzun rallilerin neredeyse hiç olmaması ve puanların çoğunlukla çok hızlı alınıp verilmesiydi.

Bu nispeten zor seti lehine çevirdikten sonra Osaka ikinci sete çok moralli ve hızlı başladı. Üst üste sert forhandler ve servislerine karşın rakibi de kolay hataları birbiri peşi sıra kritik anlarda buna ekleyince, skor birden göz açıp kapayıncaya kadar 4/0’ı buldu. Bunun arkasından gelen oyunu Amerikalı sporcu kendi servisinde zor da olsa kazandı ve arkasından rakibinin servisini kırarak skoru 4/2’ye getirdi.

Bir tenis maçında set oynanırken en önemli oyun yedinci oyundur, en önemli puanı da dördüncü puandır. Çünkü buna göre o oyun veya o sette fark iyice açılır veya eşitlenebilir. Osaka tabii ki bu kritik 7. oyunun dördüncü puanını kazanarak 40/15 ileri geçti ve ardından skoru 5/2’ye taşıdı, maçı da son oyunda kendi servisinde kolaylıkla sıfıra karşı bitirerek, Melbourne’da ikinci kere şampiyon oldu.


OSAKA’DAKİ ŞAMPİYON DNA’SI

Osaka’yı özellikle büyük şampiyonalarda ve kritik maçlarda neredeyse rakipsiz kılan faktör, kendi üzerinde oluşan baskıları tersine daha iyi oynamak için bir motivasyon olarak görmesi. Bu tabii ki her tenisçide böyle yaşanmıyor! Ancak Osaka çok ilginç bir karakter: Çocukluğunda büyük şampiyonaları, stadları görerek hep orada seyircinin önünde yüksek gerilimli maçlarda keyifle sahaya çıkmak istemiş. Serena Williams’a hep büyük bir hayranlıkla bakmış ve umarım ilerde ben de birilerinin bu şekilde idolü olurum diye düşünüyor şimdi. Osaka, Amerikalı yıldızla yaptığı dört maçın üçünü kazandı. Bu sene de çeyrek finalde, üstelik dördüncü turda iki numaralı favori Halep’i yenmiş olan bir Serena’ya top göstermemiş, maçı iki kolay sette kapamıştı.

Osaka “ne güzel kadın” diyebileceğimiz bir fiziğe, bir havaya sahip değil. Ancak ilginç bir şekilde herkesin sempatik bulduğu bir kişilik, profesyonellik, ciddiyet ve işine duyduğu yoğun saygı ve konsantrasyonla hareket ettiğinden, en azından tarafsız herkes maçı onun kazanmasını istiyor! O herkesin arkadaşı veya akrabası gibi!

Kim bilir, belki Serena Williams’ın bir türlü egale edemediği Margaret Court’un 24 Slam Şampiyonluğu rekorunu bundan 15 sene sonra Osaka kırar! Ünlü İsveçli şampiyon Mats Wilander’in bugün EuroSport’da söylediğinin aksine, ben Williams’ın artık 24 rakamına ulaşacağını ve ardından da geçeceğini sanmıyorum. Bırakın 39,5 yaşına gelmiş olmasını, Osaka dışında her değişik kortta sürekli güçlü yeni isimlerin ortaya çıktığı bir tenis dünyasında işi artık imkansız gibi. Barty, Halep, Pliskova, Svitolina, Muguruza gibi olağan ağır rakipler dışında, artık Sabalenka, Muchova, Brady veya Swiatek gibi yeni sayılacak isimlerin hızla turnuaları şenlendirdiği bir ortamda, sinirlerine gittikçe daha az hakim olan bir Williams, bence artık slamlerde mutlu sona ulaşamaz. Göreceğiz… Sakin Japon arkadaşımız ise, 2 milyon 750.000 dolar gibi, onun açısından çok mütevazi bir parayı hangi yatırımını ekleyeceğini fazla önem vermeden düşünüyordur… Bu da onun sorunu olsun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.