22 Şubat 2017 Çarşamba

ATATÜRKÇÜLER KORKMAZ, EY YOBAZ GAFİLLER! | BEDRİ BAYKAM | 21.02.2017

Onlar hep böyleler: Hem hep mağdurlar ve acıklı hallerine ağlanmasını isterler, hem de... durmadan tehdit ve şiddete rücu ederek kendilerine biat etmeyen herkese lanet okuyarak dehşet saçmaya başlarlar.
Yobazlık asırlardır var. Yobazlık asırlardır en sahtekar şekilde dini kullanarak yakıyor, yıkıyor, insan öldürüyor, ağzından salyalar akarak kadınları taşlıyor, tecavüz ediyor... Din gibi yüce bir duyguyu kardeşlik ve yardımlaşma yaymak yerine kirli emelleri için kullanarak, bütün bu ağır suçları işleyen katil ve hırsızların küstahlığı, ne yazık ki alçaklıkları oranında artıyor.
Sevgili Müjdat Gezen’in başına gelenler, tüm Türkiye’nin her an içinde yaşatıldığı ateş çemberi ve şiddet sarmalının, nispeten ucuz atlatılmış dramatik bir vakası.

BU KAÇINCI ALÇAKLIK???
Geçmiş, yobazların sözde din uğruna işledikleri sayısız kıyımla, toplu cinayetlerle, ektikleri karanlık tohumlarla dolu.
Son yüzyılda da coğrafyamız fazlasıyla bunları yaşadı. Hep irili ufaklı alçaklıklar, insana ve Allah’a ihanetlerle yüklü bir vakalar dizini. Menemen’de Kubilay’a saldırıp kafasını kör testereyle kesenler de bunlar, Kahramanmaraş’ta aydın halkı acımasızca yakıp yıkanlar da onlar, Madımak’ta toplu ayin yapar gibi “işte bu cehennem ateşi” diyerek masum sanatçı ve yazarları canlı yakan da onlar, aydınlarımızı, gazetecilerimizi, can dostlarımızı kalleş cinayetlerde öldüren de onlar, oruç tutmayan veya bira içen gençlere saldıranlar da onlar... En sevdiğim yazar arkadaşlarımı yok edenler de onlar, bana arkadan saldırıp bıçaklayanlar da onlar, kadınlara her fırsatta şiddet ve tecavüzü reva gören de onlar...
Aynen IŞİD gibi, dinle hiçbir alakası olmayan, Müslümanlığı din kavramından çıkarıp ölüm ticareti haline dönüştürmeye çalışan terör örgütleri gibi, sapkın Ortaçağ fikirlerine boyun eğmeyen herkese en şeytani saldırıları hazırlayanlar da onlar...
Sanata tüküren-saldıranlar da onlar, Şan sinemasını yakanlar da onlar, heykellere saldıran, dinamitleyen de onlar, “barış” kelimesine katlanamayan da onlar...
Onların karşısında da hep dünyanın en güzel insanları: Genç Teğmen Kubilaylar, dünya iyisi Prof. Muammer Aksoylar, gazetecilik deyince akla gelen ilk isim olan Uğur Mumcular, dünya beyefendisi Ahmet Taner Kışlalılar, din konusunda baş edemedikleri Bahriye Üçoklar, Turan Dursunlar, Atatürk ışığını taşıyan Necip Hablemitoğulları ve daha niceleri...

YOBAZLAR MÜJDAT GEZEN’İ YILDIRABİLİR Mİ?
İki gün önce “onlar” yine iş başındaydı... Sanat dünyamızın yüz akı, halkın gururu, tiyatro ve mizahın efsanevi ustası Müjdat Gezen’in ve ekibinin eğitim verdiği sanat merkezini kundakladı ortaçağ yobazları. Sanat üretilen, içinden özgürlük fışkıran bir noktaya tabii ki tahammülleri olamayacaktı. Özgür düşünce, sanatsal yaratım ve evrensel dostluk, bunların maalesef düşman olarak yetiştirildikleri içi boş birer kavramdan ibaret. Bilinçaltında kıskandıkları büyük aydınlara ve eserlerine saldırarak kendi yobaz karanlık alanlarını korumuş oluyorlardı sanki. Yaratılmaya çalışılan ortam, malum. Basılan, tehdit edilen kitapçılar, yayıncılar, sokakta derdest edilen HAYIRcı gençler, hissettirilmek istenen ağır baskı ortamı, her an tutuklanan milletvekilleri, her sabah yeni operasyonlarda onlarca OHAL gözaltısı, devlet katının tarafsızlığı hiçe sayılarak sürdürülen açık referandum propagandaları... Çaresizlik içinde, bunların yardımıyla 16 Nisan’da sopayla sonuç almaya çalışan bir anlayış!
Müjdat Gezen, bu ülkede her yaştan insanın gönlünde, kalbinde, ruhu ve beyninde taht kurmuş bir cesur yürek. İşin en acıklı tarafı, kendileri ödlek ve genelde yüzsüz, içi boş birer insan müsveddesi olan bu alçaklar, yaptıkları affedilmez kundaklama eylemiyle Müjdat Gezen’i korkutabileceklerini, durdurabileceklerini sandılar! Allah sizi inandırsın, ne yaptıklarından bu kadar habersizler! Bir Atatürkçü’yü korkutmalarının mümkün olmadığını bile bilemeyecek kadar cahiller. Herkesi kendileri gibi arkadan vuran birer alçak sanıyorlar. Beyinlerinin çapı ancak bu kadar.
Müjdat Gezen, asırlar boyu hatırlanacak dev bir insan. Onunla yobazların tümü gelse baş edemez. Müjdat’ın dediği gibi, onlar belki bizim göğsümüzü siper ettiğimiz Cumhuriyet’e saldırırken bizi fizik olarak yok edebilirler, ancak hiçbir zaman sanat eserlerini, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e olan bağlılığımızı yok edemezler. Aslında içinde yüzdükleri boşluk dehşet verici...

ATATÜRKÇÜLER BÖLÜNMEZ, SARSILMAZ, YOLUNDAN DÖNMEZ!
Müjdat “dünyanın belki ilk parasız özel okulunu” açmış. Dünyanın en bonkör, en gönlü zengin, en sevecen, en dost canlısı insanlarından biri. Onunla, Ferhan Şensoy’la, Genco Erkal’la, Ataol Behramoğlu’yla, Orhan Aydın’la, Rutkay Aziz’le, Uğur Dündar’la, Soner Yalçın’la, Yılmaz Özdil’le, geçmişte hapiste demokrasi nöbeti tutmuş Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, şimdi tutan Musa Kart’la, Turhan Günay’la, rahmetli Tarık Akan’la, İlhan ve Turhan Selçuk’la ve onca diğer sayısız değerli sanatçı dostumuzla arkadaş olmak, beraber nefes almak, hayatımın en büyük güç kaynaklarından ve gururlarından biri... Benim için de, tüm Atatürkçü, aydın, yurtsever insanlarımız için de... Herkes şunu bilsin ki, biz kararlı ve sağlam bir bütünüz. Korkutulamayız, bölünemeyiz, sarsılamayız... Dost-düşman, hiç kimse bunu aklından çıkarmasın...
Merak ediyorum: Failler bulunacak mı? Yoksa mesela Fenerbahçe otobüsünü kurşunlayan alçaklar gibi araziye karışıp alçak eylemleri yanlarına kar mı kalacak? Bu eylemi planlayan ve azmettirenler ortaya çıkacak m? Yine merak ediyorum, bu kundaklamanın faillerinin ortaya çıkması için kimler gerçekten sabahtan gece yarısına tam gün çalışıp didinecek, kimler -demeç verseler bile-umursamama sendromuna kapılacaklar??

YANDAŞLARA AYRI HUKUK MU VAR?
Mesela Müjdat Gezen’i, Yılmaz Özdil’i, gururumuz Atatürkçüleri durmadan hedef gösteren Akit, olayın ardından  “P.....nk Müjdat’a büyük şok!” manşeti atarken, hiçbir savcı anında buna dava açmıyorsa, sormamız lazım: yandaşların artık doğrudan ayrı hukukları mı var? Emniyet, doğrudan hedef haline getirilen noktalara, önceden önlem alacak mı, yoksa seyir mi edecek akışı? İş işten geçtikten sonra alınan önlemler pek bir işe yaramıyor da...
Bir detay haber gözüme takıldı bütün bunların ortasında: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 700  bekçi göreve alacakmış. Bunları nasıl seçeceksiniz? Şartnameyi okudum, güzel ve mantıklı yazılmış; ama nihai sonucu merak ediyorum. Bunlar arasında tesadüfen Alevi olacak mı? Tesadüfen solcular, Atatürkçüler olacak mı? Bu işi alacağınız bekçilerin siyasi ve dini görüşü tesadüfen Türk halkının içinden kaşıkla alınmış temsili bir kesit mi olacak yoksa hepsi “tek tip” mi olacak? Hani hep şikayet ederdiniz ya, “insanlar görüşüne, kıyafetine göre fişleniyor!” diye, sizler kimseyi fişlemezsiniz değil mi? Umarım bu konularda toplumu rahatlatırsınız...

Gö-re-ceğizzz derdi eski bir sevgilim, otuz yıl öncesinden... Gö-re-ce-ğizz!! Yaşayarak göreceğiz sevgili Odatv ciler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.