“Bu konu
rahmetli Freud’ü bile aşar”
29.03.2016
BU YAZI SİZE
DEĞİL, BAŞKALARINA MERAK ETMEYİN!
Bakmayın
siz, her gün bu ülkede çocuk cinayetlerinden, ırza geçmelerden, tecavüzlerden
ve boğaz kesmelerden söz edildiğine... Altta okuyacağınız makaleyi hiç
üzerinize alınmanıza gerek yok. Sizin ne kadar bu konuları aşmış bir insan
olduğunuzu hepimiz biliyoruz ve size... “saygı duyuyoruz”. Bizim yazımız uzun
yıllardır her an 3. sayfa haberi olan diğer
milyonlarca vatandaş hakkındadır. Aman siz üzerinize alınmayın!
TÜRK GENCİNİN
CİNSEL ÇIKMAZLARI!
Allah’ın
bildiğini kuldan saklamaya gerek yok. Türkiye’de “seks”, kelime olarak bile
tüyler ürpertici gelen, ayıp, kirli, kötü ve günah bir şey olarak görülür. Olsa
olsa evli çiftler arasında çocuk yapmak üzere -gürültüsüz ve edepli olması
şartıyla- müsamaha gösterilebilen illegal sınırında bir çeşit doğa gafıdır. Ergenlik
çağıyla beraber hormonları fışkıran ve doğanın artık “hadi çık ve çocuk yap”
diye komut verdiği genç delikanlımız, ne yapacağını bilemez, şaşkın ördek gibi
kah kendini sokaklara, kah kafasını duvara vurur. Nedeni ortadadır: Çünkü o
andan itibaren, gencimiz ne yapsa suçludur! Biliyorsunuz, devlet büyüklerimize
göre, flört fahişeliktir. Her şeyin en iyisini büyükler bilir. Bu nedenle
görücü usulüyle ergenlik çağında bir kız bulunabilir ve apar topar teslim edilir
kocasına. Adamın da yaşı fark etmez. 16-78 arası değişebilir. Buna dayanamayan
kız şayet firar ederse, aynen kaçan kurbanlık hayvan muamelesi görür ve peşine
düşülür. Şu farkla ki, o görüldüğü yerde silahla infaz edilir ve böylece “namus
temizlenir”. Okula giden insan sayısı ve tabii özellikle kız çocuk sayısı
malumunuz!.. Okullarda zaten Avrupa
usulü cinsel eğitim yoktur, olması da düşünülemez. Türkiye Cumhuriyeti,
erkeklerine kadına özen göstererek sevişmeyi öğretecek kadar “bayağılaşan” bir
devlet olamaz! Zaten kondom dağıtmak gibi açıkça “fuhuşa teşvik eden”
uygulamalar da pek görülemeyeceğine göre, her şey yasak-şiddet ve kulaktan
dolma bilgiler üzerine kurulur. Kadının cinsellikten haz alma hakkı yoktur.
Alırsa orospu olur. Sex shoplar, ikinci katlarda limitli olarak izin
verilen ve gizli örgüt yapılanmasına benzeyen, her an yasaklanma tehdidi
altında yaşayan gariban yerlerdir. İnternette seks siteleri, tüm özgür dünyada
standart bir uygulama iken, biz de terör yuvası muamelesi görür. Ulaşılabilen
her biri, “bilmem ne sayılı bilmem ne kanunla kapatılmıştır” diye idam
mahkumlarının boynuna asılan ip gibi bir hükümle kaderlerine teslim
olmuşlardır. Sex shop’lar gibi, seks siteleri de ancak batılı insana mahsus ve
ona layık bir “üstün insan” durağıdır. Maazallah Türk o siteye bir girse, MİT
çarpar, o çarpmazsa, mahkemeler, polisler, karakollar çarpar. Yetmezse elektrik
çarpar! Televizyonlarda da öpüşme sahnesi ve bikinili olsa bile kadın vücudu, ve
hatta gencimizi kötü yollara düşürebilecek olan bira-şarap gibi alkollü
içecekler görülmesi kesin olarak sıkı denetim ve yasak altındadır. Her türlü
karın deşme sahnesi, canlı bile olsa televizyonlarda zilyon kere
gösterilebilir. Ama kadın dudağı, göğsü, alt kısımları, erkek kalçaları, asla
ve kat’a görülemez! Siz ne diyorsunuz
yahu? Artık sergilerimize haber yapmaya gelen TV ekipleri, RTÜK’ten ceza
yememek için, çıplağımsı (!) bile olsa, kadın figürlü resimlerimizi
çekememektedir. Bu, açıkça, sözde alaturka cahiliye tutuculuğu üstünden Taliban
mantığıyla sanata saldırının ta kendisidir!
KADINLARIN
OLMAYAN CİNSEL HAKLARI
Kadın
başörtüsü altında korumaya alınması şart gariban bir mahluktan ibarettir.
Dediğimiz gibi zevk almadan verebilmek gibi bir sihirbazlıkla, başlarda
zevcelik görevi üstlenir, ardından da sessizce kaderini veya kumasını bekler.
Kendi kendini tatmin etmenin onları kör yapacağı genç erkeklere en başından
beri zaten anlatılmıştır. Kadınların kendi kendini tatmin ederken yakalanması
durumunda ise kendilerine ne ceza verildiği pek kolay öğrenilemez. Çoğunlukla
kendini şeytana satıp “kahpelik” yapan böyle bir kadının sesi bir daha hiç
çıkmayabilir. Türkiye, kadınların bağımsızlığından
veya cinsel ihtiyaçlarından kolay bahsedilebilen bir ülke olmaktan uzaktır!
Türkiye’de kızların demokratik hakları denince, akıllarında yalnız türban
taşıma hakları vardır, hepsi bu! Bir kızın yalnız ve bağımsız yaşama arzusu,
istediği kadar erkek arkadaş deneyimi edinme güdüleri, yalnız “öteki-özgür
dünyayı ilgilendiren” çarpık taleplerdir, sözünü edenin dili kesilir. Ülkemizde
maazallah yalnız yaşayan bir kızın evine erkek girip çıkmadığı, beyninin içi
solucan dolu onlarca komşunun ana merak ve dedikodu konusudur. Kadın
bebekliğinden itibaren, babadan abiye, ondan kocaya “namusu” ile, bu üçüncü ele
varana kadar “kız oğlan kız” olduğu garanti edilerek devredilen bir
sosyal-ailevi metadır. Ne okul arkadaşına, ne de bir komşuya aşık olma hakkı
vardır. Ayrıca bırakın kızları, bekar erkeklere bile kolay kolay ev verilmez.
Çünkü Allah korusun, onlar da eve dişi insan davet edebilirler! Sonra komşu
veya ev sahibi oturup kara kara düşünür, içeride ne yapıyorlar acaba diye. Yahu
sana ne! Sen maçını seyret, bakkala git püskevit
al, kahveye git gele at, sana ne elalemin uçkurundan? Sana kötü haber var: Aslında sen kimsenin namusundan sorumlu filan
değilsin! Sana yalan söylediler! Senin yarattığın o mahalle baskısı ise,
kadınları mezara, erkekleri cezaevine taşıyor, hepsi bu!
FANTEZİLERİ BİLE
KOVALAYAN BİR DEVLET!
Bu
arada yurt içinde bir kıza “konuşma” teklif etse, ailesi tarafından top tüfekle
kovalanacak olan gencimiz, bir randevu evine gidip yaşamı “içinden “ deneyimle
görmek istese, artık bunu yapamaz. 80 darbesi ertesinde Sadettin Tantan, büyük
bir zekayla randevu evlerini kapattıktan sonra o alternatif de tıkanmıştır ve
fuhuş, bu sefer kontrolsüz olarak sokaklara taşmıştır. Diyelim ki gencimizin
Almanya’da amcası var ve rahatlamak için oraya kaçtı 10 gün: Alamanya’da,
kendine bir yabancı bilgisayar hattı ayarlaması gerekir hemen. ÇÜNKÜ ONU
GÖZBEBEĞİNDEN ÇOK SEVEN VE DÜŞÜNEN DEVLETİ, o bilmem kaç sayılı suç ve bilmem
kaç sayılı bildiri nedeniyle yurt dışında da “o tip” sitelere girmesinin önünü
kesmektedir. Türk internet hattı sunucularının sansürü, orada da sürmektedir. Zaten AKP hükümeti, cinselliğe olan
savaşını iktidarının ilk yıllarında tabii ki beklediğimiz gibi başlattığında,
sözde “çocuk pornosu”na dur demek için -tabii ki haklı olarak açılan bu
mücadelenin- hemen oradan dejenere olarak değişeceğini ve tüm cinsel içerikli
siteleri kapsayacağını görmek zor değildi ve bunu en başından itibaren ikaz
etmiştim. Yahu, milletin cinsel fantezilerinden size ne? İsteyen erkek domine
etmeyi sever, isteyen kadın erkek kırbaçlama rüyası görür! Sİ-ZE NE?? Milletin
yatak odasına o gülünesi-ağlanası sözde tutucu çarpık ahlak anlayışını mı
sokacaksınız?
İşte
ben vatandaşını seven devlet diye buna derim! Cinsel haz gibi avam
düşüncelerden gençlerini koruyabilen devlet, olsa olsa benim devletimdir.
Cinsellik, 3. sayfa haberlerinde acı polisiye yerini alana kadar, devlet
açısından mayın yerleştirilen doğal bir deprem hattıdır.
KAÇINILMAZ
SONUÇ: ŞİDDET KÖŞEDE BEKLER!
İşte
bu ortamlarda, “Allah, Allah, nereden çıktı bu?” diyebileceğiniz bir şekilde
çocuklar kaybolur, cesetleri çöplerde çıkar, yüreğimiz yanar. Kız-erkek demeden
öğrencilere tecavüz edilir. Genç kızlar kaçırılıp öldürülür. En şanslıları,
tehditlerle konuşmayacağı düşünülen ve yaşamasına müsamaha gösterilenlerdir.
İşte onlar da mahkemeye düştüğü zaman ilginç bir şekilde bu “muhafazakar”
denilen toplumun çocuklardan değil, saldırıyı yapanlardan yana olduğu görülür.
Yani seksten korkan ve onu ayıp günah olarak gören kitle, hakim veya
milletvekili de olunca, beyninde bu konuda çakan şimşekler, onu olağandışı
çelişkilere ve bilinçaltı hesaplaşmalara götürmeye devam eder. Bunu mantık veya
izanla açıklama ihtimali yok. “Bu konu
rahmetli Freud’u bile aşar” demekle yetinelim! Böylece köyün toplu tecavüz
yapan saygın efendileri, mahkemede kravat taktı diye indirim alır, sistem
birbirini kollar. Şunu da zaten unutmayın: Türk mantığı, el değmemiş kız
bırakmayıp el sürülmemiş bir kızla evlenmek için her şeyi yapar!
Tabii
bizimki gibi eğitimsiz ve kör topal ilerleyen bir toplumda, yobazlık
propagandası ne kadar artarsa, şeriatçı terörizm ve kadına saldırı da o oranda
artar. Sözde din adına her gün adam öldüren köktendinci teröristler, bir yandan
başaracakları katliamın ardından cennete gidip hurilerine kavuşmayı beklerken,
bir yandan da işgal ettikleri köylerde
de kadınları toplayarak cariye olarak kullanmaktan imtina etmiyorlar!
Anlayacağınız, kadın açlığı, huriler üzerinden yobaz teröre de, köleliğin
dönüşüne de hizmet etmiş oluyor!
ALMANYA ÖRNEĞİ
Hafta
sonu bulunduğum Almanya, cinselliğini çözmüş ülkelerden. Nasıl insanlar
arabaları için benzin alıyorlarsa, restoranlarda durup yemek yiyorlarsa, seks
yapmak istediklerinde de zaten birbirleriyle bunu özgürce yapma olanağına sahip
olduklarından herhangi bir sorunları, gerilimleri, früstrasyonları olmuyor. Dolayısıyla
tüm bu özgürlüğün ve cinsel temas bolluğunun ortasında, yine de her yer sex shop
dolu. Buralarda on binlerce, -çocuk pornosu hariç- her zevke veya tutucu (!)
kişilere göre her eğilime kendini rahatlatma imkanı veren videolar satılıyor. O
farklı eğilimleri burada saymayalım, ülkemin geneli, kendi ne yaşarsa yaşasın,
biraz fazla meraklıdır sahte “skandal” çağrıları yapmaya... Ama zaten kimi kime
şikayet edecekler? Almanları Merkel’e mi şikayet edecekler, olağandışı görünen
cinsel eğilimleri hakkında? Bir 60-70 yıl ilerlesek, bu konuların detayı da
konuşulur... Tabii sex shopların da yetmediği yerde, Almanya’nın her yerinde
irili ufaklı randevuevleri, bu hizmeti
sokaktan temiz evlere çekerek, kontrollü bir şekilde bu gerilim hattının son
gazını da almış oluyor. Hani şu genelev faciaları dışında ülkede artık bulunamayan
“o” yerler bunlar! (Ha, size bir detay daha: Almanlar, bu hizmeti kadınlar için
de sunuyorlar! Haberiniz ola! Bu veriyi iki asır tartışabilirsiniz.)
ŞAŞIRMA HAKKI
“SIFIR” OLAN BİR DEVLET VE BİR TOPLUM!
Uzun lafın
kısası, durumumuz bu konuda, yobaz terörün kaynağından uzakta değil! Nasıl 4
yaşından itibaren yobaz eğitimin eline teslim ettiğimiz çocukların canlı bomba
olmalarını ülke olarak anlayamayıp, “deli mi bunlar, nereden çıktı bu beyni
yıkanmışlar?” diye sorabiliyorsak, aynı şekilde tabu-yasak-günah haline
getirdiğimiz cinselliğin taşıdığı baskı ve gerilim hatlarının nasıl kadın ve
çocuklara karşı büyük bir şiddet rüzgarı taşıdığını da anlayamıyoruz. Türkiye,
doğduğu andan itibaren, terörist ve tecavüzcü yetiştirebilmek için kitapta
yazan her şeyi yapıp, ardından bu çabaları (!) beklenen sonuca doğal olarak
ulaştığında, şaşkınlık naraları atmaktadır! Burada devletin yukarıdan
yapılan baskı yasaları ve her türlü çekiştirme çabasının yanı sıra, halkımızın
özellikle “tutucu” olarak nitelenen bir kısmının aynı çarpık mantıklara prim
verdiğini görüyoruz!
Sevgili
muhafazakar devletimiz, ülkede cinsel eğitim verip, sex shop ve randevuevlerini
serbest bırakmadığı müddetçe veya halkımız flörtün fahişelik olmadığını
anlamadıkça, sevdiğimiz gencecik insanlarımız, muhafazakarlık eliyle adım adım
delirtilen kuşağın sapkın ve saptırılmışları olarak, etrafa şiddet ve ölüm
saçabilecek kıvama gelmiş oluyor! Neden-sonuç ilişkisi, aynen terör konusunda
olduğu gibi fazlasıyla açık!
Devletimiz
elinden gelse, gençlerimizin cinsel arzularını “sıfırlayacak” bir hap da
geliştirmiş olmak ister! Ama işte orada da sorun, o zaman “en az 3-4 çocuk
yapın!” komutu nasıl gerçekleşebilecekler?
Ne
diyorduk? Sizden bahsetmiyoruz, üzerinize alınmayın!