22 Nisan 2015 Çarşamba

AKM NEDEN KAPALI? paneli raporu/Piramid Sanat‏

UPSD ve PİRAMİD SANAT'IN DÜZENLEDİKLERİ PANEL YAPILDI

AKM NEDEN KAPALI?

Dünya Sanat Günü etkinlikleri vesilesiyle Piramid Sanat ve UPSD’nin düzenledikleri “AKM NEDEN KAPALI?” isimli panel, konunun en yetkin isimlerinin katılımıyla Taksim’deki Piramid Sanat'ta 17 Nisan, Cuma günü gerçekleşti. Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı'nın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı oturumu UPSD Başkanı Bedri Baykam yönetti, Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, Sanatçılar Girişimi sözcülerinden Orhan Aydın, İŞTİSAN Başkanı oyuncu Levent Üzümcü konuşmacı olarak katıldılar. Ayrıca kürsüye davet edilen CHP Kültür Sanat Platformu Başkanı Ercan Karakaş, Vecdi Sayar, Devlet Opera ve Balesi'nin eski Genel Müdürü Suat Arıkan, Sanatçılar Girişimi’nden Orhan Kurtuldu ve Oyuncular Sendikası'ndan Candaş Baş ve Iraz Yöntem konu hakkında birer bildiri sundular.

Toplantıyı açan Bedri Baykam, AKM'nin tarihçesini hatırlattıktan sonra, bugüne kadar AKM'nin kapalı kaldığı son 7 yılda, sahneye konamayan yüzlerce tiyatro, bale ve opera oyununun yanı sıra, açılamayan yüzlerce resim sergisine de dikkat çekti. "AKM'nin altından noktasal bir fay hattı mı geçiyor? İçinde tehlikeli hayaletler mi cirit atıyor?" sorusunu sordu. Hiç bir gerekçe göstermeden AKM'nin kapalı kalmasının artık kabul edilemez bir hal aldığını belirten Baykam, AKP iktidarının Taksim ve Beyoğlu'nda yürüttüğü operasyonların niyetinin açık olduğunu, onun da çağdaş insanların sanat, eğlence ve buluşma merkezi olan bu alanı giderek kullanılamaz bir duruma düşürme arzusu olduğunu vurguladı. Devletin, bu ülkede 110.000 cami açarken tek bir Modern Sanat Müzesi açmadığına dikkat çeken Baykam, sanatı açıkça hedef gösteren AKP’nin bu tavrının, ancak kentin ibadet yerlerinin yarısını kapatmaya kalkışacak başka bir basiretsiz iktidar anlayışı ile kıyaslanabileceğini vurguladı.

Daha sonra söz alan Orhan Aydın, liberal isimlerin o dönemde olup biteni perdelediklerini ve artık "aramızda dolaşamayacak hale geldiklerini" vurguladı. Aydın ayrıca Gezi dönemindeki dört talebin hala canlı kaldığını, bunların bağımsız yargının üstünlüğünün sağlanması, Topçu Kışlası projesinden vazgeçilmesi, AKM'nin derhal onarılıp yeniden açılması ve son olarak da Gezi Direnişi sürecinde öldürülen gençlerin hesabının sorulması olduğunu yineledi. "Bir ülkenin operasını budaması, geleceğini budamaktır. Buna izin veremeyiz" dedi. Aydın aynı zamanda AKM’nin kurtulmasının yalnız sandıktan değil sokaktan geçtiğine inandığını vurguladı.

Levent Üzümcü, sanatla ilgili yapılan her şeyi geniş halk kitleleri için yaptıklarını hatırlattı. “Bizim atacağımız her geri adım, Türk sanatının 10 yıl geri gitmesi anlamına geliyor. İşte o zaman AKM yok olacaktır. Biz dört elimizle, avucumuzla AKM'ye sarılmış durumdayız. Bizler kötü insanlar değiliz, kötü gösteriliyoruz. Alnımız ak"

Eyüp Muhçu, dünyanın hiç bir yerinde bir yapıyla ilgili bu kadar tartışma ve müdahale olmadığını söyleyerek söze başladı. AKM'nin 70 yıllık ömrünün 38 yılının inşaat ve kapalı kalma süreçleriyle geçtiğini hatırlatan Muhçu "Taksim Cumhuriyet ve emek meydanıdır. AKM'nin olmadığı bir Taksim düşünülemez. Süreklilik değeri vardır. Her şeyden önce anı, simge yani manevi bir değeri vardır. Buna karşı AKM yağmacı bir diktatörlüğün hasmane tutumuyla karşı karşıya kalmıştır. AKM'nin yaşadığı şanssız dönüşümlerde maalesef geçmişte yanımızda olan iki numaralı Koruma Kurulu Başkanı Metin Tapan aracı oldu. Restorasyon tavsamıştır. Bakım-onarım yargı kararı doğrultusunda gerçekleştirilememiştir. Sabancı Holding’in başlattığı onarım inşaatı, 20 Mayıs 2013’te Tayyip Erdoğan’ın emriyle durdurulmuştur. Ardından yargı kararlarına rağmen kaçak saray inşa edilmiştir”.
Muhçu, 2010 İstanbul Avrupa Başkenti projesinin danışma kurulunda olduğunu ama ajans hesaplarının denetlemediğini Bilgi Üniversitesi’ne de “bir sergi için 20 trilyon lira aktarıldığını” vurguladı. Muhçu ardından şu soruyu sordu: “müfettişler bu parayı arıyorlar mı?”. Diktatörlük açısında AKM’yi yıkmanın onlar açısından elzem hale geldiğini söyleyen Muhçu, Çamlıca tepesine yapılan “anıtsal mezar”ı hatırlattıktan sonra “İstanbul’a ne yaparsanız yapın AKM yıkılmadan yeni simge yapamazsınız. Simge yapacağım diye yola çıkamazsınız. Simgeler yaşanmışlıkla oluşur ve kendini kabul ettirir” dedi. 7 haziran seçimlerinin bu baskı rejiminden kurtulmak için çok önemli bir çıkış yolu olduğunu belirtti. Bu arada AKM’nin geri alınması için bir heyet oluşturarak yerinde tespit yapılmasının da iyi bir yol olarak gördüğünü söyledi.

Ercan Karakaş AKM’de yılda 855 etkinlik olduğunu bir milyon izleyicinin bundan faydalandığını hatırlattı. AKM’yi kapatan zihniyetin “dini içerikli sanata” destek olacağını açıklamaktan çekinmediğini hatırlatan Karakaş, bu mantıkla yalnız milli-dini-ahlaki-folklorik eserlerin devletçe kabul görüldüğünün itiraf edildiğini söyledi. Karakaş, CHP’nin iktidar olması halinde kültür ve turizmi kesinlikle ayıracaklarını ve AKM’yi ise hızlı bir restorasyona alarak bir yıl içinde hizmete açacaklarının sözünü verdi.

Vecdi Sayar “son günlerde sinema konusunda yaşananların AKM konusunda da örnek olması gerektiğini” belirtti. Sayar bu konuda AKM konusunda oluşturulacak güç birliğinin karşısında baskı rejiminin dayanamayacağını belirtti.

Devlet Opera ve Balesi eski Müdür ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, geçmişte AKM’yi Avrupa’daki diğer sahnelere oranla daha eleştirel baktığını ancak 2010 yılı etkinlikleri
kapsamında Murat Tabanlıoğlu projesini gördüğünde söyleyebildiği tek şeyin “harika bir proje ama derhal ayrı bir arsa arayın çünkü bu işlevsel bir görüntü olarak AKM ile alakası olmayan bir proje” Arıkan, en büyük tepkiyi seyircinin kendisi vermesi gerektiğini vurguladı.

Oyuncular Sendikası yönetim kurulundan Candaş Baş, “Bugün Devlet Opera ve Balesi’nin tütün fabrikasında rutubet içinde çalışmaya mecbur kaldığını” söyledi. AKM ile beraber yalnız dört sahnenin değil, prova salonları, dekor kostüm odaları ve kulislerin de yok olduğunu hatırlattı. Fuat Onan’ın “AKM yıkılacaksa alkıştan yıkılsın” sözlerini hatırlattı.
Yine Oyuncular Sendikası yönetim kurulundan Iraz Yöntem eğitim, hukuk, kültür ve sanat programlarının iktidarlarla değişmemesi gerektiğine vurgu yaptı. Sanatın yalnız bir eğlence değil bir ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye’de artık seyircilerin de suç duyurusu yapması gerekliliğini de vurgulayan Yöntem, “mesleğimizi icra edecek alan bulamıyoruz, alternatif sahneler yaratıyoruz” dedi.

Sanatçılar Girişiminden tiyatrocu Orhan Kurtuldu, AKM’nin “sanatçıların yanyana gelmemesi için, seyircilerin yanyana gelmemesi için ve örgütlü toplum istenilmediği için kapalı tutulduğunu” söyledi. “AKM Cumhuriyet demektir. Aydınlanmanın tam merkezidir. Herkes orayı kendi çıkarına göre dizayn etmek istiyor” dedi. Sözlerine şöyle devam etti: “14 Şubat 2007’de AKM’nin tescilini kaldırmak üzere girecekleri toplantıyı öğrendim. Noterden onaylı ihtarname çekip Mete Tapan’la da kurul toplantısına girmeden önce görüştüm ve bunun suç teşkil edeceğini ve bütün sanatçıların tepkisini çekeceğini anlattım. “Bu bireysel mi sanatçıların görüşümü” diye sordu. “Bekleyin görün” deyince “o zaman çabuk olun” dedi. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde AKM önünde yaklaşık 3000 kişinin katılımıyla ilk protestoyu gerçekleştirdik.


Tüm katılımcılar AKM’nin içine itildiği yalnızlık ve sinsi terk edilmişliğe karşı Kültür Bakanlığı’na ve kamuoyuna sürekli artan bir baskı yapılması gereği konusunda görüş birliğine vararak oturuma son verdiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.