11 Şubat 2015 Çarşamba

KÜBA GEÇMİŞ VE GELECEK ARASINDA DENGESİNİ ARIYOR... | BEDRİ BAYKAM | 10 Şubat 2015 tarihli makalesi..



12 gündür Küba’dayım. Buraya “40. Yılında Küba Devrimi ve Che” kitabımın genişletilmiş ve renkli yayınını hazırlamak için geldim. Yok yok merak etmeyin, zamanlamanın Aksaray ziyaretiyle bir ilgisi yok. O bölgeleri akredite yandaşlar size anlatırlar! Ben ise, yaptığım son derece ilginç görüşmeleri daha sonra açıklayacağım ama özet de olsa şimdi aktarılacak çok başlık var.
Che’nin anıt mezarına geçen hafta sonu tekrar gittim. Santa Clara’dan Küba dostu halklarla ilişkileri götüren ICAP’ın daveti üzerine hem sanatçılarla buluştum hem de ardından o muhteşem mekanı bir kere daha gezme fırsatım oldu. Che ve Bolivya seferinde can vermiş 39 gerilladan 31 tanesinin kemikleri o anıtta mevcut. Esas yenilik ise Che Müzesi. Orada nefis fotoğraflar ve bilgiler dışında, Che’nin kullandığı envai çeşit nesneleri buluyorsunuz. Mesela astım krizlerini aşmak için kullandığı nefes pompası, Sierra Maestra’da kullandığı satranç seti ve dişçi aletleri, eyerii, saati, tabancaları, tüfekleri, Kongo’da kullandığı piposu, dürbünü, üniforması... Aralarında bir eşya var ki, içimi titretti: Che’nin Higuera köyünde diktatör Barrientos ve CIA’in emirleriyle öldürülmesinden önce esir tutulduğu eski okul binasında, Ninfa Artaega’nın kendisine getirdiği çorbayı içtiği kurşun tas. Yani yediği son yemeğin kabı. Buna kalp mi dayanır? Resmen tarihin o melun anının sıcaklığını üzerinizde hissediyorsunuz.
Hala mı Che? Yetti artık” diyenler varsa, şunu iyi bilsinler: Devrim burada 55 yıldır yaşıyorsa, emin olun Che’nin ve biraz da Camilo’nun sayesinde. Diyelim ki şundan bundan şikayet ettiğinde Castro’ya bile gizlice fatura çıkarmaya kalkan Kübalılar bile, Che deyince saygıyla duruyor. Che’nin burada tam bir dokunulmazlığı var ve efsanesi de özenle korunuyor. Mesela Che’ye 4 çocuk veren Aleida March’ın “Che’yi Hatırlamak” başlıklı kitabı, daha 2012’de çıkmış. İlk karıştırmamda bile bir sürü şey öğrendim. Mesela başta kendisine fazla yüz vermeyen Che’nin Aleida hakkında “Git şu adamı yakından izle, komünist midir, nedir, bir bak bakalım” şeklinde bir misyonla geldiği konusunda duyduğu ağır şüpheler! Eğer magazin haberi arıyorsanız, Aleida’nın kıskançlıktan Che’nin kaç güzel sekreterini işten çıkardığını da öğrenebilirsiniz!
Diğer büyük efsane Camilo Cienfuegos. Zaten 1999’da Küba Devrimi’nin 40. Yılı başlıklı sergimi açtığım Devrim Müzesi’nde onun ve Che’nin Sierra Maestra’da ilerleyen mumyaları var. Devrimin koca şakacısı Cienfuegos, muziplikleri ile tanınıyor! Mesela Che ve Aleida evlenirken davetlilere “Che kızıyor, herkes kendi yemeğini getirsin” diye espri yapıp neredeyse herkesin oraya ellerinde tencerelerle gelmesini sağlıyor. Ama ne yazık ki bu şakacı adamı sonunda okyanus teslim alıyor.
Bu iki arkadaşına en büyük payeleri dağıtmaya devam eden Fidel ise, tabii ki dün de bugün de adanın her şeyi. Diktatör Batista’nın adada kurduğu işkence, baskı ve soygun rejimine karşı akıl almaz derecede cesur ayaklanmanın lideri, ülkeden kaçarak giden Faşist kan içici Batista’dan 55 yıl sonra, 2006’da görevini kardeşi Raul’a teslim etmesine rağmen, hala son derece keskin makaleler kaleme alıyor. 2010’da ilk baskısını yapan “Obama ve İmparatorluk” kitabı ciddi biçimde ele alınmaya değer.

Tabii bu da bizi kaçınılmaz şekilde bir-iki aydır konuşulan Küba-ABD ilişkilerinde yaşanan gevşeme konusuna taşıyor. Fidel, “İmparatorluğa rağmen” konuyu veto etmiyorsa, bu barışa verdiği önemden. Şu anda tüm veriler uçuşuyor. Bir yandan ABD Bakan Yardımcısı Roberta Jackson Büyükelçilik açılması için Havana’da görüşmeler yaparken, diğer taraftan soğuk savaş dönemini özlemişe benzeyen Putin de Küba’ya yeni silah gemileri yollayarak üs peşinde koşup tarihi hortlatmaya çalışıyor. Bir yandan ABD, vatandaşlarına Küba’dan 100 dolarcık puro getirme hakkı verirken, diğer yandan Raul Castro, şimdiden Guantanamo Amerikan askeri üssünün kaldırılmasını talep ediyor. İşin en matrak tarafı ise, büyük Amerikan şirketlerinin hepsinin o müthiş potansiyelli piyasaya girmek için “aportta”’bekliyor olmaları. Raul durumu hem üstleri, hem de altları ile en geniş şekilde istişare ederken, Küba’nın romantizmi dünyayı sallamaya devam eden devriminden ödün vermeden, bu yeni sentez nasıl yaşanabilir, onun hesaplarını yapıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.