16 Ekim 2020 Cuma

ERMENİSTAN’IN SALDIRGAN YÜZÜ VE BATI | Bedri Baykam | 15.10.2020

Batı’nın gözünde, bazı ülkeler son derece geniş bir krediye sahiptirler! Savaş da açsalar sivillere de saldırsalar, gerek Avrupa gerek ABD nezdinde sanki dokunulmazlığı olan ülkelerdir bunlar! Listenin başında da Ermenistan ve Yunanistan gelir. Bir ülke olmamasına rağmen PKK’yı da bu gruba paralel bir kulvardan ekleyebiliriz. Türkiye ise ister tarihi ister güncel konularda, hep acımasızca lime lime edilir. Mesela Fransız medyasında, Türkiye genellikle “Olağan Şüpheliler” filmini hatırlatan bir şekilde sürekli sanık sandalyesindedir. Konu fark etmez, “Ermeni soykırımı” iddiaları, yüz kızarmadan her ihtiyaç olduğunda ısıtılıp sunulan “Kıbrıs işgali” yalanı, PKK saldırılarını neredeyse onaylayan alt metinler, maalesef alıştığımız tavırlar. Yalnız AKP döneminden söz ettiğimi sanmayın!

Ermenistan, Dağlık Karabağ’da üç haftadır başlattığı saldırılarla dünya kamuoyunda objektif gözlerin şimşeklerini üzerine çekti.

Türkiye’nin de doğal olarak “iki devlet bir millet” olarak gördüğümüz dost Azerbaycan’ın yanında yer almasından farklı bir şey düşünülemezdi. Ama geleneksel Batı medyası yine işgalci Ermenistan’ı “mağdur kesim” olarak göstermeyi başardı!

BATI’NIN OLAĞAN, FIRSATÇI VE İKİ YÜZLÜ TAVRI

Buna rağmen açık gerçeği gören birçok ülkenin lideri ve diplomatları, bu sefer “ateşkes” çağrıları yapma yönünde bir “orta yol” takip ederek, “Haydi çocuklar artık kavga gürültüyü bırakın bakalım” tadında komik tepkiler verdiler. Örneğin BM, Avrupa Konseyi, Amerika ve Almanya, ısrarla ortak dille “Askeri operasyonları askıya alın, masaya oturun” şeklinde çağrılar yaptılar; ancak hiçbiri “Ermenistan işgal ettiği toprakları derhal terk etsin, müzakereler sonra başlasın” diyemedi. Bir tek Fransa, AGİT-MİNSK grubundaki sorumluluğunu hatırlayarak, nasıl olduysa “tarafsız kalmamız lazım” diyerek Paris diasporasını hayal kırıklığına taşıdı. Durumu fırsat bilip Türkiye’ye de diş gösterenler arasında Kanada Başbakanı Trudeau vardı. Kanada, Türkiye’ye ihraç ettiği askeri teknolojilerin Karabağ çatışmasında kullanılıp kullanılmadığı netleşene kadar, Türkiye’ye insansız hava aracı teknolojisi ihracatını durdurduklarını açıkladı! Afganistan, Pakistan, hatta İran ve Bulgaristan gibi ülkelerden ise Azerbaycan’ın haklı mücadelesini destekleyen ve Ermenistan’ı kınayan sesler duyabildik…

Ermenistan’ın affedilmez bir şekilde yine işgalciliğe soyunarak sivil halka göz göre göre saldırıp birçok can kaybına neden olmasının ardından, Türkiye’nin net bir tavırla Azerbaycan’a verdiği destek, şaşırtıcı tepkiler de doğurdu. Mesela Soros ürünü Paşinyan sık sık rastladığımız agresif ve raydan çıkmış tavırlarıyla “Türkiye çatışmalara katılmaya hazır olduğunu göstermeseydi, bu savaş başlamazdı” şeklinde akıllara ziyan bir psikolojik taktik bile denedi! Türkiye’nin dostluk ilişkileri ve ittifaklarının doğrultusunda Azerbaycan’a arka çıkması, Paşinyan’ın ağzından “savaş kışkırtması” olarak tasvir edildi! Acaba yine akıllarında, karışan görüşen olmadan yapabilecekleri bir “Hocalı Katliamı” senaryosu mu vardı ki, bu kadar tepki verdiler? Paşinyan’ın muhalefete, Anayasa Mahkemesi’ne ve eski başkanlara ne muameleler reva gördüğünü de duyuyoruz! Arkasından sözde ateşkesten önce ve sonra sivil hedefleri açıkça bombalamaları, onca Azeri kardeşimizi öldürmeleri, ilk kez yaşadığımız bir şey değil ama bu cüret insana her seferinde “pes” dedirtiyor. Buna rağmen Azerbaycan, Ermenistan’ın ilerlemesini durdurduğu gibi, yıllardır işgal edilen topraklarının da bir kısmını kurtardı. Ermenistan ise sivillere, okullara ve basına bombalar yağdırmaya devam ediyor. Bunun kaynağı, Batı’dan buldukları yüz… Mesela geçen haftaki Fransız Le Point dergisi, Ermenistan’ı aklayarak, aynen yukarıda tarif ettiğim üç konu üzerinden Türkiye’ye ve işin ucunda da Azerbeycan’daki savaşa yükleniyor! Batı’nın tipik bir komprime anti-Türk harmanı!


LOS ANGELES VE NEW YORK’TAN GELEN KÖTÜ SİNYALLER

Los Angeles’ta Ermeni diasporası çok güçlü. Tabii ki onlar bu çatışmaya Ermeniler’in açısından bakıyorlar. Los Angeles’ta yerel yönetim, açıkça Ermeniler’i tutmasının dışında, Biden’ın da Ermeniler’e verdiği destek, artık yıllardır beklenen “Soykırımın ABD’de resmi olarak tanınması” açısından önemli gelişmelere yol açtı. Başta Los Angeles Times, New York Times ve Boston Globe gibi büyük gazetelerin haberlerde kavganın tetikleyicisi Ermenistan’ın gözüyle yaptıkları haberler ve lobi baskılarının ciddi bir sonucu oldu: Geçtiğimiz hafta sonu, Los Angeles Başkonsolosluğumuz ne yazık ki 35.000 kişi gelen Ermeni grupların ağır taciz ve tahrik baskınına hedef oldu. Başkonsolos Can Oğuz, stresli anlar yaşadığını öğrendik, güvenliğe çok dikkat etmek lazım. Ünlü Highway 101, yine Ermeniler tarafından kapatıldığı için de ambulanstaki bir hastanın vefat ettiği de konuşulanlar arasında… Biden’dan da güç alan Ermeniler, Los Angeles’ta Birleşik Okullar Birliği’nin (LA Unified Schools) 24 Nisan’ı “Soykırım anma günü” olarak ilan ettirmeyi başarmanın eşiğindeler! Bireysel çabalar harcayarak bu yıpratmalara direnen vatansever Amerikalı Türkler tabii ki var, birçoğunu da şahsen tanıyorum. Ama maalesef Türk derneklerimiz, polis ve yerel yönetimlerin de Ermeni diasporasının tarafını tutmalarından dolayı kendilerini çekingen davranmaya mecbur hissediyorlar. Bu arada bu ırkçı kararı ilan eden resmi yazıda da, “Azerbaycan’ın Türkiye’nin desteğiyle Ermeni topraklarına saldırdığı” şeklinde desteksiz palavralar atılabiliyor. Aynen uzun bir sohbette New York’ta da aynı nabzın zorla attırıldığını aktaran eski avukatım olan bir dostumun dediği gibi: “Amerikalıların büyük çoğunluğu, zaten şu anda yalnız sağlıklarıyla ilgileniyorlar. Azerbaycan olaylarını izleyen az sayıda Amerikalı da ‘Azeriler masum Ermenilerin topraklarına saldırdı’ gibi bir kaba yalandan başka bir şey bilmiyorlar”.

Ateşkesten daha önemlisi, Ermenistan’ın artık uluslararası hukuku hiçe sayan tavrını derhal bırakması ve işgal ettiği toprakları terk etmesi!

Ama unutmayalım: Ermenistan’ı ağır şekilde eleştiren bu yazı, ne yeryüzünde yaşayan Ermeni halkına, ne de ülkemizde yaşayan sevgili Ermeni vatandaşlarımıza tek bir kötü söz söylenmesini kabul edebileceğimiz anlamına tabii ki gelmiyor. Tersine, halkların dostluğuna el uzatmak ödevimiz. Her Ermeni vatandaşımız canımızdır. Dost Azerbaycan’ın yaşadığı acıların artık işgalin son bulmasıyla bitmesi dileğiyle, Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.