28 Ağustos 2014 Perşembe

BASIN BÜLTENİ | İSTANBUL’DA MUHALİF CHP MİLLETVEKİLLERİ VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜ MENSUPLARI KILIÇDAROĞLU’NUN İSTİFASINI İSTEDİLER




BASIN BÜLTENİ
İSTANBUL’DA MUHALİF CHP MİLLETVEKİLLERİ
VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜ MENSUPLARI
KILIÇDAROĞLU’NUN İSTİFASINI İSTEDİLER

SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI:

26 Ağustos 2014 tarihinde Piramid Sanat’ta (İstanbul), CHP Kurultayı ile ilgili bir toplantıya katılan CHP milletvekilleri Süheyl Batum, Nur Serter ve Birgül Ayman Güler, kurultay öncesi net ve sert mesajlar vererek Kılıçdaroğlu’nun partinin başında kalmaya devam etmesinin 2015 seçimlerinde bozgundan başka bir şey getirmeyeceğini vurguladılar. Milletvekilleri ve kitle örgütü mensupları ortak kararla Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifasını istediler.


Yurtsever Hareket sözcüsü Bedri Baykam’ın daveti üzerine yapılan toplantıya birçok sivil toplum örgütü yöneticileri ve üyeleri ile yazar ve sanatçılar katıldı. CHP eski milletvekileri Necla Arat ve Onur Öymen de konuşmacılar arasındaydılar. Bu arada toplantıda çok önemli vurgular da yapıldı. Nur Serter, Kılıçdaroğlu’na karşı yürüttükleri ilkeli muhalefet nedeniyle milletvekili seçilemeyecek dahi olsa, bunun "hiç umurunda olmadığını", doğruları sonuna kadar savunmaya devam edeceğini söyledi. Serter ayrıca örgütün içinden gelen İnce’ye muhalif milletvekilleri olarak güvendiklerini belirtti. Bedri Baykam, Kılıçdaroğlu’nun 2010’daki kaset krizi sonrasında kendisini ve tüm partiyi sahte bir “Gandhi Kemal” imajıyla kandırarak, demokrasi sözü vermesine rağmen partiyi bu kavramdan daha da uzaklaştırdığını vurguladı. Süheyl Batum, önceleri parti yönetiminde Kılıçdaroğlu'na en yakın noktada çalıştığını, ancak adım adım globalizme verilen ödünleri ve Atatürk düşmanları ile kurulan ittifakları gördüğünde kaçınılmaz olarak tepki verdiğini aktardı. Birgül Ayman Güler, konunun bir CHP sorunu değil, “ticaret ve ihanete karşı bir Türkiye savaşı” olduğuna parmak bastı. Necla Arat, CHP’nin Türkiye’de laik-Atatürkçü mücadeleyi tıkamasının sürmesi halinde, hangi alternatiflerin gündeme geleceğinin düşünülmesi gerektiğini aktardı. Onur Öymen, Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu’nun geçmesinin, çok daha önceden bazı yabancı güçler tarafından öngörülüp planlandığının giderek ortaya çıktığına işaret etti. Aydınlık yazarı Şule Perinçek, “şayet CHP altıoka tüm şartlarıyla riayet etse, İşçi Partisi’nin kepengi kapatıp CHP’ye katılmaya hazır olduğunu” vurguladı. Aydınlık Daily’nin Genel Yayın Koordinatörü Cüneyt Yüksel, CHP yönetiminin açıkça tüzük suçu işlediğini hatırlattı ve Kemalist CHP’lilerin birleşmesi gerektiğini vurguladı. Sanatçı Denizhan Özer ise CHP’nin elitist tavırları nedeniyle Artvin dahil birçok noktada seçim kaybettiğini, sol kulvara geçmeyi ihmale devam ederse, hiçbir zaman toparlanamayacağını hatırlattı.


Toplantıya katılanlar arasında Yurtsever Hareket üyeleri Erbil Kılıç, Mehmet Kunt, Saim Atacan, Atakan Mert dışında, Mersin Milli Merkez Başkan Yardımcısı Turgut Tol, Cumhuriyet Kadınları İstanbul Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Berrin Asatoğlu, Bakırköy Sanatçılar Derneği Başkanı Cihat Dalan, Bağdat Caddesi Forumu'nun birçok üyesi, TGB’li Ali Yücel ve Sinan Sungur, tiyatrocu Cihat Tamer, 68’liler Birliği yöneticisi Rafet Akalın, Sanatçılar Girişimi Sözcüleri Orhan Aydın ve Orhan Kurtuldu, Cumhuriyet Okurları Koordinatörü Namık Kemal Boya, UPSD Yönetim Kurulu’ndan Bahri Genç, Tijen Şikar, Nebahat Karyağdı, Murat Havan, Turan Büyükkahraman, Ekin Onat, yazar Deniz Banoğlu, ressam Tülin Onat, KADER Yöneticisi Nilüfer Akaktan, Kadıköy Kemalist CHP’lileri temsilen Can Pandır, CHP Kadın Kolları Meclis üyesi Semiha Gökçen ve birçok yurtsever vardı. Toplantıyı CHP eski Parti Meclisi Üyesi Bedri Baykam yönetti. Dört saat süren oturumun sonunda şu sonuçlara varıldı:


1- Kemal Kılıçdaroğlu, artık geniş Cumhuriyetçi Atatürkçü halk kitleleri nezdinde güvenini yitirmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, partinin temel felsefesine tamamen ters düşen bir İslam referanslı adayı parti içinde hiç kimseye danışmadan partiye ve seçmenlere dayatılmış, Recep Tayyip Erdoğan’ın bu şekilde önü açılmış ve Çankaya’ya çıkmıştır. Halkımızın verdiği tarihi Gezi Direnişi mesajı hiç alınmamış, tüzük söz verildiği gibi demokratikleştireleceğine, tam tersine Kemal Kılıçdaroğlu partide tek adam diktatörlüğü oluşturma hevesine kapılmıştır. Ayrıca İnönü ve Atatürk dönemleri gereksiz şekilde satır aralarında hırpalanırken, akıl almaz şekilde Menderes ve Özal dönemlerini yüceltme gafletine düşülmüştür. Partinin yönü sağa çevrilmiş, sol ve Kemalist değerler ikinci plana atılmış, parti köklerinden koparılmaya çalışılmıştır. Bu tavırlarıyla Kılıçdaroğlu artık CHP’nin başında kalamaz, kaldığı her gün partiye zarar vermektedir.
2- Delegeler ise her fırsatta ellerindeki yetkilerden vazgeçerek, Parti Meclisi için blok listeye onay vermeye alıştırılmışlardır. Bu şekilde payeler alan Parti Meclisi ise, Milletvekili ve Belediye Başkan adaylarını, Genel Başkan’ın ve hemen yanıbaşındaki “politbüro”nun seçmesinde hiçbir problem görmemiş ve yetkilerini sürekli olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na devretmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Örgütün gerçek yetki ve işlevlerini bu şekilde sıfırlayan Kılıçdaroğlu, seçtiği kişilere sıfatlar dağıtarak, kendine bağımlı bir insanlar grubunun desteğiyle parti içi iktidarını pekiştirmek istemektedir. Bu ısrarlı yanlış seçimler yüzünden, parti yörüngesinden çıkmış, köklerinden uzaklaşmış, “Ekmek için Ekmeleddin” projelerine teslim olmuştur.
3- Yaklaşan olağanüstü kurultay çerçevesinde, Kılıçdaroğlu dışında adaylığını koyan tek isim Muharrem İnce olmuştur: Partide yıllardır temellendirilen parti içi demokrasiyi ve özellikle 2010’da hazırlanan Demokratik Tüzük Çalışması’nda önerilen tüm üyelerle önseçim ve elektronik çipli kartlarla tüm üyelerle Genel Başkan seçimi projelerini de yaşama geçirmek istemesi, İnce adına olumlu bir puandır.
Buna karşın Muharrem İnce’nin şu ana kadar demokratik kitle örgütleriyle, aydınlarla ve hatta kendi muhalif milletvekili arkadaşlarıyla bile olan iletişimi ne yazık ki oldukça zayıf kalmıştır. Bu kadar kritik ve zor bir kurultaydan önce destek arayışında olması gerekirken, bu noktaların ihmale uğramış olması bir zaaftır. CHP’nin seçmen kitleleri ve muhalif kitleler, İnce’nin her konuda, genel anlamda ne düşündüğünü çok daha açık biçimde ifade etmesini istemektedirler. “Kime ve neye destek vermemiz istendiğini bilmek istiyoruz” cümlesi sık sık duyulan bir serzeniştir. Ayrıca İnce’nin kadrosunda kimlerin yer aldığının da hiç bilinmemesi ve tek kişilik orkestra gibi hareket etmesi de soru işaretlerini uyandırmaktadır. Muharrem İnce’nin bir an evvel, 2015 Genel Seçimleri'nin büyük önemini de hatırlayarak, bu şüpheleri bertaraf edecek bir şeffaflıkla bu soruların yanıtını vermesi ve gerek CHP örgütünde, gerek kamuoyunda daha büyük bir destek tabanı araması son derece elzem bir hal almıştır.

Sonuç olarak:
CHP örgütü ve delegeleri, acil olarak 2014 Kurultayı’nın bir değişim kurultayı olduğu bilincine varmalı ve yurdun her yerinden Ankara’ya akarak, herkesi şaşırtacak bir kurultaya imza atmalıdırlar.
Aksi takdirde CHP, kendi kimliğinden ve sol-Kemalist değerlerinden vazgeçerek, çarkı sağa kırarak, aynen daha önce merkez sağ partilerin yaşadığı gibi kendi kendini sıfırlayacaktır.
Global güçlerin her türlü senaryoyla Türkiye’yi Atatürkçü çizgiden uzaklaştırmaya çalıştıkları şu günlerde CHP, Ana Muhalefet Partisi olarak, Kemal Kılıçdaroğlu ve politbürosunun sandığı gibi neo-liberalizm ve ılımlı İslam’a teslim edilebilir bir parti değildir. Buna benzer projeleri daha önce yaşama geçirmeye çalışan Yeni Demokrasi Hareketi ve 10 Aralık Hareketi gibi siyasi çabaların hiçbir yere varmadığını çok iyi biliyoruz. Şimdi de bu beyhude çabaların en üst katından CHP’ye el atmış olmaları üzücü bir tarihi gaftır. Türkiye Cumhuriyeti halkı bu senaryonun yaşama geçmesine ve CHP’nin gerçek kimliğinden uzaklaşmasına izin veremez. 2015 seçimlerinden önce, son durak olan kurultay, bu nedenle tarihi bir öneme sahiptir.



Katılımcılar ayrıca bu bildirinin yurt çapında yayılması konusunda fikir birliğine vardılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.