4 Haziran 2013 Salı

HÜKÜMET HALA KONUYU ANLAYAMAMIŞ!! / Bedri Baykam / 4 Haziran 2013 tarihli Cumhuriyet makalesi..


             Tarihin en büyük ve en coşkulu halk hareketlerinden biri yaşanıyor. Yalnız sivil toplum ve gençler yok sokakta. Teyzeler, liseliler, rock’çular, işsizler, işçiler, herkes meydanlarda "Tayyip İstifa!" diye ortalığı inletiyorlar! Halk artık bardağı taşıran damla ile beraber zincirlerini kırdı, "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" dizelerini fena halde hatırlamış durumda. Sokak görüntüleri dünyada birinci haber durumunda...
            Ne beklersiniz? En azından hükümetin, "Yahu biz nerede kantarın topuzunu kaçırdık da bu sonuç çıktı ortaya, nerede hata yaptık?"diye kendi kendine sormasını, değil mi? Ne gezer? Tam tersine! Başbakan, tarihin en büyük medya yağcısının karşısında televizyonda coştukça coştu: "3-5 çapulcuya pabuç bırakmam, Topçu Kışlası’nı yapacağız, AKM’yi yıkacağız, Taksim'e cami yapacağız". Bir de bildiğiniz gibi, "Efendim ne olmuş, biz söktüğümüzden daha fazla ağaç dikiyoruz" diyen güruh var!
            Demek ki Sn Başbakan'a hatırlatmak lazım "ideolojik icraatlarını": Liseleri zorla ve ihtiyaç dışı İmam Hatip'e çeviren, 19 Mayıs ve 23 Nisan kutlamalarını yasaklamaya, bu tarihi günleri yok saymaya kalkışan, Ergenekon ve Balyoz davalarının hukuk ve mantık dışı akışlarını destekleyen, T.C. ibaresini yok etmeye çalışan, heykelleri yıkıp tiyatroları sansürleme peşinde koşan, Aleviler’e karşı ağıza alınmayacak sözler sarf eden ve alakasız şekilde halka alkol yasakları dayatmaya çalışan, “iki ayyaş"tan söz etmeye cüret eden sizler değil miydiniz? Bunların da"performanslarınızın” küçük bir kısmı olduğunu biliyoruz, siz çok daha çalışkansınız! "İstesek biz de Türkiye'nin en az 50% sini sokağa dökeriz" sözlerini ise, ne siz söylemiş olun, ne de biz duymuş olalım. Çünkü bu kardeş kavgasına çanak tutmak olur! Sokaktaki halk kavga değil, barış ve özgürlük arıyor.
             İşte bu nedenlerle o “üç-beş çapulcu" sokaklarda! Hala anlamayan AKP’li varsa hatırlatalım dedim! Ve faşist yöntemleri hatmetmiş görünen polis akıl almaz bir şiddetle saldırıyor, maaşını ödeyen halka! Görüntüleri artık halkın çöplüğe attığı televizyon kanallarından izlemiyoruz tabii ki. Sosyal paylaşım sitelerinden geliyor korkunç sahneler: İzmir’de polisin tazyikli su ile düşman görüp denize itmeye çalıştığı direnişçiler, camları kırıp evlerin içine attığı gaz bombaları, acımasızca dövdüğü insanlar,  yerlerde yatan hareketsiz ve içimizi ürperten vücutlar, yüzü gözü kan içinde direnişçiler... CHP İl Başkanlığı’na ve Mülkiyeliler Birliği’ne yapılan faşist baskınlar... Bu arada hakkını yemeyelim: Gerçek televizyonculuk yapan başta Halk TV, Ulusal Kanal,  Hayat TV gönüllerde taht kurdular... "Merkez Medya" ise yalnız sınıfta kalmakla yetinmedi, basın tarihine yüz karası olarak geçtiler. Kendi ülkesinde halk demokratik devrim peşindeyken evlilik veya penguenlerin hayatı hakkında program yapabilen hilkat garibeleri olarak kaydedildiler kara sayfalara...
                Helal olsun AKP'ye! Aslında büyük iş başardılar! İşsizi işçisi, liselisi üniversitelisi, burjuvası memuru, tüm partileri tüm dernekleri, herkesi birleştirdi. Direniş hatlarında sohbet ettiğim halk kitleleri, dünyanın en farklı ve en renkli insanlarından oluşuyor. Teşekkürler! Yıllardır"Atam izindeyiz" diyen halk, artık izinden döndü ve görevinin başında!
                İtiraf etmem lazım, ülkeyi bu gerginlik ve kaos ortamında acı acı gülümseten anlar da yaşandı: Mesela Esad'ın "Halkına zulüm yapan Erdoğan'ı kınıyorum" demeci! Etme -bulma dünyası derler buna! Bir de olaya mizah katmayı başaranlar vardı: Çarşı grubu mesela, 155’i arayıp polise "Öğlen oldu, gelmiyor musunuz?" diye sorabilmeleri ve eklemeleri, "Sizde kavun gazı da var mı, getirin de rakıyı açalım!" Bu arada ele geçirdikleri kepçeye "POMA" adı vermeleri, yani "Polise müdahale aracı"! Bu arada gözümü yaşartan sahneler arasında, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarının kolkola "Beşiktaş seninle ölmeye geldik" diye Beşiktaş'a girişleri vardı...
             Bu hareket halkın; siyasi partilerin değil. Ama tüm muhalif partilerin tabii ki bu halk hareketini her an desteklemeleri lazım. Keza bu sendikalar için de doğru. KESK grev kararı almış. Yetmez, DİSK'in de bu girişime destek vermesi ve hükümetin anlamsızca sertleşen söylem ve eylemlerine karşı net tavır alması lazım. Bu kararlar uygulanmadan sonuç alınamaz.
             Bazı olumlu hatırlatmalar yapacağım: Önümüzde tatil yapmayacağımız bir tatil süreci var. Önümüzde okul yok, sınav neredeyse kalmadı ve hepsinden önemlisi futbol maçı yok, hatta diziler (!) tatilde! Yani Türkiye'nin daha önemli hiçbir işi yok! Hava da güzel... Daha ne istiyorsunuz? Şimdi halkın sesini sağduyu içinde yükseltme zamanı!

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.