Dün
41. katlediliş yılında andığımız 68 Kuşağı’nın önderi
Deniz Gezmiş, bu ülkede hep yaşamaya devam eden bir efsane olarak
kalacak. Dün 68’liler Birliği Vakfı’mızın değerli
üyeleriyle beraber İTÜ’nün önünden Dolmabahçe’ye doğru
yürüyüp, 68 Kuşağı’nın cesur ve vatansever öğrencilerinin,
dönemin en civcivli günlerinde Amerikan askerlerine verdikleri
dersi tekrar Türkiye’ye anımsattık. O günlerden beri ne
değişti? Rejim işçileri, öğrencileri, yoksulları daha mı çok
seviyor? Faşizm daha mı “medenileşti”? Dünyada emperyalizm
biraz durulup, haritalara ve ülkelerin geleceğine yön vermeye
çalışmaktan vaz mı geçti?
Hayır hiç bir şey değişmedi. Hatta ülke de, dünya da, daha kötüye gitti. Her gelen lider bir öncekini arattı. Demirel’den bugüne kadar bizi yönetenleri hatırlarsanız nereden nerelere yol aldığımızı görmüş olursunuz. Bugün ülkemiz, özgürlükler ve demokrasi açısından, 68 Kuşağı’nın içinde bulunduğu şartlardan çok daha kötü durumda. Bugün polisin kullandığı şiddet, bireysel özgürlükler, yargı sistemimiz, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, güçler ayrılığı, her biri alarm sinyalleri veriyor. Peki buna karşı ülkede sol güçler siyasi ağırlıklarını politikaya bir güçbirliği yaparak yansıtma yöntemini nihayet keşfettiler mi? Ne gezer! CHP’nin kafası özellikle Parti’nin üst katlarında her zamankinden daha karışık, diğer sol partiler ve sol sivil toplum örgütleri de Ana Muhalefet Partisi’ne karşı konuyu demokratik olarak çözmeyi imkansız hale getirecek bir dışlama içindeler. Yani Türkiye gemisi, dış bir kara emperyalizmin eli tarafından çekilerek fırtınanın orta yerine bırakılmış. İçinin durumu da her zamankinden beter.
İşte bu nedenlerle, Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu ülkede yalnız vefalı arkadaşları ve “sol duyulu” gençler ve vatanseverler tarafından değil, özlemle cesur yürekler arayan her vatandaş tarafından hatırlanıyorlar. 1997 yılında ilk 68 Kuşağı sergimi açmıştım ve 30 yıl sonra yeni bir kuşağın o gençleri tüm hikayeleriyle tanımalarını istemiştim. Konu ile ilgili yazdığım üç kitabın ardından, 2008 yılında “Bir Rüzgarın Arkeolojik Kazısı” sergisinin küratörlüğünü üstlenmiştim. Sergi yine büyük ilgi uyandırmıştı. Değerli –şimdi rahmetli olan- Avukatı Halit Çelenk, Deniz’in parkasını ilk defa bana emanet ederek sergilememe yeşil ışık yakmıştı. Daha sonra Ankara’da da açılan bu serginin ardından şimdi de Kadıköy Belediyesi CKM’de açtığı “Bir Avuçtular, Deniz Oldular” başlıklı sergiyle Deniz’leri yeniden anıyor... Soner Yalçın, Can Dündar, Ergin konuksever, Cumhuriyet Gazetesi Arşivi, Turhan Feyizoğlu, Serpil Çelenk, Bora Gezmiş, Gökalp Eren, 68’liler Birliği Vakfı, İrfan İnan, Muhammet Yüksel, Yılmaz Aysan, Everest Yayınları, Photoworld, Piramid Sanat ve benim katkılarımla açılan serginin organizatörü Sedef Narçın. Bu katkılara eklenen en önemli isim ise sevgili Mustafa Balbay. “Zulümhane” den kaleme aldığı satırların bir yerinde şunları söylüyor sevgili Mustafa:
“Devrimciler ayakta ölür ve ruhları hep kuşaktan kuşağa geçer. 30 Ekim-8Kasım 1968’de Samsun’dan Ankara’ya “bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü” düzenleyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hayal ettiği Türkiye, bizim de özlemimizdir. 6Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan hukuksuz bir yapılanma sonucu bu cezaya çarptırılmıştır. Onlar için özel mahkemeler kurulmuş, yasa maddeleri yeniden yorumlanmıştır. Bugün de onların yaşadığı hukuksuzluğa benzer zulümlerle karşı karşıya kalan yurtseverler var. Demek ki koşu bitmemiş. Bitmeyecek.”
CKM’de 10 Haziran 2013’e kadar sürecek serginin çok güzel bir yayını da çıktı. İçinde katkıda bulunanların yazıları, fotoğraflar, belgeler, sergide bulunan çalışmalarımın görselleri, gazete kupürleri ve bazı şiirler var. Konunun içini zapta geçirmek isteyen her aydın için kesinlikle elde etmeleri gereken bir arşiv kitabı. Tabii Dündar’ın yeni bitirdiği “Delikanlım, İyi Bak Yıldızlara” başlıklı video belgeseli de unutmadan... Uzun lafın kısası Deniz ve arkadaşları sizi Caddebostan’da, CKM’de bekliyorlar. Ailenizle, arkadaşlarınızla, çocuklarınızla, kalabalık gelin!
Hayır hiç bir şey değişmedi. Hatta ülke de, dünya da, daha kötüye gitti. Her gelen lider bir öncekini arattı. Demirel’den bugüne kadar bizi yönetenleri hatırlarsanız nereden nerelere yol aldığımızı görmüş olursunuz. Bugün ülkemiz, özgürlükler ve demokrasi açısından, 68 Kuşağı’nın içinde bulunduğu şartlardan çok daha kötü durumda. Bugün polisin kullandığı şiddet, bireysel özgürlükler, yargı sistemimiz, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, güçler ayrılığı, her biri alarm sinyalleri veriyor. Peki buna karşı ülkede sol güçler siyasi ağırlıklarını politikaya bir güçbirliği yaparak yansıtma yöntemini nihayet keşfettiler mi? Ne gezer! CHP’nin kafası özellikle Parti’nin üst katlarında her zamankinden daha karışık, diğer sol partiler ve sol sivil toplum örgütleri de Ana Muhalefet Partisi’ne karşı konuyu demokratik olarak çözmeyi imkansız hale getirecek bir dışlama içindeler. Yani Türkiye gemisi, dış bir kara emperyalizmin eli tarafından çekilerek fırtınanın orta yerine bırakılmış. İçinin durumu da her zamankinden beter.
İşte bu nedenlerle, Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu ülkede yalnız vefalı arkadaşları ve “sol duyulu” gençler ve vatanseverler tarafından değil, özlemle cesur yürekler arayan her vatandaş tarafından hatırlanıyorlar. 1997 yılında ilk 68 Kuşağı sergimi açmıştım ve 30 yıl sonra yeni bir kuşağın o gençleri tüm hikayeleriyle tanımalarını istemiştim. Konu ile ilgili yazdığım üç kitabın ardından, 2008 yılında “Bir Rüzgarın Arkeolojik Kazısı” sergisinin küratörlüğünü üstlenmiştim. Sergi yine büyük ilgi uyandırmıştı. Değerli –şimdi rahmetli olan- Avukatı Halit Çelenk, Deniz’in parkasını ilk defa bana emanet ederek sergilememe yeşil ışık yakmıştı. Daha sonra Ankara’da da açılan bu serginin ardından şimdi de Kadıköy Belediyesi CKM’de açtığı “Bir Avuçtular, Deniz Oldular” başlıklı sergiyle Deniz’leri yeniden anıyor... Soner Yalçın, Can Dündar, Ergin konuksever, Cumhuriyet Gazetesi Arşivi, Turhan Feyizoğlu, Serpil Çelenk, Bora Gezmiş, Gökalp Eren, 68’liler Birliği Vakfı, İrfan İnan, Muhammet Yüksel, Yılmaz Aysan, Everest Yayınları, Photoworld, Piramid Sanat ve benim katkılarımla açılan serginin organizatörü Sedef Narçın. Bu katkılara eklenen en önemli isim ise sevgili Mustafa Balbay. “Zulümhane” den kaleme aldığı satırların bir yerinde şunları söylüyor sevgili Mustafa:
“Devrimciler ayakta ölür ve ruhları hep kuşaktan kuşağa geçer. 30 Ekim-8Kasım 1968’de Samsun’dan Ankara’ya “bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü” düzenleyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hayal ettiği Türkiye, bizim de özlemimizdir. 6Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan hukuksuz bir yapılanma sonucu bu cezaya çarptırılmıştır. Onlar için özel mahkemeler kurulmuş, yasa maddeleri yeniden yorumlanmıştır. Bugün de onların yaşadığı hukuksuzluğa benzer zulümlerle karşı karşıya kalan yurtseverler var. Demek ki koşu bitmemiş. Bitmeyecek.”
CKM’de 10 Haziran 2013’e kadar sürecek serginin çok güzel bir yayını da çıktı. İçinde katkıda bulunanların yazıları, fotoğraflar, belgeler, sergide bulunan çalışmalarımın görselleri, gazete kupürleri ve bazı şiirler var. Konunun içini zapta geçirmek isteyen her aydın için kesinlikle elde etmeleri gereken bir arşiv kitabı. Tabii Dündar’ın yeni bitirdiği “Delikanlım, İyi Bak Yıldızlara” başlıklı video belgeseli de unutmadan... Uzun lafın kısası Deniz ve arkadaşları sizi Caddebostan’da, CKM’de bekliyorlar. Ailenizle, arkadaşlarınızla, çocuklarınızla, kalabalık gelin!
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.