İşte lig böyledir! “Oh ne güzel! Galatasaray takıldı. Trabzonspor takıldı. Bursaspor takıldı. Ben kolay yolumda yürüyeyim. Farkı daha da açarım “ dersin, ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Bir bakarsın en beklemediğin anda çelmeyi sen de yemişsin. Fenerbahçe, kafasında çeşitli rekor matematikleri ve galibiyet koleksiyonculuğu merakı içinde çıktığı maçta iki değil üç puan bile bırakabilirdi. Türkiye Ligi’nin bu sene her zamankinden daha çok herkesin herkesi yenebildiği veya çelmeleyebildiği bir er meydanı olduğu gerçeği, her geçen gün daha çok ortaya çıkıyor.
Sarı-lacivertliler, maça her zamanki gibi büyük seyirci desteği ile çıktı. Oyunun özellikle ilk 25-30 dakikasında Fenerbahçe, ayağa pas yapan, oyunu kendi kurgulayan, yönlendirici ve olumlu bir profil çiziyor görünse de maçın içine girdikçe çeşitli tıkanıklıklar su yüzüne çıktı. Sarı-lacivertliler, yerini bulmayan ayarsız doldur boşalt ortalarla, yerden sırtı kaleye dönük futbolculara denedikleri zararsız dikine paslarla, kendilerini oyuna hakim gösterip esasında kendi zamanlarını yediler.
İkinci yarının başında üst üste Stoch, Semih ve Emre’nin ayağından kaçan pozisyonlar, “Herhalde artık golün ucu göründü” dedirtse de daha sonra aynı amaçsız bal yapmayan arı baskısı, sarı-lacivertlilerin tıkanıklıklarını adım adım strese dönüştürdü. Dakikalar geçtikçe liderin galibiyete olan inancının kaybolduğu ve Samsunspor’un gittikçe daha yere sağlam basarak paniklemeden oynadığı bir maç izledik. Özellikle üst üste gelen kötü şutlar ve orta sahanın yaratıcılıktan yoksun baştan savma pasları ve Alex’in çok iyi bir gününde olmayışı, maçı adım adım beraberliğe taşıyan faktörlerdi.
Ama size bir itirafta bulunayım; Her ne kadar kalbim sıkıştıysa da ligin bu ağır stresini özlemişim. Bu futbol gerginliği yazın başından beri yaşadığımız diğer dramatik senaryolardan çok daha güzel. Sarı-lacivertlilerin elinde artık 27 maç üst üste yenilmeme rekoru ve bu hafta içinde Kara Kartal’a karşı geliştirmeye çalışacakları 12 maçlık deplasman galibiyet rekoru var. Bunlar da az şey değil, ama sarı-lacivertlilerin hızla bu istatistikleri unutup hem kendilerine hem seyircilerine daha çok zevk verecek sorumluluk alan bir yapıcı futbola dönmeleri şart.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.