12
gündür Küba’dayım. Buraya “40.
Yılında Küba Devrimi ve Che”
kitabımın genişletilmiş ve renkli yayınını hazırlamak için
geldim. Yok yok merak etmeyin, zamanlamanın Aksaray ziyaretiyle bir
ilgisi yok. O bölgeleri akredite yandaşlar size anlatırlar! Ben
ise, yaptığım son derece ilginç görüşmeleri daha sonra
açıklayacağım ama özet de olsa şimdi aktarılacak çok başlık
var.
Che’nin
anıt mezarına geçen hafta sonu tekrar gittim. Santa Clara’dan
Küba dostu halklarla ilişkileri götüren ICAP’ın daveti üzerine
hem sanatçılarla buluştum hem de ardından o muhteşem mekanı bir
kere daha gezme fırsatım oldu. Che ve Bolivya seferinde can vermiş
39 gerilladan 31 tanesinin kemikleri o anıtta mevcut. Esas yenilik
ise Che Müzesi. Orada nefis fotoğraflar ve bilgiler dışında,
Che’nin kullandığı envai çeşit nesneleri buluyorsunuz. Mesela
astım krizlerini aşmak için kullandığı nefes pompası, Sierra
Maestra’da kullandığı satranç seti ve dişçi aletleri, eyerii,
saati, tabancaları, tüfekleri, Kongo’da kullandığı piposu,
dürbünü, üniforması... Aralarında bir eşya var ki, içimi
titretti: Che’nin Higuera köyünde diktatör Barrientos ve CIA’in
emirleriyle öldürülmesinden önce esir tutulduğu eski okul
binasında, Ninfa Artaega’nın kendisine getirdiği çorbayı
içtiği kurşun tas. Yani yediği son yemeğin kabı. Buna kalp mi
dayanır? Resmen tarihin o melun anının sıcaklığını üzerinizde
hissediyorsunuz.
“Hala
mı Che? Yetti artık”
diyenler varsa, şunu iyi bilsinler: Devrim burada 55 yıldır
yaşıyorsa, emin olun Che’nin ve biraz da Camilo’nun sayesinde.
Diyelim ki şundan bundan şikayet ettiğinde Castro’ya bile
gizlice fatura çıkarmaya kalkan Kübalılar bile, Che deyince
saygıyla duruyor. Che’nin burada tam bir dokunulmazlığı var ve
efsanesi de özenle korunuyor. Mesela Che’ye 4 çocuk veren Aleida
March’ın “Che’yi
Hatırlamak”
başlıklı kitabı, daha 2012’de çıkmış. İlk karıştırmamda
bile bir sürü şey öğrendim. Mesela başta kendisine fazla yüz
vermeyen Che’nin Aleida hakkında “Git
şu adamı yakından izle, komünist midir, nedir, bir bak bakalım”
şeklinde bir misyonla geldiği konusunda duyduğu ağır şüpheler!
Eğer magazin haberi arıyorsanız, Aleida’nın kıskançlıktan
Che’nin kaç güzel sekreterini işten çıkardığını da
öğrenebilirsiniz!
Diğer
büyük efsane Camilo Cienfuegos. Zaten 1999’da
Küba Devrimi’nin 40. Yılı başlıklı
sergimi açtığım Devrim Müzesi’nde onun ve Che’nin Sierra
Maestra’da ilerleyen mumyaları var. Devrimin koca şakacısı
Cienfuegos, muziplikleri ile tanınıyor! Mesela Che ve Aleida
evlenirken davetlilere “Che
kızıyor, herkes kendi yemeğini getirsin”
diye espri yapıp neredeyse herkesin oraya ellerinde tencerelerle
gelmesini sağlıyor. Ama ne yazık ki bu şakacı adamı sonunda
okyanus teslim alıyor.
Bu
iki arkadaşına en büyük payeleri dağıtmaya devam eden Fidel
ise, tabii ki dün de bugün de adanın her şeyi. Diktatör
Batista’nın adada kurduğu işkence, baskı ve soygun rejimine
karşı akıl almaz derecede cesur ayaklanmanın lideri, ülkeden
kaçarak giden Faşist kan içici Batista’dan 55 yıl sonra,
2006’da görevini kardeşi Raul’a teslim etmesine rağmen, hala
son derece keskin makaleler kaleme alıyor. 2010’da ilk baskısını
yapan “Obama
ve İmparatorluk”
kitabı ciddi biçimde ele alınmaya değer.
Tabii
bu da bizi kaçınılmaz şekilde bir-iki aydır konuşulan Küba-ABD
ilişkilerinde yaşanan gevşeme konusuna taşıyor. Fidel,
“İmparatorluğa rağmen” konuyu veto etmiyorsa, bu barışa
verdiği önemden. Şu anda tüm veriler uçuşuyor. Bir yandan ABD
Bakan Yardımcısı Roberta Jackson Büyükelçilik açılması için
Havana’da görüşmeler yaparken, diğer taraftan soğuk savaş
dönemini özlemişe benzeyen Putin de Küba’ya yeni silah gemileri
yollayarak üs peşinde koşup tarihi hortlatmaya çalışıyor. Bir
yandan ABD, vatandaşlarına Küba’dan 100 dolarcık puro getirme
hakkı verirken, diğer yandan Raul Castro, şimdiden Guantanamo
Amerikan askeri üssünün kaldırılmasını talep ediyor. İşin en
matrak tarafı ise, büyük Amerikan şirketlerinin hepsinin o müthiş
potansiyelli piyasaya girmek için “aportta”’bekliyor olmaları.
Raul durumu hem üstleri, hem de altları ile en geniş şekilde
istişare ederken, Küba’nın romantizmi dünyayı sallamaya devam
eden devriminden ödün vermeden, bu yeni sentez nasıl yaşanabilir,
onun hesaplarını yapıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.