UPSD
ve PİRAMİD SANAT'IN DÜZENLEDİKLERİ PANEL YAPILDI
AKM
NEDEN KAPALI?
Dünya
Sanat Günü etkinlikleri vesilesiyle Piramid Sanat ve UPSD’nin
düzenledikleri “AKM NEDEN KAPALI?” isimli panel, konunun en
yetkin isimlerinin katılımıyla Taksim’deki Piramid Sanat'ta 17
Nisan, Cuma günü gerçekleşti. Mimarlar Odası'ndan Mücella
Yapıcı'nın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı oturumu
UPSD Başkanı Bedri Baykam yönetti, Mimarlar Odası Genel Başkanı
Eyüp Muhçu, Sanatçılar Girişimi sözcülerinden Orhan Aydın,
İŞTİSAN Başkanı oyuncu Levent Üzümcü konuşmacı olarak
katıldılar. Ayrıca kürsüye davet edilen CHP Kültür Sanat
Platformu Başkanı Ercan Karakaş, Vecdi Sayar, Devlet Opera ve
Balesi'nin eski Genel Müdürü Suat Arıkan, Sanatçılar
Girişimi’nden Orhan Kurtuldu ve Oyuncular Sendikası'ndan Candaş
Baş ve Iraz Yöntem konu hakkında birer bildiri sundular.
Toplantıyı
açan Bedri Baykam, AKM'nin tarihçesini hatırlattıktan sonra,
bugüne kadar AKM'nin kapalı kaldığı son 7 yılda, sahneye
konamayan yüzlerce tiyatro, bale ve opera oyununun yanı sıra,
açılamayan yüzlerce resim sergisine de dikkat çekti. "AKM'nin
altından noktasal bir fay hattı mı geçiyor? İçinde tehlikeli
hayaletler mi cirit atıyor?"
sorusunu sordu. Hiç bir gerekçe göstermeden AKM'nin kapalı
kalmasının artık kabul edilemez bir hal aldığını belirten
Baykam, AKP iktidarının Taksim ve Beyoğlu'nda yürüttüğü
operasyonların niyetinin açık olduğunu, onun da çağdaş
insanların sanat, eğlence ve buluşma merkezi olan bu alanı
giderek kullanılamaz bir duruma düşürme arzusu olduğunu
vurguladı. Devletin, bu ülkede 110.000 cami açarken tek bir Modern
Sanat Müzesi açmadığına dikkat çeken Baykam, sanatı açıkça
hedef gösteren AKP’nin bu tavrının, ancak kentin ibadet
yerlerinin yarısını kapatmaya kalkışacak başka bir basiretsiz
iktidar anlayışı ile kıyaslanabileceğini vurguladı.
Daha
sonra söz alan Orhan Aydın, liberal isimlerin o dönemde olup
biteni perdelediklerini ve artık "aramızda dolaşamayacak hale
geldiklerini" vurguladı. Aydın ayrıca Gezi dönemindeki dört
talebin hala canlı kaldığını, bunların bağımsız yargının
üstünlüğünün sağlanması, Topçu Kışlası projesinden
vazgeçilmesi, AKM'nin derhal onarılıp yeniden açılması ve son
olarak da Gezi Direnişi sürecinde öldürülen gençlerin hesabının
sorulması olduğunu yineledi. "Bir
ülkenin operasını budaması, geleceğini budamaktır. Buna izin
veremeyiz"
dedi. Aydın aynı zamanda AKM’nin kurtulmasının yalnız
sandıktan değil sokaktan geçtiğine inandığını vurguladı.
Levent
Üzümcü, sanatla ilgili yapılan her şeyi geniş halk kitleleri
için yaptıklarını hatırlattı. “Bizim
atacağımız her geri adım, Türk sanatının 10 yıl geri gitmesi
anlamına geliyor. İşte o zaman AKM yok olacaktır. Biz dört
elimizle, avucumuzla AKM'ye sarılmış durumdayız. Bizler kötü
insanlar değiliz, kötü gösteriliyoruz. Alnımız ak"
Eyüp
Muhçu, dünyanın hiç bir yerinde bir yapıyla ilgili bu kadar
tartışma ve müdahale olmadığını söyleyerek söze başladı.
AKM'nin 70 yıllık ömrünün 38 yılının inşaat ve kapalı kalma
süreçleriyle geçtiğini hatırlatan Muhçu "Taksim Cumhuriyet
ve emek meydanıdır. AKM'nin olmadığı bir Taksim düşünülemez.
Süreklilik değeri vardır. Her şeyden önce anı, simge yani
manevi bir değeri vardır. Buna karşı AKM yağmacı bir
diktatörlüğün hasmane tutumuyla karşı karşıya kalmıştır.
AKM'nin yaşadığı şanssız dönüşümlerde maalesef geçmişte
yanımızda olan iki numaralı Koruma Kurulu Başkanı Metin Tapan
aracı oldu. Restorasyon tavsamıştır. Bakım-onarım yargı kararı
doğrultusunda gerçekleştirilememiştir. Sabancı Holding’in
başlattığı onarım inşaatı, 20 Mayıs 2013’te Tayyip
Erdoğan’ın emriyle durdurulmuştur. Ardından yargı kararlarına
rağmen kaçak saray inşa edilmiştir”.
Muhçu,
2010 İstanbul Avrupa Başkenti projesinin danışma kurulunda
olduğunu ama ajans hesaplarının denetlemediğini Bilgi
Üniversitesi’ne de “bir sergi için 20 trilyon lira
aktarıldığını” vurguladı. Muhçu ardından şu soruyu sordu:
“müfettişler
bu parayı arıyorlar mı?”.
Diktatörlük açısında AKM’yi yıkmanın onlar açısından
elzem hale geldiğini söyleyen Muhçu, Çamlıca tepesine yapılan
“anıtsal
mezar”ı
hatırlattıktan sonra “İstanbul’a
ne yaparsanız yapın AKM yıkılmadan yeni simge yapamazsınız.
Simge yapacağım diye yola çıkamazsınız. Simgeler yaşanmışlıkla
oluşur ve kendini kabul ettirir” dedi.
7 haziran seçimlerinin bu baskı rejiminden kurtulmak için çok
önemli bir çıkış yolu olduğunu belirtti. Bu arada AKM’nin
geri alınması için bir heyet oluşturarak yerinde tespit
yapılmasının da iyi bir yol olarak gördüğünü söyledi.
Ercan
Karakaş AKM’de yılda 855 etkinlik olduğunu bir milyon
izleyicinin bundan faydalandığını hatırlattı. AKM’yi kapatan
zihniyetin “dini
içerikli sanata” destek
olacağını açıklamaktan çekinmediğini hatırlatan Karakaş, bu
mantıkla yalnız milli-dini-ahlaki-folklorik eserlerin devletçe
kabul görüldüğünün itiraf edildiğini söyledi. Karakaş,
CHP’nin iktidar olması halinde kültür ve turizmi kesinlikle
ayıracaklarını ve AKM’yi ise hızlı bir restorasyona alarak bir
yıl içinde hizmete açacaklarının sözünü verdi.
Vecdi
Sayar “son
günlerde sinema konusunda yaşananların AKM konusunda da örnek
olması gerektiğini”
belirtti. Sayar bu konuda AKM konusunda oluşturulacak güç
birliğinin karşısında baskı rejiminin dayanamayacağını
belirtti.
Devlet
Opera ve Balesi eski Müdür ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan,
geçmişte AKM’yi Avrupa’daki diğer sahnelere oranla daha
eleştirel baktığını ancak 2010 yılı etkinlikleri
kapsamında
Murat Tabanlıoğlu projesini gördüğünde söyleyebildiği tek
şeyin “harika
bir proje ama derhal ayrı bir arsa arayın çünkü bu işlevsel bir
görüntü olarak AKM ile alakası olmayan bir proje”
Arıkan, en büyük tepkiyi seyircinin kendisi vermesi gerektiğini
vurguladı.
Oyuncular
Sendikası yönetim kurulundan Candaş Baş, “Bugün
Devlet Opera ve Balesi’nin tütün fabrikasında rutubet içinde
çalışmaya mecbur kaldığını”
söyledi. AKM ile beraber yalnız dört sahnenin değil, prova
salonları, dekor kostüm odaları ve kulislerin de yok olduğunu
hatırlattı. Fuat Onan’ın “AKM
yıkılacaksa alkıştan yıkılsın”
sözlerini hatırlattı.
Yine
Oyuncular Sendikası yönetim kurulundan Iraz Yöntem eğitim, hukuk,
kültür ve sanat programlarının iktidarlarla değişmemesi
gerektiğine vurgu yaptı. Sanatın yalnız bir eğlence değil bir
ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye’de artık seyircilerin de
suç duyurusu yapması gerekliliğini de vurgulayan Yöntem,
“mesleğimizi
icra edecek alan bulamıyoruz, alternatif sahneler yaratıyoruz”
dedi.
Sanatçılar
Girişiminden tiyatrocu Orhan Kurtuldu, AKM’nin “sanatçıların
yanyana gelmemesi için, seyircilerin yanyana gelmemesi için ve
örgütlü toplum istenilmediği için kapalı tutulduğunu”
söyledi.
“AKM Cumhuriyet demektir. Aydınlanmanın tam merkezidir. Herkes
orayı kendi çıkarına göre dizayn etmek istiyor”
dedi. Sözlerine şöyle devam etti: “14 Şubat 2007’de AKM’nin
tescilini kaldırmak üzere girecekleri toplantıyı öğrendim.
Noterden onaylı ihtarname çekip Mete Tapan’la da kurul
toplantısına girmeden önce görüştüm ve bunun suç teşkil
edeceğini ve bütün sanatçıların tepkisini çekeceğini
anlattım. “Bu
bireysel mi sanatçıların görüşümü”
diye sordu. “Bekleyin
görün”
deyince “o
zaman çabuk olun”
dedi. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde AKM önünde yaklaşık
3000 kişinin katılımıyla ilk protestoyu gerçekleştirdik.
Tüm
katılımcılar AKM’nin içine itildiği yalnızlık ve sinsi terk
edilmişliğe karşı Kültür Bakanlığı’na ve kamuoyuna sürekli
artan bir baskı yapılması gereği konusunda görüş birliğine
vararak oturuma son verdiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.